- 790 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
BİR İŞ BULMA HİKAYESİ
Yıl 1991 idi.
O zamanlar yeni evliydim, memurluk imtihanına girip kazanmış, atama bekliyordum. Ancak, atamalar ani bir kararla durdurulmuştu. Açılıncaya kadar geçici işlerde çalışmak için iş arıyordum. Ankara, Yenimahalle’den tanıdığım komşumuzun oğlu Sabri ağabey, bir bakanlıkta müşavir olarak çalışıyordu. Derhal eline kağıt kalem almış, bir şeyler yazarak bana bir kart vermişti. Dediği gün ve saatte belirttiği yere gittiğimde kartı bizzat vereceğim ilgili kişiyi sormuştum. Demişlerdi ki,’ Koş, koş, aracı çıkış yapıyor.’’ Koşarak aracına yaklaştığımda soluk soluğa kalmıştım. Bir anda korumaları etrafımı sarmıştı ne oluyor ? diye. Hatta korumalardan birisi derhal silahını çıkarmıştı. Çok korkmuştum beni vuracaklar diye. ‘’ Durun ‘’ demiştim, ‘’ durun, benim amacım bu kartı vermek. ‘’ İlgili kişi makam arabasının açılan penceresinden bana eliyle işaret etmişti ’ Gel, yaklaş!’ diye. Koşarak gitmiştim yanına. Kalbim küt küt atıyordu. İlk kez yakından bir devlet büyüğünü görmüştüm. Hem de beni çağırmıştı. Kartı verdiğimde okumuş ve bana demişti ki : ‘ Şimdi git yemekhaneye, müdürü gör, seni garson olarak işe alsınlar.’
Koşarak yemekhaneye gitmiştim. Sorumlu müdüre durumu anlatıp, kartı ona da göstermiştim. Okumamıştı bile kartı. Tebessüm ederek demişti ki : ‘’ Sen, bu iş için gelen belki de 8 ci, 10 cu kişisin. Gelmeyen olursa, beklersin sıranı, sıra sana gelince başlarsın işe, ama bu aylarını, yıllarını alır.’’ Donup kalmıştım. ‘’Nasıl yani? ‘’ diye sorduğumda, ‘’ Arada bir bana uğra, bu şekilde seni işe alamayız.’’ Demişti. Ruhumu acıtan bu cümle üzerine kartı orada yırtıp atmıştım. Tam bir hayal kırıklığına uğramıştım. Ağlamak istemiştim, gözlerim dolmuştu, göz yaşımı içime akıtmıştım.
O binadan çıkıp, karşı caddeye geçmiştim. Bir başka binanın ilan panosuna ‘’temizlik elemanı aranıyor ‘’ ilanı asmışlardı. Tamam demiştim kendi kendime. Bu iş de olur. Açık bulduğum kapıdan içeriye girdiğimde selam verip, derdimi anlatmak için müsaade isteyip oturmuştum. Özetle iş aradığımı söylemiştim.’ Referansın var mı?’ derken üstümü başımı iyice süzmüştü. Bakışlarından bunu anlamıştım. Referansım yoktu. Kimseyi tanımıyordum. O anda demiştim ki : ’ Benim bu işte çalışmam lazım. Yeni evlendim. Referansım da Allah’tır. Merdiven de süpürürüm, temizlik de yaparım. Yeter ki iş olsun’ Gayri ihtiyari, ev telefonumu almış ve bir gelişme olursa arayacaklarını söylemişti.
Yıl 1991 idi. Kaç yıl olmuş? Hala telefon edecekler.
Çok şükür o tarihten altı ay sonra, atamalar serbest bırakılmıştı da, ben de devlet memuru olabilmiştim. Ama o altı ay bayağı maddi sıkıntılar çekmiştim. En büyük hayat tecrübesini de o zaman öğrenmiştim : Allah darda kalan kullarına her zaman ve her koşulda yardım eder, sabırlı olalım, yeter ki kalplerimizi bozmayalım.
Sağlıcakla kalınız.
Vecdi Murat SOYDAN
19/09/2017-Isparta
YORUMLAR
Herkesin var valla böyle bazılarına göre küçük bazılarına göre çok büyük işler.Fakat yukardakilere göre hava hoş.O alsın tereyağını balı ekmeğin üzerine sen kuru ekmek domates var mı akşam evinde onu bile nasıl alacağını kara kara düşün hele..
Güzel bir yazı.Saygılar