- 1170 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
BEN DİNSİZ DEĞİLİM, SADECE YOBAZLARA TEPKİLİYİM!..
Din bilgini değilim. Din alimlerinin içlerinde çok bulundum.
"Kocasına karşı gelen kadın; Cehennemde içi iltihap/irin dolu havuzlara meme uçlarından asılıp, sarkıtılacak. Günahının bedelini ödeyecek!.."
" O halde, madem ki kadın haklı da olsa susacak: Neden cenneti anaların ayağı altına koyuyorsunuz?"
Benzeri abuk sabuk tartışmalar içinde de yer aldım.
Hatta, Sahih-i Buhari, Semerkantlı Ebuleys, İmam Gazali, Elmalı Hamdi Yazır, vb hadis kitaplarını okuyup, oldukça bilgi edindim.
O kendini çok bilmiş sanan din simsarları ile bilgi ve kanıtlarımla sözlü bile dövüşmüşümdür.
Günümüzde DİN konusuna bir değinin hele! Anında korlar atılır size ve yanarsınız vallahi! Hatta ve hatta o kişilerce "Kafir bu!" söylemlerine hedef olur, önyargılarla infaz edilirsiniz. Ateist, etiketini anında yapıştırırlar size.
Buna dayanarak bende birkaç sözcükle inançlarımı size açmak istedim. Gerçi gerçek yaşamdan zaman zaman burada sizlere bilgilerimi paylaşmışımdır. Ama olsun. Bir kez daha yinelemekte fayda vardır.
Hz Ali’nin, " Bana bir harf öğretenin kulu kölesi olurum," söylemindeki ışığı görebilenler var olsunlar.
İslam Dininin Evrensel oluşu: Sevgi, Barış ve Hoşgörü duygularını özünde bulundurmasıdır.
Gerçek İslam felsefesini özümsemiş insan ruhunda oluşan hazzı tadan bireye baktığımızda; onda görünen ruhsal değişimler olumludur.
Nedir bu değişimler?
O kişiler daha sevecen ve mutlu, daha sabırlı ve huzurlu, daha uzlaşıcı ve yaşama pozitif baktıklarına tanıklık ederler bizi.
Gerçek İslam Dini; ülkemizde değil de İngiltere gibi ileri düzeyde bir ülkede ve Tibetli Rahiplerin hayat felsefesiyle benzerlik taşıyıp, uygulanması şaşırtıcıdır.
Ülkemizdeki dini uygulamalarda hala 1500 yıl öncesinin çarpıtılmış izlerini görmekteyiz.
Şıh, Şeyh, İmam vs biatçılıkla oluşturulan, kendisini evliya, bilge kişi sıfatıyla insanları hastalıklı bilgilerlebhipnotize eden din alimleri insanları cahiliye dönemlerine taşır.
Hatta o kişiler; maddi beklentilerine aynı insanlardan yanıt bulurlarken; bireysel ego cilalı dergahlar, mezhepçiliğe sürükleyip, dinden uzak tutmakta ve İSLAM DİNİNİ saptırmaktadır.
Günümüzde bolca örneklerini sayabiliriz.
Bazı Dini Vakıflar, Adnan Hocanın Melekleri, Cübbeli, müppeliler, vb gibi...
Sahih-i Buhari’den bir hadisle anımsayalım:
" Bir gün Halife Hz. Ömerin Cuma Hutbesinden etkilenenen insanlar Hz. Muhammedin eşi Ayşe Hanıma danışmak isterler:
’Ya Ayşe Anamız, Hz. Ömer koku sürmeyiniz, haramdır, dedi. Şimdi biz gühaha mı girdik? ’
Diye konuya açıklık getirmesini isterler.
Aslında zordur hakemlik ve konuya çözüm getirmek. Hz. Ayşe dese ki, "Hayır yanlış!" Bu kez de Halifeye karşı çıkmış olacak.
Dese ki;"Evet doğru söylemiş!"
Hz. Muhammed’in öğretilerini söylememiş olup, İslam dinini saptırmış olacak.
Öyle anlamlı yanıtlar ki o kapısında duran insanları, kabullenirler.
"Halifemiz o an nasıl demiş, bilmem ama Allah’ın Resulü her banyodan sonra başından ayak ucuna kadar ıtır kokusu sürerdi."
İslam dini işte böyle eğitmeli, yol açmalı, ışık olmalı insanlara.
Gerçek İslam dini;
Palalarla "Allahüekber!" naralarıyla kafa kol kesme dini değildir.
Hele hele insanlıkdışı olarak kabul ettiğimiz: İmamların 8-9 yaşlarındaki kız çocuklarına MUTA NİKAHI kıyarak tecavüz etme dini hiç değildir.
Osmanlı dönemindeki İÇOĞLANLARINI yazmayayım daha iyi. Zaten o konu araştırılmış; detaylarla işlenmiş olup tarihçilerin kaleminden arşivlerdeki yerini almıştır.
İslam dini, mantık dinidir.
Hele hele sapkınlık dini, hiç değildir.
Emine Belki Pisiren/ Kocaeli
YORUMLAR
" Elmalı Hamdi Tanır " ı hiç duymadım! Alanı ne bu âlimin?
- Elmalılı M.Hamdi Yazır - var çok bilinen bir âlim ama onun da hadis alanında eserini hiç elime almadım. Kendisi müfessirdir zira...
Şüphesiz her insan kendi düşünce ve inancında özgürdür.Hatta inançsızlığı da bir inanç olarak kabul etmesek inançsızlığında da. Ne var ki, ağzımızdan çıkan sözler eğer birilerini incitecek minvalde ise kesinlikle o konuda çok donanımlı olmak zorundayız.
Özellikle, göreceli kavramları matematiksel veriler gibi -tamamen doğru- yargısıyla savunup sizin düşüncelerinize uymayanları yargılamaya, aşağılamaya, ötekileştirmeye kalkarsanız bu işin altından kalkılmaz!
" Yobaz " dediniz de,
Kime göre?
Bu sitede elli kişiye sorun elli ayrı yobaz târifi alırsınız... Sizin yobaz gördüklerinizin sizi yobaz ve bağnaz görmemesi için bana bir neden söyleyebilir misiniz?
Donanımlı olmadığınız bir konuda kafa bulandıran, can sıkan ve yetersiz bir yazı olarak buldum.
Bu görüş de benim düşünce özgürlüğüm olsun...
emine pisiren
Öncelikle size yazım yanlışlığımı düzeltmemi sağlayan "Tanımıyorum" sözcüğünüz için teşekkür ederim.
"Yazır" yerine Tanır yazmışım.
Bunu daha uygun ve inciterek değil de "Yazım hatası var" diyerek de özelden uyarabilirdiniz. (Edip olana ariflik yakışır.)
Neyse...
Gelelim "donanımlı olup olmadığıma, kafa ve can sıkıp sıkmadığıma"
Aslında sizi karşıma alıp tartışmam bile.
Neden mi?
Kullandığınız sözcükler sizin "Tartışma Kültürünüzün" kifayetsiz olduğunun en somut kanıtıdır.
Bir sözcüğünüzle sizi size anlatayım.
"YOBAZ" sözcüğüne sizin dışınızda kimse takmamış, nedense...
Bir insan aynaya baktığında ilk gördüğü yüzündeki çıban veya çirkin olan yeridir.
Siz içinizde var olanı yani YOBAZLIĞI görmüşsünüz, aynada...
Ne mutlu ki aynanız ben olmuşum bu yazımla...
Yorum için teşekkürler.
Saygıyla
Oflu
Bence dert değil..
Yazınızın muhtevası konusunda benimle tartışabilmeniz için kırk fırın ekmek yemeniz lazım zaten. Bu yaştan sonra da buna ömrünüz yetmez!
Başlığınızdaki - yobaz - sıfatına eğer dikkat etmemişse okuyucular ya ciddiye almamışlardır sizi, ya tartışarak uğraşmak istememişlerdir, ya da saçma yazınızı okumayıp - sadece resimlere - bakmışlardır. Bu onların tercihi, benim değil.
Bu arada, sizin gibilerin - yobaz - benzetmesi beni asla rahatsız etmez. Zira dinini Zekeriya Beyaz'dan, Yaşar Nurı'den öğrenenlerden değilim.
Bşarılı (!) yazılarınızın devamını bekliyorum...
AKLETMEZSENİZ ÜSTÜNÜZE PİSLİK YAĞAR - YUNUS /100
ANLAYANA ÇOOOK NET İFADE ETMİŞ
emine pisiren
Işıklarda uyusun.
Teşekkürler.
Saygıyla
Filiz Şahin.
ha ben çok mu biliyorum vallahi henüz Türkçe mealin yarısına bile gelemedim ama okuyorum ön yargılı olmamaya çaba göstererek sorgulayıp doğruyu kendim bulmaya çalışıyorum zira alim diye nice cahillere bel bağlandığını gördü bu millet akıllanmadı ama olsun gördük mü evet ben bunu düstur edindim.
adını unuttum bağışlayın düşünürlerden biriydi zaten adı önemli değil zira sözü önemli diyor ki " bir parmağın beni işaret ederken geri kalan üç parmak seni işaret ediyor" diyor
bileyim ki kimse beni din budur diyerek kandıramasın ya da din bu değil diyerek oynatamasın
yobazlık çok çeşitli ve sinsidir
sağlıkla kalın
Efendim
Yazınızda dinsiz olunacak hiçbir kelime, ifade görmüyorum
Maalesef böyle bir parantezi açmak zarureti duymuşsunuz, ki realiteye de uygun düşebilir
Birde dinsel yapılar sunduğunuz görüşleri erkekten gelirse ayrı kadından gelirse ayrı karşılayabilir zannımca
Bu tip yapılar erkeği fert olarak ele alabildikleri ölçüde kadını bireysel değerlendiremezler ekseri
Erkek dinsel açıdan negatif görülürse somut ve tek bir erkek iken, kadın kavramsal olarakta olumsuzlanabilir, ki bu genellemede dinsel bakış açısının cinsiyetçi bir temele oturduğu da söylenebilir
Erkekte ve kadında maalesef tarife değişebilmekte
Oysa Kur'an kadın-erkek değil insan kavramlaştırmasına sahiptir
Dolayısıyla adalet kadında veya erkekte apayrı tecelli edemez
Bu durumun oluşması dinin değil törenin öne çıkmasından kaynaklanır kanımca
Doğunun örfü dinin yerini alırsa olacağı bu
Ne yazık ki, örfi yapılar özellikle kadın erkek mevzuunda örfü, an'aneyi öne alırlar
Bu tip sosyo kültürel yapılarda dinsel pratikleri fazla tatbik etmeyen, kendi bireyselliğinde dinle diyanetle doğru düzgün alakası olmayan insanlar kadın algısına sıra gelince bir numaralı müslüman kesilmeye kalkarlar bir de bakarsınız
Adam da alkol var, namaz abdest yok, ama kadına kaç göç dedi mi Allah illallah, buna da ancak halla halla hallaaahhh! Denir
Kuşkusuz, buna bakarak islam budur denilmesi de sağlıklı bir yaklaşım değil
Ne yazık ki, önce Sovyet emperyalizmi sonra da Amerikan emperyalizmi tarafından tarla gibi sürülen Afgan toplumu ülkemizde de bazı aydınımsı çevreler tarafından dinin ölçüsü gibi sunulur kimi zaman
Maalesef modernist kafa yapısının islam ülkelerini baz alan islam tasavvuru da gerçeği yansıtmıyor
Bakın neden?
Sosyolojik düzlemde islam tarihini ele alırsak; erken islam, orta islam, geç islam şeklinde bir sınıflandırma yanıltıcı olmayacaktır kanaatimce
Erken islam, Hz. Peygamber ve sonra gelen ilk islam asırlarıdır, ki islam kültür ve uygarlığı dendiğinde anlatılanda bu ilk birkaç asırdır aslında
Orta islam bu atılımcı dönemin erozyona uğradığı, güçlü islam devlet ve imparatorluklarının da çözüldüğü döneme bağlıdır düşünceme göre
Öyle ki, islam dünyası istilacı kavimlerin saldırı ve tarumarına da açık hale gelir o dem, önce kendi içerisinde dinamizm kaybı ve atalet, sonra dış saldırılara maruz kalarak temelli çöküşe gidilmesi
Geç islam ise son birkaç yüzyılda batı dünyasının gelişen sömürgeciliğinin tasallutu altında tamamen içe kapanıklaşan ve gelenekçi bir tepkiselliğe sığınan siyasal-toplumsal-kültürel katılaşma, bağnazlaşma
Şimdi bu üçüncü evreyi alıp işte gerçek islam diyen modernist-pozitivist-batılılaşmacı yapılar da oryantalistlerin oyuncağı, şeytanın maskarası deyim yerindeyse
Nihayet hanımefendi
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
Saygı ve selamlarımla...
levent taner tarafından 9/15/2017 5:37:59 PM zamanında düzenlenmiştir.
emine pisiren
Sayfamı onurlandırdınız.
Değerli yorumunuz için teşekkürler.
Saygıyla
Çok hak verdim yazınıza. Dinimizi öyle yanlış tanıtıyorlar ki inanan insanlar bile soğuyabiliyor Dinimizden. Bazı ahlaksızlar dinimizin kadınlar üzerindeki olumsuz baskılarını (!) bizlere kabul ettirmeye çalışıyor ve bizleri korkutma çabası içine giriyorlar. Bir kere mantık denen bir şey var, İslam gibi güzel bir din kadınlar hakkında o kadar acımasız olabilir mi? Mantığınıza sığar mı böyle bir şey?
İslam hoşgörü dinidir, zorlama yoktur.
Sonuna kadar hak verdim kaleminize yüreğinize sağlık.
emine pisiren
Varlığınızı hissettiren kaleminiz daim olsun.
Teşekkür ederim.
Selam ve sevgiyle
Emine hanim,
iyi ki kendi yaziniza yorum yaparak yazinizi nasil degerlendirmemiz gerektigini de yazmissiniz. Kendi yaziniza yapmis oldugunuz yorumununuzu da okumasaydim, ben yanlis onyargilarima teslim edecektim....
Siz yazinizin altina her zaman nasil degerlendirilmesi gerektigini de not dusun, ne de olsa herkes sizin gibi cok modern, cagdas, ilerici, aydin filan degil. Okuyanlar durduk yerde yanlis onyargilara filan teslim ederler yoksa. Saheser yazilariniz gumburtuye gitmesin.
abdullah
dilaşup kuşu
hotamisli
nasil yorum yapacagimi sana soracak degilim .... Kendini gelistir filan diyerek ukalalik yapmasan iyi olur
dilaşup kuşu
emine pisiren
A. Eistein'in meşhur bir söylemi vardı:
"Önyargıyı atom dahi parçalayamaz," demesi boşuna değilmiş.
İnsan ne anlıyorsa, içinde zaten o duyguyu besliyordur.
Tartışmalarda bir güzellik gizlidir.
Yeni fikirlerle, bilgilerle beslenir, sizler gbi temiz bakışlı insanlarla tanışırız, bu tartışmalarımızda...
Tabi kalbinde kötülük taşıyan hoşgörüsüz insanların en sık kullandıkları "ÖNYARGI" kurşunlarına da bazen isabet eder yüreğimiz. İşte o zaman kalp kırıklıkları, incinmiş ve gücenmişliklerle ayrılırız sayfalardan...
Gerek var mı buna?
Yok elbette...
Tabi bu arada, kendi iç yüzölçümünde çatışma yaşayan o kişilerin hastalıklı düşüncelerini silmemiz mümkün olmaz tabi ki...
Ben Abdullah Beyin yorumunu yanlış algılamadım. Belki de ifade tarzı öyledir.
En iyisi ben Hacı Bektaş Veli ile karşılayayım bana atılan kartoplarını :))
"Erkek dişi sorulmaz muhabbetin dilinde
Hakk’ın yarattığı her şey yerli yerinde
Bizim nazarımızda kadın erkek farkı yok
Noksanlık eksiklik senin görüşlerinde."
Bu vesile ile sayfamı onurlandıran size ve Abdullah beye teşekkür ederim.
Selam ve saygıyla
Yaratan, insanı aklı, muhakemesi, ifadesi, duygu ve düşünce çeşitliliği ve buna benzer daha birçok özelliğiyle farklı yaratarak var edilen evrene anlam katmış, onu daha da yüceltmişken;
Bilhassa insanın kendi eliyle kendisini aşağı çekerek değersizleştirmesi ve ortak yaşam alanında kendi varlığına halel getirmesi, kendisi kadar diğer canlılara da tehlike arzetmesi anlaşılır gibi değil! Böyle bir paradoksun içinde elbette "ortak aklın sesi" dediğim söylemlerinize noktası virgülüne katılmamak mümkün değil.
Bu bağlamda cesur yüreğinize, vicdanınıza, aklıselim kişiliğinize saygı ve şükranlarımla teşekkür ediyor; izninizle bu değerli yazınızın başka insanlarımızca da okunarak (kıymetiyle) duygu ve düşüncelere katkı sunmasını istiyorum.
Yürekli, samimi, dürüst ve şeffaf kaleminize saygı, sevgi ve dostlukla...
RefikaDoğan tarafından 9/15/2017 4:43:37 PM zamanında düzenlenmiştir.
emine pisiren
Sizi sayfamda görmek ne hoş bir duygu esintisi.
Özellikle yorumunuz maneviyatımı yükseltmiştir.
Sağ olun var olun.
Selam ve sevgiyle
Lütfen yazımı okuduktan sonra, duygu ve düşüncelerimi yanlış önyargılarınıza teslim etmeyin.
Selam ve saygılarımla
levent taner
Her şeyden önce yazımı okuduktan sonra demişsiniz, hani yazımı okumadan yorum yapılmasın deseniz anlarım, yazınızı okuyanlarında elbet bir algısı vardır değil mi?
İkincisi yanlış önyargı demişsiniz ki, doğrusu ne fark eder sanki, önyargının doğası hep aynıdır kanımca
Bence konunun fazla baskısı altında kalmışsınız
Olgusal temelde yazmışsınız, yazınız güzel, başlıktaki endişe ifadesi yersiz olan bana göre
O başlığı gören önyargıyla yazıya başlayabilir ve maalesef yazınızın anlam ve anlatımının doğru anlaşılmasını müşküllü kılabilir derim
Şüphesiz kişisel algımı paylaştım
Tercih sizin
Saygılarımla...