Tevrat’ta ve İncil’de hala var olan tesettür ayetlerine ve hala tesettürlü olan Yahudi ve Hrıstiyan kadınlara bakınca, Tesettürün, Allah’ın değişmeyen kanunlarından biri olduğunu anlıyoruz.

Tevratta Tekvin seferinde tesettür ayeti:
“”Ve Rebeka gözlerini kaldırıp İshak’ı görünce deveden indi ve köleye şöyle dedi: “Bizi karşılamak için tarlada yürüyen bu adam kimdir?” Ve köle, “Efendimdir” dedi. Ve Rebeka peçesini alıp örtündü. ”[3]

İncil’de tesettür ayeti: Başını örtmeden dua eden ya da peygamberlik eden her kadın, başını küçük düşürür. Böylesinin, başı traş edilmiş bir kadından farkı yoktur. -1 Korintliler:11:5


Hem Kuranı Kerimden önce hiç bir kitapta tesettür ayeti olmasa bile, bize Kuranda olması yeter.

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

"Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin hanımlarına söyle, dışarı çıkarken üstlerine cilbablarını alsınlar. Bu, onların tanınmasını ve bundan dolayı incitilmemelerini sağlar. Allah, Gafûrdur, Rahîmdir."
(Ahzab, 33/59).

"Mümin kadınlara da şöyle: Gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Zinet yerlerini açmasınlar. Bunlardan kendiliğinden görünen kısmı müstesnadır. Baş örtülerini yakalarının üstüne koysunlar..."

(Nûr, 24/31).