- 681 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
BİLGİ HIRSIZLIĞI
BİLGİ HIRSIZLIĞI
Hırsızlık başlı başına utanç verici bir eylem. Bir de bilgi eklenince daha da ağırlaşıyor bence.
Hırsızlık üzerine hiç düşündünüz mü, bilmem. Hırsızlık, der geçeriz. Ben, acizane düşündüm. Dilimizde çalmak, diye adlandırılan bu eylemin sonuçları itibarı ile birçok çeşidi olduğunu gördüm. Her şeyden önce hırsızlığın iki yönünün olduğunu anladım. Biri kendine menfaat sağlamak, diğeri de karşı tarafa zarar vermek.
Bir hırsızlık var ki: çaldığınız zaman hem kendinize menfaat sağlıyor, hem de karşı tarafı ziyana sokuyorsunuz. Bir insanın evinden televizyonunu çalmak gibi.
Kimi zaman da, çaldığınız şeyin size getirisi var ama karşı tarafı etkilemiyor, çalınan şeyin eksikliğini bile hissetmiyor karşınızdaki insan, bu da çalmak elbette. Bir bağa girip zaten dökülmekte olan elmaları çalmak gibi.
Bir arabanın dikiz aynasını çalmak da size menfaat sağlamasa da karşı taraf zarar görüyor.
Sonucu çok kötü olan çalmalar da var. Aslında size sağladığı menfaatin çok çok üstünde karşı tarafı çökerten çalma bunlar. Bir arabanın yedek tekerini çalmak gibi. Yedek tekere güvenerek yola çıkan araç sahibi kış günü dağda mahsur kalır ve donar.
Burada gasptan, banka soygunlarından, zaman çalmadan, umutları çalmadan, sıhhat çalmadan … bahsetmeyeceğim.
Lafı, bilgi çalmaya getireceğim aslında. Bilgi çalmak bunların hangisine benziyor? İki türlü bilgi çalma var. İlki bunlara benzemiyor aslında. Öğrencinin arkadaşından kopya çekerek yaptığı çalma. Diğeri ise tam bir hırsızlık: Koca koca ilim adamlarının daha önce başkası tarafından yapılmış bir çalışmayı sahiplenmesi ve bundan prim yapması, sanayi alanında bir icadın bilgilerinin çalınması…
Sırf sınıf geçmek adına yapılan kopya çekmek çok mu masum? Asla! Belki birilerinin masum gösterdiği bu çalma sonuçta ikinci çalmaya, yani akademik çalmaya doğru yöneltiyor insanımızı. Çok tabiidir ki okul hayatını kopya çekerek geçiren bir genç, daha sonra birilerinin çalışmasına da konmayı en azından mazur görecektir.
Kopya öyle bir çalma ki, karşı tarafa hiçbir zarar vermiyor. Bu özelliği ile de sanki hırsızlık değilmiş gibi geliyor kimilerine. Ve dolayısıyla da mazur görülebiliyor. Unutulan yönü ise kişinin haksız kazanç sağlaması. Aslında arkadaşından çalınan bir şey yok. Asıl çalınan öğretmenin kanaati.
Eğitimle ilgili olan herkes bu konuyu bir daha düşünmek zorundadır. Resmen olmasa bile kopyaya gösterilen hoşgörünün eğitimimizin bir hastalığı olduğu kabul edilmeli ve üzerine acımasızca gidilmeli. Velisinden öğretmenine, idarecisine kadar bu konuda hassas olunmalı. Yoksa sonucu yüz kızartıcı oluyor.
YORUMLAR
Çok haklısınız.Hırsızlığın her türlüsü yüz kızartıcı bir suçtur. ister maddi, ister manevi hırsızlık, hiç fark etmez.
Bir başkasının kaleminden çıkmış yazıları şiirleri kendinin gibi sayfalardan yayınlayanlara ne demeli mesela. o değil de bir de gelen beğenilere teşekkür etmezler mi, şaşıyor insan bu pişkinliklerine.
Bilgi kirliliği ise günümüzde almış başını gidiyor. Doğru yanlış birbirine karışmış durumda. Kimse doğruyu araştırmıyor çünkü. Gördü mü, hoşuna da gitti mi, bir tuşla haydi gönder gitsin başkasına....