- 635 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
DÜRÜST KARABAŞ
DÜRÜST KARABAŞ
Okul çıkışı tüm hayvanlar bahçede toplandılar. Tören yapıldıktan sonra Dürüst Karabaş ve arkadaşları yarın kütüphanede buluşmak üzere sözleştiler.
Saat onda Minik Tavşan’ın kümesinin önünde toplanacaklardı. Oradan gezerek kütüphaneye gideceklerdi.
Dürüst Karabaş sabah erkenden uyandı. Kahvaltısını yaptı. Çantasını alıp kulübesinden çıktı. “Geç kalmamalıyım. Her zaman olduğu gibi verdiğim sözü yerine getirmeliyim.” diyerek yürüdü.
Minik Tavşan’ın kulübesinin önüne geldi, beklemeye başladı. Saat on oldu. Ortalıkta kimse yoktu. Minik Tavşan bile henüz uyanmamıştı.
“Nerede kaldı bunlar? Daha ne kadar bekleyeceğim acaba?” diye söylenmeye başladı. Bir yandan söyleniyor, bir yandan saatine bakıyordu.
Yarım saat bekledikten sonra Minik Tavşan’ı uyandırmaya karar verdi. “Minik Tavşan, artık uyan. Kütüphaneye gidecektik ya!” diye seslendi.
Minik Tavşan uyanmış kahvaltı yapıyordu. “İçeri gel kahvaltı yapalım. Daha sonra gideriz.” diye Dürüst Karabaş’ı çağırdı.
Dürüst Karabaş, arkadaşlarının verdikleri sözde durmamalarından iyice rahatsız oldu:
-Teşekkür ederim. Ben kahvaltı yaptım. Biraz acele edersen sevinirim.
Minik Tavşan kafasını dışarı çıkardı:
-Sonra gideriz. Haydi içeri gel, dedi.
Dürüst Karabaş:
-Saat onda buluşacaktık ya hani. Yarım saattir burada bekliyorum, ne gelen var, ne giden.
Minik Tavşan içeri girerek kahvaltısını yapmaya devam etti. Verdiği sözü ve Dürüst Karabaş’ın söylediklerini hiç umursamadı.
Bir süre sonra esneye esneye kirpi ve kaplumbağa geldi. Dürüst Karabaş’a “günaydın” dediler.
Dürüst Karabaş arkadaşlarına bu durumdan rahatsız olduğunu söylemek istiyordu..
Dürüst Karabaş:
-Günaydın arkadaşlar. Günaydın da saat kaçta buluşacaktık?
Kirpi:
-Onda.
Dürüst Karabaş:
-Saatin on bir olduğundan haberiniz yok mu?
Kaplumbağa:
-Var.
Dürüst Karabaş:
-Nerede kaldınız?
Minik Tavşan kulübesinde çıktı:
-Merhaba arkadaşlar, haydi gidelim. Biraz beklettim galiba kusura bakmayın.
Kirpi:
-Merhaba Minik Tavşan, önemli değil üzülme.
Dürüst Karabaş kirpinin bu sözüne kızdı:
-Nasıl önemli olmaz? Sözleşilen yere zamanında gidilmedi. Ya da söz verilmemeli.
Verdiği her sözü yerine getiren Dürüst Karabaş tepkisini ortaya koydu.
Kütüphaneye doğru ilerlerken kaplumbağa arkadaşlarının önüne geçti:
-Durun arkadaşlar aklıma iyi bir fikir geldi.
Minik Tavşan:
-Fikir mi? Söyle ne duruyorsun?
Kaplumbağa:
-Haydi denize gidelim, yüzelim, güneşlenelim.
Kirpi:
-İyi fikir. Çok iyi olur. Güneşlenmeye ihtiyacım vardı zaten.
Arkadaşlarının umursamaz tavırları, verdikleri sözü unutmaları Dürüst Karabaş’ı çok üzdü.
Dürüst Karabaş:
-Arkadaşlar, bu yaptığınız doğru değil. Biz dünden kütüphaneye gitmek için sözleşmemiş miydik?
Minik Tavşan:
-Evet. Sözleştik diye denize gitmeyelim mi?
Dürüst Karabaş:
-Denize de gidelim tabi. Oynamaya, eğlenmeye de hakkımız var. Ama önce sorumluluklarımızı yerine getirelim. Kütüphaneye gidelim projemizi hazırlayalım.
Kaplumbağa:
-Kütüphaneye başka bir gün gideriz.
Dürüst Karabaş:
-Annemize babamıza kütüphaneye gideceğimizi söyleyip, denize gitmemiz doğru değil.
Kirpi Dürüst Karabaş’a hak vermeye başladı:
-Dürüst Karabaş’a katılıyorum, arkadaşlar. Söylediklerinde haklı. Sabahtan beri yaptıklarımız doğruluğa, dürüstlüğe, arkadaşlığa sığmaz.
Minik Tavşan:
-Bence de dürüst Karabaş haklı. Şimdi doğru kütüphaneye gidelim. Sorumluluğumuzu yerine getirelim. Ailemizin ve arkadaşlarımızın bize olan güvenlerini sarsmayalım.
Arkadaşlarının hatalarını anlamaları Dürüst Karabaş’ı mutlu etti. Birlikte kütüphaneye gittiler. Proje ödevlerini hazırladılar.
Eve dönerken Minik Tavşan, kaplumbağa ve kirpi Dürüst Karabaş’a ne diyeceklerini düşündüler. “Özür mü dilesek, teşekkür mü etsek?” diye akıllarından geçirdiler.
Kaplumbağa:
-Dürüst Karabaş bugün sana yaptıklarımızdan dolayı çok üzgünüm. Özür diliyorum senden. Seni üzmeye hakkımız yoktu.
Kirpi:
-Sözümüzde durmadığımız gibi seni doğruluktan, dürüstlükten ödün vermeye davet ettik. Ama sen kişiliğinden ödün vermedin.
Minik Tavşan:
-Bize uygun bir şekilde sorumluluklarımızı hatırlattın.
Kaplumbağa:
-Tekrar tekrar özür diliyoruz.
Dürüst Karabaş:
-Yaptıklarınızı yaşanmamış kabul ediyor, sizi affediyorum. Bir daha dürüstlükten ayrılmayacağınıza söz vermenizi istiyorum.
Kirpi:
-Söz arkadaşım. Bundan sonra doğru, dürüst ve sahibi olacağız.
O günden sonra Minik Tavşan, kirpi ve kaplumbağa dürüst bir yaşam sürdüler. En az Dürüst Karabaş kadar. Bu da Dürüst Karabaş’ı mutlu etmeye yetti.
İSMAİL MALATYA
YORUMLAR
gayet güzel, anlaşılır ve iletiyi yerinde verebilen bir masal olmuş.
kaleminizi sanırım ilk defa okuyorum ve sanırım genelde masal yazıyorsunuz.
masal yazmak da çok mutlu ediyor insanı. benim de bir iki masal denemelerim mevcut.
kaleminizi kutlar saygılar sunarım.