- 1470 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beðeni
0088 - ÇALIKUÞU’NUN Z RAPORU - ÇALIKUÞU ve KÜLKEDÝSÝ
ÇALIKUÞU’NUN Z RAPORU
"Kedi ve kasýmpatý kokuyor bütün sokaklar
Dilinin dönmediði dualarý sayýklýyor
Zeyniler Köyünde Çalýkuþu þimdi artýk zaman
Yaðmur yaðýyor durmadan
Aðlýyorum kaþarlanmýþ bir masumiyet olarak
Bir çýlgýnýn
Kedilerin ruhlarýmýzý okuduðuna inandýrmaya çalýþan herkesi
Bir elimde tabanca
Bütün dualarým delik deþik."
Didem MADAK
***
ÇALIKUÞU ve KÜLKEDÝSÝ
Onur BÝLGE
Kasým, ölümü anýmsatýr bana. Bir yas gününü… Sonbahar, yaprak dökümü… Ne zaman kasýmpatý kokusu duysam, çelenkler canlanýr hayalimde. Öðretmenler Gününü anýmsatýr.
Öðretmenler hakkýnda yazmalýyým þimdi. Bir bayan öðretmeni, örneðin… Biraz acýlý olmalý hikâyem ki ilgi çeksin! Biraz da karmaþýk olmalý ifadem. Öyle kolayca anlaþýlamamalý ki mühim þeyler yazdýðýmý sansýnlar! Biraz da isos attým mý içine, acýlý Adana kebabý olur! Tadýna mý doyulur!
Bir öðretmen öyküsü var bildiðim, bir de zavallý kýz masalý… Bu ikisi yeter bana kurgu için. Ýyice karýþtýrýr koyarým ortaya! “Amma da yazmýþ ha! Ýþte þiir, iþte þair!..” derler. Bizim millet alýþýktýr. Öyle ince elemezler, ne versen yerler!
Þimdi ben, Zeyniler Köyünde Çalýkuþu’yum. Tahammül edilmez keder içindeyim. Hiçbir zaman kabul olmayacaðýný bile bile dualar ediyorum, Zeyni Baba türbesinde. Çok da iyi bilemediðim sureler okuyorum, dilim dönmediði için zorlanarak. Kendimden bile gizliyorum, sýr gibi saklýyorum, Kamuran’a olan aþkýmý. Ayýpmýþ gibi, günahmýþ gibi kendime bile itiraf edemiyorum. Oysa içimde biri gece gündüz onu sayýklýyor.
O kadar çok özlüyorum ki onu! Çapkýnlýðýný hazmedemediðim için ondan kaçtým. Anadolu’ya attým kendimi! Ondan kaçtým ama kendimden kaçamýyorum. Hava hep yaðýþlý artýk benim dünyamda… Kýrk ikindi yaðmurlarý sanki… Biteviye aðlýyorum. Hiç hava açmýyor, galiba hiçbir zaman da açmayacak buralarda.
Yaramaz ama masum bir kýzdým aslýnda. Anasýz babasýz oluþumu içine kývýrýyor, kimsenin bana acýmamasý için dik durmaya, zayýf sanýlarak alay konusu olamamak için de duygusallýðýmý belli etmemeye, yalýmýmý indirmemeye çalýþýyordum.
O var ya… Niþanlým… Kâmuran… O çapkýn kedi… O beni anlýyor zannediyordum, o da benimle ayný duygular içindedir sanýyordum ama onun iþi gücü fare peþinde koþmaktý. Oysa ben onu çýlgýnca seviyor, onun da bana âþýk olduðu konusunda galiba kendimi kandýrýyordum. Gururum aþkýmdan da büyüktü! Bir hayatý göz göre göre ateþe atacak ve cayýr cayýr yakacak kadar!.. Kendi beklentilerimi kendim, birer birer tam alnýndan vuruyordum! Tezatlar içindeydim. Hem dular ediyordum kavuþmak için, hem kaçabildiðim en uzak yere kaçmaya çalýþýyordum.
Hayal bu ya… Bir öðretmen olmalýyým, mesela ve benim için endiþelenen, hasretimi çeken, baþý örtülü, dili dualý bir annem olmalý. Diyelim ki þark hizmetimin hayýrlýsýyla, kazasýz belasýz bitmesi ve bir an önce eve dönmem için dualar etmekte…
Tut ki Güneydoðu’ya gönderilmiþim. Soðuk, kar kýþ… Gün boyu okuldayým. Akþam eve dönünce ilk iþim kömür sobasýný yakmak oluyor. Talebe hayatýndan pek de farklý olmayan, hatta daha da çetin bir yaþam savaþý vermekteyim. Yapayalnýz kalmýþ zavallý bir kýzcaðýzým. Külkedisi gibi hissetmekteyim kendimi. Hem dýþarýda çalýþýyor, hem de ev iþleriyle boðuþuyorum ve bir þeyler bekliyorum hayattan. Sihirli bir deðnek gibi hayatýmý deðiþtiriverecek bir þeyler… Fareleri at, balkabaðýný araba, kediyi arabacý falan yapacak bir deðneðim olsun istiyorum. Halimden haberdar, merhametli ve yardýmsever bir peri kýzý bekliyorum.
Ýnandýrýcý bir öykü yazmak istiyorum. Bir bayan öðretmene dair… Çalýkuþu gibi… Acýklý bir hayat hikâyesi mesela… Bir Külkedisi masalý… Sonu ölümle bitmeli mutlaka.
O öðretmen ben oluyorum. Ölüyorum aslýnda ve Fatiha yerine ýhlamur göndermek istiyorum ruhuma. O kadar soðuk ki hava! Yollar kapalý, kar diz boyu… Ruhum donuyor! Yün eldivenler gönderiyorum, bir türlü ýsýnmak bilmeyen elleri için hayaletimin. Ýçini ýsýtmasý için sýcacýk ýhlamurlar… Þark hizmetindeki öðretmenler, kýþýn en çok soðuk algýnlýðýndan yakýnýrlar.
O çaðda, o mahrumiyet bölgesinde, genellikle tek odalý yerden evlerde veya pansiyon köþelerinde nasýl geçer hayat? Ne sinema, ne tiyatro, ne de konser… Günlük gazete mecmua falan da olmaz oralarda. Dýþarýda neyse de, evde nasýl geçer vakit? Romantizm için sadece müzik… Þarký türkü falan… Yayýn akýþýnda ne varsa olduðu kadar… O da gece belli bir saate kadar.
Her yer soðuk, dýþarýda kar… Varsa yoksa radyo… Açýldý mý, vakti dolup kapanana kadar… O da çekerse… Çekmezse teller, antenler…Tutukluk yaparsa kafasýna bir tokat!.. Aklý baþýna gelir, muhakkak!
Ruhumun bir arkadaþý olmalý mesela, oralarda… Onu aþka ve romantizme sürükleyen bir erkek arkadaþý… Meslektaþý mesela… Sonra da onu yarý yolda, masallarýn çýkmaz sokaklarýnda býrakýp giden bir vurdumduymaz, vefasýz… Kâmuran gibi yani… Adanalý ya da Antalyalý falan olmalý mesela… Buralardaki buydurucu soðuðun inadýna, günlük güneþlik bir dünya… Ruhuma, son defa, portakal ve limon aðaçlarýnýn çiçeklerinin kokusunu duyurmalýyým, hayalen de olsa… Belki bir þiþe limon kolonyasý ferahlýðý yoluyla…
Bir hayal halinde yaþamýþ olmalýyým o sevgisiz ve çileli hayatý. Yaðmurda yaþta, okul yollarýnda olmalýyým, ruh gibi. Otobüs duraklarýna sýðýnmalýyým sýrýlsýklam. Alýþmalýyým aslýnda yaðmurlara… Dinmek bilmez yaðmurlar bekliyor beni nasýl olsa. Kurgu bu ya!
Bir Çalýkuþu olmalýyým, bu yazýda ben mutlaka. Kâmuran’la deðil de aslýnda yaðmurla sözlenmeli ve nikâhlanmalýyým. Ýlk darbesinde ölmüþ olmalýyým o gizli aþkýn. Ölmüþ olmalý ve hayalete dönmeliyim, ayrýlýkla. Hayalet olarak doðmalýyým ve defalarca ölmel, hayalet olarak tekrar doðmalýyým. Her defasýnda ilk günkü gibi acý çekerek, aðlayarak…
Yaðmurla evlenmiþ olmalýyým ve kahrýmdan ölmeliyim ben. Gülmek bilmez bir hayalet doðmalý, ölümle neticelenen birlikteliðimizden. Ýhanetin tokadýyla aðlamaya baþlayan ilk hayaletim, doðduðu ilk günkü gibi aðlamalý, aradan yüz bin gün geçse de her gün ölüp ölüp dirilmeli, her defasýnda ayný acýyý duyarak can vermek için yüz bin kere ölmeli hayaletim.
Fena halde ýsýrýlmýþ bir ucundan hayatým ilk baþta. Nasýl da tutulmuþum ben aþka! Þu hayata benzemeyen hayatta, o kadar çok hissediyorum ki o hayal kýrýklýðýnýn acýsýný canýmda! Elim, ayaðým ýsýrýlarak koparýlmýþçasýna!..
Külkedisi olmalý, o öðretmen. Mevsim hep sonbahar, aylardan kasým… Kasýmpatýlar olmalý ellerinde çocuklarýn. Sabahlarý önüne geçip, demet demet sunmalýlar ona, saðlý sollu iki sýra halinde dizilip, baþlarýný hafifçe öne eðip: “Günaydýn öðretmenim!” diye selamlayarak.
Fareler çýkmalý oradan buradan… O yerleri silerken, bir sabah erken… Fiþek gibi fýrlayan kadýn arkadaþlarý gibi Kâmuran’ýn. Haberler getirmeli birileri bana ondan. Haberler, içimi karartan… Hep kötü haberler… Yaþanan kaçamaklar, yasak aþklar, günahlar… Günahlar yazýlýrken listeler halinde, maddeler halinde rapor edilmeli bana, acýma tuz basmam için. Her duyuþumda tekrar tekrar ölmem için… Her seferinde ayný acýyý çekmem için, hayalete dönen halimle… Yaptýðý günah ticaretinin upuzun rapor edilmesi lazým bana, upuzun olmasý için efkârýmýn, ýstýrabýmýn. Upuzun olmasý için þart, bu yazýmýn.
Ýçim kan aðlasa da hiç bulandýrmamalýyým gururumu! O umursamaz tavrýmla, çekirdek çitleyerek geçmeliyim oralardan. O eski arkadaþým, o çocukluk arkadaþým ve kumara bastýðý geleceðimiz yüzünden kaç kere intihara kalkýþmýþ, kaç defa kan kusmuþ olursam olayým, o asla duymamalý! Bilmemeli mesela o esmer kadýn ve pis kaçamaklarý yüzünden o hale geldiðimi! Hiç ama hiç bilmemeli!
Hayat acýmadý bana. Kasýmpatýlarla bile gelmedi, ziyaretime. Yapma çiçeklerle geldi, her ölümden dönüþümde. Cansýz ve kokusuz çiçekler verdi bana. Birazcýk gülmedi bahtým. Oysa ben çelenk yapýlan ölü çiçeklerine, kasýmpatýlara bile razýydým.
Kader, adlarý Kader olan, iþportadan aldýklarý giysilerle, sokak terliklerini sürüyerek gezen temizlikçi kadýnlar gibiydi benim için. Dokunduðu yerlerimden canhýraþ sesler çýkaran… Çok sevdim ben kaderimi! Çok sevdim, doyulmaz acýsý yüzünden! Bazýlarý acý sever, kederden zevk alýr ya… Bir þarký çalar ya radyolarda:
“Derleri zevk edindim, bende neþe ne arar!
Elem dolu gönlümden gitmiyor hatýralar.”
Þimdi o çaðýmý anýyorum da… Çoktan susmuþ aynalarda gençliðim. Aynalara baktýðýmda, altlarýnda güçlükle seçebildiðim fersiz harfler… Çarpýk çurpuk kaderim, suskun ve silik mazim… Nerde vazgeçemediðim? Boþa mýydý delirdiðim?
Vazgeçtim artýk çýkar yol aramaktan. Mutluluktan nasibim olmadý, olmayacak benim. Bir kere olsun gülmedi ki talihim! Hiç yolunda gitmedi, hep tersine döndü iþlerim. Bir uðursuzluktur gidiyor!
Þöyle dört dörtlük mutlu olamadým, bir kere bile! Sevinçle alýp da kalemi kâðýdý elime, iç açýcý þiirler yazamadým nedense. Hiçbir þairin þiirinden bir nebze sinmedi ifademe. Hele þimdi... O kadar karamsar ki kalemim, o zamanlarda yazdýðým keder yüklü þiirler bile bunlarýn yanýnda gülbeþeker!
Ne yazýk ki çok çabuk geçip gitti ömrüm! Bir veda mektubu bile býrakmadan çekip gitti yaþanan zaman. Kurgu deðil, gerçek! Þimdi bir Çalýkuþu da benim! Zeyniler’de, çile çekmekteyim.
***
Onur BÝLGE
ÞÝÝR FISILTILARI - 0088
YORUMLAR
Henüz yorum yapýlmamýþ.