- 1014 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
KADINI ANLAMAK ÜZERİNE...
Hep derim; Aslında biz kadınlar öyle anlaşılmaz filan değiliz. Asıl bizi anlaşılmaz kılan, erkeğin savunma mekanizmalarından biri olan karakteristik özelliğidir. Yani poligam oluşudur.
Biz kadınlar sanıldığı kadar anlaşılmaz değilizdir.
Bize saygı duyun, yani kadınlık onurumuzu incitmeyin, , sorumlu olun kafi...
Ha, şimdi diyeceksiniz: "Sevgi olmasın mı?"
Hiç sevgisiz yaşayabilir mi insan?
O duygumuz, saygının bir adım gerisindedir zaten...Onu takip etmekten vazgeçmedi ki?
Beni hemen önyargınıza infaz ettirmeyin sakın!
Yok "Beyaz Atlı Prensini mi bekliyormuş!"
Yok " Aşka aşık bir kadın!"
Vs...vs...vs...
Size sadece geçmiş yüzyılın dehalarından birkaç örneklemeyle, erkeklerin kadınlara karşı neden, niçin tepkililer? sorusuna yanıt vermek istiyorum:
Tek bir isim nasıl ardından izletmiş dâhileri.
Onun adı Arthur Schopenhauer...
Alman bir filozof, yazar ve eğitmen, nedense kadınlardan sürekli nefret etmiş, ardından "Aşkın Felsefesini" yazmış.
Yetmemiş, o dönemin önemli ediplerini de kendi anaforuna çekmiş. Örnek vereceğim:
En başta gelen isim;
Psikanalizin babası Freud’da anlamamış ki kadın ruhunu, "30 senedir bir kadın ne ister anlamış değilim!" demiş, henüz 58 yaşındayken dağdaki evine inzivaya çekilmiş...
Yine bir Alman eğitimci yazar, ruh bilimci olan Kant, uzun bir süre kadınlara tepkiliymiş. Cinsellik konusunda Wilhelm Reich’in önemli buluşlarına kara çalıp meslektaşını dedikodularıyla önemsizleştirmeye çalışmış. Tabi hocası Arthur Schopenhauer’muş...
Bir diğer isim ise sokak çöplerini karıştıran kadınlarla birlikte olmaktan mutluluk duyumsayan Albert Einstein’dır...Evindeki muhteşem kontesi bırakıp çöplüklerde işi neydi?
Biraz kafanız karıştı değil mi?
Gelelim bu Alman Felsefecimizin kandırdığı, vıdı vıdılarıyla beynini karıştırdığı çok önemli isme...
Onu en sona bıraktım, çünkü onu hepimiz hem beğeniyor, hem de sıklıkla felsefesini kendimize örneklemişizdir. Evet, onun adı Friedrich Wilhelm Nietzsche...Evet, yanlış okumadınız...Böyle Buyurdu Zerdüştün yazarı...O da Alman...Nedense Alman düşünürler kadınları anlamamakta ısrarcı olmuşlar.
Düşünüyorum da acaba Nietzsche’nin kadın düşmanı olma nedeni, Freud ve Rilke’nin aynı narsist güzele aşık olması mıydı?
Her neyse ney! Ölmüş gitmişler, kemikleri bile belki toz olmuştur, ama geride söylemleri bugün bile çoğu erkeği kandırmaya devam ediyor:
"KADININ SAÇI UZUN AKLI KISADIR."
İşte bu söz o çok sevilen ünlü Alman Eğitimci, Düşünür, Yazar Arthur Schopenhauer’a aittir.
Hiçliğin Mutlu Sessizliğini yazarken acaba hiç düşünmüş müdür, kadınlar mı onu HİÇLİĞE doğru öteledi?
Acaba Aşkın Felsefesi, adlı kitabını hangi ruh rengiyle yazdı?
Kadını akılsız, cinsel meta gören küçük beyinli ünlülerin de yaşadıklarını hatta ruhsal dengeleri ölmeden önce bozuk olduğu (şizoid) anlaşılan insanları yine de okuyoruz değil mi?
Aslında psikanalizini yaptırmamış yazarların kitaplarını okumamak gerekir. Satır aralarında beynimize inceden inceye sızdırdıkları sapkınlıkları, düşünce ve fikirleriyle bir insanın kişiliğin rengini bulandırmaya neden olabilirler.
Daha bir alay örnekler sayabilirim. Hele din adamlarının kadınlara bakış açıları var ya...
Ama ben kafanızı karıştırmayayım. Ama yüzünüzde bir fıkrayla gülüş oluşturmayı tercih ediyorum:
--
"...Kadın eşine sorar ben ölürsem ne kadar sürede evlenirsin.
Eşi,
“Toprağın kuruduğu zaman” der.
Ve kadın 2 sene sonra ölür.
Eşi her mezarına ziyarete geldiğinde toprağı ıslak görür ve üzülerek geri döner.
Ve aylar sonra bir gün mezarlığa giderken kayınçosunu görür, ne yaptığını sorar. O da,
“Ablamın toprağını suladım oradan geliyorum kurumasın diye, ölmeden önce vasiyet etti” der.
Adam gülerek;
“Ah kadınlar… Kadınlar… Öteki dünyadan bu dünyayı yönetirler…”
Diğer yarımızı biz seviyoruz, sizde bizi sevin sayın efendim.
Sağlıkla...
Emine Pişiren / Kocaeli
2017