ARKADAŞLAR İYİDİR
Çok konuştuğumdan mı nedir bilmem sessiz dili olan arkadaşları severim. Çay gibi, kahve gibi, kitap gibi, kalem gibi, fırça gibi, gece gibi , sigara gibi . Evet onu da severim. Roman olacak hikayesi vardır bende sigaranın, kokusundan nefret eder helezonlaşan dumanını severim kullanmam ayrı...😊
Sevmek başka hemhâl olmak başkadır.
Mesela çok severim çayı ama her vakit içemem,
Kışın ısıtanımdır yazın dinlendirenim...
Kokusuna bayılırım kahvenin ama herkesle içemem...Kalabalıklarda gün yüzüne çıkaramayacak kadar özeldir bende yeri...
Mideme, reflüme olan vefasızlığı olmasa çoooktaan bırakırdım ama neylersiniz ki ben vefasızın peşinden koşmayı şiar edinmişim...bana zararı dokundukça aşkı perçinleşen bir nadide dost bu kahve... muhabbetin demini tutan dostumla paylaşınca her ne hikmetse midemi yakmıyor!🤔adeta dile gelip ben vefasız değilim sen benim keyfimi kalabalıklarda çıkaramazsın diyor...ben öyle herkese her yerde kapımı açmam, açamam...yüreğinin sesini dinleyen bana gelsin ki kokumla telvemi kavuşturmak için fincanım dudaklara değsin... diye haykırıyor ..kıyamam...
Kitap kalem dostluğunu çok kıskanırım. yıllarca yanlarına beni de alsınlar diye adeta gece gündüz yalvardım ...uçsuz bucaksız hayallere dolu dizgin koşan bu ikili kadar kuvvetli bir ikili, dost tanımadım bu yaşıma kadar...adeta ucu bucağı belli olmayan finis çizgisi sonsuz olan bir maraton koşusunun iki güçlü atleti gibiler. Ancak bu atletler koştukça yükleri ağırlaşır.. fizik kanunlarına ters orantılıdırlar ..gerçek hayattaki yüksüz koşucuların tam aksine yüklerini aldıkça hafifler daha hızlı koşarlar..daha çok şey öğrenmeliyim daha çok okumalıyım dedirtirler sevenlerine..Kitaplarla heybemi doldurdukça küçüklüğümü farkederim o yüzden. Sonsuz Kudretin ilmi karşısında acizleşen ruhumun zerrelerini, dimağımın açlığını ancak kitaplar doyurur, vazgeçemem çok severim.
Gündüzümün eğlencesi, bilmecesidir fırçam...renklerle dostluğunu kesfettiğimden günden beri konuşur benimle, hep gözümün önünde burnumun dibindedir...bazen selam vermeden geçerim küser bana...uzun sürmez insanlar gibi küslüğü..o bana ben ona muhtacım...onun dostluğu benim baştacım..cam kenarındaki masamın onur konuğu, sabaha heyecanlı ilk merhabam, güne boyun ağrılı vedam...vefasızlığıma rağmen vefam..dertlerimi unutturmayan ama dinlendiren, ruhumu okşayan, kafamı boşaltan dostum iyi ki varsın.
Bütün günahları setreyleyen takva ehli bir zahit gibidir gece benim için. Hüzünlü sessiz dostluğunda neler neler paylaşmadık ki! O benim sırdaşım, sırlı taşım, yoldaşım, hüzün bulutum, dert küpüm, dert ortağım...her akşam bıkmadan usanmadan bekleyenim...gelmediğimde küsmeyenim...her günün sonunda tan yerinde gelinlik kız gibi allara boyana boyana kara sürmesini üzerime çekenim...her gün aynı heyecanla kollarını açmış beni bekliyor nasıl vazgeçerim? İlham perilerinin cirit attığı meydanı benim için boş bırakmış,loş bırakmış, hoş bırakmış. Nasıl gelemem derim?😊
Velhasılı kelam sessizliğe ses olan çayı severim, kahveyi severim, kitabı, kalemi, fırçayı rengi, geceyi severim ...arkadaşlar iyidir..herkese tavsiye ederim😊
Ülkü KARA
5 Ekim/BURSA
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.