- 726 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
100 Yaşında Çınarlarımız
100 YAŞINA MERDİVEN DAYAYAN ÇINARLARIMIZ DAN Gazi HAMİDE KILIÇ
İşte 100 yaşına merdiven dayayan çınarlarımız dan Gazi HAMİDE KILIÇ’ın hayatı.
Makale: Mustafa Toga
Adana’nın Kozan ilçesinde 1878 yılında yani Zeytun harbinde (Kahramanmaraş’ın Zeytun kazasında 1862, 1878, 1895, 1914 yıllarında Ermenilerin çıkarmış oldukları isyanlar) doğmuşum diyen Hamide Kılıç 1977 yılında Adana’nın Kozan ilçesi, Yastıçalı Köyü’nde hayata gözlerini yumdu.
SARIKAMIŞ GAZİSİNİN KARISI GAZİ HAMİDE
Çocukluğu yoksulluk içinde geçen Hamide kadın daha 18’ine basmadan Faydalı Köylü Mehmet hocaya gelin verilmiş. 1.Dünya Savaşı sırasında (1914) Osmanlı İmparatorluğu ve Rusya İmparatorluğu arasında gerçekleşen Sarıkamış Harekatında donarak yada hastalanarak ölen 60 bin kahraman Osmanlı askerleri içinde sağ kurtulup evine dönenlerden olan Mehmet onbaşı yuvasına kavuştuktan sonra dokuz ay içerisinde ölür. Kız çocuğu öksüz kalmasın vede tarlalar bölünmesin diye Hamide kadını Mehmet’in küçük kardeşi Abdullah hocaya kuma olarak verirler. Abdullah hocadan da iki çocuk doğuran Hamide Kılıç her gün dayak yemeğe dayanamayarak hoca nikahlı ikinci kocasından boşanır ve bir süre sonra köyün müezzini Ali hoca ile evlenir.
BİR KADIN VE ÜÇ KOCA
Başından üç izdivaç geçen Hamide kadının bu evliliklerinden Hatice (87) ilk evliliğini yapmış olduğu Mehmet Duyul’dan olan kızı. İkinci eşi Abdullah Duyul’dan olan çocukları Ahmet (84), Fadime (86) ve üçüncü eşi Ali Kılıç’dan Ayşe (88 yaşında hayatta) ve Süleyman (20) isimli iki çocuğu daha olmuştur.
TORUNLARININ TORUNLARINI GÖRMÜŞ
Torunlarının torunlarını gören Hamide kadının kızı HATİCE (Kartal HATÇA)’den Mustafa, İbiş, Fadime, Mehmet, Ali ve Ayten, oğlu AHMET’den Miyasa, Fadime, Cennet, Fahri, Saadet, Mehmet, Bahri ve Durdu, ikinci kızı FADİME’den Hacer, Halit, Halide, Hüsniye, İdris, Hatice ve Mehmet, oğlu Süleyman (20 yaşında ince hastalıktan ölmüş. Vereme o zaman ince hastalık deniyormuş) ve küçük kızı AYŞE (EŞE)’den Süleyman, Gülseren, Mustafa, Ali, İsmail, Elif, Tuncay ve Hayriye isimli 29 torunu doğmuş.
DÖRT PADİŞAH VE GAZİ MUSTAFA KEMAL PAŞA
Yaşamı boyunca dört Padişah, Adana halkının Ermeni ve Fransız mezaliminden korkarak Toros dağlarına Kaç-Kaç larını, Türk Kurtuluş Savaşını yani İstiklâl Harbini, I. ve II. Dünya Savaşlarını vede Gazi Mustafa Kemal’ı gören yaşlı çınar, çocukları, torunları ile birlikte Çukurova’da ömrünün son günlerini sakin bir hayat sürerek geçirmiştir.
Kurtuluş Savaşına katılan köyün delikanlılarına fes, patik, heybe dikerek katkıda bulunan Gazi Hamide kadın, Kozan’daki Ermeni ayaklanmasını ise şöyle anlatıyordu. “O zaman ben daha küçüktüm. Kozan’da Türkler, Rumlar, Ermeniler bir arada huzur içinde yaşıyorduk. Fransızların kışkırtmasıyla Ermeni komiteciler Türklere saldırmaya başladılar. Babam mahallenin ileri gelenlerindendi. Rum komşularımız Ermeni çetelerinin yapacaklarını, planlarını bize gelip, gizlice söylüyorlardı. Bir gün komşu kadın ‘Çabuk kaçın. Ermeniler bu gece bütün Dacikleri (Ermenice Türk demekmiş) katledeceğiz diyorlar’ dedi. Babam mahallemizdeki tüm Türk evlerine haber saldı ve “Sakın kaçmayın, saldırırlarsa göğüs göğüse çarpışın” dedi. Bizde korunmak için dış kapımızın arkasına yatak yorgan ve sandıkları dayadık. Bir ay boyunca geceleri babamla erkek kardeşim sırasıyla nöbet tuttular. Çıkan olaylardan her gün haber alıyorduk, Sis kalesinin altındaki bir çok evi ateşe vermişler.” Çok zor günler geçirdik. Savaş bittikten sonra şimdiki Kıbrıs Cumhurbaşkanı Başpiskopos Makarios ve Rum çeteleri de Ermeniler komitacılar gibi Kozan’dan kaçıp gittiler.
ALZAYMIR HASTASI OLDU
Üçüncü kocasının da ölümünden sonra Faydalı köyünde uzun yıllar yalınız yaşayan Hamide Kılıç yaşlanınca 6 ay aralıklarla üç kızı tarafından bakılmaya başlandı. Son yıllarında Alzaymır hastası olan Hamide kadın 1977 yılında (99 yaşında) büyük kızı Hatice’nin evinde hakkın rahmetine kavuştu.
HAMİDE KADIN
Ben ; Faydalı Köyün’den Hamide Kadın,
Yaşım doksan beş mi desem, doksan dokuz mu ?
Elim, yüzüm kırış kırış, derim çekilmiş
Asırlık bir çınar gibi, hâlâ ayakta dimdik,
Duran benim.
Ben ; Kozan kasabasından Hamide Kadın,
Oğlum, kızım oldu ve torunumun torunları
Bir de seferberliğin elimden aldığı üç erim
Buğdayım, ambarım, çiftim, çubuğum,
Sürüldükçe inilerim…
Ben ; Adana vilâyetinden Hamide Kadın,
Gün görmedim ömrümce, dört duvar çevrili kerpiç
Çiçekler solmaya başladığında mis gibi kokar ya,
Gündüzlerim karanlık, sürme gözler, al yanaklar soldu,
Goncaydım kocadım…
Ben ; Toroslarla çevrili Çukurova’dan Hamide Kadın,
Avşarlar, Ceritler, Bozdoğanlar oymak oymak
Ve nice padişahlar gördüm Mustafa Kemal Paşa’dan önce
Beni böyle boğum boğum dokuyup saran ağrı
Yüreğimde hissediyorum, işte bu ölüme çağrı,
Dua eder ellerim, artık… (Şiir M. Toga)
TORUNUNDAN BİR ANI
Cenaze günü ile ilgili anılarını anlatan torunu Mustafa TOGA; Ninemin cenazesi Çukurköprü’deki aile kabristanlığına getirildi. Vasiyeti üzerine, ilk göz ağrısı ve her zaman çok sevdiğini söylediği kocası Mehmet hocanın yanına defnettiler. Cenazede aile büyüklerimiz ağlıyordu biz torunlar ise o gün ki çocuk aklımızla ninemize kızıyordu. Neden bir kaç ay daha fazla yaşayıp, 100 yaşını doldurmadın diye…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.