- 871 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
EPİLEPSİ İLE YAŞAMAK 2
Epilepsi (Sara) ile yaşamak
Sevgili okurlar.
Ben size hastalığımın ilk seferindeki olayı anlatmak istiyorum.Tam tamına 25 yıldır hatta 26. yıla girecek bir rahatsızlık ile yaşıyorum.Hayatımın çoğu dönemini rahatsızlığım yüzünden kısıtlayarak geçirmek zorundaydım. - 90 yılının sonu idi. Ailem ile hep beraber yurtdışına göç etmeye karar verdik. Annem ve babamın ayrılmasından sonra ortaokula her ne kadar gitmek istesem de tek bir maaş ile hem kızı hem, yeni gelin hem de eşini geçindirmeye çalışan devlet memuru dedem, bunu yapamadı.Çünkü o zamanlarda gelinler damatlar askere gidince gelene kadar.Kayınbaba ve kayınvalide ile aynı Toplamda yedi toruna bakması bir tarafa bir de bizi okula nasıl gönderecekti. Annem babamdan ayrıldıkta sonra Irak-Kuveyt savaşında Türkiye’ ye göçebe olarak gelen Türkmen kardeşlerimize yardım etmek amaçlı aynı bahçe içerisinde bulunan evlerimizden birini Türkmen bir aileye kiraya vermiştik. Babam ve annem uzun yıllar evvel ayrılmış olsalar dahi babam bize devamlı geliyordu.Sonunda annem çalışmakta olan kuaför salonumuzu kapatarak.Bu evimizden birini kiralık verdiğimiz adamlardan biri annem ile evlenmeye kalkınca hayatımızda bir değişiklik oldu.Biz dedemlere taşındık,annem Irak’lı bir türkmen il evlendi.Ancak annemin adamdan akıllı çıkması fazla sürmedi.Evlenmişlerdi ve adam bize kendi çocuklarıymışız gibi hareket ediyordu.Bütün kuzenleri yurtdışına giderken.O annem ile evlenip Türkiye’de kalmayı tercih ediyordu.
Sonunda anneme evlenme teklif ettiğinde annem şöyle bir soru yöneltti. Farkettimde senin ile beraber gelen bütün kuzenlerin yurtdışına gidiyor acaba sende böyle bir şansa sahip misin? Annemi çok sevdiği için düşünmeden cevap veren babalığımız ki annem den 9 yaş küçüktür.
–Evet, elbette ama ben seni sevdim burada seninle kalmak istiyorum. Zevcem olmanı istiyorum,dedi Annem, tamam ama yurtdışına çıkarsan beraber gidersek olur,dedi ve evlendiler. O zamanlar -90 yılların başlarındayız ve benim ’’epilepsi’’ daha yüzünü göstermemiş. Daha 12 yaşında küçük bir çocuğum. Uuzun zamandır kendi babamızı ortalıkta görmeyince, gerçekten anneme önem veren ve seven bir insanı bizde hayatımıza aldık ve bana baba demenize gerek yok.İsmimle hitap etmeniz yeter derdi.O’nu çok sevmiştik.Çünkü hem annemizi mutlu ediyordu hem de bizi yaşadığımız ilerisi belli olmayan bir hayattan kurtaracak tek insan olduğu belliydi.
Sonunda annem bu adam ile evlendi ve bir de küçük kardeşimiz oldu. Fırat’ımız ( bugün 25 yaşında )
Durumu önce anlatayım ki sonra biraz daha bilginiz olsun.Aksilikler üstüste gelince ben ve kardeşlerim büyükbabamlarda kalmıştık.Annem ve diğer kardeşim küçük olduğu için önce babamın yanına gittiler. Aradan sanırım 1 yıl kadar geçti. Birgün büyük annemin özel elbisesini terziden almaya giderken kafam karıştı ne olduğunu anlayamadım. Evi geçmiştik ama oralarda olduğunu biliyordum.En büyük dayım evin yerini biliyordu ve bana sordu. -Kızım burada değil mi ev? diye sorunca o iki saniyelik boş bakışla kendime geldim.Elbiseyi aldık ve tam dönüşte ben ilk SARA nöbetimi geçirmiştim. Doktora gittik apar topar. Acilde ki doktor hemen ailem nerede diye sordu. O kadar karışmıştı ki kafam, salak salak ve boş boş bakıyordum etrafa.Soruları dayım yanıtlıyordu. Yurtdışındalar,dedi.Tabi doktor bey olayın ne olduğunu anlayamadığı için
-Sorun yok, ufak bir travma problem işgal etmez,anne ve babasını özlemiş, dedi
Evet bu doğru olabilirdi lakin beni unutturma yaptıracak hatta hatta bayıltıp nöbet geçirmeme neden olacak kadar değildi ailevi özlem çünkü daha çocuktuk ve sokaklarda oynama çağındaydık.
Eve geldik,durum biraz düzeldi. Sonra elbetteki komşular geçmiş olsuna gelmişlerdi. Nedense hiçbirinin ağzından hayırlı bir laf çıkmadı. Kimi bu işi vücuda cin veya peri girmesi olarak yorumladı, kimi yok bilmem hoca bilmem kime götürün, dedi ve üfürükçülerde aranmasıda beraberinde getirdi.. Kimse başka bir doktora gittiniz mi ? diye sormak yerine üstüne üstlük büyükanneme
-Aman Emine hanım senin torunun zamanı gelmiş, dedi Anneannem şaşırmış lafın nereye gittiğini bile anlamamıştı. Tabi hemen aklı başına gelince bir söz koydu. -Aman ne zamanı? Bu çocuklar bana kızımın emanetleri ve ayrıca daha 13 yaşında çocuk.Ne zamanından bahsediyorsunuz? Sapık sapık konuşmayın, dedi.
Ama arkadaşlarımın aileleri artık oynamamıza izin vermiyordu.Üzülüyordum ama olsundu. Yakında ailemi ve 2 yıldır görmediğim küçük kardeşimi görecektim.Olsun onları tam
Bu olaydan 1 yıl sonra yani 92 yılı sonunda şu an yaşadığımız ülkeye annemlerin yanına geldik ve en büyük nöbetimi geçirince o anda bana burada EPİLEPSİ teşhisi kondu ve aileye duyulan özlem ile değil.Beynin elektrik dalgasının fazla işlemesinden dolayı bu rahatsızlığa yakalanmıştım.Sebebi belli değil.
Araştırmalarıma göre Türkiye’de 700.000 bin Epilepsi hastası varmış. Doktorlara göre Sara ve Epilepsi hastalığı birbirinden tamamen değişik hastalıklar ve birbirleri ile karıştırılan hastalıklar.
Epilepsi 40 değişik çeşidi olan bu hastalık uzun zaman bir tedavi süreci isteyen bir rahatsızlıktır. Epilepsi de tüm diğer rahatsızlıklar gibi kişinin genel sağlık durumundan etkilenmektedir. Buna göre stresin azaltılması, depresyondan kaçınma, alkolden uzak durmak, egzersiz, gibi şeyler epilepsi üzerinde olumlu etki yapacaktır. Epilepsi hastalığının hiç bir neden olmadan ortaya çıkabildiği gibi, beyin ve beyin zarlarını etkileyen enfeksiyonlar, kaza ve travmalar, kanamalar, damar hastalıkları, beslenme bozuklukları, metabolik hastalıklar ve genetik bazı hastalıklarla da ortaya çıkabileceğin gibi genetik olarak geçebilen bazı epilepsi türleri akraba evlilikleri ile yaygınlaşabiliyor. Günümüzde elektronik ortama aşırı maruz kalma da özellikle çocuklarda risk oluşturuyor. Epilepsi alanında, hastalığın nedenlerine yönelik ve tedavi amaçlı çalışmalar sürdürülmektedir.
Dünyada hemen hergün bir kişiye tanım konarak çoğalan Epilepsi yani çoğumuzun Sara olarak bildiği bu hastalığı bugün dünya genelinde 65 milyon birey taşındığı söyleniyor. Çoğu kimse korkuyor ’’ ya bulaşıysa” düşüncesi ile hatta çocuk yaşta bu rahatsızlığı olan çocuklarla çocuklarını oynatmayanlardan tutunda okulda dalga geçilmediğimizi kalmaz.İleri zamanlarda oğuluna epilepsili olduğu için istediği kızı almayanlar mı yoksa oğlanda epilepsi var diye kızını vermeyenler mi,desek? Hadi o kadarınıda geçtik çocuğa özürlü ve geri zekalı müdahalesi yapanlar ne olacak? Çocuklarını epilepsili vatandaşlardan ve çocuklardan neden uzak tuttuğunu bile bimeyen insanlar var.Hadi onu da geçelim. hastalığın içeriğini bilmeden hem önyargılı olmak hem de abuk subuk şeyler düşünmek kadar saçma birşey yok. Bu hastalık ile 25 senedir uğraş veriyorum ve kurtulamıyorum. Sizlere Epilepsi hakkında ilk yaşadıklarımı anlatmadan önce Epilepsi’nin yanlış anlaşılmasından (daha doğrusu bilinmemesinden) kaynaklanan bir dizi sorunlar vardır.Ben bundan önce size bu hastalık hakkında biraz biligi vermek istiyorum.
Arkadaşlarımın aileleri arkadaşlarım ile oynanama izin vermediler.Okulda düşüp nöbet geçirdim.Daha sonra kimse konuşmadı.Yanıma bile gelen olmadı.En önde otururken öğretmen beni en arkaya oturtturdu ve kendimi çok dışlanmış hissettim.Daha sonra ilkokul bitti 14 yaşında buraya geldik ve burada ki ilk nöbetimden sonra herşey daha farklı gelişti.Yeni arkadaşlarım oldu.Hayatıma sınır koymadan Epilepsim olduğunu bile bile herşeyi yaptım.
Ben bu hastalık hakkında oldukça fazla bilgiler vermek ve gerekirse topluma yaymak içinde bu işe baş koydum.Bu kitabımın başlangıcı. Biraz ailevi şeylerde işin içerisine girecek olsa da kötaplar bilindiği gibi 2 sayfa ile bitmiyor ve 1 günde yazılmıyor.Hepsini buraya yazmayacağım elbette ki.Sadece umarım bana destek olursunuz diye umuyorum.
YORUMLAR
Dışlarlar tabi bende yaşadım.bunu yok işte ya düşersen ya bişey olur evinde otur yaninda durumunu bilen biri olmadan dişari cikma ...vesair vesair...
Ama ben simdilk kazanmis durumdayim iyiyim.cok sukur stresten uzuntuden bilgisayardan ve beni huzursuz eden ne varsa herseyden uzak durdum.
Ve durmaya calisiyorum
Duzenli kullandigim ilaclar ve kendi kendime verdigim destekle simdilik galip olan benim Allah bana sifa verdi size de sifa versin
Selamlar