- 1147 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DELİYE HER GÜN BAYRAM (!) MI?
İbâdet insanların baskı zincirlerine bağlanarak teslimiyete sürüklendiği bir halden ziyâde tefekkür ve özgür iradelerin gönüllerde doğurduğu itminân ve muhabbetle beslenen bir farkındalık sunumudur.
Her şeyin özü sevgi ile kanatlanan ibadettir. Sorumluluklar ve haklar bu bilinç ile yerine getirildiğinde sıradanlıktan kurtulur. Böylesi bir ruh hali bütün bir hayatı bayram iklimine dönüştürür.
Tüm bayramlar birer müjdeleme ve müjdelenme iklimleridir gönülleri ihya eden.
Bayram hali; genel olarak hayatın mat ve rutin akışı içerisinde yakalanan farklı bir iklimdir sanki.
Bayram gül yüzlü bir mevsim değişikliğidir sıradan insanlık mevsimleri içerisinde.
Bayram; bir farkındalık halidir. Sayısız ihsanları keşfetme ufkunda nezih bir soluklanıştır.
Bayram; ulaşılan ruhî ve fiziki güzelliklere karşı halin lisanıyla dillenerek içten kaynayan coşkunun kollarında sunulan bir şükrânedir mevlaya.
Bayram; bir tatil, eğlenme ve eğlence fırsatı anlayışıyla benlik ve bencilliğin soğuk koynunda kendini kaybetmekten ziyade, birlik ve beraberlik ruhunun sıcak aguşunda bulmaktır kendini.
Bayramları mutluluk diyarlarına doğru coşkuyla kanatlandıran en büyük rüzgâr paylaşabilme rüzgârıdır. Bu rüzgâra yüreğini açanlar ulaşır ancak gerçek ruhuna bayramların.
Yokluğu ve mahrumiyeti paylaşarak etkisini az da olsa kırmak.
Acıyı ve hüznü paylaşarak içinde çaresizce kıvrananların sancısını azaltmak.
Huzuru ve coşkuyu paylaşarak mutluluğun kollarında keyif çatmak.
Ve benzeri daha nice paylaşımlar sonucu doruğa çıkar bayramların gerçek anlamları.
Bayram; küskünlüğün ve dargınlığın çatık kaşlı, fesat tedirginliklerinin kâbusundan kurtularak selamın ve affın merhametli koynunda soluklanmak.
Unutulmamalıdır ki hayat ne küskünlüklerin anaforunda örselenecek, ne de çatışmaların kasırgalarında yok edilecek kadar ucuz ve uzun değildir.
Bayram; mutluluğu ve huzuru yeniden keşfedebilme bahtiyarlığına açılan kutlu bir kapıdır.
Bayram; kâinat kitabının sayfaları arasında ulaşılan hassas tefekkür okumaları sonucu öncelikle rabbini sonra da kendini buluş halidir insanın.
----- o -----
“Deliye her gün bayram” diye bir özlü sözden bahsedilir. Aklın dengesinden uzak kalışın savrukluğunu bayram kabul etmek bir başka delilik olsa gerek aslında.
Bayram bir delilik hali olmaktan çok akıllılık halidir. “Akıllıya, aklının farkında olana, bu farkındalıkla iman ve kulluk kapısından ayrılmayana her gün, her iki cihan bayram olsa gerek” diye düşünmekten kendini alamıyor insan.
Çünkü insanın bizatihi kendi varlığı acabâsız ve bitimsiz bir bayram vesilesidir akledebilenler için. Fıtratına latif bir şekilde işlenmiş olan tezyin ve terkip lütufları bir şükür bayramı nedeni.
Lütufkâr bir yaratıcının zarafetle tezyin ettiği bir fıtratı okumakla ulaşılan hamd ve sena halidir bayram. Dilin, gözün, kulağın, aklın, fikrin, yüreğin ve bilcümle organların farkındalık bitimsiz bir coşku ve şükrünün çağıl çağıl akışını hissetmektir bayram
Bayram; yalanlanamayacak, göz ardı edilemeyecek nice nimetlerle ziynetlendirilmiş kâinat sofrasını hazırlayan Rezzak-ı âleme minnettar bir şükür sunusudur aklın ve imanın kantlarında.
Gözlerden ışıl ışıl yansıyan muhabbet ışığı, yüzlerde ki güneş gibi sıcacık tebessümler, davranışlardaki zarafet dolu güzellikler bayramları engin bir huzur denizine dönüştürürler.
----- o -----
İman ve akl edebilenler için bütün bir hayatın içinden bir nice bayram nedenleri keşfetmek çok zor olmamakla birlikte bir başka açıdan bakıldığında Bayram; bir göz aydınlığı halidir nice zamanlara serpiştirilmiş.
Cuma gününün ilahi otoriteyi ve bereketi hatırlatan ve hissettiren yüzüyle insanlığın ufkuna haftada bir ikaz gibi doğması manidardır. İnanç ve değerlerin unutulmaması ve ifsat edilmemesi gerektiğini bir şuur olarak diri tutanlara bir bayram muştusudur.
Din, akıl, nesil, can ve mal emniyetlerinin sağlandığı kutlu bir atmosferin huzuru ile beklenen ve kutlanan bayram iklimleri olmuştur cumalar saadet asrında ve o asra özenen zamanlarda.
Bu bağlamda bütün bir ömre yayılan ve günde beş kez hatırlatılan buluşma çağrısını göz ardı edip lisanı halleriyle o yüce makama sanki “Sadece Cuma günlerinde haftalık buluşmalar yeter” anlamında bir kulluk dayatanlar kime bayram ettirdiklerini düşünmeli değiller mi?
Ramazan ayında oruç tutabilecek kadar vücut, akıl ve iman sıhhatine, ruh selametine sahip olduğunun farkında lığıyla hayat bulan bir mutluluk kanadıdır Ramazan bayramı.
Oruç ruhunda irade terbiyesi, güçlüklere karşı dayanma gücü ve kulluk bilinci taşımaktadır.
Ruh ve kalbin derinlik ve güzelliklerine nüfuz edebilmekle ulaşılır onun emredilişinde ki gerçek ruha.
Oruç Allaha yakınlık kazanmanın kurbiyetin bereketi, emin bir sığınak ve sağlam bir manevi kaledir.
Ramazan ayı’nın feyiz ve bereketli ikliminden gereğince yararlanabilen yüreklerin bu şuur içerisinde sonlandırmayı başardıkları ay için bir şükrânedir sonunda kutlanan bayram.
Bu ay içinde rabbin rızası için O’nun dilediği zaman zarfında ve yine O’nun yasaklarına riayet edenlerin ahde vefalarına biçilen kıymetin zerre nispetinde bir uygulamasıdır bayram.
Yüce yaratıcının ahlakı ile ahlaklanarak; elindekini paylaşabilen, düşenin elinden tutan, zalimin karşısına dikilen, kusur edeni affetme büyüklüğünü gösteren, sevgi ve merhamet kanatlarını gerebilen nezih ruhların hak ettiği bir hediyedir bayram.
Bütün bir ramazanı, feyzini, bereketini mutluluğunu göz ve gönül ardı edip sevinç günlerinde ikram edilen şekerlere takılıp kalarak bayramı “Şeker Bayramı” basitliğine indirgemek deliye isnat edilen bayram sevinciyle aynı ruh açmazında kaybolmak gibidir sanki.
Kurban bayramı ise bir adanmışlığın destanını yazan engin yüreklerin simgelendiği, onlara imrenme ve özlem dolu ruh coşkuları ile ihya edilen nadide günlerindendir insan ömrünün.
Kurban bayramı ile hissedilmesi gereken ya da hissettirilmesi arzulanan şey “et bayramı” yapmak değildir. Bütün bayramlarda olduğu gibi bir paylaşma ve yardımlaşma ruhunun coşması ile birlikte bambaşka mesajlarda içermektedir farkına varılması gereken.
İmanın tüm vehim kabuklarından sıyrılarak üryan duruşu,
Kulluğun bütün endişe ve heves prangalarını kırarak özgürlükle şahlanışı,
İman ve iman edilene olan aşkın hatırına canın adanışı,
İman ve onu özümsemiş, onunla beslenen ruhun yücelere tırmanışı,
İman ve onun izzetini tadan yüreğin akıl ve mantığa meydan okuyarak kanatlanışı,
Amansız bir deneme kıskacında sınanan imanın şaşırtan başarısı,
İman nimetinin kıymetinin farkına varan iradenin tüm dünyevi hesaplardan arınışı, saf iman halini alışı,
İmanın ihsana dönüşmesi sonucu yazılan bir destanın insanlık tarihi boyunca tekrar tekrar, büyük bir coşku içerisinde okunuşu,
Mal ve evladın bir fitne (sınanma vesilesi) olduğu bilinciyle bu tür eğilim, tutku ve kokuşmalara karşı kazanılmış bir zaferin ilanı,
Bir başka deyişle; İblisin ayak oyunlarına takılmadan menzile ulaşabilme mücadelesinin insanlığı hediye edilmiş nadide destanı,
Allah’ın “bak!” dediği yerden bakamamanın getirdiği müfsit ruh hali ile bakmak şaşı bakışlar ortaya çıkarır böylesi sıra dışı bir olayda.
Bu açmazlara düşmemek bu bayramı iblisin elinden çekip almayı beraberinde getirecektir.
----- o -----
Hayat güzergâhındaki seyr-ü sefer esnasında hayatı bir bayram havasında yaşamamıza vesile olacak olan güzelliklere bayram nefesli kimi rayihalara ulaşmak bazen düşülmesi kuvvetle muhtemel olan kötülüklerden kaçınmak, temiz kalmayı başarmakla mümkün olur ki bu kazanım uhrevi iklimler için de birer bayram muştusudur.
Hayatı nefis ve hevesin yoğun tasallutundan biraz olsun kurtararak mevlaya, O’nun göstermiş olduğu hayat tarzına adanmış nefesler haline getirebilmek sanki bir bayram ikliminde hissettirir inanan insana kendisini.
Teslimiyet ve ibadet üzere olmak iman eden kalplerin bitimsiz bayramları olduğu gibi gaflet ve taşkınlıklar ise iblisin özlemle beklediği bayramlarıdır.
Dostluk ve kardeşliklerin geliştiği ortamlar iman dolu gönülleri huzur ve mutluluğa gark eden nadide bayram halleri iken düşmanlık ve garazlar iblisin sevinç zamanları yani çılgın bir sevinçle kutladığı bayramlarıdır.
İblis yılın tüm zamanlarını bir karnaval, bir bayram coşkusuyla yaşarken gafletlerimizden dolayı, bizler birkaç günlük bayramlarla yetinmenin sığlığında kaybolmamalıyız.
Teslimiyet ruhuna dayalı bir şükür bilinci ve kulluk şuuru içerisinde ziyadeleştirmeliyiz ömrümüzün bayram iklimlerini.
----- o -----
Bayram özünde paylaşma ruhu taşıyan bir saadet iklimidir. Duyguları paylaşmak, aklî ve tecrübî birikimleri paylaşmak, fiziki ve fiili bereketleri paylaşmaktır bayramı bayram eden ruh.
Paylaşmanın hayat bulamadığı tüm bayram tasavvurları bencillik ve gösteriş savruluşlarından ibarettir. Böylesi tasavvurlar bayramları boğazlayan, nefessiz bırakan cani birer el gibidirler.
Bayram bir esenlik çağrısıdır insanlığa. Hayatı ve toplumu şefkat kanatları altına alarak yeryüzünün esenliğine yapılan bir çağrı.
Bayram genel anlamda çeşitli kültür ve inanç yelpazesinde bütün bir insanlığı, özelde ise İslam toplumunun belirli günlerini huzurla taçlandırarak bütün bir geleceği olumlu etkileyen günleridir. Böylesi günlerde barış ve muhabbet rüzgârlarıdır iklime hâkim olarak insanlığı kanatlandıran şey.
İslam toplumlarını ayakta tutan bağ temelde iman ve kardeşlik bağıdır. Bu bağ maddi unsurların sığ ve çıkarcı ortamlarında değil yüreklerin hayat sunan ortamlarında gelişen bir bağdır.
Bu bağ ile aradaki bütün yapay ayrılıkları yok edip, yerine onları bir muhabbet frekansında tatlı ve uyumlu bir tını haline getirmektir bayram.
Bir gönül tahtına kurulma şansıdır bayram. Bu şansı gönlünü insanlara açabilecek yürekler yakalayabilir. Bayram iklimi sunanlar hayat bulurlar bayramlarda. Bu anlamda hayatın tüm zamanlarını bayram gibi yaşamak ve yaşatmaktır hayatı anlamlı kılan şey.
Bayram paylaşmaktır zamanı paylaşırken duyguları da; samimi ve fedakâr bir ruh ikliminde.
İlgisizlik ve yürek cimrilikleriyle hayatı birbirlerine zindan ettiklerinin bile farkında olamayan insanların birkaç günlük yapay gösterisiyle kazanabilecekleri bir şey değildir bayramın ruh ve iklimi.
Bayramlar gözle görülen, müşahede âlemindeki uyum ve insicamdan çok metafizik âlemdeki muhabbet semasında kanatlanan duygular ile anlam kazanacaktır.
Bayramlar; bir dağ gibi yaslandıkları baba dağları ulu bir çınar gibi devrilmiş olan gariplerin gönlünde oluşturulacak şefkat iklimleriyle hayat bulur en çok.
Bayramlar; bir liman gibi sığınarak bütün endişe ve korku kasırgalarını kucağında erittikleri ana kucağı serap olmuş mahzunlara munis bir kucak olmakla ruh kazanır en fazla.
Bayramlar; hayatın çeşitli cilve ve silleleriyle zayıf düşmüş muztazaf yüreklerde bir muhabbet iklimi oluşturarak elde edilecek kazanımlarla ulaşacaktır arzulanan atmosfere.
Bayram güzeldir güzel olmasına da âh şu gurbetler olmasa. Gurbette bayram zordur, zordur fiziki firakların kucağında dostsuz, çaresiz kalmak.
Ama ya ruh gurbetlerinde karşılamak bayram muştusunu; Eş, dost ve akrabalar içindeyken bile yüreğin kan ağlayan gözleriyle vuslatsız hasret ufuklarına çakılıp kalması? Böylesi bir gurbetin kucağında mahrum ve mahzun kalakalmak?
Böylesi bayramları hüsran ve hicran çölünden çekip alabilmek belki de bir tebessümümüze, yürekten gelen bir tatlı sözümüze, dua dua kanatlanan candan bir selamımıza muhtaçtır, ne dersiniz.
Bayram etmek ve bayram eden yüreklere vesile olabilmek çok mu zor acaba?
Örneğin; sılasını yaşadığınız belde ve mekânların içinde gurbeti soluyan canların olduğunu düşünmek. Bayramın ilk gününde öncelikle onların bayramını tebrik edebilme nezaketini göstermek ayrı bir zarafeti olsa gerek insan ruhunun.
Bu zarafeti yakalamayı başaran canlar mahzun ve hüzünlü yüreklere sundukları bu güzellikle sanırım mevlanın katında ihsanların ve derecelerin en zariflerine, bayramların en özgesine mirasçı olacaklardır.
Enteresandır ki; ağızların tadını bozan ve hatta kimi yürekler için amansız bir kabus, bir tükeniş, yok oluş olarak hissedilen ölüm hadisesi bile böylesi bir hayat ile ziynetlenmiş olanlar ruhlarda bir bayram muştusu olarak algılanır.
“Ölüm ölene bayram, bayramda sevinmek var / Oh ne güzel, bayramda tahta ata binmek var” dizeleri böylesi bir ruhun gönüllerde coşkuyla kanatlanmış sedasıdır.
Hülasa olarak denilebilir ki; Bayramlar gerek gönül gerekse ruh iklimlerinde elde edilen güzel kazanımların sonunda ulaşılan bir ruh halidir ki; bu hal hem dünyayı hem de ukbayı kuşatan bitimsiz bir mutluluk sarmalıdır.
Tüm yaşantısıyla gönüllere bir bayram muştusu gibi doğan, iliştiği hayatları bayrama dönüştüren ve hayatını bir bayram huzur ve zarafeti içerisinde yaşayan yürekler olmamız dileğimle “Mübarek Ramazan bayramınızı tebrik eder, sevdikleriniz ve sevenlerinizle nice bayramlarda soluklanmanızı Cenâb-ı Mevlâ’dan niyaz ederim efendim…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.