- 572 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
TIK TIK DAKTİLO
Yıllar öncesi, benim ilkokula gittiğim yıllar. Babam, Sağlık Müdürlüğü’nde memur. Ben babamın tek oğluyum. Ablalarıma karşı asla farklı bir tutumu yok babamın. Ancak beni de hiç yanından ayırmıyor, nereye gitse benimle… Sık sık daireye de gidiyorum. O zamanlar sağlık Müdürlüğünde müdür dışında babamla beş memur var. Hepsi beni tanıyor ve seviyorlar. Hatta dairede onların işlerine yardım ediyorum. Gelen yazıları numaralarına göre dosyalarına takıyorum. Babam maaş dağıtırken ben paraları sayıyorum.
Beni hiç yanından ayırmayan babama kimileri takılıyor, kime de uyarıyor: “Sen bu oğlana çok yüz veriyorsun. Yarın nasıl baş edeceksin?” diyorlar. Ama ben hiç terbiyesizlik yapmıyorum, üzerime düşmeyen laflara kırışmıyorum. Zaten karışırsam da hemen ikaz ediyorlar, bir daha yapmıyorum.
Babam siyaseti seviyor. Normal zamanlarda pek sessiz olan babam, siyaset konusu açılınca bülbül kesiliyor. Çevresinde onun siyasi düşüncesini paylaşmayanlar var. Sık sık onlarla tartışıyor. Tartışmalar hiç aşırıya gitmiyor. Ses tonları yükselse de nezaket ve saygıdan taviz verilmiyor.
Babam, dairede baş katip. Kendine ait bir odası yok. Tüm memurlarla aynı odada çalışıyor. Nedendir bilmem, masalardan biri genellikle boş kalıyor. Üzerinde de bir daktilo oluyor her zaman. Ben daktiloya meraklıyım, bozmaktan da korkuyorum. Babamın arkadaşlarından rica ediyorum. Daktiloyu bana anlatıyor, öğretiyorlar. Babam da izin veriyor, kağıt takıp harflere basmaya ve anlamsız da olsa yazılar yazmaya çalışıyorum.
O sıralarda Çorum’da memur çok az. Benim gibi memur çocuğu olan pak yok, ne mahallemizde, ne de sınıf arkadaşlarım arasında. Dairede yazdığım kağıtları götürüyorum sınıfa. Yabancı ve meraklı gözlerle bakıyorlar. Daktiloyu hiç tanımamış değiller, ilgilerini çekmiyor pek.
Şimdi o günler aklıma gelince daktiloyu özlüyorum. Bugün bilgisayarla yazı yazmak o kadar kolay ki. Daktiloda yazı yazmak hem çok dikkat ister, hem de bilgi. Genellikle hataların geri dönüşü yoktur. Yanlış basılan bir tuş ve ardından özel daktilo silgisiyle o harfi çıkartma çabaları. Öyle kolay kolay düzelmezdi hata. Kağıdın bir katını alırdınız. O da yazı bittikten sonra öyle göze batardı ki. Sonraları daksil diye tabir edilen beyaz boyalar çıktı. Onunla da hata tamamen örtülmezdi.
Şimdi daktilo ile yazı yazar mısın, deseler. Yazmam. Bilgisayar imkanı varken neden daktiloyu bela edeyim başıma?
İşte dostlar, bir gün gelir de eskiye yad ile anarsanız, bilin ki yaşlanmaya başlamışsınız.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.