- 1056 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İBRAHİMİN DELİLERİ
* ŞU KOPAN FIRTINA TÜRK ORDUSUDUR YARABBİ
* SENİN UĞRUNDA ÖLEN ORDU BUDUR YARABBİ
* YÜKSELSİN EZANLARLA MÜEYYED NAMIN
* GALİP ET. ÇÜNKÜ BU SON ORDUSUDUR İSLAM’IN
* DÖNMEK İÇİN DEĞİL, ÖLMEK İÇİN ORADALAR.
* SINIRDA ÖLÜMCÜL KAPIŞMA. KURULAN HAİN TUZAK.
* ÖLÜM ÇEMBERİNİN ORTASINDA KALAN BİR AVUÇ VATANSEVER.
TÜR: AKSİYON-GERİLİM
YAZAN/YÖNETEN: ETHEM ULUSU
YAPIM: T.S.O.B.
KARAKTERLER:
TÜMGENERAL İBRAHİM: OPERASYONU KOORDİNE EDEN PAŞA.
ALBAY FAİK: OPERASYONU YÖNETEN KOMUTAN.
BİNBAŞI ILGIN: FAİK ALBAY’IN SAĞ KOLU. ARAPÇA-FARSÇA DİL TERCÜMANI
YÜZBAŞI REMZİ: EKİBİN BOMBA İMHA UZMANI.
ÜSTEĞMEN TUNA: EKİBİN KESKİN NİŞANCISI
TEĞMEN İSHAK: İSTİHBARATÇI. EKİBİN İÇİNDEKİ HAİN
ASTSUBAY KIDEMLİ BAŞÇAVUŞ NURİ: EKİBİN MAKİNA TÜFEKÇİSİ.
ASTSUBAY KIDEMLİ ÜSTÇAVUŞ AHMET: EKİBİN ROKETÇİSİ
PAPA CARLOS: TÜRKİYE’DE KAÇIRILAN HRİSTİYAN DİN ADAMI
ELİS: PAPA CARLOS’UN KIZ KARDEŞİ. ELİS DE KAÇIRILDI.
ZALİM MEMDUH: PAPA İLE KIZ KARDEŞİNİ KAÇIRAN TERÖRİST BAŞI.
SNİPER YETER: ZALİM MEMDUH’UN SAĞ KOLU. ÇOK İYİ KESKİN NİŞANCI.
KARABIYIK GALİP: KÖY AĞASI. İKİLİ OYNAYAN BİRİSİ.
MANGIR ŞAKİR: TERÖRİSTLERİN FİNANS KAYNAĞI. UYUŞTURUCU KAÇAKÇISI.
VEDAT BEY: PAPA VE KARDEŞİ’NİN KAÇIRILMA EMRİNİ VEREN ADAM.
İBRAHİM’İN DELİLERİ
Henüz 26 yaşındaydı. Çocukluğundan bu yana rakamları seviyordu, sevmenin de ötesinde aşıktı diyebiliriz. Bu yüzden hep Matematik Öğretmeni olmayı hayal etmişti. Sonunda hayallerine kavuştu, Matematik Öğretmeni oldu.
Yalnız tamamlamadığı bir şey vardı. Askerlik. Her Türk genci gibi o da bu vazifeyi yapacaktı, yapmak zorundaydı. Ağabeyi Yusuf’un askerliği batıya Manisa’ya çıktığından kendisinin askerliği doğuya Şırnak’a çıkmıştı.
3 senelik evliydi, eşi Elif ile üniversite yıllarında tanışmıştı. Kübra adında bir kızı doğmuştu 2 sene önce. Kübra 2 yaşında, olan bitenlerden habersizdi.
Babası Günaydın emekli Öğretmendi. İki oğlunun da kendisi gibi Öğretmen olmasını istiyordu. Büyük oğlu Remzi subay olmuştu, küçük oğlu Matematik Öğretmeni olmuştu. İşte tam da burada hevesi kursağında kalmıştı. Oğlu’nun askerliğinin Şırnak’a çıktığını duyunca bir ürperti düştü içine. Sanki yüreği bedeninden sökülmüştü de karanlık bir kuyunun içine atılmıştı.
Annesi Nadide yıllar öncesinden geçirdiği bir kaza sebebiyle hem yürüyemiyor, hem de konuşamıyordu. Ama belliydi gözlerinden oğlu için endişelendiği.
Saatler günleri, günler ayları kovaladı ve zaman göz açıp kapayıncaya kadar geldi çattı kapıya alacaklı’nın borçlu’nun kapısına çatması gibi.
Şırnak otobüsü yanaşmıştı perona. Önce tekerlekli sandalyede oturan annesine sarıldı. Ardından babası, ağabeyi, karısı ve en sona da kızına.
Kendisini uğurlamaya gelen arkadaşları ile vedalaştı birer birer. Akrabalarından, büyüklerinden helallik aldı. Sonra Şırnak diye yazılıp ölüm diye okunan otobüse bindi. Üstüne son bir kez baktı. Mavi desenli bir oduncu gömleği, Siyah kot pantolon, Oduncu gömleğinin üzerinde ince siyah bir tane mont. Saç uzatmayı seviyordu, o yüzden uzun ve dalgalı saçları vardı. Ama gel gör ki askerde ne saç, ne de sakal uzatabilecekti. Hatta istediği gibi bile giyinemeyecekti. Hep yeşil giyecekti, hep yeşil. Bir an gözlerini kapattı, gülümsedi.
İçinden bir ses ona yeşilin değil beyazın daha çok yakışacağını söylüyordu.
Beyaz? Hangi beyaz? İnsanların hayatlarını karartan beyaz mı?
Hasret çektiren beyaz mı? Böyle beyaz olmaz olsun dedi ve yolculuk başladı.
Asker ocağında günler bazen su gibi, bazen de durgun geçiyordu. Yağmuru bekleyen toprak gibi bekliyordu askerliğinin bitmesini. Gocunduğu falan yoktu ama bir an önce hasretini çektiği ailesine ve mesleğine kavuşmak istiyordu. Tayini nereye çıkacaktı? Bunun önemi yoktu onun için. Çıksın da...
Tam 4 ay devirmişti asker ocağında. Kendisine anlatıldığı gibi değildi Şırnak,
ya da daha yeni başlıyordu her şey. Geçen dört ay sadece fragmanıydı ölümün.
Nöbet sırası ondaydı o gün. Gece yarısı saatler 2.00’ı gösteriyordu. Gözünü gökyüzüne dikti bir tane bile yıldız göremedi. Sanki bugün yanmamıştı gökyüzünün kandilleri. Ay hilal şeklinde bulutların arkasında gizlenmiş öylece duruyordu. Sanki birazdan kopacak olan kıyameti seyretmek istemiyordu.
Gözü bir an karakolun hemen 200-300 m. İlerisinde bulunun büyük kayalıklara takıldı. Ne kadar da heybetliydiler. Sonra tekrar gökyüzüne baktı. Ay gitmişti.
Bir ıslık sesine benzer bir ses duydu sonra. Havayı yara yara gelen bu ses 5 saniye sürdü. 5 saniye sonra ıslık da sustu, hayat da durdu ve kan ve acı...
Göğsünün hemen üstünde tarif edilemeyen bir ağrı. Kulaklarında yankılanan bağrışma sesleri. Bağrışma seslerini inadına bastıran silah sesleri.
Doğrulmaya çalıştı ama nafile. 26 senelik hayatı film şeridi gibi gözlerinin önünden aktı acısıyla tatlısıyla. Sonra film bitti. Mutlu son muydu? Yorum yok.
Her zaman ki gibi kendisine bir tören hazırlandı asker ocağında sarıldı al Bayrağa. O gece ondan kaçan ay ve yıldız bugün onunla kucak kucağaydı.
Ölümü beklemek. Sevdiğinin ölüm haberini almak. Hayali bile kabustan beter.
Memleketine getirildi Hakan. Annesi Nadide’nin göz pınarları kurumuştu ağlamaktan. Babası Günaydın ayakta zor duruyor, Vatan sağ olsun diyordu.
Ağabeyi Remzi tabutun önünde resmini taşıyordu. Yürümekte güçlük çekiyor, bazen safsaklıyordu. Karısı Elif kendini paralamıştı.
O gün yeryüzünde biz, gökyüzünde melekler safa durmuşlardı Hakan için.
Ve acının en tarifsiz ve en berbat olanı neydi biliyor musun?
Daha 2 yaşındaki kızın gelip de babam nerede diye sormasıydı. Hadi cevap ver...
POLİS: Komiserim uçak gelmek üzere gidelim isterseniz.
KOMİSER: Tamam gidelim. Hiç de sevmem zaten.
POLİS: Neyi Komiserim?
KOMİSER: Yok yere adam korumayı. Papa... Neydi adı?
POLİS: Papa Carlos. Yanında da kız kardeşi Elis.
KOMİSER: Ha kendisi yetmiyor. Bir de kız kardeşini getirdiler öyle mi?
POLİS: Evet Komiserim. 1 saat sonra İstanbul’da olacaklarmış.
1 SAAT SONRA.
VEDAT BEY: Geldi mi bizim papa.
POLİS: Geldi efendim. Emriniz nedir?
VEDAT BEY: Papa ile sevgili kız kardeşini sağ istiyorum. Komiseri de öldür.
POLİS: Emredersiniz efendim.
‘’ Tabancası ile Komiserin kafasına sıkar. Papa ile kız kardeşini zorla kaçırır.’’
TÜMGENERAL İBRAHİM: Bana hemen Albay Faik’i çağırın.
GENERAL YAVERİ: Emredersiniz efendim.
FAİK ALBAY: Albay Faik . Emredin paşam.
TÜMGENERAL İBRAHİM: Albay hemen ekibini topla. Kuzey Irak’a gidiyorsunuz.
FAİK ALBAY: Görevimiz ne paşam?
TÜMGENARAL İBRAHİM: Rehine kurtarma. Genelkurmay’dan haber geldi az önce. Türkiye’ye ziyarete gelen Papa Carlos ile karısı kardeşi Elis kaçırılmış.
FAİK ALBAY: Kaçıranların kim olduklarını biliyor muyuz paşam?
TÜMGENERAL İBRAHİM: Türkiye’de bir polisi aracı kullanmışlar. Teröristlerde alınan istihbarata göre Memduh K. İle Yeter S. Kod adları da...
FAİK ALBAY: Zalim Memduh ile Sniper Yeter.
TÜMGENERAL İBRAHİM: Aynen Albay’ım. Sen de dikkat et. Onlar çok tehlikeliler. Kuzey Irak’da onlar kadar tehlikeli bir grup yok.
FAİK ALBAY: Siz hiç merak etmeyin Paşam. Allah’ın izniyle rehineleri sağ salim kurtarıp size getireceğiz. Müsadenizle ben ekibimi toparlayım.
VEDAT BEY: Şakir sana çok para kazanacağın bir iş buldum. Kazancını ikiye katlayacak. Zenginliğine zenginlik katacaksın.Tabi kabul edersen
MANGIR ŞAKİR: Sen yeter ki paradan haber ver Vedat Bey. Para için yapamayacağım şey yoktur benim. Benim dinim de para, imanım da para.
VEDAT BEY: iyi o zaman. Şu kamyondakileri bir an önce Kuzey Irak’a götür.
MANGIR ŞAKİR: Kim bunlar?
VEDAT BEY: Saygıdeğer papamız Carlos ile sevgili kız kardeşleri Elis. Bunların sayesinde Türkiye’yi cehenneme çevireceğiz.
MANGIR ŞAKİR: Tamam da bunları ne yapacağız?
VEDAT BEY: Turşusunu kurarız. Ne yapacağız öldüreceğiz.
MANGIR ŞAKİR: Suçu da Türkiye’ye atacağız. Böylece dinler arası çatışma meydana gelecek. Siz var ya şeytana papucunu ters giydirirsiniz.
VEDAT BEY: Sen bir an önce Papa ile kardeşini Kuzey Irak’a götür. Seni orada özgürlük şahinleri karşılayacak.
MANGIR ŞAKİR: Tamam. Ben de dünden beri diyorum bu sağ avcum neden deli gibi kaşınıyor diye.
‘’ Pis pis güler ikisi de. Sonra Mangır Şakir yola çıkar. Onu bekleyen sürpriz ne?
‘’ ÖZEL KUVVETLER KOMUTANLIĞI-ANKARA’’
TÜMGENERAL İBRAHİM: Albay’ım hazır mı operasyon ekibin?
ALBAY FAİK: Hazır paşam. Müsadenizle arz edeyim.
TÜMGENERAL İBRAHİM: Başlayın Albay’ım.
ALBAY FAİK: Emredersiniz paşam. Paşam ekibin profesyonel olması için özel kuvvetlerden daha önce başarılı rehine kurtarma ve sınırötesi operasyonlara katılan subay ve astsubaylardan oluşan 7 kişilik bir ekiple Papa Carlos ile kız kardeşi Elis’i buraya getirebileceğimizi düşünüyoruz.
TÜMGENERAL İBRAHİM: Kimlerin olduğunu söyleyin Albay’ım.
ALBAY FAİK: Paşam emriniz üzere operasyonu ben yöneteceğim. Sınırötesine çıkacağımızdan Arapça ve Farsça’yı iyi bilen aynı zamanda şiveleri ile konuşan Binbaşı Ilgın’ı da operasyon’un 2. Komutanı olarak göreve almak isterim.
TÜMGENERAL İBRAHİM: Ilgın Binbaşı’yı bilirim. Gözü kara, yaman bir kızımızdır. Arapça-Farsça’nın yanında İngilizce,Fransızca,Almanca ve İtalyanca da biliyor. Kürtçe’yi de bilmesi Kuzey Irak da işinize gelecektir eminim.
ALBAY FAİK: Evet Ilgın Binbaşı Kürtçe’yi anadili gibi konuşuyor. Hem Kurmançi, hem Sorani lehçesini biliyor. Aynı zamanda Arapça-Farsça da dil uzmanı.
TÜMGENERAL İBRAHİM: Başka kim var ekibinde?
ALBAY FAİK: Remzi Yüzbaşı. Bomba imha uzmanı. Özel Kuvvetlerden ondan daha hızlı ve etkili bomba imha eden ve ondan daha tehlikeli bomba yapan bir subay daha yoktur paşam.
TÜMGENERAL İBRAHİM: Remzi Yüzbaşı güzel fikir. Başka kim var?
ALBAY FAİK: Orada bir keskin nişancıya ihtiyacımız olacak. Attığını vurabilen.
TÜMGENERAL İBRAHİM: Uçanı kaçanı vuran birini tanıyorum Özel Kuvvetlerden. Aynı şeyi mi düşünüyoruz Albay’ım?
ALBAY FAİK: Tuna Üsteğmen. Doğru mudur paşam?
TÜMGENERAL İBRAHİM: Doğrudur Albay’ım. Sana o bölgeyi çok iyi bilen bir istihbaratçı da gerek. Kimi düşünüyorsun?
ALBAY FAİK: İshak Teğmen. O da tıpkı Ilgın Binbaşı gibi Kürtçe’yi lehçeleri ile birlikte konuşabiliyor. Makinacı olarak Nuri Başçavuş’u, Roketçi olarak da Ahmet Üstçavuş’u düşünüyorum. Ne dersiniz?
TÜMGENERAL İBRAHİM: Bu iki manyağı Kuzey Irak’a götürürsen memlekette terörist bırakmazlar Albay’ım.
ALBAY FAİK: İyi ya Paşam. Bırakmasınlar gebertsinler hayvanları.
‘’ ERBİL-KUZEY IRAK’’
ELİS: Ağabey çok korkuyorum. Burası neresi? Kim bu adamlar?
PAPA CARLOS: Korkma kardeşim. Tanrı bizimle beraberdir. Yüce İsa koruyacaktır bizleri bu şeytanlardan.
ZALİM MEMDUH: Yav he he. Yüce İsa korur sizi. Yeter al götür şunu.
SNİPER YETER: Tamam Memduh başkan. Yürüyün la.
PAPA CARLOS: Bakın siz benim kim olduğumu biliyor musunuz?
SNİPER YETER: Papa Hz. Yanınızdaki de kardeşiniz Elis. Şecerenizi de okuyum istermisiniz?
ELİS: Madem bizi biliyorsunuz. Bizi bırakmazsanız başınıza ne geleceğini de bilirsiniz o halde.
SNİPER YETER: Vay vay manikür, pedikürden fırsat bulup bizi tehdit edebiliyorsunuz.
ELİS: Bakın siz işin nereye varacağını bilmiyorsunuz. O küçük kafalarınız bu kadarını düşünmeye yetmiyor.
‘’ 2 el silah sesi duyulur. Zalim Memduh birisine sıkmıştır. Ama kime?
‘’ GENELKURMAY KARARGAHI-ANKARA’’
ALBAY FAİK: Binbaşı listedeki isimlere haber salın. 30 dk içinde burada olsunlar.
BİNBAŞI ILGIN: Emredersiniz komutanım. (30 dk sonra ekip hazırdır)
ALBAY FAİK: Arkadaşlar hazırlanın. Kuzey Irak’a çok önemli bir operasyona gidiyoruz. Hedefimiz Türkiye’de kaçırılan Hristiyan din adamı Papa Carlos ile kız kardeşi Elis’i kurtarmak. Operasyonun detayları için toplantı odasında hazır olsun herkes. 15 dakikanız var.
?: Alo Vedat Bey’le görüşecektim.
VEDAT BEY: Buyrun ben Vedat .
?: Kaos’un efendilerine selamlar.
VEDAT BEY: Selamınız başım üstünedir. Kaos’un hizmetkarlarına selamlar.
?: Efendim. Özel kuvvetlerden İbrahim Paşa Kuzey Irak’a profesyonel bir ekip gönderecek. Papa Carlos ile kız kardeşi Elis’i kurtarmak için.
VEDAT BEY: Bu paşa’da çok olmaya başladı artık. Ekibin içinde sen de var mısın?
?: Varım Vedat Bey.Ayrıntıları toplantıdan çıktıktan sonra sizlerle paylaşacağım.Şimdi kapatmam gerek. Kaos düzeni mimarlarına selamlar.
‘’ ERBİL-KUZEY IRAK’’
ZALİM MEMDUH: İbret olsun la hepinize. Ajanların sonu mutlaka ölümdür. Biz burada haklı davamızı yaşatmaya çalışıyoruz. Bu it ise bizden mal çalıyor.
Sen kimin malını kimden çalıyorsun köpek. ‘’ Ard arda ateş eder’’
SNİPER YETER: Öldü tamam. Öldü, öldü, öldü anladın mı? Öldü....
ZALİM MEMDUH: Eh. Bırak be. Papa ile kardeşini al, buradan gidiyoruz hemen.
SNİPER YETER: Ortalık asker kaynıyor. Nereye gidiyoruz?
ZALİM MEMDUH: Lan başlatma askerine. Onların ağzı daha süt kokuyor. 20-25 yaşındaki veletlerden mi korkocağım? Hazırlan diyorsam hazırlan.
SNİPER YETER: İyi de durp duruken neden gidiyoruz?
ZALİM MEMDUH: İyi sen kal o zaman. Türk özel kuvvetlerle çatışırsın
SNİPER YETER: Özel kuvvetler mi?
ZALİM MEMDUH: Özel kuvvetler ya. Bordo Bereliler geliyor Papa’yı kurtarmaya. 5 dk var buradan çıkmamız için. Yoksa hepimiz ölür gideriz.
TERÖRİST: Memduh başkan Galip Ağa geldi. Önemli bir mesele varmış
‘’ GENELKURMAY KARARGAHI-ANKARA’’
ALBAY FAİK: Arkadaşlar hepiniz öncelikle hoş geldiniz. İbrahim Paşa’mın verdiği emirle Kuzey Irak’a gideceğiz. Görevimiz Papa Carlos ile kız kardeşini kurtarmak.
Özel olarak seçtiğimiz sizler bu operasyonu başarı ile tamamlayacağınıza hiç şüphem yok. Şimdi rütbe sırasına göre kendinizi tantın arkadaşlarınıza.
ILGIN BİNBAŞI: Binbaşı Ilgın . Emirlerinize hazırım komutanım.
ALBAY FAİK: Ilgın Binbaşı Arapça-Farsça dil uzmanı. Kürtçe’ni hem kurmançi hem de sorani lehçesini çok iyi konuşabildiğinden Kuzey Irak da bize büyük faydası olacaktır.
YÜZBAŞI REMZİ: Yüzbaşı Remzi . Emirlerinize hazırım komutanım.
ALBAY FAİK: Remzi Yüzbaşı’yı bilmeyen yoktur Özel Kuvvetler’de. Onun çözemeyeceği bomba yoktur ve kurduğu bombayı da kimse çözemez.
TUNA ÜSTEĞMEN: Üsteğmen Tuna . Emirlerinize hazırım komutanım.
ALBAY FAİK: Namıdiğer Atmaca Tuna. Üsteğmenim karıncayı gözünden vurur.
İSHAK TEĞMEN: Teğmen İshak . Emredin komutanım.
ALBAY FAİK: İshak Teğmeni biliyorsunuz. İstihbaratçı. Bölgeyi avcunun içi gibi biliyor. Kuzey Irak’da daha önce örgütün içinde 6 yıl kaldı.
NURİ BAŞÇAVUŞ: Astsubay Kıdemli Başçavuş Nuri . Emredin Albay’ım.
ALBAY FAİK: Deli Nuri’yi hepiniz biliyorsunuzdur. Makinalı Tüfeği eline aldı mı
kaçacak delik ararlar teröristler.
AHMET ÜSTÇAVUŞ: Astsubay Kıdemli Üstçavuş Ahmet . Emredin komutanım.
ALBAY FAİK: Bazuka Ahmet’i tanıyorsunuz arkadaşlar. Roket atmakta çok iyidir.
YÜZBAŞI REMZİ: Kuzey Irak da hangi bölgeye gideceğiz Albay’ım.
ALBAY FAİK: Önünüzdeki dosyada operasyonun detayları yazıyor Yüzbaşım.
BİNBAŞI ILGIN: Papa ile kız kardeşini havaalanından mı kaçırmışlar? Yoksa...
YÜZBAŞI REMZİ: Havaalanından kaçırmışlar komutanım.
ÜSTEĞMEN TUNA: Emniyet ile görüşmemiz gerek o zaman. Ya emniyetin ya
ya da Genelkurmay’ın içinde onlara çalışan bir ya da birden fazla kişi olabilir.
TEĞMEN İSHAK: Komutanım havaalanı güvenliği zayıf olduğundan kaçırılmışlardır zannımca.
‘’ ERBİL-KUZEY IRAK’’
ZALİM MEMDUH: Ne istiyorsun Galip Ağa
KARABIYIK GALİP: Ey dağların şahı, Ey...
ZALİM MEMDUH: Yardakçılığı bırak da ne istediğini söyle. Vaktim yok
KARABIYIK GALİP: Memduh Başkan geçen T.C. bizim köye geldi.
ZALİM MEMDUH: Niye gelmiş köpekler?
KARABIYIK GALİP: Bölgede koruculuk sistemi mi ne kuracaklarmış?
Bana köydeki gençlerin listesini vermemi istedi.
ZALİM MEMDUH: Sakın ha ağa. T.C.’ye köpeklik yaparsanız eğer, o köyde taş üstünde taş, kelle üstünde baş bırakmam. Anladın mı ağa?
KARABIYIK GALİP: Biz de T.C.’ye verilercek asker yoktur başkanım. Onların yeri
senin yanındır. Haftaya 200 kadar asker göndereceğim sana bölgeden.
ZALİM MEMDUH: Yetmez ağa! Yetmez, daha fazla göndermen gerek.
T.C. kabus gibi çöktü tepemize. Şu son bir kaç ayda çok adam kaybettik.
‘’ ÇUKURCA- HAKKARİ’’
TEĞMEN İSHAK: Buradan sonrası Kuzey Irak sınırı. Erbil’e gireceğiz.
NURİ BAŞÇAVUŞ: Arkadaş ben size dedim helikopterle gelmeyelim diye.
Şuna bak o kadar yol geldik bir tane bile terörist ölmedi. Çılgın kızıyor bak!
REMZİ YÜZBAŞI: Çılgın kim lan?
NURİ BAŞÇAVUŞ: Çılgın işte komutanım.
AHMET ÜSTÇAVUŞ: Komutanım Nuri Başçavuş’umun çılgın dediği elindeki tüfeğidir.
REMZİ YÜZBAŞI: Çılgın ha. Memnun oldum.
NURİ BAŞÇAVUŞ: Yüzbaşım ne zaman operasyona katılacağız.
REMZİ YÜZBAŞI: Gece yarısına kalmaz sınırı geçeriz Nuri. Orada başlarız
ALBAY FAİK: Ilgın buraya gel.
ILGIN BİNBAŞI: Emredin komutanım.
ALBAY FAİK: Hepiniz kıyafetlerinizi çıkarıp şunları giyinin. Türkiye’den çıkıyoruz.
Albay Faik’in komutasındaki özel ekip Çukurca’dan Kuzey Irak sınırına geçiş
yapmışlardır. Üzerlerindeki askeri üniformaları çıkarıp, bölge halkının giydiği
kıyafetleri giyinmişlerdir. Bölgenin güvenliğini sağlamak amacı ile Teğmen
İshak istihbarat toplayarak hem hangi bölgenin daha güvenli olduğunu
öğrenecek, hem de papa ile kız kardeşini nereye götürdüklerini öğrenmeye
çalışacaktı. Zorda kaldığında Ilgın Binbaşı kendisine yardım edecekti.
Yüksek bir yere konuçlanan Tuna Üsteğmen keskin nişancı tüfeği ile bölgeyi
taramaktaydı. Remzi Yüzbaşı bomba imha kiti malzemelerini son kez kontrol
etmekte, Nuri Başçavuş ise çılgın’ı temizlemekteydi. Albay Faik ile Üstçavuş
Ahmet bölge haritasına bakmaktaydılar. Bu esnada bir ses duyuldu.
ALBAY FAİK: O ses nereden geldi?
AHMET ÜSTÇAVUŞ: Uzaktan komutanım. 200-300 m. Kadar uzaktan
ALBAY FAİK: Üsteğmenim ses nereden geldi, görebiliyor musun?
TUNA ÜSTEĞMEN: 240 M. Uzaktan geldi komutanım. Kuzeybatı’dan.
NURİ BAŞÇAVUŞ: İşte bu be. Hadi çılgın çıldırma vakti.
ILGIN BİNBAŞI: Çıldırmanın sırası değil Başçavuş. Belli ki salağın teki yanlışlıkla
tetiğe bastı. Durduk yere kendimizi deşifre etmeyelim. Albay’a haber verin.
Eğer toparlanalım diyorsa gidelim, yok çatışacağız derse o vakit hazır olun.
ILGIN BİNBAŞI: Komutanım yaklaşıyorlar ne yapmamızı emredersiniz?
FAİK ALBAY: Çatışma tehlikeli olabilir. İçlerinden bir tanesi bile kurtulursa işler
karışabilir. Kendimize sığınacak bir yer bulmalıyız.
İSHAK TEĞMEN: Komutanım siz emredin buradan hiç birini sağ çıkarmayalım.
FAİK ALBAY: Olmaz evlatç Bu çok riskli.
TUNA ÜSTEĞMEN: Açıkta durmayalım o halde. Şu karşıdaki mağaraya
girelim. Hem orası daha güvenlidir.
İSHAK TEĞMEN: Komutanım önce Nuri ile Ahmet gidip mağarayı kontrol
etsinler. Tuzak olabilir.
TUNA ÜSTEĞMEN: Ne tuzağı Teğmen’im. O kadar vaktimiz yok.
İSHAK TEĞMEN: Ama komutanım...
REMZİ YÜZBAŞI: Komutanın haklı İshak. Hem bir tuzak varsa buna bakması
gereken de, çözmesi gereken de benim. Nuri ile Ahmet Çavuşlar değil.
FAİK ALBAY: Neyi bekliyorsunuz hala? Kontrollü bir şekilde mağaraya yerleşin.
Tuna kendine iyi bir yer seç. Ahmet nöbeti sen al. İshak bölgeyi tara. Çabuk
?: Kaos düzeninin mimarlarına selamlar.
VEDAT BEY: Oooo. Gözüm nerede kaldın ya? İnan sen arayacaksın diye
Telefonun başından bir an olsun ayrılmıyorum.
?: Vedat Bey şu an bir mağaranın içierisinde konaklamaktayız. Fırsat bu fırsat.
Özel Kuvvetlerin en seçkin subayları burada.
VEDAT BEY: Gözüm sen bana yerinizi tam olarak bildirsene.
?: Te...
VEDAT BEY: Gözüm bir saniye. Tamam gelsin. Gözüm sen mesaj at bana.
? Emredersiniz. Kaos düzeninin mimarlarına selamlar.
MANGIR ŞAKİR: Bu para bu iş için az beyim. Kaymağı sana, çomağı bana.
VEDAT BEY: Yanlış yaptık haklısın. Kaymağı bana, kurşunu sana olmalı
MANGIR ŞAKİR: Beni tehdit mi ediyorsun?
VEDAT BEY: Etmiyorum yapıyorum.
‘’ Mangır Şakir’in kafasına tek el ateş ederek öldürür.’’
‘’ Bu esnada büyük bir terörist grubu mağaranın etrafını sarmıştır. İçlerinden bir tanesi gururlu bir şekilde seslenir mağaradakilere’’
TERÖRİST: İçerdekiler size 15 dk veriyorum. Eğer 15 dk içinde dışarı çıkmazsanız, sizi kevgire çevireceğiz. Süreniz başladı.
NURİ BAŞÇAVUŞ: Bakalım sen 15 dk yaşayabilecek misin?
TEĞMEN İSHAK: Vakit daralıyor.
AHMET ÜSTÇAVUŞ: Bilakis komutanım. Vakit açılıyor şehadete doğru.
ILGIN BİNBAŞI: Buradan çıkamamak değil de görevi yerine getirememek gücüme gidiyor.
YÜZBAŞI REMZİ: Ümitsizliğe kapılmayın. Biz Türk askeriyiz. Ne cehennemlerden çıkıp, tarih yazmışız. İnşallah bu gün buradan da çıkacağız.
ALBAY FAİK: Tuna gelirken mırıldandığın şiiri yüksek sesle okusana.
TUNA ÜSTEĞMEN: Emredersiniz komutanım.
TERÖRİST: Son 5 dakika.
TUNA ÜSTEĞMEN: Komutanım emredin. Şiir bitiminde şu haini indiriyim.
ALBAY FAİK: İndir Üsteğmenim. İndir de kessin havlamayı
TERÖRİST: Son 4 dakika.
TUNA ÜSTEĞMEN: Şu kopan fırtına Türk ordusudur yarabbi.
TERÖRİST: 3 dakika
TUNA ÜSTEĞMEN: Senin uğrunda ölen ordu budur yarabbi
TERÖRİST: 2 dakika
TUNA ÜSTEĞMEN: Yükselsin ezanlarla müeyyed namın
TERÖRİST: Son dakikanız. Teslim olun artık
TUNA ÜSTEĞMEN: Galip et. Çünkü bu son ordusudur İslam’ın.
TERÖRİST: Vakit bitti.
TUNA ÜSTEĞMEN: Ömrün boyunca ettiğin en doğru laf buydu sanırım. Vakit bitti. Hadi cehenneme odun olmaya. ‘’ Kafasına tek el ateş eder.’’
‘’ O esnada Remzi Yüzbaşı koluna bir mermi yer. Vuran Sniper Yeter’dir.’’
TUNA ÜSTEĞMEN: Yüzbaşı’m iyi misin?
YÜZBAŞI REMZİ: Siper alın. Keskin nişancı var.
NURİ BAŞÇAVUŞ: O mesafeden nasıl gördü de vurdu
ILGIN BİNBAŞI: Atan kişi Yeter ise vurur
ALBAY FAİK: Sniper Yeter mi?
ILGIN BİNBAŞI: Doğrudur komutanım. Eğer o buradaysa Memduh’da buradadır.
TUNA ÜSTEĞMEN: Zalim Memduh
REMZİ YÜZBAŞI: Yeter benim. Kardeşim Hakan’ın intikamını alacağım ondan.
( Eser’in başında anlatılan hikaye’yi hatırlayın.)
ZALİM MEMDUH: Albay sana 3 dk. Çıktın çıktın. Çıkmadın gömerim seni
FAİK ALBAY: Boyundan büyük laflar etme lan. Senin ağzın henüz süt kokuyor.
‘’ Bir anda nereden atıldığı belli olmayan sis ve gaz bombaları mağaradakileri boğmuştu. Bir ses geldi ardından ‘’ Kaos mimarlarına selamlar’’. Bayılmışlardı.
ELİS: Ağabey bize ne yapacak bunlar. Korkuyorum
PAPA CARLOS: Korkma ben yanındayım. Hem birazdan serbest kalacağız.
ELİS: Serbest mi kalacağız?
PAPA CARLOS: Sen değil, ben serbest kalacağım.
ELİS: Ne diyorsun ağabey?
KARABIYIK GALİP: Efendim çözüyüm mü sizleri?
PAPA CARLOS: Çöz Galip Ağa. Elis içinde kamerayı hazırlayın.
ELİS: Ne kamerası ağabey?
PAPA CARLOS: Dirin davamıza hizmet etmedi, ölün etsin bari.
KARABIYIK GALİP: Majesteleri sizlere karşı olan hayranlığım bir kat daha arttı. Davanız için gözünüzü kırpmadan kız kardeşinizi harcıyorsunuz
PAPA CARLOS: Bak Galip Ağa. Şu gökte dalgalanan bayrağı parça parça edip, şu minareler de okunan ezanı susturacağımız gün elbet gelecekrir. (TENZİH EDERİZ) ( ALLAH O GÜNLERİ TÜRK-İSLAM ALEMİNE YAŞATMASIN)
‘’ Bu esnada Faik Albay ve adamları yakalanıp oraya getirilmişlerdir. Birisi hariç.
PAPA CARLOS: Ooo Teğmen’im adamsın.
İSHAK TEĞMEN: Majesteleri emrinizdeyim.
NURİ BAŞÇAVUŞ: Majestelerine sokuyum.
PAPA CARLOS: Bu terbiyesiz de kim Teğmen’im?
İSHAK TEĞMEN: Hadsizin teki efendim.
PAPA CARLOS: Şimdi sizlere canlı sinema izleteceğim. Hazır mısınız?
ILGIN BİNBAŞI: Buradan bir kurtuluyum. Seni gebertip leşini akbabalara atacağım. Hayvan! Biz seni kurtarmaya geldik, sen hain çıktın. Tabi bir de.
PAPA CARLOS: Teğmen’im başla.
TEĞMEN İSHAK: Ben bir Türk Özel Kuvvetler Subayı olarak Papa Carlos’un kız kardeşi Elis’in ölümünü İslam alemi için yararlı buldum. İnşallah bir gün tüm Hristiyan alemini kılıçtan geçireğiz. O gün yakındır. Allah-ü Ekber.
REMZİ YÜZBAŞI: Boynunu kesti.
VEDAT BEY: Kaos düzeni mimarlarına selamlar. Bakın lan buraya deliler size paşanızı getirdim. ‘’ İbrahim Paşa esir düşmüştür, herkes şaşkındır bu duruma.
ALBAY FAİK: Paşam siz? İyi misiniz?
VEDAT BEY: Paşayın konuşacak mecali mi var?
TUNA ÜSTEĞMEN: Bu nasıl oldu?
TEĞMEN İSHAK: Kaos düzeni mimarlarına selamlar. Ben yakalattım.
REMZİ YÜZBAŞI: Ulan sen var ya tam bir köpekmişsin
ZALİM MEMDUH: Kaçırdığımız bir şey yok değil mi?
SNIPER YETER: Kaçırsak ne olacak sanki Memduh Başkan.
ZALİM MEMDUH: Öyle deme Yeter. Bu kadar özel subayı bir daha nerede ağırlayacağız. Bak hepsi tıpış tıpış geldi ne güzel.
İBRAHİM PAŞA: Merak etme biz seni ziyarete geliriz. Ama mezarını
KARABIYIK GALİP: Ben de bunları anlamıyorum ha. Birazdan geberip gidecekler hala burunları havada asbabgillerin.
PAPA CARLOS: Bu kadar beklediğimiz yeter. Oyun başlasın’’ Alkış sesi çıkarır’’
‘’ Teröristler toplanmışlardır. İbrahim Paşa ve ekibi’nin infazı gerçekleşecektir.’’
PAPA CARLOS: İbrahim Paşa’m sizi öldüreceğim için o kadar mesutum ki
İBRAHİM PAŞA: Ben de senin gibi bir şerefsizin elinden öleceğim için o kadar üzgünüm ki. Ama olsun sonunda şahadet var ya ölüm düğündür bize.
VEDAT BEY: Albay çok güvendin kendine. Şimdi yazık olacak kellene
FAİK ALBAY: Biz ölürsek şehit, kalırsak gaziyiz. Siz ölürseniz leş, kalırsanız kalleşsiniz. Bize değil size yazık asıl. Hem de ne yazık, sonu ateş.
ZALİM MEMDUH: Zamanında bana az çektirmedin Binbaşı. Senin o güzel yüzünü tanınmaz hale getireceğim. Tabi kurtulman bir şartın var. Anlarsın ya!
ILGIN BİNBAŞI: Hoşt köpek. Senin kazuret teninin altına yatacağıma bin kurşun yerim. Erkeklik şahsiyet meselesidir hem. Sen anlamazsın.
SNIPER YETER: Ooo Yüzbaşı’m. Özlüyor musun Hakan Öğretmenimi?
REMZİ YÜZBAŞI: Geçen konuştuk zaten. Bana abi o kahpe ne zaman ölecek diye sordu. Dedim ki: Allah imal eder lakin ihmal etmez. Meraklanma dedim.
TEĞMEN İSHAK: Komutanım size ben sıkacağım.
TUNA ÜSTEĞMEN: Eğer buradan sağ salim kurtulursam. Seni var ya tek kurşunda öldürmeyeceğim. Son mermiye kadar vücudunu paramparça edip son mermiyi ağzının içine sokacağım.
KARABIYIK GALİP: Şu çavuşları da ben alıyım o halde
NURİ BAŞÇAVUŞ: Hayır mı lan? Sen bizi böyle gördün karamürsel sepeti mi zannettin?
AHMET ÜSTÇAVUŞ: Komutanım bu kendisini ağa filan zannediyor ama bundan olsa olsa sağlam bir eşek olur.
NURİ BAŞÇAVUŞ: Baş Çavuş’un eşeği diyorsun yani.
KARABIYIK GALİP: Konuşmayın lan. Yürüyün hadi.
AHMET ÜSTÇAVUŞ: Hayırdır? Pikniğe mi gidiyoruz?
KARABIYIK GALİP: Yok lan öldüreceğim sizleri. Hadi yürüyün.
‘’ Galip Ağa yanına aldığı 4 teröristle beraber Nuri Başçavuş ile Ahmet Üstçavuş’u kafalarına sıkmak üzere ölüm mağarasına götürmüştür.
Teröristler tam silahlarını doğrultup askerlere sıkacakken’’
NURİ BAŞÇAVUŞ: N’oluyor lan? Öldük mü?
AHMET ÜSTÇAVUŞ: Bilmem ki. Daha önce hiç ölmediğim için pek anlamam.
KARABIYIK GALİP: Ölmediniz aslanlar. Sizi bu kedilerin boğmasına izin vermem.
NURİ BAŞÇAVUŞ: Manyak mısın lan neden sıkmadın?
KARABIYIK GALİP: Asker askere sıkar mı hiç evlat?
NURİ BAŞÇAVUŞ: Ne askeri?
KARABIYIK GALİP: Jandarma Yarbay Galip Bıyık.
AHMET ÜSTÇAVUŞ: Komutanım. Komutanlarımız ellerindeler.
KARABIYIK GALİP: Merak etmeyin hepsini kurtaracağız. Nuri Başçavuş sen şu çılgını karşı tepeye kur. Ahmet Üstçavuş sen de roket için emrimi bekle.
NURİ BAŞÇAVUŞ: Emredersiniz Yarbay’ım
AHMET ÜSTÇAVUŞ: Anlaşıldı Yarbay’ım
PAPA CARLOS: Çavuşlar gitti mi Ağa?
KARABIYIK GALİP: Çavuşları gönderdim.
PAPA CARLOS: O zaman başlayalım. Paşa hadi dinine, bayrağına,milletine küfret, ben de seni ve adamlarını serbest bırakıyım. Hadi paşa!
‘’ İbrahim Paşa hafif doğrulur. Bu esnada Galip Ağa yavaşça geri çekilir.’’
İBRAHİM PAŞA: Biz ölsek de bu dediklerini yapmayız. Biz vatan için yaşadık, vatan için ölürüz. Haksız mıyım İshak?
İSHAK TEĞMEN: ‘’ 3 kere kısa ıslıklar çalar’’ Amenna Paşam
VEDAT BEY: Neler oluyor?
FAİK ALBAY: Harbi neler oluyor?
İSHAK TEĞMEN: Hadi aslanlar. Gün çakalı ininde boğma günüdür.
‘’ İshak Teğmeni ellerini şaklatır ve şimşek hızıyla beylik tabancasını çekerek Vedat Bey’in alnına sıkar. Tam Zalim Memduh Ilgın Binbaşı’ya sıkacakken Karabıyık Galip kafasından indirir, sonra da Snıper Yeter’in omzuna sıkar’’
ILGIN BİNBAŞI: Neler oluyor? Sen de kimsin?
KARABIYIK GALİP: Jandarma Yarbay Galip Bıyık.
BİNBAŞI ILGIN: Yarbay mı?
KARABIYIK GALİP: Yarbay evet. Yüzbaşı’m Yeter senin. Al kardeşinin öcünü
REMZİ YÜZBAŞI: Emredersiniz komutanım. Bu arada Nuri Başçavuş ile Ahmet Üsçavuş’a ne oldu?
KARABIYIK GALİP: İyiler. Birazdan sahneye çıkacaklar.
PAPA CARLOS: Ne bekliyorsunuz lan. Gebertin hepsini.’’ Koluna kurşunu yer’’
TEĞMEN İSHAK: Çözün komutanlarınızın ellerini
TUNA ÜSTEĞMEN: Bunlar kim?
TEĞMEN İSHAK: İstihbaratçılarımız komutanım.
REMZİ YÜZBAŞI: Bu kardeşim Hakan, bu da tüm şehit aileleri için.
‘’ Snıper Yeter’e 2 el ateş ederek öldürür. O esnada Papa Carlos son hamlesini yapmak üzere silahına davranır ve kafasına kurşunu yer.
ALBAY FAİK: Paşam burada neler olduğunu anlatacak mısınız?
İBRAHİM PAŞA: Anlatacağım evlat. Ama önce şu gelenleri temizleyelim.
YARBAY GALİP: Sahne sizib aslan. Konuştur çılgını
‘’ Kısa bir aradan sonra etraf terörist leşiyle dolmuştur. Albay Faik, Binbaşı Ilgın, Yüzbaşı Remzi, Üsteğmen Tuna, Başçavuş Nuri, Üstçavuş Ahmet bu olanları çözmeye çalışıyordu. İshak Teğmen hain miydi? Değil miydi?
Yıllarca köy ağası olarak bildikleri Terörist yanlısı Galip Ağa nasıl olurdu da Yarbay çıkardı? Bu operasyonun planını kim yapmıştı? Gelin izleyelim.
TEĞMEN İSHAK: Teğmen İshak emredin paşam
İBRAHİM PAŞA: Evlat sana bir görev vereceğim. Ama çok meşakkatli
TEĞMEN İSHAK: Emredin Paşam.
İBRAHİM PAŞA: Görevinin detayları bu Teğmenim
TEĞMEN İSHAK: Emredersiniz Paşam.
FAİK ALBAY: Vay be! Demek bu papa bozması ajandı ha?
TÜMGENERAL İBRAHİM: Aynen öyle Albay’ım.
REMZİ YÜZBAŞI: Peki ya kardeşi Elis’in boynunun kesilmesi
TEĞMEN İSHAK: Başka çarem yoktu komutanım. Hem kayıt cihazı da elimizde zaten.
ILGIN BİNBAŞI: Her şeye eyvallah da bu olan biteni kamuyona nasıl açıklayacağız?
İBRAHİM PAŞA: Ne o? İbrahim’in delileri el alem ne der tasasına mı düştüler? Siz cehennemden çıkıp, saman alevinde yanacak adamlar da değilsiniz. Okyanus da yüzüp bir kaşık su da boğulacak adamlar da. Siz Türk’sünüz. Türk’sünüz.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.