- 640 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
YARDIMSEVER FARE
YARDIMSEVER FARE
Yemyeşil ormanın bittiği yerde büyük bir orman başlıyordu. Ormanın içinden köpüklü serin suları olan bir nehir akıyordu.
Yaşam dolu bu ormanda mutluluk içinde sevimli hayvanlar yaşıyordu. Sevinçlerini ve hüzünlerini paylaşıyor, birbirlerine hoşgörülü davranıyorlardı.
İşlerini yardımlaşarak yapıyorlardı. Yardımlaşma deyince akla Yardımsever Fare geliyordu. Birinin bir sorunu olduğu zaman Yardımsever Fare hemen onun yanına gidiyordu.
Kendi gücünü ve olanaklarını başka birinin iyiliği için kullanmaktan büyük zevk alıyordu. Çünkü o, topluluklar içinde yaşayan canlıların birbirlerine ihtiyaç duyabileceklerine inanıyordu.
Yardımsever Fare arkadaşlarına sık sık:
-Güçlerimizi birleştirip dayanışma içinde olalım, “Birlikten güç doğar.” diyordu. Onlara sürekli yardımlaşmanın önemini hatırlatıyordu.
Yardımsever Fare güneşli bir ilkbahar gününde yiyecek aramaya çıktı. Nehrin kenarında dolaşmaya başladı. Dikkatli dikkatli etrafı gözlerken birden irkildi.
“Bir ses mi duydum, yoksa bana mı öyle geldi?” dedi kendi kendine. “Galiba ben öyle algıladım.” dedi ve yoluna devam etti.
Birkaç adım ilerledi, aynı sesi yeniden duydu. “Ses duyduğum doğruymuş. Acaba ne sesi bu?” diye düşündü.
Sağına soluna bakındı. “Bu benim için bir av mı yoksa tehlike mi? Her ne olursa olsun dikkatli olmalıyım.” dedi. Dikkatle etrafını gözlemeye başladı.
“Evet, ses nehirden geliyor. Kim o? Kim var orada?” diye seslendi.
Alabalık:
-Benim fare kardeş!
Yardımsever Fare:
-Neredesin alabalık? Seni göremiyorum.
Alabalık:
-Ağa takıldım, balıkçılar çekmeden kurtar beni!
Yardımsever Fare:
-Tamam alabalık kardeş. Biraz bekle hemen geleceğim. Sakın fazla hareket etme. Ağa daha fazla dolaşırsın.
-Acele edersen sevinirim. Yalnız ben değilim. Birçok arkadaşım ağlarda çırpınıp duruyor. Acele et lütfen fare kardeş.
Yardımsever Fare:
-Hepinizi kurtarırım. Yeter ki siz sakin olun! Arkadaşlarına da söyle panik yapmasınlar!
Yardımsever Fare daha fazla beklemeden nehre atladı. Yüzmeye başladı. O da ne akıntı onu sürüklemeye başladı.
Yüzdükçe akıntıya iyice kapıldı. Alabalıktan uzaklaşmaya başladı. Sürüklendikçe sürüklendi. Alabalığın sesini duyamaz oldu.
“Beni kurtarmaya çalışırken boğulacak Yardımsever Fare. Keşke beni kurtarması için ondan yardım istemeseydim,” diye alabalık üzülmeye başladı.
Yardımsever Fare;
“Kurtarmalıydım alabalığı. Akıntıyı nasılda hesaba katmadım. Keşke birkaç metre yukarıdan atlasaydım.” derken kendi kendine; bir ağaç dalı gördü.
Birkaç metre aşağıda suya değen ağaç dalı Yardımsever Fare için umut kaynağı oldu.
“Bu benim kurtuluşum olabilir. Benim kurtuluşum alabalığın kurtuluşu demek.” diye sevinmeye başladı.
Tam altından geçerken bir zıplayışta dala tutundu. Üzerindeki korkuyu biraz atlattıktan sonra yavaş yavaş yukarı doğru tırmanmaya başladı.
Yukarı tırmandıktan sonra büyük bir dikkatle aşağı indi.” Umarım balıkçı ağı çekmemiştir.” diye söylenerek hızla alabalığın olduğu yere doğru koşmaya başladı.
Geldiğinde ağın toplandığını ve alabalığın korku içinde çırpındığını gördü.
“Geliyorum alabalık kardeş!” diye bağırdı.
Alabalık karamsar bir şekilde:
-Artık geç Yardımsever Fare. Balıkçılar geldi, birazdan ağı toplayacaklar. Çok istemene rağmen bana yardım edemedin üzgünüm!
Yardımsever Fare:
-Bekle beni alabalık kardeş! Kurtaracağım seni. Nehre birkaç metre yukarıdan atlayıp yanına geleceğim.
Alabalık:
-Yanıma gelmen neyi değiştirecek? Nasıl kurtaracaksın bu zaman darlığında? Balıkçılar ağı toplayana kadar ne yapabilirsin ki?
Yardımsever Fare:
-Seni ve arkadaşlarını nasıl kurtaracağımı birazdan göreceksin.
Yardımsever Fare nehre atladı ve birkaç metre sonra alabalığın yanına gitti. Ağa tutunarak alabalığın dolaştığı ipleri kemirerek kopardı.
Alabalık:
-Sağ ol Yardımsever Fare! Şimdi kuyruğuma tutunursan, akıntıya karşı sürüklenmeni önlerim. Ağı kemirmeye devam et. Arkadaşlarımı da kurtaralım.
Yardımsever Fare:
-Tamam kardeş, tutundum. Sen beni diğer balıkların yanına götür. Onları da kurtaralım.
Yardımsever Fare kısa zamanda ağın iplerini kemirerek tüm balıkları kurtardı. Alabalık ve arkadaşları ona çok teşekkür ettiler. Balıkçılar boş ağı toplarken iplerin kemirilmiş olmasına bir anlam veremediler.
İSMAİL MALATYA