- 2364 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Türk Halk Müziğinin Efsane Sanatçısı GÜLER DUMAN
GÜLER DUMAN ile RÖPORTAJ
Röportaj: Mustafa Toga
Kadın Dergisi: Hollanda’da Aylık Yayımlanan Tek Türkçe Kadın Dergisi.
Güler hanım, merhaba. Söyleşiye standart bir soru ile başlamak istiyorum. Nerede ve kaç yılında doğdunuz? Kendinizden biraz bahseder misiniz?
30 Haziran 1967 yılında İstanbul’da doğdum. Ailem aslında Erzurum’un Aşkale’den. İlk-orta ve lise tahsilimi tamamladıktan sonra 7 ay diş hekimliği fakültesine devam ettim. Okuldan ayrılmamın sebeplerinden biri kan görmeye dayanamaz olmam. Bu arada müzik de ağır basınca İstanbul Teknik Üniversitesi, Türk Musikisi Devlet Konservatuarına teğet geçiş yaptım ve oradan mezun oldum. 27 yıldır sahnelerdeyim. Şu ana kadar ( Dost Garip, O leyli leyli, Mevla’yı Seversen, Bu Devran, Seher Yeli v.s.) 18 adet kaset yaptım.
Şimdi nerede ikâmet ediyorsunuz, ne işlerle uğraşıyorsunuz?
Almanya’nın Hannover şehrinde ikamet ediyorum ama zamanımın çoğunu İstanbul’da geçiriyorum. Bu arada Hannover’da müzik okulları açtım ve MEDOM Müzik Center’de saz dersleri verdim. Şu an işlerimin yoğunluğundan dolayı pek ilgilenemiyorum ama asistanlarım ve eski öğrencilerim devam ettiriyorlar, bende zaman buldukça çalışmalar katılıyorum.
Müzikle kaç yaşında tanıştınız, kısaca bahseder misiniz?
Ben bu konuda çok şanslıydım. Çünkü sanatçı bir aileden geliyordum, babamda bağlama çalıyordu. Beş yaşında bana da bağlama çalmayı öğretti. Sekiz yaşında ‘Hakkari’de bir Mevsim’ adlı filmde seslendirme yaptırdılar ve filmde birde uzun hava okudum. O günden sonra kaset yapmam için teklifler geldi fakat babam daha küçük diye on bir yaşına kadar müsaade etmedi. O zamanlar sahnelerde çocuk furyası başlamıştı. Ben, küçük Emrah, küçük Ceylan ve diğerlerini sayabiliriz. Ama ben ismimi değiştirmedim Güler Duman olarak devam ettim, çocuk olduğum ise sadece sesimden anlaşıyordu.
Müziğin göçmen kadınları üzerinde katkısı ne olabilir? Avrupa’da yaşayanlarla Türkiye’de yaşayanlar arasında yaşam farklılıkları var mı? Özellikle birinci ve ikinci kuşak kadınlarımız kırsal kesimden geldiklerinden oradaki yaşamlarını burada da devam ettiriyorlar. Bu konuda neler söyleyebilirsiniz?
Müzik gurbetle sıla arasında bir köprü vazifesi görüyor. TV deki her programa bakın mutlaka içerisinde müzik vardır. Kadınlarımızın birçoğu daha İstanbul’u, Ankara’yı görmeden evlilik yoluyla Avrupa’ya gelmişler. Tabi buraya gelince bir kültür boşluğuna düşüyorlar. Geldiği ülkenin diline haiz olmadıkları için birçok sorunlarla karşılaşıyorlar, doktora gittiklerinde dertlerini anlatamıyorlar. Burada karşılaştıkları sorunlar, çektikleri çileler, Türkiye’deki hısım akraba, anne baba özlemi veya geldiğinde umduğunu bulamama gibi durumlarda bu boşluğu müzikle dolduruyorlar. Buradaki bayanlarımızın arasında müzik korolarına katılanları tanıyorum. Fakat bir bağlama veya folklar kursuna katılamayanlar, sanat müziği veya halk müziği korosunda yer alamayanlar müzik dinleyerek zamanlarını değerlendiriyorlar. Kısacası müzik hayatın içerisinde diyebiliriz.
Avrupa’da ikamet eden Türk kadınları kendi aralarında kadınlar günü organize ediyorlar, hafta sonları dışarıda eğleniyorlar bu konuda görüşleriniz nedir?
Kadınlar günü, anneler günü gibi organizasyonlar çok güzel. Bazı genç kızlarımız, genç kadınlarımız hafta sonları, diskoteklere gidip eğleniyorlar. Elbette eğlenmek herkesin hakkı ama tozunu aşmamak şartıyla olmalı diyorum. Bakın...! Burada eğlenilen mekân çok önemli örneğin bu diskotekler sağlıklı mı değil mi? Sizde benim gibi sık sık basından izliyorsunuz herhalde, içeceklerine hap atılıp uyutulanlar oluyor, esrar eroine alıştırılanlar oluyor, bunlara çok dikkat edilmeli.
Almanya’da ikâmet eden Türk kadınlarıyla Hollanda’da ikamet edenler arasında farklar nelerdir, görüş bildirebilir misiniz? Örneğin Hollanda siyasetinde Türk kökenli kadınlar çok aktif. Hollanda belediyelerinde 200’ ün üzerinde meclis üyemiz var ve şu an Hollanda parlamentosundaki Türk kökenli dört milletvekilin üçü ise bayan. İktidarda ki koalisyon hükumetinde Nebahat Albayrak (PvdA) hanım bakan yardımcısı.
Bu çok gurur verici bir şey. Zamanında anne babaları gurbete üç-beş kuruş ekmek parası kazanmak için gelmişti, şimdi çocukları bakan yardımcısı olabiliyorsa bu durum nereden nerelere geldiklerini gösterir. Almanya’da da bu tür başarılar söz konusu. Birinci ve ikinci kuşak pek başarı gösterememişler ama bunun birçok sebebi var fakat üçüncü jenerasyon ve ondan sonrakilerin daha başarılı olacaklarını sanıyorum. Şimdi ki gençler CDU, SPD ve Yeşiller gibi siyasi partilerin gençlik kollarına üye oluyorlar. Bu grubun eğitimleri çok iyi ve birkaç yabancı dil biliyorlar. Bu da önümüzdeki yıllarda Türk kökenli belediye encümen azalarının yanı sıra belediye başkanları da çıkacak demektir. Ama insanlığa, kendi toplumuna ne derece faydalı olurlar bu da kişilerin karakterlerine bağlıdır. Ben, Avrupa’da yaşayan Türk toplumu için karamsar değilim. Gelecekte çok başarılı olacaklarına inanıyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.