mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır
mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır
bir yokmuş, iki de yokmuş. üç varmış, beş varmış.
dört annesinin arkasına saklanmış.
dedem kulağıma, sayıları rahat bırak evlat üçün beşin hesabını tutma diye fısıldamış.
aylardan şubatmış.
marta da artık az kalmış.
bir çocuk, nenesinden, "mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır." diye bir söz duyduğundan beri
bu sözde geçen martı bekliyormuş
.bu sözle ilgili çeşitli hayaller kuruyormuş.
mesela birinde, mart gelince, biri elinde bir davul gezer kasabayı ve bağırır: "mart geldi, yakalım kazmaları kürekleri ey ahali!" diye.
sonra herkes kapısının önüne büyük bir ateş yakar. sonra yansın kazmalar.
sonra da artık hep ve her şeye kapıdan bakarız diye düşünüyormuş.
çünkü pencere deliklerine duvar örülecek sanıyormuş
her gün annesine, babasına yahut bir büyüğüne "mart geldi mi" diye soruyormuş.
her hayır sözü onu biraz daha meraklandırırken, yeni yeni mart düşlerinin beşiğinde sallıyormuş.
karın lapa lapa yağdığı, kimsenin evinden dışarı adım atmadığı bir sabah,
o malum soruyu yine sormuş.
tam "hayır" sözünü beklerken, "evet yavrum bugün martın biri." demesin mi nenesi.
çocukta bir heyecan bir sevinç ki sormayın gitsin...
nenesi bile şok olmuş çocuğun bu haline.
çocuk artık birşeyler olmasını bekliyormuş. kulakları hep dışarıda, gözleri hep kapıdaymış.
mart gelmiş ya, artık camdan bakmıyormuş.
ama akşam olmuş. herkes tarhana çorbasının kokusuyla dolan yer sofrasında yerini almış.
çocukta bir hüzün varmış.
canı da çorba içmek filan istemiyormuş.
annesi "neyin var oğlum senin" diye sormuş
ve bu, çocuğun beklediği soruymuş.
"bugün martın biri dedi nenem. ama benden başka kimse kapıdan bakmadı. kazma kürek de yakmadı. " sofrada bir kahkaha tufanı kopmuş.
çocuğun morali iyice bozulmuş.
dudakları büzülmüş, göz yaşları kirpiğinin ucunda duruyormuş.
sonra dedesi almış onu kucağına ve anlatmaya başlamış.
"benim tatlı ve akıllı torunum, kış aylarının en soğuk, en karlı, buzlu geçen ayı mart olduğu için, hatta bu soğuklardan ötürü kimse kapıdan dışarıya adım atamadığı için eskiler, mart kapıdan baktırır demişler. ve bu çok zor geçen kış günlerinde ısınamadıkları için, yakacak odun bile kalmadığından da kazma kürek yaktırır. demişler. yani martta senin düşündüğün şeyler olmaz." diyerek saçını okşamış.
çocuk tabi hem hayal kırıklığına uğramış, hem de çok şaşırmış duyduklarına.
şu büyüklerin de ne garip ve anlaşılmaz lafları var böyle arkadaş demiş kendi kendine.. ve düşündükçe, o da tıpkı sofradakiler gibi gülmüş kendi hayallerine...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.