- 800 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
MÜDÜR
On üç on dört öğretmeni bulunan bu köye atandığımda meslekte 3. yılımdı. Atamam yapılmış ama okullar henüz açılmamıştı. Köprübaşı’nda öğretmenler derneğine gidiyordum. İlköğretim müdürümüz Mükremin Köker ile karşılaştım. Bana yaklaştı; "Seni o okula müdür olarak atadım, git göreve hemen başla" dedi. Bendeki müdür algısı farklı: fötr şapkalı, göbekli, gözlüklü, ehli kamil olmalı... Ben ise 22-23 yaşında çiçeği burnunda bir öğretmen, benden müdür olur mu!
"Hocam ben müdürlük yapamam" dedim. Mükremin Köker kibar, beyefendi, asil bir insandı. Hoş, yumuşak, sessiz, kendine özgü bir gülüşü vardı; güldü. "Sen yaparsın yaparsın!" dedi. İşte ben böyle müdür oldum. Meslek hayatımın ilk ve son müdürlüğü iki yıl sürdü. Köy ve köylü ile iç içe yaşanılan, cefayı da sefayı da halkla paylaştığımız güzel günler... Sonra köyden ayrılıp Eğitim Enstitüsüne gittim. İşte, belki de o iki yılda yaşadıklarımdı benim dünya görüşümü belirleyen ve besleyen.
Memlekette genel seçim heyecanı var, ortam gergin... Ecevit’i destekliyoruz. Seçim bitti, Ecevit iktidar oldu. Bekliyoruz, her şey günlük güneşlik, gül gülüstan olacak! Köyde kahvehane çalıştıran biri okula geldi;"Hocam, şu Ecevit’e bir mektup yaz da bana bir fotoğrafını göndersin" dedi. Yazdık... on on beş gün sonra bir paket geldi. çerçeveli, büyükçe bir Ecevit fotoğrafı, bir bayrak, birkaç kitap vs. Adam, fotoğrafı kahvehaneye astı. Köyün en büyük Ecevitçisi o... Bir süre sonra gelen zam yağmuru memleketi sarstı. Köyde Ecevit’e oy verenlerin öfkesi bize... Derken, bir haber geldi: "kahveci, Ecevit’in ağzını, burnunu, gözünü yakmış!" dediler. Gidip baktık ki, Çerçeveli fotoğraf duvarda asılı duruyor ama adam Ecevit’in orasını burasını sigara ile yakmış, fotoğraf ucube bir hal almış! duvarda öylece durup duruyor; indirmiyor da... "Halka yalan söyleyenin sonu işte böyle olur!" diyor. İlk bakışta yanlış gibi algılansa da seçmenin lidere bağlılığı, bakışı, yaklaşımı böyle olmalı; gerektiğinde liderini övmeli, gerektiğinde elinin tersiyle itmesini bilmelidir. "Ne yaparsa yapsın o benim liderim," anlayışıdır yanlış olan...
Düşünüyorum da, o duyarlı insanlar yok artık. Herkes nasıl da sessiz, tepkisiz. Bu sessiz, tepkisiz topluma baka baka dünya görüşüm mü değişti ne? Ben de diyorum ki, halk hayatından memnunsa gerisi teferruat, bırak yıkıldığı yere kadar gitsin. Neme lazım (!)
YORUMLAR
Yurttaş bilinçli olmalı.
Körü körüne yapılan her alan için geçerli olabilecek davranış bozukluklarına yol açabilen politik duruşu, görüşü, davranışı iyi belirleyebilmeli. Memleketimizde her alan için eğitim yapılıyor da siyaset alanı boş kalıyor. Adam bir odunu bile vekil seçebilecek derece cehaletin içine gömülmemeli.
Doğan Hocam boş kaldıkça arada bir de olsa okumaya çalışıyorum sayfanızı.
Sağlıcakla kalınız.