- 1221 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ÇOK ŞEY Mİ İSTİYORUM?
Geçenlerde bir anımı anlatırken kendi hayatımdanda biraz içine karıştırmıştım. O yazımı okuduğunu bildiğim ve çok güzel yorumlar yapan kişilere tekrar teşekkür ederim. Ben aynı konu hakkında başka bir anımı anlatmak istiyorum.
O yazıyı okuyanlarınız olduysa eğer benim ‘‘EPİLEPSİ’’ hastası olduğumu artık biliyorlardır. Şimdi size başımdan geçen talihsiz bir olayı anlatmak istiyorum.
Bundan yıllar yıllar önce idi (15 yıl önce kadar oluyor). Büyükşehire taşınalı 6 ay kadar olmuştu. Sağlık sorunum yani epilepsim olduğu için araba sürmesini bildiğim halde ehliyet alamadığım için toplu taşıma araçları ile okula ve işe gidip geliyorum. Liseyi sağlık meslek lisesinde bitirdiğim için üniversite paramıda çıkartabilmek için hastanede ekstra çalışıyordum. Takvim dolu tabi hem iş hem okul elbette ki beni aynı durumu yaşayanlar anlayacaklardır. Neyse uzun lafın kısası size şöyle anlatayım.
Bir arkadaşım sayesinde zor olmasına rağmen güzel bir semtte giriş katta 1+1 güzel bir daire buldum.Fakat işin kötü tarafı, evden, işe ve işten de okula gidebilmek için 3 vasıta değiştirmeniz ve en son vasıtadan indikten sonra orman içi karanlıktan yürümeniz gerekiyor.Elbette ki kuzey kutubunda yaşayan biri olarak bunlara alıştım fakat bu semti tanımıyordum.Trenden inip karlı orman arasından geçip gidiyorsun. Sonra birgün yemek yerken ısırdığım ekmek ile ‘‘tık’’ diye bir ses ekmeği bir çıkardım, baktım ki en arkadaki diş kırılmış yani yarıdan ayrılmış.Öyle bir acı yok yani, tabi diş ağrısı böyle ise Allah annelere kolaylık ve sabır versin doğum sırasında.
Dişçimi aradım hemen, acilen gelebilirsen gel, kapatmadan dişi çekelim,dedi. Saat 15.40 adam 18.00’ de kapatıyor.Tamam yarım saate oradayım, dedim.O günde dersim olmadığı için biraz rahattım. Şükür ki oraya tren veya otobüsler her 13 dak. bir geldikleri için dişçi uzak yerde dahi olsa zamanında yetişirim, dedim. Her neyse kısaltmaya çalışıyorum.
Ve o günde aksi gibi uzun zamandır görmediğim annemi de tren istasyonundan almaya gidecektim.Eski arkadaşlarım ile yaşadığım evimi görmemişti.İlk defa geleceği için yeni evi bilmiyordu.Adresim onda vardı ama önemli değildi.Ben onu almaya gidecektim fakat yine de onda bulunsun,dedim.
Neyse dişçiye yetiştim ki saat 17.10 orasıda uzak bir mesafe ve annem 360 km yoldan tren ile geliyor.Diş kırık, kafa annede, doktor bana sadece 20 dak. zaman tanımış sadece diş çekecek diye, adam benden sonraki hastayı ertesi güne atarak bana aynen
-Hatice hanım,ben size 20 dak. dedim ama hayatımda bu kadar uzun köklü bir diş görmedim.Bunu ben normal çekemem,ameliyat etmem gerek,
-Ne gerekiyorsa yapın ama saat 19.30 dan önce bitsin istasyona yetişmem gerek, dedim
-Tabi tabi sorun yok hallederiz, dedi
Birden elinde kocan kalın bir şırınga ve 2 tane de ağrı kesici getirmişti.
-1 dak. ne oluyor bana bu kadar ağrı kesici yapmayın,bende epilepsi var. Bu kadar ağrı kesici bna nöbet geçirtebilir.1 tane tablet yeter, dedim.
-Yok,yok, sorun olmaz,hallederiz, dedi
Korkuyordum.Adam çatlayıp kırılan dişin kökünü çıkartabilmek için resmen kesiyordu ama beni resmen uyuşturduğu için birşey hissetmiyordum, geçici işimde hemşirelik olunca kan olayında bir sorun yoktu.
Kocaman bir diş kökü çıkardı ben bile korktum.Neyse saat 18.00 tu ve kapatıyorlardı. Orada bir sandalyeye oturup başönmemin geçmesini beklemek istedim,fakat kapattıklarını dışardaki bankta bekleyebileceğimi söyledi gerizekalı asistanı.
Orası da nasıl bir yer, otobüs ile giderken köprünün yanından inip aşağıdan oraya gidiyorsunuz.Dönüşte ise köprü altında yapım olduğu için otoyoldan sağa sola bakarak geçmeniz gerekiyor ki, ezilip ölmeyin.
Aman Allah başım nasıl dönüyor.Hangi otobüse bineceğimi bilmiyorum çünkü uyuşukluktan numaraları göremiyorum.Neyse,dedim.Birinden biri şehir merkezine beni götürür,dedim. Otobanı kazasız belasız ezilmeden geçtim ve ilk gelen otobüs şoförüne şehir merkezine gidip gitmediğini sordum.Hissediyordum, Allah aman ağzım yüzüm yamuluyordu.Otobüs kartımı arıyordum çantada ama bağımlılar gibi göründüğüm için hiçbir şey bulamıyordum.İyi bir adam çıkan otobüs şoförü eli ile hızlı hızlı bana geç der gibi hareket etti. Artık annemimi almaya gidiyordum, yoksa eve mi anlamıyordum. Biliyordum, bir yerlerde nöbet geçirecektim.Dua etmeye başladım.
Öyle bir yerdeydim ki insanlar bana acayip acayip bakıyorlar ve konuşuyorlardı.Bir butiğin yanından geçerken vitrinde kendimi görünce ‘‘ aman Allah bu ne bağımlılar gibi?’’ verilen ağrı kesiciler gözlerimi kıpkırmızı ve altlarını mosmor yapmışlardı.
Kendi kendime konuşmaya başladım.
-Eve gitmeye karar verdim.İlk kez gelecek olsa dahi adres vardı nasıl olsa, annemi yoldan aradım hemen,tabi anneler hemen hissederler.Sesimden anladı. Sakın evden çıkma ben senin evi bulurum.
-Anne ben zaten evde değilim eve gidiyorum, seni alması için bir taksi bul seni getirsin buraya,dedim
-Yok yok ben bulurum,sorun değil ki ,dediği gibi de buldu ve o zamanda bir trafik kazası sonrası sol gözünde kalan cam parçaları çıktığı için göremiyordu ve sağ gözünde ise Behçet hastalığı teşhisi konmuştu.
Annem abimi aramış ambulansa haber versin diye
Bütün yol boyunca dua ettim.
-Allahım ne yaparsan yap ne olursa olsun, böyle sokak ortasında değilde evime gelince olacaksa da kapımın önünde olsun, dedim ki sanırım feryadım duyulmuştu
Zar zor trenden indim.Karlı ormandan geçtim.Tam kapıyı açarken ....gerisini hatırladığımda hastanede uyanmıştım ve o görmeyen gözleri ve elinde sadece bir ev adresi olan annem ilk defa geldiği hastaneden yanımda oturuyordu.
Boynum 19 derece kadar dönmüş ve kapı girişindeki tahtaya kafayı vurmuştum.
2 gün sonra uyandığımda doktor, iyi ve ucuz kurtulduğumu söyledi.
O günden beri ‘‘epilepsi hastasıyım’’ diye belirtilen bir kolye takıyorum.Utanıyordum onu takmaktan. Sonra annemle eve gelince şimdi güldüğümüz halime pek de kızmıştım ama dişçiyi ise mahkemeye versemde yine de bir şey olmadı.
Olan yine zavallı bana oldu ve o zamandan bu yana sağ boynumdan sağkuluçkanın sonuna kadar bir ağrıyı çekiyorum.
Hastalığınız varsa utanmayın! Kendinizi anlatamazsanız kimse müneccim değil kimse yardımcı olamaz.
Birisi dedi ki; dilekleri bir kağıda yaz ve sonra suya at.Su ile beraber oda alır gider.Yaptım hem de çok defa hem de sadece tek bir şey adına.Sadece artık sağlıklı olmak istiyordum.Tek istediğim bu.Ne yapabilirim? Nedense hep başkalarının duaları dilekleri yerine gelirken.Para pul, değil sadece kaygısız bir hayat yaşamadan bu hastalığı yenebilmek gibi bir dileğim bile yerine gelmedi. Ne umut etmeliyim?
25 yılda çok mu şey istedim? Kendimi daha kötüleri var, buna da şükür diyerek kandırıyorum ama inanın. Mezun olduğum ve severek yaptığım televizyon ve radyoculuk işinden bile sırf bu yüzden ayrılmak zorunda kaldım.
Sağlığınıza dikkat edin. O olmadan birşey olmuyor...Saygılar
YORUMLAR
Allah yardımcın olsun bayağı sıkıntılı bir hayat yaşamışsınız, Allah şifa versin,mücadeleci yapın var herşeyin üstesinden gelmişsin :) Bundan sonraki yaşamın sağlıklı geçmesi dileklerimle ,güzel bir anlatım yapmışsın
Tebriklerimi sunarım
hayatın nakaratı tarafından 10/13/2017 12:26:43 PM zamanında düzenlenmiştir.