- 1091 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
BU KADIN BENİM BABAM...
Büyüyen yorgunluğumun mertebe bildiği rakımda hangi aklı evvele rast geleceğim de randıman belledikleri nefretin izini silecekler benliklerinden…
Dün bir bu gün iki yarın ise asla olmayacak biliyorum gerçi biliyorum bilmesine de… Babam az sonra gelir. Allah vere annem vakitlice gelse de adam tozutmadan ve dağıtmadan ortalığı hazırlasa çilingir sofrasını. Şimdilerde kadın tedarikli: Bulunduruyor o yetmişlik mendeburu bir de yanına yaptı mı söğüş salatayı… Onla kalsa iyi bizi de tıkıyor odalarımıza hani ne olur ne olmaz kilitliyor kapıyı üzerimize.
Geçenlerde sordum anamgile:
‘’Neden anne buna gerek duyuyorsun?’’
‘’Anlamazsın’’dedi ve gerisini getirmedi de.
Daha iki sene evvel hatta ağabeyim askere yeni gitmişti ki çöktü babam başımıza:
‘’Ne ayak?’’ dedi. Bilmezmiş gibi neyin ne olduğunu ve…
‘’Ne?’’dedik de hatta diyeceklerimizi bir bir hizaya sokmuşken… Koşa koşa geldi anam.
‘’Bey, az yavaş. Onlar daha çok küçük…’’
Beş parmağının izi silinmedi günlerce anamın sol yanağından.
‘’Kadınlığını bil de söyletme beni. Hadi oradan…’’
Babam önceleri böylesine hoyrat ve kızgın bir adam değildi. Ne olduysa o gece oldu.
***
‘’Açın kapıyı. Şikâyet var.’’
Önce annemin sesini duyduk sonra da camın kırıldığını. Tüm mahalleli toplanmış evin önüne:
‘’Hey, sen, Şükrü Efendi.’’
Mazlum bir adamdı oysa babam önceleri ama o gece…
‘’Bey, bey, kapıyı kıracaklar. Aç hadi. Elbette bir suçumuz yok o yüzden bir an evvel anlaşılsın suçsuzluğun.’’
Babam ne için suçlanabilirdi ki hele ki işinde gücünde bir adam. Ha, bu arada babam diğer yakada bir hastanede temizlik görevlisi olarak çalışıyor. Anlayacağınız hakkıyla helal para kazanan bir işçi. Aslında dirliğimiz düzenimiz çok şükür yerinde her ne kadar etin yüzünü senede bir kere görsek de ve her ne kadar anamın elleri gittiği el kapılarında temizlik yapmaktan yara olsa da. Neyse… Anlatayım ben. Aslında anlatsam da geri dönmeyecek eski günler ama…
Babamın kapıyı açması ile polisin ve mahalle halkının babamın üstüne çullanması aynı an’a denk geldi. Hepimiz dehşet içinde olanları izlemeye başladık.
‘’Şükrü Şakir sen misin?’’
Babam yüzükoyun yerdeydi. Ağzından zar zor döküldü sözcükler.
‘’Ne istiyorsunuz benden?’’
‘’Mahalle bakkalının kızını alıkoymaktan şikâyet var hakkında.’’
‘’Tövbe, tövbe. İftira. Hem günah da bu iftira. Benim de kız evlatlarım var. Siz ne dediğinizin farkında mısınız?’’
‘’Kamera kayıtlarından tespit ettik seni.’’
‘’Vallahi yanlışlık var memur bey. Az evvel geldim işten. Aha, şimcik kalktık sofradan ailecek. Tam yatmaya hazırlanıyorduk ki…’’
‘’Kes sesini. Kamera kayıtları yalan mı söyleyecek? Hem senden başka aksayan insan yok yakın çevrede.’’
‘’Ne yani, aksıyorsam suç mu yani üstelik bu benim ayıbım değil ki Rabbim öyle yaratmış.’’
‘’Masal okuma. Kızın ailesi senden şikâyetçi üstelik iki aile daha şikâyetçi senden ayrıca sen bu gün işe de gitmemişin ki.’’
‘’Memur bey, yalandır günahtır. Yapmayın. Ben kız babasıyım nasıl böyle bir iftirada bulunuyor ki bu insanlar üstelik…’’
Babam konuştukça daha da batıyordu ve alıp götürdüler anında zaten aklı gidip gelen bir adamdı görünen o ki kalan aklını da yakında kaybedecekti.
Kamera kayıtlarına gelince hiç kimse böyle bir delil sunmadı hâkime sözüm ona yanlışlıkla silmişti görevli lakin babamdan alınan kanla kızların adli kontrolünde kanıtlar netlik kazandı. Evet, babam büyük bir suç işlemişti ve büyük de bir günah.
O mahpusta bizler ise sokaktaydık. Ev sahibi o gecenin ertesi kapı önüne koydu bizi. Ne gidecek kimsemiz vardı ne de kalacak bir yerimiz. Allah’tan hava yazdı da parkta orada burada idare ettik bir süre.
Derken sattık savdık ne varsa: Anamın annesinden kalma üç beş ziynet eşyası bir de memleketteki arsayı yarı fiyatına. Velhasıl başımızı sokacak bir gecekonduya rast geldik. Allah’tan sahibi Almanya’da işçi olarak çalışıyordu da az paraya kiraladı bize ve altına da imza attık taahhüdün:
‘’Bir yıl dolar dolmaz evi boşaltacağımıza söz veriyoruz.’’
Anam çok kızmıştı adama lakin susturduk onu tez elden yoksa halimiz haraptı kış öncesi.
Derken haberini aldık babamın. Koğuş arkadaşlarını hesabını sormuştu babama yaptıklarına inandıkları ne ise… Akabinde sevk ettiler garip adamı en yakın hastaneye. Kan revan içerisindeydi vücudu ve şoka girmişti. Bir süre yoğun bakımda kaldıktan sonra bu sefer de psikiyatriye sevk edildi adam. Mecburen şok uygulamışlardı ve adam geçmişini silmişti beyninden daha doğrusu bildikleri değildi artık hafızasında kayıtlı olan zinhar yalandı ne dese ve inandırılmıştı başka bir kimlik olduğuna.
Zaten başhekim kesin kararlıydı: Cezası dolana kadar kalacağı mesken artık akıl hastanesi idi. Bizim gidip onu görmemiz ise yasaktı.
Garip anam arada sarma yapar, ev yemeği tatsın diye giderdi lakin almıyorlardı içeri babamla görüşmeye. Durum böyle olunca akıl vermeye başladı anamın akrabaları.
‘’Hal böyle madem boşan sen de. Dön köyüne sana uygun bir adam bulalım. Bak, bizim Naime hanımın ağabeyi yatak döşek. Az dayan o da bıraksın sana malını mülkünü.’’
Anam sepetlemişti akıl hocalarını.
‘’Gidin, def olun. Gözüm görmesin sizi. Sizin gibi akrabalarım olacağına bir başıma bakarım ben çocuklarıma. Ben onun kötü günde de karısıyım üstelik kocam suçsuz. Basın gidin.’’
Hal böyle olunca ne gelenimiz ne de gidenimiz kalmıştı ta ki…
Anamı hastaneden çağırıyorlardı tam kadın temizliğe gidecekti ki bir Pazar sabahı gelen telefonla hepimiz irkildik.
‘’Kocanı salacak hâkim. Dava yeniden görüldü ve davalılar şikâyetlerini geri aldılar.’’
Anamın alı al moru mordu.
‘’Yani, kocam suçsuz muymuş?’’
‘’Aynen. Boş yere hapis yattı senin adam. Olur böyle şeyler. Gel şimdi, al kocanı ve eski hayatınıza geri dönün.’’
İyi de…
Biz düşünüyorduk neyin iyi neyin kötü olacağını ki annem sevinçten bağırmaya başladı.
‘’Yaşasın, babanız eve geri dönecek…’’
Sahi iyi miydi kötü mü ya uyguladıkları elektro şokun sonuçlarını babam bir ömür taşıyacaktı madem… Gerisini getirmemize izin vermedi anam.
‘’İyi günde de kötü günde de biz bir aileyiz. Hem sevgimizle iyi ederiz babanızı.’’
Ve babam döndü eve aslında dönen babam mıydı yoksa…
***
Demek ki her şey yoluna girecekti.
Demek ki babam suçsuzdu.
Öyle ya, adam bir ömür sahip çıkmıştı ailesine.
Öyle ya…
O adam gitmişti ve yerine başka biri gelmişti madem biz de katlanacaktık ama görünen oydu ki bizim artık bir babamız yoktu onun yerine…
Mahalleli biliyordu az çok hikâyemizi ve babamızın iftiraya uğradığı da kanıtlanmıştı ya…
Velhasıl geldi evine ama çok tuhaf huylar edinmişti. Hastanede saçlarının kesilmesine izin vermemişti ve adam resmen saçlarını karısına ördürüyordu uyanır uyanmaz sonra da annemin odasında ne varsa geçiriyordu üzerine: Bazen bir etek bazense şalvar ve boca ediyordu anamın allığını rujunu. Bizler dehşetle izliyorduk onu ve kıvıra kıvıra çıkıyordu sabahın kör vakti ta ki gece olana kadar da yoktu ortalarda.
Biraz oradan biraz buradan duyduklarımızın haricinde pek anlam veremesek de babamın gidişatına; oysaki her hükümlü gibi çekmişti cezasını üstelik temize de çıkmıştı k ve derken…
Bir sabah annem peşine düşecekti ki engel olduk kadına.
‘’Bırak be anne. Demek ki yaşadıklarının etkisinde unutmak istiyor kötü günleri.’’
Ve bir gün döndü eve erkenden. Çantasını çıkardı paltosunun cebinden ve parlayan gözleri ile dikti bize bakışlarını.
‘’O ne, Şükrü?’’demesine kalmadı ki annemin…
Pembe nüfus cüzdanı ile şevk ile bağırdı babam:
‘’Artık Şükrü yok. Bundan sonra Şükriye. Hadi ne duruyorsun kız. Hazırla benim çilingir soframı kutlayalım doğum günümü. Ne duruyorsun, çabuk tutu elini. Kafayı dağıtayım da hazırlanayım geceye. Ne de olsa pavyonda işe başlıyorum. Ah, ah, öyle mutluyum ki. Yaşasın hayat ve çıkarıyorum artık hayatın tadını. Hem bak, bu gün bizim günümüz kardeş…’’
YORUMLAR
Gülüm hn çok kibarsiniz, yorumlarda hissediliyor tevazu, nezaket, sizi tanimasam, görmesem bile. Bu yazınız da güzeldi, sonu boyle bitmesede, yaşadığım gercek hayatin içinde var boyle bir iki ornek. Hukuksal yapilan hatalar ne aci, ama kadın kocasina sımsıkı sarılmış ya, ya da anılarına...Saygilarimla
Gülüm Çamlısoy
Çok çok teşekkür ediyorum değerli şahsınıza ve bana güç veren sözlerinize.
Çok olası bu tip yaşanmışlıklara gözlemlediğimiz etrafımız ne çok hayat saklı kuytularda bazen gizli bazen aşikar.
Ne güzelsiniz dostum.
Yürek dolusu sevgi ve saygılarımla.
Allah'a emanet olun.
Gülüm Çamlısoy
Çok çok teşekkür ediyorum.
En iyi dileklerimle efendim.
Selamlar, saygılar üstadım.
Gülüm Çamlısoy
Hayat ne sunuyorsa çaresiz kabulleniyoruz.
Çok teşekkürler varlığınıza.
Saygılar, selamlar efendim...
sürükleyici ve farklı bir hikaye olmuş, en çok sonuna üzüldüm Şükrü'nün Şükriye olması, ama düşündümde sanki temelinde vardı bana daki farklılık gizliydi sadece eşi biliyordu veya anlıyordu kaderim diyerek sabrediyordu öncesinde gibi, anne neden çocuklarını kilitliyordu odaya?baba rakıyı içtiğinde şarhoş olunca, bu duygularımı öne çıkıyordu acaba? dedim kendi kendime. şişede durduğu gibi durmaz derler ya rakı için durmuyordu demekki. biraz toparlanırsa eklemeler ve çıkarmalarla çok daha anlamlı bir hikaye olacaktır eminim biraz aceleye gelmiş gibi sanki şairem. sevgilerimle....
Gülüm Çamlısoy
Sonuç itibariyle kısa bir öykü yine birbiri ile etkileşimde bulunan aile bireyleri ve kısa tuttuğum dış faktörler belki de bir romana zemin hazırlayan ki İnşallah ilerleyen süreçte en büyük arzum.
Teşekkür ederim ilginize.
Sevgilerimle.
"Geçenlerde sordum anamgile" kısmından öncesiyle sonrası çok farklı. İkinci kısmı yani hikaye kısmını merakla okudum ve beğendim. Gerçi Şükrü Beyin ruhsal geçişine pek tanık olamadık. Aniden Şukriye oldu ve üstelik o halim selim adam pavyona düştü. Namusuyla kalaydı ya da ne şartlar altında kötü yola düştü bileydik iyiydi. Bu anilik gerçekciliğe gölge düşürüyor. Okurken kendi kendime Müjde Ar bile biraz direnmişti dedim. Yine de gerçekten merakla okudum. Hikayelemenizi sevdim. Bence bu istikamette devam.
İlk kısmı beğenmedim malesef. Daha önce defalarca dile getirdiğim konulardan dolayı. O kısımda değişen hiçbir sey yok.
İlk kısım deneme gibi duruyor ve esas okunacak kısımı gölgeliyor. Ayırabilirsiniz ya da hikayeye yeni bir giriş yapabilirsiniz bence. Böylece öykü nefes alır.
Ek: Bir konuyu anlayamadım. Baba neden "ne ayak" diye sordu çocuklara. Kadın ne için onlar daha küçük dedi. Bir sey kaçırdım sanırım.
Sevgiler.
Aynur Engindeniz tarafından 9/23/2017 4:20:49 PM zamanında düzenlenmiştir.
Gülüm Çamlısoy
Yeniden güncellerim ben de dilediğiniz gibi.
Çok teşekkür ediyorum. Kalemi yeniden oynatıp gereken düzenlemeleri yapacağım.
Var olun.
Sevgilerimle.
Gülüm Çamlısoy
Teşekkür ediyorum yeniden.
Sevgiyle kalın.