Hep hiç
Hep benzer şeylerdi yaşadıklarımız
üç aşağı beş yukarı hep aynı-hepimiz fakirdik-intikamımızı bahtsızlığımızın hıncını aşk’tan almalıydık
dört kişiydik üniversitenin ikinci sınıfında karnını simitle doyuran yoksul öğrencilerdik
Aşk’tan da boyumuzun ölçüsünü almıştık sonunda
Yıllar yılı üzerimizdeki fukaralığı terkedilmişliği- reddedilmişliği atamamıştık üstümüzden
ben her zaman aynı şeyi söylerdim- içim dışım yetiştirme yurtlarının koridorları gibi buz derdim ve ömrümün sonuna kadar böyle olacak
Sen bu sözümü hiç unutmadın unutamadın her seferinde ince narin parmaklarınla tehdit eder gibi uyarırdın beni
fakirlik içimize işlemişti-okul bitince durumumuz az düzeldiyse bile-hayatımız boyunca ısınamadık-bu üşüme fiziksel bir şey değildi
Bin dokuzyüz seksen senesinin Kasım ayının ilk günleriydi-sen yeniden çıkmıştın karşıma
Bir tesadüf eseri seninle yeniden bir araya gelmiştik-adının güneş olduğundan değil- gülüşüyle içimi ısıtan tek kız olduğun içindi
Bu hayat yaşanmaz bu hep böyle gider diye ümitsiliğe kapıldığım günlerde gelişinle- güneş gibi yeniden doğmuştun hayatıma- bakışın gülüşün cazibenIe senin gayretinle pozitif düşüncelerinin ışığında yavaş yavaş salah buluyordum hayata yeniden tutunmuştum
şeytanın bacağını kırmıştık-sen gittiği yere bereket götüren kısmetli bir kızdın- hayatımız akla gelmedik biçimde olumlu yönde değişti
çocuklarımız oldu-kızımızın adını da güneş koyduk-yıllar sonra okul arkadaşlarımızla sinema gişesinde bilet sattığımız günlerdeki gibi aynı sinemada buluşmuştuk-yine dört arkadaş-dört yapraklı yoncaydık biz -sense güneşimizdin
deneme: bir kasım hikayesi
Yüksel Nimet Apel
1Kasım/2017/Çarşamba/Bodrum
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.