Cennet Kokusundan Uzaklaşanlar
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
uyandı asiye.
yine uyandı, yine kimsesizliğe uyandı.
bakıcı kadının o tırtıklı kalın sesiyle.
biri diğerinden farklı olmayan, gün demeye bin şahit isteyen, dışarıdakilere gün ama kendisine gece güne...
bakıcı kadın deyiince burayı huzurevi yada asiyeyi annesi çalışan bir çocuk mu sandınız
hayır yanlış sandınız.
o bir çocuk evet. ama devlet yurdu, çocuk esirgeme kurumu yahut adına ne derseniz deyin,burada kalan annesiz ve babasız bir çocuk.
on bir yaşında.
ne zaman buraya değersiz bir eşya gibi atılıverdiğini hatırlamıyor.
kendini hep kötü hissediyor.
bben ne yaptımda annem benden vazgeçti diye soruyor.
geleceğiyle ilgili hiçbir düşü ya da beklentisi yok.
o sadece dışarıyı merak ediyor.
dışarıyı en fazla bahçede gördü ve daha ilerisinde nasıl güzel bir hayatın olabileceğiyle ilgili çeşitli hayalleri var.
o da diğerleri gibi tertemiz, günahsız.
o da diğerleri gibi çok aç ve çok susuz sevgiye.
odaları, dolap ve eşyaları harika, yemekleri etli sütlü ama asiye, merve, eda, yusuf ve nicesi çook aç.
yatakları konforlu, nevresim takımları rengarenk ama yastıklarında anne kokusu değil marka marka deterjanların parfüm kokusu.
kiminin yastığında sessizce ağladığı gecelerde burnunu sildiği sümük lekesi.
kızların çoğunda kendi adlarını koydukları esmer sarışın bebekler.
ne tutabilir bir babanın yerini?
hangisi daha lezzetlidir?
anne yapımı peynir ekmek mi yoksa sıraya girip alınan pilav üstü tavuk mu.
ne acılar var be ne acılar.
ne acılar var küçücük yüreklere çöreklenip öleneedek bitmeyen..
. ne acı ki acılar bbile daha sadık insanlardan.
bir oturdu mu yüreğin başköşesine bir daha asla kaptırmıyor yerini kimseciklere.
ah asiyem, ananın kınalı kuzusu olmalıydın sen...
ah be ahmedim, sana da "koçum" diye sarılmalıydı baban. ...
bir kahvaltı yapmalıydınız bir pazar sabahı ki en şahanesinden.
öncesinde anneleriniz koklayaraksaçlarınızı, "kuzum" deyip uyandırmalıydı.
babanız en küçük kardeşinizi götürmeliydi fırına, bir evin sıcaklığını anımsatan taze ve sıcak ekmekleri almaya.
kızlar annesiyle mutfakta peynir kesmeliydi gülüşerek.
sonra oğlanlar maça gitmeliydi değil mi. pazarların olmazsa olmazından..
.
ve daha neler neler...
dünya sizin küçücük ve tertemiz yüreklerinizin taşıyamayacağı kadar kirli, kötü, çirkin ve acımasız çocuklar.
ama ilahi adalet diye de bir şey var.
bir hücreden yaratıp dünyaya gönderen, elbetki soracak hesabını, elbet çıkacak ahınız tane tane. elbet... hem de teker teker...
kaybeden siz değilsiniz çocuklar; kaybeden kıymetinizi bilmeyenler.
kaybedenler efendimiz "s.a.v": "evlat kokusu cennet kokusudur." buyururken, sizi koklayamayıp cennetten biraz daha uzaklaşanlar...
ne yapayım çocuklar, gelse elimden kucaklardım hepinizi lakin
veremezdim ana sıcağını yüreğinize....
en çok da çaresiz hissetmek acıtıyor canı.
en çok da akşam olup da işten eve döndüğümde kızım sarıllırken "anneciğim" diye boynuma, annesiz bir çocuğun ızdırabı da sarıveriyoryüreğimi o anda...
.
öyle bir yer ki dünya:
hani derler ya:
"anlatılmaz yaşanır" diye,
yaşanmaz oldu aslında.
yaşayarak bile anlatamıyoruz.
belki gece günle yer değiştiriyor, mevsimler gelip geçiyor, biz her gün yemek yeyip su içiyoruz ancak yaşamıyoruz.
dünya aynı hızda dönümeye devam ediyor.
aylar yılları kovalayıp gidiyor.
ve biz insanlar her geçen gün insanlık vasıflarımızı biraz daha kaybediyoruz.
dünyada hayvan nüfusu hızla artıyor.
bir de hayvandan daha aşağı bir sınıf var ki hiç bir politika hiçbir emir, hiçbir yasak bu kesimin artışına engel
olamıyor.
ne dersiniz çocuklar aslında bütün bunların sebebi dinsizleşme, dini kafasına göre yorumlayıp zamana göre din revize etme ve adaletsizlik olabilir mi?
YORUMLAR
Ben sondaki vurguya pek anlam veremedim. Fakat içeriği beğendim. Yazım kuralları sıkıyor olabilir ama bir dile gereken önemi yazarlar vermiyorsa herhalde hiç kimse vermez. Bitirdikten sonra düzenleme yapılabilir. İllaki bunun için fazladan beş dakikanız vardır.
Bunların dışında kaleminizi sevdim.
Saygılarımla.
Tamamının küçük harfle yazıldığı yazınızda (bunu bir teknik olarak değerlendirsek bile) özel isimlerin büyük harfle yazılması gerekirdi. Kurallara bağlı kalmayı bende çok sevmem. Özgür yazı tekniklerini desteklerim. Ancak bu şekilde özel isimler küçük harfle yazılınca isim mi nesne mi olduğunu ayıramıyoruz.
Yazının içeriği samimi bir dille yazılmış. Amacın manipülasyon olduğunu hiç düşündürmüyor. İçeriği fikirsel olarak desteklemiyorum.
Sevgilerimle...