PAYLAŞAMADIKLARIMA...(2)
Dört duvar eziyeti denen koca bir gerçek var. Zorlanılan ama vazgeçilemeyen, sıkan ama huzur veren... Hayatı paylaştığınız gerçek (!) bir kişi olmadığı sürece o kapıyı anahtarla açmak farzmış.
Paylaşımlar kıymetlidir. Hayatı biriyle paylaşabilmek gerçeği ise bunlardan en kıymetlisiymiş. Çok sevip kıymet veriyorsanız eğer yanı başınızda olanı kendinize acımasızca hapsettiğinizi fark edersiniz. Fark edip başaranlara ne mutlu...
Benim gibi bunu değiştirmek yerine doğruluğunu savunanlar için ise ömür boyu ızdıraptır. Hayırlı olsun!
Yaşama değer katan birlikte yapılanlardır. Küskünlük ve kırgınlıklarda ’Bunu birlikte yapmıştık.’ cümlesi en büyük teselli olur çünkü. Bir erkeğin bir kadına, bir kadının bir erkeğe yaklaşırken bunun bilincinde olarak ilişkiyi sürdürmesi gerek. Gönlünü açan kadın, ömrünü adayan kadın ve adamaya hazır bir kadın, karşılığını aynı şekilde verebilecek bir adamı hak eder.
Şayet seviyorsanız, sevdiğiniz sizi sıkan değil, size huzur verendir. Altını çizmek gerek; şayet seviyorsa...
Bir adam seviyorsa yorgunluklar liman, kışlar yaza dönüşür. Solmuş yapraklar bile bir kadına baharın habercisidir.
Feminist ve despot olmayı bir kenara bırakıyorum.
Sevmek gerek. Sevilmek gerek.
Sevilmiyorsanız ve sevemiyorsanız başardığınız kişilere olsun yakınlığınız. Kobay değiliz neticede. Unutanlar için bir daha hatırlatalım. İnsanız efendim!
Bir acı gerçek daha var ki, sizin için mücadele bitmişse ve sizin için bir mücadele bırakılmışsa o hayattan defolup gidin.
Bir valiz hazırlayın ve en az 10 saatlik uzağa gidin. Günlerce gelmeyin. En yüksek tepelere çıkın, var gücünüzle koşun. Boğazınızdaki düğüm gün be gün azalacaktır. Uzaklar iyidir, uzaklar candır. Uzaklara giderken karamsarlıklar valizin en dibindedir çünkü. Mücadele uzakta...
Eve yeniden döndüğünüzde bir cam açın. Ağırlaşmış havanız dışarı çıksın. Her nefes aldığınızda yükünüzün elbet bir gün hafifleyip yok olacağını ve öfkenizin kırgınlığınızın geçeceğini düşünerek iyimser olmaya çalışın.
Bu aralar bunu yapıyorum. Sık sık cam açıp nefes alıyorum. O kadar sık nefes alıyorum ki bazen kafa bile yapabiliyor :)
Şaka bir yana başladığınız her yeni hayat size umut olsun. Sizinle paylaşmanın güzelliğini yaşayan, yüzünüzü güldüren insanları sevin sadece. Gerisini sevenler elbet olur. Davul bile dengi dengine demişler...
Yüzünü güldüremediğiniz insanları da zorlamayın. Zorla güzellik olmaz.
Neyse dostlar.
Yaram vardı gocundum, ben de kendimi gülümsettim.
İç sesinizi dinleyin. Sizi en çok o seviyor...
Son vazgeçiş ve son pes ediş anısına yazılmıştır.
YORUMLAR
Adına tecrübe diyorlar efendim. Engin, dolu dolu yaşanmışlıkların bir tecrübesiydi yazınızın konusu. Çok haklısınız, bizlere söyleyecek kelime kalmadı bu durumda. Tespitleriniz ve çözüm önerileriniz çok mantıklı ve doğru. Uzaklara gidin, dönmeyin buralara demekle de olmuyor ki. Elimde olsa çok çok uzaklara gideceğim de, evde çoluk çocuk ekmek bekler.
Kutlarım sizi. Düşündüren bir yazıydı.