- 1950 Okunma
- 17 Yorum
- 2 Beğeni
Ayran Gönüllerde Aşklar
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Selma, işten dönerken alışveriş yapmıştı. Eli kolu dolu halde evin kapısına geldi, zile bastı, bir süre bekledi; ama açan olmadı. Elindekileri yere bırakıp öfkeyle çantasından anahtarını çıkardı ve kapıyı açtı.
Eve girmiş; ama öfkesi yatışmamıştı. Sinirle çantasını yere bıraktı. Gıda ve temizlik için aldığı poşetlerle mutfağa yöneldi. İçerden çocukların sesi geliyordu. Zile bastığı halde kapıyı açmamıştı çocuklar. Belli ki kulaklarında kulaklık, bilgisayarda oyun oynuyorlardı. “Her zamanki gibi” diye düşündü.
Poşetleri masaya bırakıp çocukların bulunduğu odaya geçtiğinde yanılmamıştı. “Hiç değilse yediğiniz yemeğin tabaklarını, içtiğiniz içeceğin bardaklarını kirli bırakmasaydınız. Şimdi hem mutfağı toplayıp hem nasıl yemek yetiştireceğim?” diye söylendi. Çocuklar annelerini yine duymazdan gelip kıkırdayarak oyunlarına devam ettiler.
İşini seviyordu Selma; ama eşini sevmiyordu. Hele son zamanlarda, kendine iyice düşman gözlerle bakan çocuklarını hiç anlamıyordu. Yine de analık duygusuyla yemeklerini yapıyor, her türlü ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyordu. O yapmazsa babaları hiç yapmazdı zaten. “Belki çocuklar biraz daha büyürlerse anlarlar beni” diye düşünmek, onu biraz olsun rahatlattı. Üzerini değişip mutfağın yolunu tuttu. Hiç değilse bu gece evde dırdır olmasın diye, ortaya bir şeyler çıkarmak zorunda hissediyordu kendini.
Aslında çoktan kararını vermişti eşinden ayrılmaya. Sırdaşım dediği, çok sevdiği arkadaşı buna hep engel olmuş, boşanmamaya ikna etmişti. Toplumda hoş karşılanmadığını, boşanınca kaybedeceği çok şey olduğunu her zaman anlatmıştı ona Filiz. Hak veriyordu; ama içindeki Selma’nın yüreğinde hep delice kaynayan başka duygular vardı. Bunu Filiz’e anlatamıyordu işte. “Hoş karşılamaz belki” diye düşünüyordu.
“Ben ne zaman sevileceğim? Sevgiye açım! Bu açlığı nasıl bastıracağım? Çocuklarımın doğması beni bu düşüncelerden kurtarır sanıyordum; ama olmadı işte. Onlar da babaları gibi duygusuz sevgisiz yetişti. Hala çok genç ve güzelim. Bir şeyler olmalı; çok daha iyi bir şeyler olmalı. Artık hayatımda bir şeyler yoluna girmeli. Bu açlık bitmeli. Sevgi açı olduğum sürece yaptığım her şey mubahtır. Ne yapayım yani? İstediğim sevgiyi birazcık sunsalardı ya bana!” diye düşünerek yemeği yapmaya; yemeği yaparken de kafasında türlü kurgular planlamaya koyuldu.
Eşi geç geliyordu. Yemek yetişirdi nasıl olsa. Sebzeleri doğrarken, bir yandan da uzun süredir gizli gizli konuştuğu, hoşlandığı, beraber olduğu adamı aradı. “Gerçi bu saatte telefona da cevap vermez. Pısırık adam; korkar eşinden” diye düşündü. Haklı da çıktı.
Telefon uzun uzun çalıp kapanmıştı. Aradan on dakika kadar geçti; bu kez arayan karşı taraftı. Sesi oldukça sinirliydi.
-Ben sana belli bir saatten sonra arama demiyor muyum? İyi ki telefonu sessize almışım; yoksa evde kavga çıkacaktı. Şimdi sigara almaya diye dışarı çıktım. Neden aradın bu saatte?
Bunları duyunca bütün hevesi bir anda kaçtı.
-Tamam, bir şey yok!
Buz gibi ses tonuyla telefonu kapattı. Bu adamı def edip başka birini bulmayı çok istiyordu uzun zamandır. Artık zamanının geldiğini düşünüyordu. “Ben sevgiye, ilgiye açım. Bunu anlamadığı sürece ben mutlu olamam. Oysa kaç kez söyledim ilgisiz bırakmamasını” diye düşünceler dolaşırken beyninde hafiften bıçak da eline dokunmuştu. Az da olsa canı yanmış, daha da öfke yumağına bürünmüştü.
Yemeği bırakıp yan odaya geçti. Koltuğa yanlamasına kurulup, ayaklarını koltuğun diğer tarafına uzattı. Düşünmeye başladı…
O gece, kafasında ördüğü düşüncelerle geçti. Sabah olduğunda her zamanki gibi ayna karşısında epeyce zaman harcayıp işyerine gitti.
Aslında Selma bu aralar gerçekten başka birini düşünüyordu. Fakat bunu nasıl yapacağını kestiremiyordu. Arkadaşı Filiz’in uzun süredir görüştüğü, sevdiği biri vardı. Adam da fena değildi hani… İyi bir iş, kariyer, dolgun bir cüzdan ve çok beğenmese de, ortalamalara göre fena olmayan bir fizik… Daha ne olsundu ki?
Aklına ne zaman gelse, kafasından kovmaya çalışıyor, “Selma! O senin en yakın arkadaşının sevdiği adam” diyordu kendi kendine. Filiz, Selma’ya güvenerek adamı ne kadar sevdiğini, hatta bu sevginin çok temiz bir sevgi olduğunu, daha el ele bile tutuşmadıklarını; ama adama çok güvendiğini defalarca söylemişti.
Adamın Filiz’e verdiği değeri her fırsatta Selma’da görüyor, içten içe kıskanıyordu. “Neden benim karşıma çıkanlar bunun gibi değil?” diye düşünüyordu. Bazen kıskançlığı öylesine kendini yiyip bitiriyordu ki; olaylarda Filiz’i yanlış yönlendirmekte sakınca görmüyordu.
Aradığı fırsat bir saat sonra eline geçti. Telefon çaldığı zaman gördüğü isim kendini de şaşırttı; ama gülümsemeden edemedi. Filizin sevdiği adam kendini arıyordu. Ona bir hediye almak konusunda fikir danışmak için aradığını söylüyordu. İşte bu fırsat kaçmazdı. Yarın işten sonra bir alışveriş merkezinde buluşup, iyi bir hediyeyi birlikte almaya karar verdiler.
Ertesi gün ve diğer birkaç gün hep hediye bulmak için sürekli bir araya geldiler. Selma hiç boş durmuyor, adamın aklını iyice çeliyordu. Günler günleri kovalıyor, hediye konusu unutuluyor; ama sürekli buluşup konuşuyorlardı.
Bu arada Filiz de dertleşiyordu Selma’yla. Adamın kendinden uzaklaştığını, sebebini merak ettiğini, sormaya cesaret edemediğini söylüyordu. Selma büyük bir keyifle dinliyor, biraz zamana bırakmasının iyi olacağını söylüyordu. Yalnız kaldığında da; “Demek etkilemeyi başardım. Şimdi iyice elde etme zamanı” diye düşünüyordu.
Selma, Filizden aldığı tüyolarla adamı iyice kendine çekmeyi başarmış, hatta daha da ileriye gitmişti. Filiz’in gün be gün nasıl eridiğini görüyor, üzülmüyordu. “Sevmek benim de hakkım” düşüncesi hâkim olmuştu iliklerine kadar. Filiz’in, evi ve çocukları için yaptığı iyiliklerin hepsini unutmuş görünüyordu. Nasıl olsa başka bir kız arkadaş edinirim düşüncesi onu tazeliyordu. “Hele şu aşkı içime sindirerek yaşayayım önce” diyordu beyninde.
Önceleri gizli saklı buluşmalarla devam ederken, artık çok saklamak istemiyordu Selma. Her şey yolunda giderse eşinden boşanmayı, o adamla evlenmeyi göze almıştı. Şimdilik bunu anlatabileceği, paylaşabileceği kimse yoktu hayatında. Bundan sonra kendisini sevecek biriyle beraber olma düşüncesi onu çok mutlu ediyordu.
Şimdiye kadar düşüncede kalmıştı hepsi. Adamdan, evlilik veya uzun süreli beraberlik sözü hiç çıkmamıştı. Bekleyecekti; ama istediğini almazsa adamın başına bela olmayı da düşünüyordu.
Bu bela tam da bugün gelmişti. Böylesini beklemiyordu; hamile kalmıştı. Hemen adamı arayıp haber vermişti. Buluşmaları gerekiyordu.
Adama açıkladı. Böyle bir şey beklemediğini, gönül eğlendirdiklerini, ciddi bir beraberliği hiç düşünmediğini öğrendi. Yıkıldı. Ne yapacağını bilemez halde, ruhen tek başına kalmıştı buluştukları kafede. Gözlerinden süzülen yaşlarla kafasını kaldırıp, adama kendini iyice acındırarak “Ben buna layık değilim” derken, kendilerine merakla bakan bir çift gözle karşılaştı. Filiz, iki masa ötelerinde oturmuş, onları izliyordu. Her iki kadında birbirine bakıyordu.
Hiçbir şey söylemeden yerinden kalktı Filiz. “Dünya etme bulma dünyasıdır Selma. Elbet bir gün ettiğini bulacaksın” diye düşünerek çıktı kafeden. Selma, sanki onun iç sesini duymuş gibi “Hiç merak etme Filiz; ben belamı buldum” diye düşündü.
Hem en iyi arkadaşını kaybetmişti hem onurunu. Çocuklarını ve eşini kaybetmemek için çaba sarf etmesi gerekiyordu. Önce bir yolunu bulup karnında ki bebeği aldırdı. Eşine daha iyi davranmaya çalıştı. Evliliğini kurtarmak için elinden geleni yaptı.
Evliliği yine eski düzende devam ediyordu. Uzun bir süre aklı başında davrandı; ama içindeki sevgi açlığı dinmemişti. Yeni hedefler bulmak için araştırmalarına devam ediyordu.
Sevgi için, yolu nasıl olursa olsun mubahtı onun için…
Gülhun ERTİLAV
YORUMLAR
Sevgi iyi hoş, güzel de; en yakın arkadaşını ve her şeye rağmen aile düzenini hiçe sayacak kadar, gizli kapaklı hele, hiç hoş bir durum olarak gözükmedi bana, hiiçç! Modern dünyada benim yaklaşım tarzım tam bir yobazlık ama, bakar mısınız şu Selma'nın fetbazlıklarına
Fakat sizin kaleminiz ise söz konusu olan her şey bir başka evrene açılabilir tabi
Bu arada büyük geçmiş olsun efendim
Müteessir oldum bir anda
iki buçuk sene önce bende sıkı bir rahatsızlık evresi geçirdim, gidip geldim açıkçası, o günlere uzandım şöyle bir
Nihayet
Güne gelen yüreği, emeği, kalemi, kelamı kutlarım hanımefendi
Saygı ve selamlarımla
Sevgiyle kalın, hoşça kalın...
su_misali(Gülhun Ertilav)
Levent Bey,
vefalı kalem dostu, Allah kimseye dermansız dert vermesin inşallah
değerli yorumunuza içten teşekkürler
saygı ve selamlar
su_misali(Gülhun Ertilav)
Nazik hanım,
Değerli kalem arkadaşım, sizin kadar kıymetli yoruma teşekkürler
sevgi ve selamlar
su_misali(Gülhun Ertilav)
Teşekkürler Bahri hocam
Yorumunuzda sizin kadar değerliydi
Saygılar
Saygıdeğer kalem dost Gülhun hanımefendi, öykünüzü bir solukta okudum dersem abartı sanmayın. Hoş, akıcı ve sürükleyici.
Kutlarım.
Öykü kahramanınızı ne güzel ki Madam Bovari örneği intihar ettirmemişsiniz.
Emeğe ve sanata saygımla.
su_misali(Gülhun Ertilav)
Hayat her zaman güzel hocam.
Öykü kahramanım yeni ufuklara yelken açtı bile :)
Değerli yorumunuza teşekkürler
Saygılar,
su_misali(Gülhun Ertilav)
Erhan Bey
Teşekkür ederim değerli yorumunuza
saygılar
su_misali(Gülhun Ertilav)
Ben kalp kalbe karşıdır sözüne her zaman inanırım.
Sizi seviyor ve beğeni ile takip ediyorum.
Değerli yorumunuza teşekkür ederim
selam, saygı ve hürmetlerimle
Çok enteresan bir esere imza attınız ve oldukça sürükleyiciydi.
Kaleminize sağlık
su_misali(Gülhun Ertilav)
Ayşegül Hanım,
Kıymetli yorumunuza teşekkürler
sevgiler
öncelikle çok geçmiş olsun ve bir ömür sağlıklı yaşayın dileklerimi ileteyim.
güzel bir konu, bile bile yanlışa düşmenin geri dönüşü zordur...ki şahidi olduk bunun.
usta kaleminizi gönülden kutladım Gülhun şairim
selam saygı
su_misali(Gülhun Ertilav)
Ahmet hocam,
Bu tarz yanlışlara umarım kapılan olmaz, yazılanlar sadece öykülerde kalır.
Yorumunuz ve geçmiş olsun temenniniz için teşekkürler
Saygı ve Hürmetler
Sevgili hocam, öncelikle kutluyorum yürek sesinizi ve geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
İyi ki varsınız.
Sevgi ve selamlarımla sevgili hocam.
su_misali(Gülhun Ertilav)
Gülüm Hanım
Kıymetli dost kalem
Sizin kadar değerliydi yorumunuz ve temenniniz
Teşekkürler, sevgiler
su_misali(Gülhun Ertilav)
teşekkür ederim hocam
saygılar
Çok güzel bir öykü yazmışsın gene arkadaşım. Hem sürükleyici, hem merak uyandırıcı, hem de ders verici.
Kutluyorum başarını, bu arada gelmiş geçmiş olsun, sağlıklı günler diliyorum bundan sonrası için sana, sevgiyle...
su_misali(Gülhun Ertilav)
Hicran Hanım,
Değerli kalem, vefalı arkadaşım
Çok değerliydi yorumunuz
Teşekkür ederim
selam ve sevgilerimle
Günün ders veren yazısını Tebrik ederim.
Anlamlı ve düşündürücüydü...
Selam ve saygılarla...
su_misali(Gülhun Ertilav)
Hakan Hocam, değerli yorumunuza teşekkür ederim
saygı ve hürmetler size ve kıymetli ailenize
Olması gereken de buydu.
Ve...Olmuşta.
Seçki gurubuna Teşekkürler.
Sitemiz fabrika ayarlarına dönüyor yine.
Çok mutluyum çook...
Tebrikler.
su_misali(Gülhun Ertilav)
Çok teşekkür ederim ağabey
iyi ki varsınız, iyi ki Edebiyat Defteri var
saygı ve hürmetler
ÇOK ANLAMLI DÜŞÜNDÜRÜCÜ BİR YAZI İNSANLAR SEVGİ ARAR YAŞAMI BOYUNCA BAZEN YÜREĞİNE SORAR HERŞEYİ MANTIK SADECE SEYREDER SONRA SONRA MI... MANTIK BEN ÇOK ÖNCE SÖYLEMİŞTİM DER MUHTEŞEM BİR PAYLAŞIM SEVGİMLESİN GÜLHUNCUĞUM
NOT UĞUR BÖCEĞİN
GÜLDESTE tarafından 10/10/2017 12:21:21 AM zamanında düzenlenmiştir.
su_misali(Gülhun Ertilav)
Değerliydi yorumun çok teşekkür ederim
sevgilerimle
Bu öyküyü okumaya başladım. Zil çaldı. Gittim baktım kimse yok.
Okumaya devam ettim. Şimdi de telefon çalıyor. Allah Allah telefon da çalmıyormuş.
Bir ara telaşla eşime seslendim:
"Beni seviyor musun?"
"Tabii ki niye sordun?"
Öykünün sonlarında:
Atlayıp bir taksiye;
"Kafeye gideyim. Şimdi bu iki bayan saç saça,baş başa kavga edecekler" diye düşündüm.
Sonra vaz geçtim.
"Yesinler birbirlerini. yaptıklarını çeksinler"
Öykü böyle yazılır işte...
Anlatılanların bir parçası da de sen oluverirsin.
Ben okumadım yaşadım yazılanları.Sanki yanlarındaydım.
Her zaman derim:
" Bir insanın en kıymetli imzası nikah defterine atılan imzadır."
Çoktandır yazmıyordun. Özlemişiz bu tadı.
Selam ve sevgiyle Can Bacı.
su_misali(Gülhun Ertilav)
Her zaman söylediğim gibi,
Vefakar ağabey, vefakar yürek. Geçmiş olsun dileklerine teşekkür ederim. Yüce Mevla amansız dert verip derman aratmasın inşallah
Değerliydi yorumunuz. Her zaman yanımda olduğunuzu bilmek sevindirdi.
Teşekkürler, saygı ve hürmetler
10 Hazirandan bu yana üç ay geçmiş. Son yazını o tarihte yayınlamışsın. Üç ay sonra seni tekrar bir yazınla bu sitede görmekten çok mutlu oldum.
Neler oluyor anlamıyorum. Sitenin en çok okunan ve en eski müdavimleri birer birer yazmaktan ellerini ayaklarını çektiler. Eski dostlardan bir kaç kişi kaldı ancak. Niye böyle hiç bilemiyorum. Bir tatsızlık tuzsuzluk var ama sebebi nedir?
Neyse. Belki de benim hüsn-ü kuruntularımdır.
Yazına gelince:
Karşlılığında sadece sevgi bekleyen bir kadının, tüm beklentilerine rağmen aradığı sevgiyi ve ilgiyi kocasından ve çocuklarından görmediği takdirde bu beklentilerini karşılayacağını umduğu başka insanlara yönelmesi en doğal hakkı mıdır?
Maalesef ne hukuk ne de ahlak anlayışımız buna ''Evet'' Diyemiyor. Ancak öte taraftan hukukun da ahlakın da temeli olan vicdana sorduğumuzda aynı soruyu ''Evet'' cevabını veriyor. ( En azından benim vicdanım evet diyor.) Çünkü hiç bir insan bütün hayatı boyunca hiç bir karşılık görmeden fedakarlıkta bulunmak gibi bir işkenceye katlanmak zorunda olmamalıdır.
Ama yine de bu cendereden çıkışın çaresi ''Madem öyle o halde her şey mübah '' anlayışı da olmamalıdır. Gizli saklı ilişkiler, kendisini daha büyük muhtemel tehlikelere atmalar ve sonuçta çok daha ağır çözümsüzlükler ve nihayetinde her şeye katlanmayı kabullenme hiç değil.
Peki ne yapılmalı?
İşte en zor soru bu. Medeni insan ne yapılması gerektiğini bilir ki bu, karşılıklı konuşmaktan başka bir şey değildir. Lakin ne kadar medeniyiz? İşte en önemli sorun bu.
Selam ve sevgilerimle.
su_misali(Gülhun Ertilav)
Sami hocam,
Öncelikle teşekkür ederim yorum için.
Edebiyat defteri her zaman evim bildiğim bir yer olmuştur, olmaya da devam edecek.
Haklısınız uzun süredir herhangi bir şey yapamadım. Rahatsızdım ve gerçekten uzun sürdü iyileşme süreci. Hatta bir ara hayattan bile ümidimi kestim :))
Vakit ayırıp okuduğunuz ve değerlendirdiğiniz için teşekkürler, saygılar hocam
Bedri Tokul
Allah gecinden versin. Bu dünyada senin gibi
insanlara ihtiyaç var kardeşim.
Şimdi iyisindir İnşallah...
sami biberoğulları
Haa Büyük kangal bir aya baba oluyor. Bu habere sevinirsin mutlaka )))
Tekrar selam ve sevgilerimle.