- 968 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ÜCRETLİ ÖĞRETMENLİK’DEN UCUZ İŞ GÜCÜ OLUR MU?
ÜCRETLİ ÖĞRETMENLİK’DEN UCUZ İŞ GÜCÜ OLUR MU?
Tek okulun, aynı sınıfında aynı derslere giren öğretmenlerden birisi kadroluyken, diğeri üç kuruşa ücrete çalıştırılabilir mi?
Kesinlikle olmaz tabi. Çünkü bir ülkenin gelecek nesillerine temel atan fedakâr ücretli öğretmenler onlar. Sıkıntılı eğitim eksikliklerinin açıklarını kapatan öğretmenler onlar. Düşünün ki ilkokulda derse giren bir öğretmen ortalama 1200 TL maaş alıyor. Ulaşım, yemek ve çeşitli giderler ile eline masraflar düşüldükten sonra 500-600 TL ile ev geçindiren öğretmenler var bu ülkede. Ne kadar vahim bir durum değil mi? O öğretmen evini mi geçindirsin, ülkeye nesil mi yetiştirsin. Ne olursa olsun ülkenin can damarıdır eğitim sistemi. Bir okulda kadrolu 3000 küsur maaş alırken ücretli öğretmen aynı işi yaparken kadrolu maaşının yarısını bile alamıyor. Bu adalet değil. Devlet bu eksikliğini ücretli öğretmenlikten tamamlayabilir, sözümüz yok. Ama bir ülkede eğitim sisteminde emek veren öğretmenlerin maddi sıkıntıları olmamalı. Olmamalı ki; o ülke kaliteli nesiller yetiştirsin. Hiç bir ülke can damarı olan eğitim sisteminde asla ucuz işgücüne gitmemeli. O can damarı koparsa o ülke yaşayamaz. Devletler her alanda ucuz iş gücüne gidebilir ama eğitimde ucuz işgücüne gidilmesinin akla, mantığa sığar bir tarafı yoktur. Sözlerime son verirken Türkiye’de ücretli öğretmenlik yapan fedakâr eğitimcilerimize selam eder, saygıyla önlerinde eğilirim. Çünkü onların maaşlarının bir kuruşu bile bereket, helal. İnanıyorum ki Allah katında da değerleri büyük. Çünkü üç kuruş maaşa 7/24 hizmet bekleyen, fedakârlığın sınırı olmayan ücretli öğretmenliğe talip olmak her yiğidin harcı değil. Kalıcı çözümler, kalite arıyorsak, “üç kuruşa ücretli öğretmen” ayıbından kurtulmamız gerekir...
YORUMLAR
Eğitim fakültesi mezunu ücretli öğretmenler için yukarıdaki sözleriniz gerçek olabilir. Onca yıl kadrolu öğretmenle aynı şartlarsa eğitim görmüştür. Fakat onun yarısı kadar maaşa ve sosyal hakka sahip değildir. Öğretmenler odasında diğer öğretmenlerce ezik muamelesi görmesi de cabası. Çok acı bir durum. Bir de işin öbür tarafına bakalım. At yetiştiriciliği mezunu, büro yönetimi mezunu bir vatandaşın diğer öğretmenlerle aynı maaşı almasını bir kenara bırakın o okulun kapısından öğretmen sıfatı ile girmesi bile adaletsizlik, mantıksızlık, iş bilmemezliktir. Devlet atama bekleyen öğretmenlere kadro açmak yerine onların yarı maaşına çalıştıracak kişilere görev vermesi tam anlamıyla şark kurnazlığından öte bir şey değildir. Önlisans mezunlarının öğretmenlik yaptığı bir ülkede teog kalsa ne olur, gitse ne olur. At yetiştiriciliği mezunu adam ancak seyis yetiştirir. Ki günümüz üniversitelerinde önlisans mezunları bile yeterli donanımla mezun olamadığı için yetiştirecekleri attan bile hayır gelmez.
Başbakan tv'lerde "ucu açık sorular sorulacak" diyor. Bu beyfendi kesinlikle ucu açık sorunun ne manaya geldiğini bilmiyor. Sınavlar değiştirilirken çalıştay yapıldı mı, bu konular iyice araştırıldı mı, yoksa beş sene sonra yeni sisteme geçeriz mantığıyla zeminsiz kararlar mı alınıyor? Sistem böyle iken, eğitimci at yetiştiriciliği mezunu olsa ne olur, branş mezunu olsa ne olur? Bir dahaki yazınızda branşı dışında öğretmenlik yapanları değil, bunların yetiştirdiği öğrencilerin akıbetini ele almanızı isterim. Saygılarımla.