- 423 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Tezatların Dünyası
Tezatların dünyası
Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, tezatlarla dolu her yanımız. Biz dünyayı kavrarken çokça da kullanıyoruz tezatları. Onlar olmasa belki kavramak, değerlendirmek de zor olurdu her şeyi.
Gece-gündüz, yaz-kış, iyi-kötü, güzel-çirkin, büyük-küçük, gelmek-gitmek… Daha niceleri var çevremizde. Bu konular da öğretilir çocuklarımıza, Türkçemizi güzel konuşsun, anlasın diye.
Okullarda tezat konusu iki yerde geçer. Birisi dil bilgisi konusudur ki yukarıda verdiğim örnekler verilir. Çocuklar da çok kısa sürede anlarlar, örneklendirirler.
İkincisi ise edebiyat konusudur. Aslında birbirine çok yakın konudurlar. Edebi sanatlarda tezat konusu vardır ve bu bir söz sanatıdır. Bu konuda dikkat edilmesi gereken şudur ki, bir cümlede tezatlı sözcük olması başkadır, bu sözcüklerin tezat sanatını oluşturması başkadır.
"Televizyonlar eskiden siyah-beyazdı.", "Küstüm onunla bir kere barışmam."," Karşılaşmanın başlamasıyla bitmesi bir oldu." Gibi cümlelerde tezatlı sözcükler var, ancak tezat söz sanatı yok. Zaten eğer konu sanat yapmaksa iş bu kadar kolay olmamalı. Her ne kadar günlük konuşmalarımızda söz sanatlarını kullanıyorsak da bu taklitten ibaret kalıyor. Gerçekte söz sanatını uygulamak oldukça zordur, kabiliyet ister.
Öyleyse tezat sanatı nedir? İsterseniz örneklerle anlatmaya çalışayım:
" Ağlarım hatıra geldikçe gülüşlerimiz." Bakın tezattan yararlanarak ne güzel anlatmış ruh halini. Eğer şöyle olsaydı: "Bir ağlar bir gülerim." Burada tezat yok diyecektim.
Başka örnekler de var: " Ben karlar altında nevbaharım.", "Ben de gördüm güneşin doğarken battığını/ Esrarlı bir bakışın gönlü kararttığını.", " Esiri aşkın olduk, gerçi kurtulduk esaretten." , "Karlar altında beyaz bir karanlığa gömüldü."
Yukarıdakileri yazmadan önce özellikle dershanelerin konu anlatımlı edebiyat kitaplarına göz attım. Çok yüzeysel kalınmış. Verilen örneklerin çoğu isabetli olsa da yanlışlar da var: "Baharı görmeden ömrüm kış oldu." , "Neden böyle düşman görünürsünüz/ Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?" örneklerinde olduğu gibi.
Burada özellikle şunu teklif etmek istiyorum: anlayış veya eğitim farkımız olabileceğini düşünerek belli konularda ortak bir görüş oluşturmak için yılda birkaç defa tüm Edebiyat ve Türkçe öğretmenleri bir araya gelmeli, görüşler tartışılıp ortak bir yol bulunmalı. Bunu geçtiğimiz yıllarda Milli Eğitim Müdürlüğümüz yapmıştı, tekrar etmek zor olmasa gerek.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.