Ayı Oynatıyoruz
baktım da şöyle bir,
hava kirli toprak kirli insan pis.
nasıl bu hale geldik ve nasıl koca dünyayı berbat hale getirdik dedim kendime.
çıkamadım işin içinden.
tamam, evet temel sebep dini yaşamamak ama,
asıl önemli soru buna sebep ne?
ne vardı dışarıda islamda olmayan ki,
çekti,, kopardı islam bağımızı.
sadece hüsran vardı peki insan, hüsrana bu kadar mı meraklı?
hoşgörü, dürüstlük, cömertlik, selam ve selamet,
ve helal lokma, saygı, huzur ve dahası... hepsi bize islamla gelen ihsandı.
nefis dediğin şey ilk insanla beraber vardı.
yani, onlar da nefsi olan insanlardı.
öyleyse nefse yükleyip herşeyi,
ayı mı oynatıyoruz istediğimiz gibi...
ahh" dünya bir gölgelikti. aslında hepimize de bu söylendi ama haşa güneşi doğdurup batıran bizmişiz gibi, nasıl bir kibre kapıldık böyle? nasıl büyüklendik ve canımız elma çekti diye
nasıl da koparıverdik beş on tane elmayı elimiz ve vicdanımız hiç titremeden.
ne elimize ne dilimize ne belimize sahip çıkabildik.
aksine, bedenin faniliğini bile bile,
aslolan, ruh iken,
esiri oluverdik saçımızın bir teline bile.
ah insan, ne cahil, ne akılsız varlık hem de akla ve iradeye sahip yaratılmış iken.
ahmak mı demeliyim yoksa, elinde olanı kullanamayan bir ahmak.
neyimize güveniriz ki dünyada ebediyyen kalacakmış gibi insanlıktan çıkaran işler yaparak, üstelik bir dakika sonrasından bile haberdar olmayan acizlerken.
ah insan olma günü gelmeli bir an önce.
dünya iki ayaklılarla dolu ama insanlığa muhtaç.
kardeşlik günü gelmeli bir an önce,
birinin parmağına iğne batınca tüm müslüman aleminin canı yanmalı.
yarınlar için insan bu günü insanca yaşamalı. yoksa kimsenin hak idda etme cürretinde bulunması, yarınlar için, çocukları için hayal kurması malesef yine bir ahmaklık olur.
ne diyelim dostlar sözün fazlası da israf olur.
isteyelim, gayret edelim, inşallah kelimesinin gücüyle diyelim; inşallah yarınlar güzel olur.