- 1232 Okunma
- 5 Yorum
- 5 Beğeni
Gün Gelir Bir Cumartesi Sabahı Boy Verir Mavi Göğün Altında Düşlerimiz
-Göz ardı etmemek gereken tutkular da vardı;
hayata renk ve estetik katan, onu güzelleştiren..
Aşk katan, kışkırtıcı ve baştan aşağı zerafet dolu..
Allende’nin pek güzel tanımlaması gibi
’Sezgilerin rehberliğine’ bırakmalıydı-
Sevgili Temmuz’a Cumartesi mektupları..
Sevgili Temmuz;
Öylesine yakıcı-yıkıcı, öylesine zavallı ve acınası bir çağdayız ki,
en gerekli yanlarımızdan dahi söz etmek korkunç bir
lükse dönüşüyor..Hayatlar yokediyorlar..Ormanlar..
Kuşları ve mevsimleri yok ediyorlar..
Bunca kötülük imgesinin içinde ne yapıyorsun dersen
bazı geceler Berrin Taş’ın dizelerinden aydınlık devşiriyrom..
’Aşk diliyle konuşuyorum incitmeyen bir ses tonuyla, yumuşaklığımla,
bu baharlar yazlar hangi kıvılcımları taşır içinde..
Soruyorum mevsimler neye gebe’..Berrin Taş-Bir Kenti Ağlıyorum..
Sevgili Temmuz;
Tolstoy, ’Sanatın ödevi, düşün biçiminde iken kavranamaz ve
anlaşılamaz olan şeyi, anlaşılır ve duyulur kılmaktır’ diyor..
Sanatı piyasalaştıranlar bunu tersine çevirdi..
Anlaşılmazı daha anlaşılmaz, daha doyumsuz yaptı..
Duygularımızı kuruttu..Sisteme uygunluk yarattı..
Sisteme..Yani duyarsız, omurgasız, öylece silikleştirdi..
Bencil, cinsiyetçi, kayıtsız şartsız biat ettiren, uyuşuk,
hareketsiz ve yalnızca ulaşılamayacak ham hayeller
boca etti üzerimize..
Ve kitle iletişim araçlarıyla küçülen dünyada, sürekli bir
aynılık ideolojisi salgılama geliştiren piyasa ekonomisi,
kuşkusuz bir çeşit ayin ideolojisiyle de taçlandırdı..
Toplumsal refleks sentetik ilişkiler yumağında gittikçe
yabancılaşmaya, yabancılaşma ile birlikte
içten içe çürümeye bırakıldı..
Sevgili Temmuz;
Geçen Cumartesi Levent’te, içimizdeki sorulara cevaplar aradık, görmeliydin..
Sevdiğimiz insanla olmak mı daha mutluluk vericidir,
yoksa bizi sevenle yaşamayı tercih etmek mi diye başlayan sorulardı..
Çok sevdiğimz hallerde herhangi birini, bir yeri, bir şeyi,
uğradığımıız yanılsamayla avunuyorduk belki de..
Olduğundan farklı bir yerde bulunmayı özlemek, olduğundan başka
biri olmayı istemek ya da aniden sıkılmak her şeyden, bazen
bütün bu duygulardan karmakarışık olursun..
O karmaşıklık başkalaşmak isteğinden değildir hani, yalnızca
hayat denen kısa filmin içinde kendini tekrar eden hüzünlerin
çoğalıyor olmasındadır..
Sahi, neydi hepimizin içinde az ve ya çok, küçük ve ya büyük,
ancak sanki mutlaka olması gerekirmiş gibi bir yer
eden sıcaklık duygusu..
Hayat bazen kısa olduğu kadar hiç bitmeyecekmiş
gibi gelmesinden miydi bu duygu..
Yoksa o kısalığı bilmemizden doğan endişeden mi
böyle dolu doluyduk..
’Okuduğum her hikayede kendi hayat öykümü bulabilirim’ diyen
Ralph’a inanan Edgar, hayatın hüzünlü tekrarından kurtulmak için
hayel dünyasını gerçeğe dönüştürmüş bir vakit.. Ve aşık olarak
seyehat etmiş, kurallara karşı koyarak, yaratıcılığını kullanarak..
Neden mi? Rüzgarın öteki yanı hayal hanemizdeki bir başka dünyaya
aitte ondan iki gözüm..
Frost, ’Ben yaşamı öğrendim, o devam eder’ sözleriyle
her şeyi üç kelimeye sığdırdı.madı mı?.
O, kendi felsefesini böyle açıklarken, Haziran’da içi içine
sığmayan ’Kar Tanesi’ni armağan bırakıyordu geride kalanlara..
Hitchcock naif bir filmi kadraja düşürdüğü günlerde Frost,
’O sustu şiirler konuştu’ diyordu..
Cumartesi Levent’te, her şeyi koşulsuz sevmenin insanüstü
duyumsamasıyla içimizdeki sorulara cevaplar aradık ..
Nazenin kokularından düşüyorduk geceye, görmeliydin..
Mumların dansı kırılgan bir mevsimi işliyordu içimize..
Sarı, sıcak bir yaz gününde rengarenk kelebek olmak gibi..
Öyle umutla..Öyle özlemle..
Sevgili Temmuz;
Telde yürüyen cambazın denge arayışındaki gibi
tutunuyoruz yaşama..Öyle tedbili..Öyle umutla..
Kötülük imgeleriyle dört yanımızdan kuşatılmışız;
Hemen, bu anda ölsem, gök beni kollarına sarar mıydı?
İçimdeki yanılsamalar ne zaman dur diyecek kalbime?.
Sevgili Temmuz;
Kuşkun olmasın, insanlık kendi yazgısını kendi belirleyecek gün gelecek
ve İhtiras düşlere, hınç kavrayışa, yırtıcı akıl şefkatle uyandırılmış sezgiye,
kötülük ince düşünüşe, hoyratlık şiire, düşkünlük erdeme
üstün gelmeyecek.
Ve evet her Cumartesi hakedilmiş şiirdir
güzelden yana düşleri olanlara..
Sevgili Temmuz;
Rahatlıkla şunu söyleyebilirim ki, başka bir dünya mümkün;
Herkesin yüzünde ışıl ışıl gülümseme, yerleşik duygular olan başka bir dünya..
İçinde en ufak bir kötücül imgeye yer kalmayacak kadar geniş bir dünya..
Sevgili Temmuz;
Bu sabah dünya Cumartesi, yavaşça aç gözlerini ve çek içine havayı,
hangi yaprağı sallasak üstümüz başımız çilek kokar..
Haydi yaslanalım bir rıhtımın gölgesine, mor çiçekli düşler kuralım..
Ekim Cumartesi..21.17..
YORUMLAR
Doğan Güneş
vardık Hena..
Oldukça meşakkatli bir durum kabul fakat görsen,
bazen haydi ayağa kalk diyoruz birbirimize..
Birimizin dili sürçse ve yahut az biraz umutsuzluğa
kapılsak diğerimizin yüzüne dirençli ve sabit bakış,
bir güzellik, bir yan yana duruş gelip oturuyor..
Böyle böyle aralıyoruz başka bir yaşamı, başka bir dünyayı..
Sevgiler Hena..
Özlediğimiz bir dünyayla buluşmak için"özdeksel şeylere tutkun,açgözlü bir dünyanın ortasında,tek kurtuluşu düşlerde buldum der.Poe
bende bu yazıyı,özgürlüğü düşlerde,yaşayanlara
ve durmadan arayanlara adamanız gerektiğine inanıyorum.
Adeta nasıl bir dünya arzuladığını,kendine özgü yollarla ilan eder gibi yazar.
Bu güzel yazı için teşekkürler.
Sevgili Doğan
Doğan Güneş
sevgili Can Frat..
Ve kesinlikle söylediğin gibi; ütopyayımızı insan olabilmenin,
insan kalabilmenin o en meşakkatli yanından,
toplumsal duyarlılık ve yüksek alçakgönüllülük kısmından aşkla,
bilincil duyguyla büyüten güzel insanlara adayalım..
Kahkahayla gülebilmenin yeniden keşfedilmiş olduğu,
sokaklarında hürriyet şarkılarıyla dolaşılan
bir dünya umuduyla, sevgiyle Canşair..
Doğan Güneş
Temmuz'un bir suçu yok..İnsanın bile kestiremediği
yine insan eliyle yaşatılan bunca kötülüğe
mevsimler nasıl direnebilirdi ki..
) Haydi yaslanalım bir rıhtımın gölgesine,Mor çiçekli düşler kuralım...
Güzel düş dizeleriniz ne güzel şair...
Kucak dolusu papatyalar sunuyorum ince kaleminize...
Candan tebrik ediyorum güzel paylaşımınızı...))
Doğan Güneş
bizden de Cumartesi güzelliğinde kocaman sevgiler..