- 1977 Okunma
- 10 Yorum
- 4 Beğeni
UVERTÜR
Uyansa ve ışıkları açmadan duvarlara tutunarak ilerlese holde. Karanlığın içinde bin kanat hışırtısı. Dokunduğu yerden sökülse etçil kuşlar.-Yarasa olur, kuzgun olur, hepsi olur.-İnce bir saç tokası değse ayak parmağına. -O gün sıradan bir gündür. Tokanın bir kıymeti yoktur henüz.- Beş adım daha, böyle karanlık, böyle iç bunaltıcı…Sonra bacaklarıma dokunsa. Soğuk ve rüzgarlı bacaklarıma. Belki bir parça ıslak da olabilir zemin. Dünya halidir.
Güney kutbunda bir tırtılım artık.Yıllarca beklemiş fakat kelebek olabilecek kadar uzun bir baharı görememiş. Ki herkes bilir, bazı baharlar bilinçli olarak kısa tutulmuştur. Aniden bastıran kışla kanıma kadar donmuşum. Gelecek yeni bir kısa bahara kadar kalbimi durdurmuşum.
“Sallanmayı hep sevmiştin” dese yakışık alır mı? Farz edelim ki öyle dedi. Aklıma insanların “Çaresiz orayı terk ettim” cümlesini nasıl fütursuzca kullandıkları gelir. Arşa yemin eden Tanrı üzerine yemin ederim ki pek çoğu çaresiz terk etmenin ne demek olduğunu bilmiyorlar.
Bu hikayede bile, ben sadece girişteki doğalgaz borusunda asılı duran fakat hiçbir şekilde kadraja giremeyecek, sesi duyulamayacak olanım. Bu hikaye başlamadan önce, çok sevdiğim bir aktristi rüyamda yaşlanmış olarak gördüm. Parmakları antik ağaçların köklerine benziyordu. Yapraksız ağaçların arasında o koştu, ben koştum. Sonunda yorulup bir taşın dibine çöktü. Dedi ki: Kimse o donan kuşu pencereden içeri almadı aslında. O sene çok kış yaptı. Evet kuş bir pencereye kondu. Cama vurdu, yalvardı. Sonra küt, yere düştü. Döndüler arkasından masum bir şarkı uydurdular. Bir de bunu masumlara söylettiler. İsa’yı da böyle öldürmediler mi?
Uyanıp Ankebut beşi okudum. Ve benim sahnem çok hızlı geçti. Şimdi sıra onda. Bütün kameraların kendisine odaklandığını biliyor. Hesaplı adımları ve kontrollü üzüntüsü bu yüzden. Şu bir gerçek ki; seyirci de en çok onu merak ediyor. Onun acısını, onun korkusunu, onun “çaresizce orayı terk edişini.”
Tanrım, bu çok assolistçe. Uvertür bunu kaldıramaz. Seyirciyi kıvama getiren oydu. Ve sahnenin en zor işi peşrevdir aslında. Kapıyı ilk açan, en önce vurulmayı göze alandır. Fakat son darbeyi assolist vurur daima. Toplar bütün alkışları. Uvertür sahne arkasında bağrına yapışan gamı ıslak mendille temizlerken.
“Ne yapalım, böyle imiş yazımız” dese, kimse orada sallanan beni düşünmeyecek. Bütün iyileştirici temenniler geride kalanlar için değil midir? Sonra o, geldiği gibi duvarlara tutuna tutuna geri dönerken, toka yeniden ayak parmağına değecek. Artık gün sıradan değildir ve tokanın ağır hüzünlü bir hikayesi vardır. Eğilip avucuna alacak onu.
Aslında o beni korurdu. İyi biri olduğundan emindi. Oysa mezbahada hayvanın mevzuata göre öldürülmesini sağlayan bir veterinerden hiç farkı yoktu. Ona kendimi götürdüm. Dedim ki kanadım kırıldı. Dedi bu yara iflah olmaz. Kendini kedilere at.
Attım.
Varacağım yer cehennemdir ve hiç yardımcım da yoktur. Hiç olmamıştır da. Yani benim için hiçbir şey değişmemiştir. Kuyruğunu kovalayan bir köpeği düşünün.
YORUMLAR
Aynur Engindeniz
Bilmem yazı ile ne derece alakalı olur ama şu üvertür ve assolist konusunda doğru şeyler yazmışsın.
Bundan yaklaşık kırk beş sene önce, yani 18 yaşına bastığım 25 Şubat 1972 Tarihinde doğum günüm şerefine babam ilk kez beni ve ailemizi alıp İstanbul- Yenikapı- Gar Gazinosuna götürdü. (Ondan sonra da çok gitmişimdir gazinoya ama o ilk gidişi hiç unutmam.)
Sahneye ilk çıkan hep fasıl heyeti olurdu gazinolarda. Onlar eğer neşeli bir şeyler çalıp çığırırlarsa alkış alırlardı ama Dede Efendiden, Itriden giderlerse millet bir an önce bitirseler diye bakardı.
Peşinden üvertürler gelirdi. Bunlar nedense hep kadın olurdu. Baldır, bacak, göğüs dekoltesi iyiyse ne söylerlerse söylesinler iyi alkış alırlardı. Değil de hanım hanımcık kıyafetlerle sahneye çıkmışlarsa ( Ki çıkamazdılar kolay kolay ) alış malkış nanay. Hatta ıslıklanan bile olurdu.
Sonra Dansöz gelirdi. İşin aslına bakarsanız kraliçe oydu. Gazino salonu alkıştan inlerdi adeta. Mesela benim gittiğim ilk gazinoda Nilüfer Aydan çıkmıştı sahneye dansöz olarak ve resmen yıkıldı gazino.
Sonra solist altı...Bu genellikle bir erkek türkücü olurdu ki bahsi geçen o ilk gazinoda Ahmet Sezgin'di Türkücü. Yahu şimdi hatırlıyorum da adam '' Kerpiç kerpiç üstüne kurdum binayı/ Binayı kurar iken gördüm Leylayı'' Derdi. Biz coşardık adeta...Yani efendim seyirciyi assolisti alkışlamaya hazırlayan asıl çoşturucu eleman assolist altıdır.
Ve Nihayet assolist hamfendi çıkar sahneye: Behiye Aksoy.
'' Şimdi sizlere falanca efendinin evcâra şarkısını takdim ediyorum efendim'' Diyerek uyutmaya başlar, peşinden bir sûz-u dilâra çeker, müteakiben hicaz hümayûna geçerdi. Sabırlı biriyseniz beklerdiniz artık günün popüler şarkılarından '' Bir garip yolcuyum hayat yolunda'' ya da '' Kıskanırım seni ben'' i söylesin diye.
Gerçekten de...Seyirci aslında üvertürleri, dansözü, assolist altını seyretmeye ve dinlemeye geldiği halde parsayı neden hep assolist toplardı bu gün hâla anlayabilmiş değilim.
Mesela bana kalsa gazinoda sadece Behiye Aksoy, Sevim Tuna, Neşe Karaböcek olsaydı adımımı atmazdım oraya. Ben Gülistan Okan, Serpil Örümcer, Özcan Tekkül, Nesrin Topkapı, Seher şeniz için giderdim gazinoya. Pek çok kişi de öyle. Hatta kadınlar matinelerinde kadınlar bile...
Ve en önemlisi. Halen daha assolistler bir gecede milyarları götürürken çalgıcılara en fazla bin lira verilmesi nasıl bir adalettir bilemem. Oysa onlar olmasa, hatta onlar solistlerin, assolistlerin hatalarını kapatmasa assolistler sahnede adım bile atamazlar. Ama bu işler de maalesef böyle yürüyor.
Çaresizliğe gelince: İşte o konuda mastır sahibi olan biri olarak bana başvurulabilir.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları tarafından 10/9/2017 2:49:54 PM zamanında düzenlenmiştir.
Den(iz)
Aaaaa..!(burada elimi de ağzıma kapatayım da tam dedikodu havası olsun) Sami hocam gidip dansöz izliyormuş.. :))))
Sevgilerimle...
sami biberoğulları
Yok yaaa. 20 Yaşından sonra mesela 31 Aralık 1980 de '' nesrin Topkapı TV de dans edecek'' dediklerinde az mı bekledik saat 24.00 olsun da çıksın artık diye.
Elini ağzına kapatmana gerek yok. Bunları Busa'da sağır sultan duydu ama seninle arkadaşlığımız daha yeni olduğundan şimdi duyuyorsun ilk defa ))))))))))
Aynur Engindeniz
Bu güzel yorum için teşekkür ederim hocam. Sevgilerimle.
Aynur Engindeniz
toprak huzur değil ama bundan eminim. o taraf bu tarafın devamı hepsi bu. buradaki talihin orada döneceğini hiç sanmıyorum Denizim.
Sağa sola yazdığın etkileyici anılarını gerçekten okumak istiyorum. Yalnız tavsiyem onları öyküleştirme, anı olarak yaz. Sana göre anı olanı zaten insanlar hikaye gibi okuyacaklardır.
Okuduğun için teşekkür ediyorum. Sevgilerimle.
Aynur Engindeniz
Teşekkür ediyorum resimli yorumlar için. Duvar yazılarını ayrı severim. Selamlar
Hep kısacık ömrümüz assolist belledigimizin arkasında geçer. Bazen umut bazen heyecan bazen de göz yaşlı. Ancak yol ve yer aynı zaman dilimi ise; güney kutbunda o bahar kimine cennet kimine cehennem oluverir. Sen Kedilere yem olurken birileri pastayı toptan götürür. Kimin umrunda senin kırılan kanadın.
Ancak bir şarkı olursun dillerde. O kadar.
Sevgi ile kalın
Aynur Engindeniz
Böyle yazan bir yazar var Mary Scott onu okurken aldığım o tadı aldım bu metinden hiç kimse yok ama herkes var içinde.
Peki kimin için cehennem zira yaşanan şu dünyanın kimileri için bir tür cehennem olduğunu kim inkar edebilir.
Aynur Engindeniz
Sözüne ettiğiniz yazarı ilk defa duydum malesef. Ama okumanıza ve beğenmenize çok sevindim.
Teşekkür ediyorum.
Bizler zamanı aşındırıyoruz ve her yeni günü umut belleyip, aşk doluyoruz bilip bilmeden.
Şarkılarda yoksunluk var bazen ama yazanın yüreğinde de aşk var.
Dokunduğunuz satırlar büyülüyor okuyucuyu.
Sağ duyusuna ve varlığına ve kalemine ve insanlığına inandığım değerli şahsınıza çok şey borçluyum zira hayatımı şekillendirirken yazdıklarım da evrim geçiriyor yine bana sunduğunuz ışıkla ben boyutsuzluğumun çizelgesinde sizlerden aldığım gücü evrene pay ederken.
İyi ki varsınız, iyi ki aranızdayım.
Şu aciz kulun yüreğinde büyüttükleri ile her daim de şükür yüklüyüm.
Sevgilerimle her daim sevgili Aynur Hanım.
Aynur Engindeniz
Yazı mı okudum?
Yoksa gözlerimi yumup,
bir su şırıltısı mı dinledim?
Karar veremedim.
selam sana. Sevgi sana.
Saygı sana.
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz
Uvertür çok etrafımızda
söz söyledğinden önce söze karışan
kraldan çok kralcı olan
siz hep assolist kalın
zaten yaşam kısacık değil mi ?
Aynur Engindeniz
Selamlar.
kul düşünce
figüran olsak baş akrist kim ?
kukla olsak kuklacı kim ?
yaşamak zor velakin
Çıkanadm bu yazının içinden desem yeri var. Oradan oraya geçtim mafam kariştı be ya!!!
:)
Billur T. Phelps tarafından 10/13/2017 12:26:41 PM zamanında düzenlenmiştir.
Aynur Engindeniz
Billur T. Phelps
Benim kafa zaten hep karışık :)
Çelebi eve döndü ...