3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1038
Okunma

Kahvaltı sonrasıydı, kafamda her zaman uçuşan cevapsız sorular, fırçayı ağzımda gezdirirken bir o tarafa bir bu tarafa fazla mı haşin davrandım bimem, önde ve tek protez olan dişim fırlayarak düşmesin mi lavoboya!
O da yetmezmiş gibi ben şaşkınlıkla bakarken arkasından bir de süzülerek gitmesin mi lavabonun deliğinden içeri!
Görünce aynada yüzümde ki o garip ifadeyi göz bebeklerim iki misli büyüdü.
Nasıl büyümesin ki!
Resmen ürperellaya dönmüştüm. Tek dişin yokluğu insanı bu kadar mı değişebilirdi!
Hemen lavobonun altındaki dolabı açıp baktım. Boruyu ayırıp alabilirmiyim acep diye, ama hiç benzemiyordu ki bu meret daha önce gördüklerime.
Ayhan hocam dönünce sabah sporundan eve (şaka değil 77 yaşında 1.50 boyunda minicik bir hatun ve her gün en az 3 mil yapıyor koşu bandı üzerinde) durumu anlatıp sordum" Napıcam ben şimdi? " diye!
Hafta sonu olduğu için çagıracak "handyman" usta yoktu. "mecburen pazartesiyi bekleyecegiz" dedi, " bizde o zamana kadar bu lavoboyu kullanmayalım bari!
E tabi! Su aktıkça üzerine, iyice alıp başını gidebilirdi. Aksini bile düşünmek istemiyordum ama şimdi bile orada olup olmadığı süpheliydi.
Nihayet pazartesi oldu, ancak O iki günü nasıl ağzımı kapalı tutmaya o hınzır tek dişin boşluğunu göstermemeye çabalayarak geçirdim gelin siz birde bana sorun tabi!
Çek asıllı iri kıyım usta geldi, gerekeni yaptı ve minik yaramazı elime tutuşturdu. (Bu arada Amerikada amerikalılar sanki azınlık kalmış gibi)
Neyse hemen seviçle alıp dişi kırkkere şartlayıp şurtlayıp süper yapıştırıcı ile yerine otutturdum.
Daha öncede bir hafta sonu yerinden çıkmıştı ve dişçiye gitmeyi beklemeden aynı çözümü bulmuştum. İşte o yüzdendir ki yapıştırıcıyı tedbir amaçlı yanımda taşıyordum.
Ama söz verdim kendime, İstanbul’a döner dönmez gidecegim bir dişçiye. Zira gerek yok böyke beklenmedik bir anda yaşanacak başka tatsız sürprizlere.
Şimdilik ürperellalıktan kurtuldum ya o da bana yeter.
Oh mis!!!
İyi haftalar <3
+ + +