- 591 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BİRİNCİ VAZİFE
Atatürk ”EN BÜYÜK ESERİM” dediği Cumhuriyeti yine en güvendiği gençliğe emanet ederek ebedi dünyaya intikal ettiğinden bu yana yetmiş yıl geçmiş.
Bugün cumhuriyet konusunda büyük kazanımlar varsa da büyük kaygılarımız da var. Her şeyden önce -aslında bugünün sorunu olmayan- gençlere güvensizlik var. Halbuki Yüce önder onlara güvenmiş ve mirasını da onlara emanet etmişti.
Belki gerçek çıkmazımız gençler değil, bu çok değerli varlığı koruyacağız korumasına da, nasıl, koruyacağımızı bilmememiz. Hani size bir canlı çiçek veriyorlar ve “Bunu koru, buna gözün gibi bak.” diyorlar. Bu verilenin değerli olduğunu biliyor ve gönülden de onu kollamak istiyorsunuz. Ancık nasıl, nelerden koruyacağınızı, nasıl besleyeceğinizi bilmiyorsunuz. Ne kadar özenli olursanız olun bir noktada sizin özeniniz bir işe yaramayabilir hatta onu öldürebilir bile. İşte bu durumu düşünen Atatürk, Cumhuriyetin muhafızlarının iyi eğitilmesini istiyor. Onlara tehlikenin ne olduğunun ve cumhuriyeti nasıl korumaları gerektiğinin öğretilmesini istiyor. Bir başka ifade ile muhafızların maddi donanmalarının yanı sıra bilgiyle de donanmasını istiyor. Eğer böyle olmazsa koruyorum, derken yıkmaları işten bile değil.
Cumhuriyeti korumak için nelerin tehlike olduğunun ve tehlikenin nereden, nasıl gelebileceğinin tespiti de gerekiyor. Bu saptamanın bir fikir birliği oluşturması da gerekiyor. Yoksa herkes ayrı tehlikeye yönelir, kendine göre öncelik oluşturur ve savunursa güç bölünecek, zafiyet oluşacaktır. Belki de gerçekte tehlike bile oluşturmayan şeylerin üzerine gidilecek, gerçek zafiyeti bunlar oluşturacaktır. Muhtemelen düşmanlar hedef şaşırmamızı isteyecek ve bu konuda yalancı kaleler de oluşturabilecekler, bizim şaşkınlığımız onların ekmeklerine yağ çalacaktır.
Cumhuriyet vatan demektir, cumhuriyet varlığımız demektir, cumhuriyet bayrak, bağımsızlık, mutluluk demektir. Cumhuriyet bizim için her şey demektir. Öyle ise onu kuru bir ifade olarak düşünmemeli, canlı bir varlığı koruyormuş gibi korumalıyız.
Tehlike vatan için ne ise cumhuriyet için de odur. Tehlike milletimiz için ne ise cumhuriyet için de odur. Kısaca milletin düşmanı onun her şey, cumhuriyetin de düşmanıdır.
Laiklik tehlikededir, cumhuriyete olduğu kadar vatana da, milleti de yöneliktir bu tehdit o zaman. Terör vatanı, ülkenin bölünmez bütünlüğünü tehdit ediyorsa cumhuriyetin de düşmanıdır.
Öyleyse bu tehditler ancak uyanık olmakla ve çalışmakla giderilebilir. Laikliğin tehlikede olduğunu gören ve tüm gücüyle mücadele eden insanların mesela Türkçe’mizin de tehdit altında olduğunu bilmeleri gerekiyor. Türkçe’miz elden giderse koruduğunuz hiçbir değerin önemi kalmaz. Teröre karşı duyarlı olan insanımızın, aynı duyarlılığı çevrenin korunmasına da göstermesi, savurganlığın bizi dış güçlere muhtaç ettiğini de kabul etmesi gerekiyor. Top yekun bir mücadele verilmeden cumhuriyet korunamaz.
Cumhuriyeti korumak güç ister, sabır ister. Her şeyden önemlisi çalışmak ister. Yan gelip yatarak, birkaç resimle, birkaç rozetle, meydanlara çıkıp slogan atmakla olmaz. Ekonomimizi güçlendirmeden, kendimizle barışmadan, tarihimizle barışmadan, uyanık olmadan cumhuriyeti koruyamayız. Bir millet olarak birliğimizi sağlamadan, aile yapımıza sahip çıkmadan, geleneklerimize sahip çıkmadan, bizi biz yapan özellikleri bir kenara atarak cumhuriyeti koruyamazsınız.
Belki koruyorum zannedersiniz ama o cumhuriyet Atatürk’ün Cumhuriyeti olmaz o zaman. Bu dediklerimi kabul ediyorsanız; inancınız, siyasi görüşünüz, kılığınız, saç şekliniz ne olursa olsun, siz de Atatürk’ün cumhuriyetinin yüksek seviyeli muhafızısınız, aramıza hoş geldiniz.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.