- 547 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Köpeğin Adı Badi-52
Silkindim, bütün dikkatimi Doktor’un üzerinde topladım. Benim bu bakışımı gören Hoca:
-Baba, bana bu senin Badi konuşmaları dinliyor gibi geldi. Öyleyse ne dediğimizi de anlıyordur. İçimizde bütün dikkatini konuşana yönelten tek dinleyici o, dedi. Kenan Baba:
-Badi’den her şey umulur. Anlıyorsa, bu beni şaşırtmaz, diye cevap verdi.
Bu diyalog da benim için bir uyarı oldu ve başkalarının dikkatini çekmeyecek şekilde davranmaya karar verdim. Bu arada Tüccar:
-Arkadaşlar Badi’nin şu duruşunu çekmek istiyorum deyip elinde cep telefonu ile bana yaklaştı. Parlak bir ışık yanıp söndü. Yerine oturdu.
Doktor, yüksek bir sesle:
-Badi madinin hayranları çoğaldı. Şımartmayın şunu, sonra başımıza çıkar, dedi bir yudum içki içti, ardından bir köfte yedi ve devam etti:
-Doğan her canlıya, bu dünyada bir bilet kesilir. Her biletteki varılacak istasyon aynıdır; sadece bu istasyona varmak için katedilecek mesafe farklıdır. Hayvanlar, istasyona neden geç ya da erken vardım diye hayıflanmazlar. Oysa insanların çoğu bu varış süresini uzatmak için akla hayale gelmeyecek yollara başvururlar. Hatta bazıları başkalarının biletlerini çalmayı bile deneyebilirler. Çalarlar da. Çalsınlar, fark eden bir şey olmaz; çünkü biletler o canlının adına kesilmiştir.
Doktor, giderek sesinin şiddetini artırıyor, diğer kişileri rahatsız ettiğini fark etmiyordu. Ya da ediyor da umarsamıyordu. Kadehindeki içkiyi bitirdi. Konuşmaya devam edecekti:
-Yaşamayı hak eden güçlülerdir. Zayıfların böyle bir hakkı yoktur. Olsaydı anormal bir durum ortaya çıkardı. Zayıflar, doğanın imkanlarını tüketen gereksiz yaratıklardır. Varlıkları diğer canlılar için zarardır. Yok edilmeleri gerekir. Onların da yaşama hakları olduğunu söylemek çok saçma bir iddiadır. Onlar yaşamayı hak edenlere yüktür, bu yüklerden bir an önce kurtulmak güçlülerin ivedilikle yapması gereken bir iştir. Yazıktır, bu suçsuz insanlara kıyılır mı, ne kadar da masumlar... gibi saçma sapan gerekçelerle bunu önlemeye çalışmak, güçlü insana ihanettir. Masummuş, bir aslanın avladığı, dişlerini boğazına geçirdiği ceylanın bakışlarına dikkat edin. O bakışlar, o yüz masum değil mi? Aslan bunu dikkate alıyor mu ceylanı boğazlarken? Hayvanlar arasındaki doğal ayıklama zayıfları, sakatları, hastaları temizliyor. Geriye sadece o türün sağlam, sağlıklı olanları kalıp yaşama hakkına sahip oluyor. İnsanlar için neden aynı yol izlenmesin?
Konu Doktor hariç hepsinin canını sıkmıştı, böyle iç karartıcı bir konuda konuşmaktansa dereden tepeden bahsetmeyi bile tercih edebilirlerdi. Hoca bu konuyu kapatmak amacıyla son noktayı koydu:
-Bana göre, iyilerin dünyaya geliş ve gidişleri sessizdir. Bu nedenle çoğu bir iz de bırakmazlar. Kötülerin dünyaya gelişi de sessizdir, ama yaşantıları ve gidişleri gürültülüdür. O nedenle iz bırakırlar, ama bu leke izidir.
Arkadaşları gittikten sonra Kenan Baba, bilgisayarın başına oturdu, bir müddet yazdı. Yorulunca bilgisayarın yanından ayrılırken bana:
-Badi arkadaşım, yukarıda biraz uzanıp dinleneceğim, sonra yazmaya devam etmek istiyorum. İstersen sen burada kalabilirsin, dedi ve merdivenlere doğru yürüdü.
Çok zaman geçmesine rağmen geri gelmedi, merak ettim. Yukarı çıkıp baktım, yatağında horul horul uyuyordu. Aşağıya indim, o uyurken burayı terk edemezdim, oturarak nasıl vakit geçirecektim? Bilgisayarla uğraşmaya karar verdim. Önce gene patimle fareyi oraya buraya gezdirdim, oynadığım oyun zevkliydi. Buna rağmen bıkınca Kenan Baba’nın en son yazdığını okudum:
“Evren sevgi enerjisiyle doludur. Güzel olan, hoş olan her şey var: Mutluluk, dostluk, neşe... Dolayısıyla bu güzellikler evrenin bir parçası olan dünyamızın da içinde saklıdır. Bir taşta, bir otta, bir çiçekte, bir ağaçta, bir yiyecekte, bir damla suda, gökyüzündeki bulutta, ciğerlerimize doldurduğumuz havada... Hatta insanda.. Sen yeter ki bakmasını bil; önünde sonunda mutlaka göreceksin.”
Yazdıkları, bu geceki tartışmaya bir cevap gibi geldi bana.
● ● ●
(Devam edecek...)
YORUMLAR
Ömer Faruk Hüsmüllü
Teşekkür ediyorum.
Selam ve sevgilerle....