- 464 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Lütfen Artık Anız Yakmayalım!
Hafta sonu Gerger’e doğru yol alıyorum. Öğretmen olan kızımın görev yerini görmeye gidiyoruz. Narinceyi geçiyoruz. İlk virajı dönüyoruz. Her tarafı dumanlar kaplamış. Gökyüzü tamamen kararmış. Tarla sahibi, buğday hasatının yapıldığı yeri yakmış. Etrafta kimsecikler yok; ateş kısmen sönmüş gibi görünse de halen içten içe devam eden yerler mevcut.
Baş belası olan anız yangınıyla arazi simsiyah olmuş. Toprak, otlar, içinde canlı cansız ne varsa, her şey simsiyah. Börtü, böcek, tarla kuşları yuvalarından eser yok. Aslında canlı denen bir şey yok. Araziden elektrik, telefon direkleri de yangın tehlikesiyle karşı karşıya.
İlerlememiz esnasında, elektrik ve telefonun direklerden birinin yanında dörtlülerini yakıp bekleyen bir araç görüyoruz. Direğin dibinde elinde bidonla su döken bir adam var. Etkilenip duruyor ve iniyoruz. Adamın yanına gidip selam veriyoruz. “Amca hayırdır?” dediğimizde, “Bu işin hayrı, mayırı kalmamış. Ya bunlar nasıl insanlar, hem araziyi-anız yakıyorlar, hem de çevrede ki yerleşim alanlarını elektriksiz ve telefonsuz bırakacaklar. Baksanıza ağaçtan direk, dibinden tutuşup, yanmak üzere...” diyerek hayıflanıyor ve memnuniyetsizlik ifadesi olan haklı tavrını ortaya koyuyordu.
Gerçekten de direk yanıyordu. Belki yaşlı amca durmayıp ve suyla söndürmemiş olsaydı, direk tamamen yanacak, tellerin kopması sonucu elektrik ve su kesilecekti. Belki de birçok köy, mezra ve Gerger ilçesi karanlıkta kalacak ve iletişimi kopacaktı.
Göstermiş olduğu hassasiyetten ve sergilediği tavrından dolayı amcamıza onlarca kez teşekkür ettik. Gerçekten amcamızın bu hareketini gösterecek ender insanlar vardır. Hele yolda giderken arabanı durduracaksın, yanmakta olan direği söndüreceksin. Gerçekten zamane insanları yapmıyor. Gaza basıp gidiyor, dumandan etkilenmesin diye.
Her zaman söylüyoruz. Anız yakmayın diye. Anız yakmakla sadece toprak kavrulmuyor tarlada kuş, börtü-böcek gibi ne varsa hepsinin sonu oluyor ve soyu tükeniyor. Ne yazık ki, insanlar pek de buna aldırış etmiyor, tarlasının temizlenmesine uğruna, bütün canlı-cansızların yok olmasına sebep oluyorlar.
Geçen günlerde bir arkadaşımız anlatıyordu.
“Anızları yaktıktan sonra tarla içerisinde gezerken, yanan bir cismin olduğunu fark ettim ve yaklaştım. Yanan cismin kuş olduğunu ve tamamen yandığını gördüm. Vicdan azabı yaşarken, bir yandan da “acaba bu kuş neden yangından kaçamamış” diye düşündüm. Ayağımla kuşu itekleyince, başımdan kaynar sular döküldü, kuşun altında 3 tane yavrusunun olduğunu gördüm. Kuş, yangından yavrularını korumak için kaçmamış ve kendini feda etmişti. Allah’tan beni affetmesi için dua ediyorum.” diyordu.
Ne kadar da haklıydı. Şimdi, bu canlılara yazık değil mi?
Demek ki kolluk kuvvetlerinin ve devlet kurumlarının, yetkililerin, görevlilerin ve uzmanların uyarmaları yetmiyor.
Yeter artık, anızları yakmayalım. Yakacaksak da, tüm araziyi kolaçan ettikten ve emin olduktan sonra, sınırlı yakalım.
Artık anız yakmaların bir cezai müeyyidesi olmalı, Olmalı ki caydırıcı olabilsin.
Bu konuda herkes üzerine düşeni yerine getirmeli, Tıpkı yaşlı amcamızın insanların karanlıktan kurtardığı ve iletişimi kesilmesine engel olması gibi. Gerekli bilinç ve kültürün alınması, verilmesi gerekir.
Yeter artık, lütfen artık anız yakmayalım!
Kerim BAYDAK
[email protected]
YORUMLAR
ŞİKAYET EDİN. yakılan kuru ot değil bunu anlamıyorlar anlamadılar anlayacakları da yok zaten kendilerinden başka her şeye zarar vermeyi hak sanıyorlar ceplerinden çıkan para canlarını yakınca anlarlar.
hayır dövüp elini kolunu kırsak üstümüze adam sayarlar onların parası her şeyleri demek şikayet edin canları yansın
ayrıca ateşi hele hele ki tarlada sınırlı yakınca h,iç bir canlı ölmüyor mu
anız yakmak aslında tarla için çok zararlı
toprağa da zarar veriyor
cahilliğin ilacı yok şikayet edin
"Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca, 2017'de uygulanacak idari para cezaları yeniden değerleme oranında arttırıldı. Resmi Gazete'de yayımlanan tebliğe göre, umuma açık yerlerde her ne şekilde olursa olsun çevreyi kirletenlere uygulanacak para cezası 203 lira oldu. Kişilerin huzur ve sükununu, beden ve ruh sağlığını bozacak şekilde, ilgili yönetmeliklerle belirlenen standartlar üzerinde gürültü ve titreşim oluşturan konutlar için 843 lira, ulaşım araçları için 2 bin 543 lira, iş yerleri ve atölyeler için 8 bin 491 lira, fabrika, şantiye ve eğlence gürültüsü için ise 25 bin 486 lira ceza uygulanacak."
ceza bedellerine bakarken ekşi sözlükte bir paragraf okudum noktasına dokunmadan küfüryle birlikte getirdim zira
bu paragraf çok net izah etmiş bu hainliği
en üst seviyede orospu çocukluğudur.
EKŞİ SÖZLÜK ALINTISI :
itfaiyeciyim.
her sene olduğu gibi tekirdağ'ın meşhur iki köyü arasında neredeyse aynı alanda yine anız yakılmış ve yaklaşık 500 dönüme yakın bir yer, belli ki 2-3gündür için için yanıyor.
ne zamanki anız dere boyuna yaklaşmış o zaman aramışlar itfaiyeyi.
gittik.
tam 5,5 saat 20 ton su ile bu 500 dönüm alanı adım adım söndürmekle uğraştık.
çünkü dere boyundaki çalılığa dönerse yangın, köye kadar anında uzar ve işin rengi değişir.
rüzgar şansımıza yok denecek kadar azdı ve tarlalardaki saman balyaları adeta mayın gibi her rüzgarda alevlenip etrafa bol kıvılcım attı.
katiller iş bitince olay yerine döner derler ya.
biz orda debelenirken bi kamyonet geldi baktı iki kere ne halde diye.
köylü hain.
sırf samanı toplamasın, otu biçmesin diye devletin 3 aracı, 5 personeli 5.5 saat boşa çalıştı.
bu esnada şehir merkezinde bir yangın olsa su takviyesi olsa, personel ihtiyacı olsa gitmemiz 1 saat.
yazık.
belediye bizden oy istiyo rererö diyorlar ya, gelsinler yatıyorlar.
böyle kalasla dalasım geliyor böyle şey yapanlara.
sen tarlanı biçme diye mi belediye var itfaiye var.
ama neyin kavgasındayım ki ben.
ülkenin dini işleri yürüten kurumu übersonik bütçesini daha yıl olmadan harcamış, biz 5.5 saat köylünün anızıyla uğraşmışız ne fark eder.
Filiz Şahin. tarafından 9/19/2017 2:17:29 PM zamanında düzenlenmiştir.