- 856 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
CEHALET SİSLERİ
Bir varmış bir yokmuş;iki dağın arasına sıkışmış;uzun ince bir ülkede her şeyden habersiz yaşayan insanlar varmış.Cehalet iki dağın arasında sıkışıp kalmış vadide yaşayan bu ülke insanlarının üzerine sis gibi çöküp kalmıştı.Sisler arasında kaç yıl kaldıklarından habersiz yaşayıp gidiyorlardı. Hoyratça büyümüş otlar,vahşi hayvanlar arasında bir güne daha uyanmışlardı. Etraf sisten gözükmüyordu.Cehaletin kuzeyinden güneyine doğru uzayan dağlarda varlık içinde yarını düşünmeden gününü gün ederek yaşayanlar vardı.Doğudan batıya doğru uzayan dağlarda ise bilgeler,şairler,ozanlar yaşıyordu. Doğudan batıya doğru akan büyük ırmak birden çatlayan topraktan yol bulup cehalet vadisine doğru akmaya başlamıştı.Bir çocuk ve ninesi içti ilk bu ırmaktan.Birden şiir diliyle konuşmaya başlamışlardı.
Korku kuşu uçup gitmiş yerini sanki ezgisel bir şarkı almıştı.Şiirsellik giderek dudaklarında nameler dönüşmüştü.Vadinin ortasına geldikleri vakit tüm cehalet vadisi halkının seslerine inip geldiklerini gördüler.
Korkunun kara filesi sıyrılmış etrafların görmeye başlamışlar,birbirlerine sorular sormaya başlamışlardı.
Merakla hepsi de cehalet vadisine sızan ırmağa doğru koşmaya başladılar.Hep birlikte avuç avuç içmeye başlamıştı.Birden başlarını kaldırıp çevrelerindeki sıralı dağlara bakmaya başladılar. Aralarında konuşup bir karar aldılar:İki kişi seçmişler birisini kuzeyden güneye doğru uzayan dağlara,diğerini de doğudan batıya doğru uzayan dağlara gönderdiler..
Kuzeyden güneye giden yavaş yavaş dağın yamaçlarını tırmanmaya başladı.Gözleri hayretten fal taşı gibi açılmıştı.Her yer yiyecek,içecek,giyim,kuşam doluydu.Çok hoşuna gitti ve önce giyindi,sonra karnını doyurup cümbüşe karıştı.
Doğudan batıya doğru giden de dağın yamacından çıkmaya başlamıştı.Kulağına gelen ezgiler,doğa ve insan uyumu içinde dengeli bir yaşamın ahengine hayran kalmış bakınıyordu.Yavaş yavaş ruhu aydınlanıyor düşünsellik içinde varoluşunu duyumsuyordu.
Uzun bir zaman sonra gerçek görevlerini anlayarak yola çıkmışlardı.İlk kuzeyden güneye giden ulaştı cehalet vadisine..Halk merakla onları bekliyordu.Giyinmiş,kuşanmış,çok yemekten göbeği çıkmış elçilerine merakla bakıyorlardı. Onlarda öyle olmayı denemeye başlamışlardı..
Dengesizce yemeye ve eğlenmeye başladılar.Artık korkuyu aşmış cüretkarlaşmışlardı.Şursuzca meyve ağaçlarına saldırmaya,birbirlerinin hak hukukunu çiğnemeye başlamışlardı ki:diğer yolcuları göründü. Doğudan batıya uzayan dağlardan haber getirmişti.Orada yaşayan insanlar birbirine saygılı,duyarlı,duygulu ahenk içinde yaşıyor birbirinin hak ve hukukunu gözetiyordu.Kuzeyden ,güneye,doğudan batıya doğru yol alışlarıyla gizem çözülmüş düşünmeye başlamışlardı.Bu vadide her şeyden habersiz yaşamış,dağlardan hep korkmuşlardı.Oysa şimdi gökyüzünün ve yeryüzünün farkında düşünerek var olduklarının farkında birbirlerine kenetlenerek yaşadıkları vadiyi daha çok benimsiyorlardı..
Cehalet sisi dağılmış,vadi ışımaya başlamıştı..
Ayaklarını ırmağa soktular,yerdeki toprağa dokundular,birbirlerini daha yakından duyumsamaya başladılar,gözlerini gökyüzüne kaldırıp maviliği gördüler.Birbirleriyle sonsuza kadar barış içinde yaşayacaklarına söz verip hep bir ağızdan şarkı söylemeye başladılar. Gökyüzünün mavisi,çiçeklerin en solmazı onlarındı artık.günlerden,aylardan,yıllardan sonra bir gün nihayet cehaleti yenmiş lerdi...
Vadiye akan pınarın suyu giderek artıp billurlaşıyor;bu ülkenin insanları artık ebede kadar vadide yetişen deste deste gülleri deriyorlardı..
YORUMLAR
Hoştu yazı. Söylemezsem olmaz, bazı tümce eksikleri yok değildi. Yazıyı okurken Candan Erçetin de fonda ninni adlı şarkısını söylüyordu. Yazıya ilişmişti ve uymuştu çokça. Şarkı aklımdan geçti yalnızca. Yazı, aklımda kalacak gibi uzunca...