- 545 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Denge Ve Dengesizlik Süreçleri 2
Siz bile kolektif bir miras olmadan Hamlet yazamazsınız. Hamlet’i yazmaya için siz de; mutlak hazır bir ön envanter; yani kolektif mirasın olması gerekir. Şunların olması da gerekir. Düşüncelerinizin ses ve yazı iletilmesi olan tutumlarınız da mutlaka; "kolektif tanımlı öznel anlama olması gerekir. Hamlet’i yazma kolektif lige dönüşen süreçler olukla; sizin "kolektif bir öznel anlayışlı bilinç birliğimizin" olması gerekir. Yazdığınız konu kolektif. Yazılanı iletme ve iletme araçları da kolektiftir.
Bunlar o kolektif ligin kendi referans noktasıdır. Kendi kolektif liginin kendi geri bağlanım yasasıdır. Demek ki söz ve yazı dili o kolektif ligin geri bağlanımla referans ya da dayanak noktasıdır. Yani "Taş" diye seslendiğiniz de ben de (kolektif yapıyı oluşanlar da) aynı şeyi anlamalılar. Aynı şeyi anlamakta aynı şartların içinde olmaktır. Aynı şeyi anlamıyorsak sizin "hamlet" yazmanızın da bir anlamı kalmaz. Ve dahi sizin Hamlet’i yazmanız da geçmiş ve kolektif background üzerinedir (geri bağlanım yasalı ön envanterler üzerindedir). Hamlet’i, hamlet yapan ve yazanı yazar yapan süreçler de; bilinç te; süreç araçları da geri bağlanım olan kolektif oluştur.
Sizin Hamlet’i kolektif mirasla, kolektif tanımlı geri bağlanımlar üzerinde seslenip, yazmanız gerekir. Yani siz kendi düşüncenizi, diğer öznelerin anlamaları için siz de söylem ve yazılarınızı; eylemlerinizi kolektifin kullandığı biçimde kalıp düşüncelerle; kolektif tanımlı söz ve hece cümlesi haline getiren modülasyonlarıyla olma içinde birisi, olmanız gerekir.
Yani siz kolektif tanımlı sözcük anlamları üzerinde düşünce üreten, kolektif sözcük anlamlarıyla düşünce ortaya koyan biri olmak zorundasınız. Bu da geri bağlanım yasasıdır. Bu düşünceleri, ortak tanımlı (kolektif tanımlı) sözler halinde konuşmakla, yazmakla, eylemleşmekle iletime yapmak zorundasınız. Gerisi, sizle; kolektif olanın ya da kolektif olanla sizin diyalektik (eytişimse) olmanızdır. Bu nedenle biz, kolektif öğrenir; kolektif anlatırız. Kolektifle okur-yazarız. Kolektife okutur yazdırırız.
Sözlerimizi "harf" denen "kolektif tanımlı; kolektif bulgulara" dökmek zorundayız. Papirüs üzerine, taş tabletler üzerine yazarız bunlar da kolektifin ürünüdürler. Biz, her gün dünyayı yeniden keşfetmemek için kolektif miras olanı öğreniriz. Yani bizler her kişinin doğum ve ölümüyle yeniden ve yeniden taş tabletleri, papirüs kâğıtlarını kalemi, mürekkebi alfabeyi vs. her seferinde ilk kez bulmaya uğraşmayız.
Bu nedenle biz Hamlet’i yazarken kolektifin ortaya koyduğu çelişkin yapı içinde ağacı kâğıt yapan, kâğıdı kitap halinde basan matbaayı bulan kolektif akıl üzerine olmakla hazır zemindeyizdir. Bu hazır süreci yeni durumlarla biz ileri götürürüz. İleri götürdüklerimizle biz de, ilerideki kişileri kolektif yapacağız. Yani tekil iken bile duygu olarak, düşünce olarak, kapasite, yetenek olarak, eylemseli olukla ve kullanılan bilgi araç gereçle kolektifizdir. Zaman da kolektiftir; akış ta. Bunların terennüm edilen yaşanmasındaki algı ve duyguların tüketilmesi de özeldir, özneldir.
Ve "Hamlet’i" yazma sürecini siz değil, kolektif ortaya koyacaktır. Toplumcu kolektif yapı, başlangıç koşullarından beri artı emeği ile size iki olanak kazandırmaktadır. Bunlardan biri grup (sektör) içinde sizi de aynı şeyi ürettirir olmanın eylemi içinde kılmamakla size kundura gibi hamlet yazma gibi farklı kullanımlı eylem içinde olmanızı ortaya çıkarır. Toplum bir değil, bir çok sektördür.
Siz Hamlet’i yazarken o sektörler sizin buğdayınızı, sağlığınızı üretip; güvenliğinizi ortaya kor. Hamlet’i yazma sırasında buğdayı, sağlığı, güvenliği olmayan kişi; Hamlet yazamaz. Kolektif yapı sizler üzerinde farklı bir ürettirme yapmanın organizeler sürekliliğini ortaya koyar.
İkinci olukla kolektifin ürettiği araçla çalışma teknikleriyle (otomasyonlarla) "kolektif olan toplumun artık emek gücü" ile kolektif yapı sizler için giderek artan bir boş zaman ortaya koyar. Böylece yeni buluşlar için araştırma geliştirmeye zaman ayırırsınız. Hayati olmasa da sanata ve diğer yaşamsa hazlı olan süreçler ile yaşamınızı lüks kılan, akla hayale gelmez hokkabazlık gibi kullanım değerini size ürettirir.
Ortaya konacak olan Hamlet’in yazıldığı sıra süresince kolektif güç size çalışır. Siz kolektif bilinçle Hamlet’e çalışın diye. Hamlet’in yazılma süreci boyunca siz değil de, sizin yerinize; siz Hamlet’i yazabilesiniz diye; sanatı ortaya koyabilesiniz diye kolektif güç yediğiniz ekmeğinizin buğdayı için tarlayı sürüp eker. Onu un haline getirip yoğurup; çalı-çırpı toplayıp; ateş yakar. Ateşte hamuru pişirir. Pişirdiğini ekmek olukla hamlet yazarken önünüze koyar.
Yine siz Hamlet’i yazarken bu sırada oluşan başınızın, dişinizin, karnınızın ağrıları için elinizin altında bulunan kolektif birikimli ilacı kullanırsınız. Hamlet’i yazmanız sırasında kolektif sizi olası bir aslan ya da yamyam veya darp, gasp, cinayet gibi tehditleri önlediği gibi kaygı içinde olmanızı da önler. Kaygı içindeki adam değil hamlet yazmak üretemez karın bile doyuramaz.
Kısaca güvenlik kaygılarınızı gideren kolektif yaşam olmazsa siz; "bak ben Hamlet’i" yazdım. Haydi, sen de "Hamlet" yaz da görelim?" diyene karşı sizin de; “kolektif olmasa sen de nah Hamlet’i ortaya koyardın" diyen bir sivri zekânız olmayacaktı! Elbette bu zorunlulukla böyle olacaktı. Hamlet’i yazan da android telefonu ortaya koyamayacaktı. Android telefonu üreten sektörde buğday üretemeyecek buğday üreten de bunları yapamayacaktı.
Çiftçi android telefonu yapamıyorsa bu çiftçinin android telefonu yapmağa yetersiz ya da yeteneksiz oluşundan değildir. Aksine kolektif süreçte siz çiftçiliğe göre düşünce ve eylemlerle eğilimli edildiğiniz için çiftçiliği de türlü türlü en iyi şekil yapmanın mesai harcamasıyla, çiftçi gibi düşünmeye başlarsınız.
Çoban olmadan, koyun sürünüz olmadan; koyunun güvenliğini sağlama; koyunu semirtme düşünceniz olmadan; elinizde süt olmadan çoban gibi düşünemezsiniz. Çiftçi gibi düşünüldüğü için çiftçi olunmaz. Şundandır ki atalarımız milyonlarca yıl çiftçilik yapamamıştı. Bu söyleme göre atalarımız baştan beri çiftçi gibi düşünüyor olmakla baştan beri çiftçi olmaları gerekirdi. Eğer çoban gibi düşünüldüğü için çoban olunsaydı atalarımız şunun şurasında 12 000 yıldır değil de milyonlarca yıldır çoban olurlardı değil mi?
Eş deyişle Shakespeare (Şekspir); ortada olmayan Hamlet gibi düşündüğü için Hamlet’i yazmamıştır. Kolektif süreç, Hamlet’i düşündürür sosyo toplum çelişkilerini ortaya koyduğu için ve kolektif süreç Şekspir’e Hamlet yazma olanağı tanımış olur. Ortada toplum ve kolektif oluş yoksa Hamlet yazılamaz. Şekspir bu koşullarda hamlet gibi düşünüp, Hamlet’i yazmıştır. Hamlet yazmayı çiftçide bekleyemez olacağınıza göre, Şekspir’den de çiftçilik beklemeyin.
Gözümüzde, düşünmesini; kulağımız da görmesini beklemeyin. Ama kulak hücresinden istenirse önce bağımsızlaşan hücreyle; sonrada bağımsızlaşan bu yeni hücrelerle göz tipi yeni bir bağıntıyla ortaya koyup, bu hücrelerde de görme yetisi rahatlıkla ortaya konabilir. Eğer Hamlet’çe düşünüldüğü için hamlet yazılsaydı Şekspir’den önce onlarca yüz binlerce yıl önceden beri Hamlet’ler olurdu değil mi?
Çoban gibi düşünemezsiniz. Çoban kişi, kolektif oluşla tıpkı göz hücrelerin de olan özel bağıntılı durum kılınır. Çoban düşünce eylem ve yapa bilirlik olukla tüm enerji ve dikkatini çobanlığa yönlendirir. Kişi günlük çalışmalarını çobanlık ya da çiftçilikle ilgili çalışmaları nedenle kendisini sınırlar.
Çünkü çobanlıkla her tür farklı kullanımını karşılayacağından, kararlı (istikrarlı) durum içinde olur. Genellikle hamlet yazma gibi başka tür enerji harcama eğilimine pek pek merak sarmaz. Yani kolektif süreç te çiftçiliğe; bilgisayar programlama süreçlerini akıtmayıp sadece çiftçilik süreçlerini akıttığından ötürü, çiftçilik az da olsa diğer şeylere yönelimli olmaya karşı barajlıdır. Çok kişi barajı aşmaya enerji harcamaktansa çiftçilik ile istikrarlı olur. Bu kendi içinde kapalı oluştan ötürü çiftçi android üretemez.
Ayni şekilde bir android üreten kişi de, tıpkı aynı hücrelerin gözde görme ile kalp içinde kan pompalama; beyinde de düşünce üretir olarak korteksle; özelleşirler. Kendi aralarında göze, kalbe, beyne göre organize oluş bağıntısı olmaları nedenle yapabilecekleri her bir diğer işi, bu bağıntı nedenle yapamazlar. Çiftçi hamlet yazamıyor da; Hamlet yazan uzay mekiği mi programlıyor?
Göz; "kalbe haydi sende benim gibi gör bakalım" demediği gibi beyin de göze; "haydi sen de benim gibi aritmetik yap, düşün yargıla, senin görme dediğini anlamlı hale getir bakalım" demez. Böylesi söylem gerçeği karartan sömürü dilidir. Şu da var ki çiftçi, çiftçi gibi düşündüğü için çiftçi olmamıştır.
Aksine çiftçi kolektif yapı içinde "çiftçi olmakla özel bağıntılı sözleşme kılınmasıyla; çiftçi olur. Çiftçi olduğu için de; çiftçi gibi eker, biçer, düşünür ve çevresini çiftçi gibi etkiler. Aksi halde çiftçi olmakla, çiftçi gibi düşünemeseydi, buğday üretemezdi. Çiftçiliğin alan eğilimi size, kolaylıkla hamlet yazma şansı tanımaz. Hamlet yazma alanı da, hamlet yazana; kolay kolay android yapma şansı tanımaz.
Aynı şekilde Hamlet’i yazan da; Hamlet’i yazan beyin yetenek olduğu için; hamlet yazmayı düşündüğü için; Hamlet’i yazmamıştır. Kişi, Hamlet yazmayı hazır eden kolektif bir yapı içine doğmakla hamlet yazacak ortamla tanışıp, karşılaşmakla ve toplumun da bir kısım kişilerini o yöne eğilimli yapmasıyla o kişi Hamlet’i yazmıştır.
Eş deyişle hamlet yazılan kolektif ortamla karşılaşmayan kişi, Şekspir de olsa "Hamlet" yazamazdı. Abdi Ağaları olmayan bir ön ittifak içinde, İnce Mehmet yazmak; İnce Mehmet gibi düşünmek olanaksızdır.
Abdi Ağaların ortaya çıktığı; kolektif oluşun üzerine Abdi Ağa kılıfının çekildiği köleci sisteme geçince de; Abdi Ağa gibi sömürücü bir zalime karşı duran "İnce Memed" gibi düşünmemek te olanaksızdı. Bu alana eğim ettirilen kişilerin hepsi İnce Memed’i yazamazsa da "Onuncu köyü" yazar, Zübüğü yazar vs. Sadece Hamlet’i yazmakla Hamlet’i abartmakla da süreç anlaşılmaz olur. Bu da sürüp giden sömürü düzenini karartmak olur.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.