GEZİP, GÖRÜN, YAŞAYIN AKSİ TAKTİRDE KURBAĞA GİBİ “Gökyüzünü Kuyunun Ağzı Kadar" SANIRSINIZ

Zaman zaman kendi çevrenizden, mutfağınızdan, iş dünyanızdan kopup ufuklara açılınız. Ekonomik gücünüz el verdiği ölçüde seyahat ediniz, yeni yerler görünüz. (Fakir halk otobüsüne biner çamlıca tepesine çıkar, kanlıca da yoğurt yer. Zengin Bodrum’da tatil yapar, Alp dağlarında kayak kayar bence ikisi de aynı)

Makale: Mustafa Toga

Doğal olarak insanoğlu için dünya yaşadığı yerdir, çevresidir. Nasıl ki kuyunun içerisindeki suya bir taş atarsınız degdiği andan itibaren daireler çizerek büyür, tüm kuyuyu kaplarsa, insanda öyledir.
Dünyası önce evi ve ailesi dir. Sonra bu çember biraz daha genişler arkadaşları ve mahallesi olur. Daha sonra ikamet ettiği şehir. Ama her zaman geriye dönüş vardır. Dünyada ne olup biterse bitsin bir kilometrelik kendi çemberinin dışına çıkamaz.

AT GÖZLÜĞÜ İLE BAKMAYIN

Eğer Üsküdar, Harem’de yaşıyorsa bütün dünyası Harem’dir. Aslında İstanbul çok büyük bir şehir, on beş milyonluk bir metropol. Akmerkez’de bir olay olsa misal olarak Harem’de ki benzer bir olayı örnek verir çünkü onun için her şey yaşadığı muhittir, çevresidir yani Harem dir. Aynı durum Büyükçekmece’de yaşayan için de aynıdır, Kocamustafapaşa’da ki için de...
Hayata at gözlükleri ile bakmamak lazım çünkü bakmakla görmek arasında fark vardır, bir şeye nereden ve nasıl baktığın çok önemlidir.

DÜNYA KUYUNUN AĞZINDAN DAHA BÜYÜKTÜR

İnsan çoğu zaman mevzubahis kurbağa gibi kapatır kendini kuyunun içine. Bir kuyunun dibinden seyretmek ister, ya da seyretmek zorunda kalır dünyayı, hayatı, diğer insanları.
Kişinin, gördüğü şeyin gerçeğin ne kadarı olduğunu kavrayabilmesi için kuyudan başını çıkartması şarttır. Aksi halde dünyan da, o dünyanın gerçekliği de küçülür. Yaş önemli değil 7 den 77 sine gezin, yeni yerler görün, yeni insanlar tanıyın. Seyahat edin başta Türkiye’yi keşfedin...