- 1207 Okunma
- 13 Yorum
- 0 Beğeni
EMEK GÜLLERİNİN DÜŞ KIRIKLIĞI
Hani bazen umut çığlığı atar insanlar çok fazla karamsarlığa kapıldığımızı her zaman pencerenin en renkli köşesinden ve bahara gökkuşağına en yakın yerinden yaşama bakmamız gerektiğini salık verirler. Ve hep onların doğru söylüyor olması için bir tarafımızı sustururuz…
Çünkü insan ve insana dair ayrıntılar en çok da umuda çırılçıplak sarılabilenlerin yaptığı resimlerde çoğalır…
Bugün 6. sınıfa giden kızım için büyük gündü. Bir yıl boyunca okulun tiyatro klübüne devam ediyordu.. Hafta da 3 gün okul çıkışlarında oyunlarını çalışıyorlar coşkularına emek katıyorlardı… Kızım içindeki yeteneği önce kendisine sonra da insanlara yansıtarak birey olduğunun farkındalığını ispatlamak istiyordu… Ve amacının adını kendiliğinden koymuş oluyordu… Kızım ve rol arkadaşları sahnede koşturuyorlar son provalarını yapıyorlardı… Çocukların gözleri seyircilerin oturacağı koltuklara takılıyordu ara ara… Biliyorlardı ki emeği parlatan değerli kılan ve devam ettiren ona dokunma çabasına soyunan insanların kıpırtılarıydı….
Sahne tozu dedikleri şeyin içindeki sihri yeni yeni anlamlandırıyordum. O tozlar emeğin, sanatın, yaşamın ve geleceğin minik zerrecikleriydi… Ve o zerrecikler kocaman yürekli çocukların içlerindeki sanat aşkı ve bu aşka ortak olmak isteyenlerin renkleri ile dolacak dün bugün arasındaki köprünün altından geçen umut denizin enginlerine damlayacak damlayacaktı…
İçimde garip bir korku vardı seslendirmek istemediğim seslendirdiğim vakit gerçek olmasından sakındığım bir korku…
Saat gelmişti… Perdenin arkasında yaşama yeni yeni kokularını savuran yapraklarında taptaze duygularının şeffaflığını taşıyan güllerin kıpırtıları vardı…. Sahne önünde ise bu güllerin köklerine daha sıkı tutunabilmesi için can suyu olabilecek çınarların dev desteği olacaktı olmalıydı….
Evet korkumun adı yüreğime en arsız dokunuşunu yapmıştı… Ama hemen umudumu yitirmek emek güllerinin yapraklarına dolu yağdırmak olacaktı.. Her şey bu kadar basit olamazdı … Yaşama katkı sağlamak isteyen, katkılarını geleceklerine imza yapmak isteyen miniklere uzanan destek tonunda yürekler olmalıydı duyarsızlığın boşluğuna yapışan boş yürekler olmamalıydı… Ve sadece 10 ya da 15 kişinin doldurduğu salon perde açılınca dolacaktı dolmalıydı….
Kendi içimdeki yolculuğu duraklarda tek tek resmediyor kopyalıyor AN/ı çoğaltmaya uzatmaya çalışıyordum ki emek güllerine dokunacakların zaman ile işbirliğinde katkım olsun…
Ve perde…….
Harika bir sunum enfes bir gösteri saniyelerin nabzına sığdırırken esintisini, başarılarına ortak olanların yürek birliği ortama bir şiirin nakaratı gibi düşüyordu… Kızım ve arkadaşları ateş parçasıydı gurur duyuyordum onları izlerken her biriyle... Onlar sağlam geleceğimizin aydınlık geleceğimizin altyapısındaki temel taşlardı… Ve o kadar profesyoneldiler ki salonun boş olması sadece 15 kişiye oyun sunmaları benim kadar etkilememişti onları…. Mimikleri gözleri oyun üzerindeki hakimiyetleri sanki yüzlerce kişiye sunuş gibiydi… Şaşkındım sadece şaşkındım….! ! !
Son perde alkış seslerinde kapandı… Çoğu çocuk 20- 30 kişinin elleri kızarıncaya kadar alkışlıyordu aslında bu güçlü alkış hem oyuncuların başarısına hem de oyuna gelmeyen duyarsız büyüklerin küçüklüğünü kapatmaya çalışan kamuflajdı sanki... Önce emek güllerinin mimarına değerli öğretmenine gittik ona tebriklerimizi teşekkürlerimizi sunduk…
Kızım tedirgin yorgun ama başarının huzurunu yüzüne yansıtan duruşunu da alarak yanıma yaklaştı…
__ Anneciğim neden salon boştu….! ?
Sorduğu sorunun cevabını başka yöne çevirsem olmayacaktı…
Pahalıydı….
Mesai saati içindeydi….
Yerleşim yerine çok uzaktı….
Herkes hastaydı…..
Ama bunların hiçbirini de söyleyemezdim… Çünkü söyleyeceklerimin her biri kendi içinde cevaplar barındıran sebeplerdi….
Bedava bir tiyatro gösterisi…
Mesai saatleri dışında bir saat ….
Ve aşağı yukarı okula gidenlerin hepsinin yakın çevrede oturuyor olmaları…
Bu ayrıntıların her biri kızımın sorusunun cevap içindeki sancılı sorusuydu sanki…..
Emek güllerine dokunmayan duyarsızların çoğu, kadın günlerini hiçbir şartta ihmal etmeyen, çarşıda alışveriş sebebinin gölgesine sığınan ya da bir kadın programının daimi izleyicisi görevini başarıyla yerine getirenlerdi….Babalarsa belki işten yeni gelmenin yorgunluğunu uzanarak geçiştirmenin garip bencilliğindeydiler... Bir çok sanal veli için önemli olan emeklerin sunuş şekli değil derslerdeki not şekliydi.. Ve notlarda yıl sonunda karneye teşrif ediyorlardı zaten…! ! !
Bu iç sesimin girdabında kıvranırken düşüncelerim hemen gülüme döndüm…
__ Kim bilir kızım…Kimlerin hangi sorunu var ki gelmediler gelemediler…. Hangi koşulları hangi gerçek zaman çarkında sağlayacaklardı ki sizin bu güzelliğinize ortak olamadılar….
Söyleyecek başka bir sözüm yoktu olamazdı da… Çünkü her soru kendi içinde cevabını saklar… Kızımda bir gün ya yaşamın bu soluk tablosunun en canlı renklerine dokunarak yaşama, kişiliğine ve yeni renklere katkı sağlayacak… Ya da yaşamın arka sokaklarında duyarsızlığın şiirinde finalleri oynayacak….
Emeğe uzanacak ellerin boş zamanlara uzanacak ellerden daha çok olacağı umudunu hiç yitirmeyeceğim….
Bekle çocuk….
Geleceğin haritasındaki yolcuların
Güneşe soyunması kadar çıplaktır umut…..
Beyaz Ağıt/Mehtap Altan
HAZİRAN 2008
YORUMLAR
kim anlardıki senin yüreğindeki, saf , masum çocukca duyguları kızım.Onlar şimdi hangi duyguları kirletmek için tiyatro yapıyorlardı sana nasıl anlatsam kızımmm... sen sahnenin parlayayan yıldızıydın, kurtlar dan edyor perdenin arkasında, sen hala o küçük kırmızı başlıklı kızsın üzülme yavrum bir gün büyücek ve onlara gerçek oyununu göstereceksin..kutlarım kızınızı bu vatanın neresinde durması gerektiğini öğreten bir öğ etmeni(anası)olduğunu herkes bilsin
özür dileyerek yazıma devam ediyorum:(netin aziziliğine uğradım:(
______burada önce duyarsız bi topluma seslenmek gerek...ama nerde başörtüleriyle uğraşırken ...senin benim dedikoduları yapmak varken ...gün gün gezmek varken,nasıl bi oyun seyretmeye gelsinki..?bence hiç bir emek karşılığını vede hak ettiğini bulmuyor helede bu zamanlarda.. heba oluyor çocuklarımız ,gençliğimiz,ama yinede biz sabrederek , çocuklarımıza güzel şeyler aşılayarak bekleyeceğiz,
_______sizi yüreğimden sevgimle kutluyorum bu güzel örnek konuyu bizimle paylaşmanızdan dolayı
_____ben diyorum ki....!!!
_____eğitim........... eğitim.......... eğitim........
_____kaleminize sağlık her daim ....DOST KALEM
Hani bazen umut çığlığı atar insanlar çok fazla karamsarlığa kapıldığımızı her zaman pencerenin en renkli köşesinden ve bahara gökkuşağına en yakın yerinden yaşama bakmamız gerektiğini salık verirler. Ve hep onların doğru söylüyor olması için bir tarafımızı sustururuz…
Çünkü insan ve insana dair ayrıntılar en çok da umuda çırılçıplak sarılabilenlerin yaptığı resimlerde çoğalır…
...............................................................................__ Anneciğim neden salon boştu….! ?
Bedava bir tiyatro gösterisi…
Mesai saatleri dışında bir saat ….
...................................................
Ve aşağı yukarı okula gidenlerin hepsinin yakın çevrede oturuyor olmaları…
Bu ayrıntıların her biri kızımın sorusunun cevap içindeki sancılı sorusuydu sanki…..
.............................................................
Emeğe uzanacak ellerin boş zamanlara uzanacak ellerden daha çok olacağı umudunu hiç yitirmeyeceğim….
Bekle çocuk….
Geleceğin haritasındaki yolcuların
Güneşe soyunması kadar çıplaktır umut…..
......................................................tebrirler.. DOSTT KALEM tebrikler...
ne mutlu bizeki geleceğe güzel yetiştirmenin çabalarındayız .önce anne olarak çocuğunuza verdiğiniz destekten dolayı sizi kutluyorum.çocuk yüreğiyle oyun sergilemk için çabalarken,bir taraftan da alacağı tepkileri düşünürken,ne acıdırki salon boş:( kimbilir ne hayallar kurmuştu oysa:::::(
Ülkemde insanlar sanatsızlaştırıldılar, çoğu bilmez sinemanın, tiyatronun yolunu çünkü evlerinde ekmeğe hasret insanlar sanatsız bırakıldılar yoksul bırakıldıklarından,
Evet emek en yüce değerdir kızınızın emeği boşa gitmedi, o güzel bir tohum ekti sanat tohumu güzel bir yazıydı sevgili Mehtap yüreğine sağlık
Kim bilir kızım…Kimlerin hangi sorunu var ki gelmediler gelemediler…. Hangi koşulları hangi gerçek zaman çarkında sağlayacaklardı ki sizin bu güzelliğinize ortak olamadılar….
Söyleyecek başka bir sözüm yoktu olamazdı da… Çünkü her soru kendi içinde cevabını saklar… Kızımda bir gün ya yaşamın bu soluk tablosunun en canlı renklerine dokunarak yaşama, kişiliğine ve yeni renklere katkı sağlayacak… Ya da yaşamın arka sokaklarında duyarsızlığın şiirinde finalleri oynayacak….
Emeğe uzanacak ellerin boş zamanlara uzanacak ellerden daha çok olacağı umudunu hiç yitirmeyeceğim….
Bekle çocuk….
Geleceğin haritasındaki yolcuların
Güneşe soyunması kadar çıplaktır umut…..
Yaşam mücadelesi insanları tüm alışkanlık ve sevdiklerinden uzaklaştırdığı gibi malesef yeni nesillerin de güzel yetişmesini engelliyor. gelecekten endişelerimiz bu yüzden hiç eksilmeyecek gibi. Güzel ve iyiye doğru adımlarla ilerlemek ce çocuklarımıza mümkün olduğunca iyi yarınlar bırakmak adına umut mücadelemizi devam ettirelim arkadaşım. kaleminize ve düşünen ,düşündüren yüreğinize sağlık.
Selamlarımla.
Kızım tedirgin yorgun ama başarının huzurunu yüzüne yansıtan duruşunu da alarak yanıma yaklaştı…
__ Anneciğim neden salon boştu….! ?
Sorduğu sorunun cevabını başka yöne çevirsem olmayacaktı…
Pahalıydı….
Mesai saati içindeydi….
Yerleşim yerine çok uzaktı….
Herkes hastaydı…..
Ama bunların hiçbirini de söyleyemezdim… Çünkü söyleyeceklerimin her biri kendi içinde cevaplar barındıran sebeplerdi….
Bedava bir tiyatro gösterisi…
Mesai saatleri dışında bir saat ….
Ve aşağı yukarı okula gidenlerin hepsinin yakın çevrede oturuyor olmaları…
Bu ayrıntıların her biri kızımın sorusunun cevap içindeki sancılı sorusuydu sanki…..
Güzeldi.+ 10 puan
Saygı ve selamlarımla.
Bekle çocuk….
Geleceğin haritasındaki yolcuların
Güneşe soyunması kadar çıplaktır umut…..
...............
Karmakarışık bir haritadan yol güzargahı seçmek ve canım ülkemi parmakla işaret etmek. Yüzümüzdeki mutluluk eksilişlerine çok şey yazılabilir, yazılanlara değer veremeyen bir topluma dönüştük, sevgi kemerlerimiz gönlümüzü alabildiğine sıkarken...
Tebrikler Mehtap hanım.
Emek güllerinin hüsranına yol açabilecek bütün nedenleri üzüntü ile karşılıyorum
harika bir konuya temas etmişsin sevgili arkadaşım
hayatımızdaki bütün emek güllerini yok edersek nasıl bir bahçede dolaşacağız emeğin kızıl güzelliği ve emeğin ruhu rahatlatan kokusu olmadan
KUM DAĞLARI nda kim mutlu olacakki
__ Anneciğim neden salon boştu….! ?
Sorduğu sorunun cevabını başka yöne çevirsem olmayacaktı…
Pahalıydı….
Mesai saati içindeydi….
Yerleşim yerine çok uzaktı….
Herkes hastaydı…..
Ama bunların hiçbirini de söyleyemezdim… Çünkü söyleyeceklerimin her biri kendi içinde cevaplar barındıran sebeplerdi….
Bedava bir tiyatro gösterisi…
Mesai saatleri dışında bir saat ….
Ve aşağı yukarı okula gidenlerin hepsinin yakın çevrede oturuyor olmaları…
Bu ayrıntıların her biri kızımın sorusunun cevap içindeki sancılı soru
bir solukta okudum, inanın gelde şimdi çocuğa bunu izah et anlat...elimi nereye atsam ne okusam içim yanıyor..biz nerde nerelerde hata yapıyoruz....acı acı güldüm ağlanacak halimize....sevgilerimle dost.....
Yüreğim sızladı bir an,o çocuğun soruyu sorarken sahip olduğu bakışını görür gibi oldum...
Nasıl cevap verilebilir ki bu soruya ya da nasıl anlatılabilir ki daha küçücük bir çocuğa insanların duyarsızlıkları ve emeğe saygılarının olmaması...
Zor hemde çok zor...
Daha nice boş salonlar görecek o gözler ve daha nice üzülecek o küçücük kalp...
İşte dedim ya,yüreğim sızladı...
Kaleminize ve paylaşımınıza sağlık...
Sizin öyküsel yazınızı okuyunca acı acı güldüm.
Zannediyordum ki bu ilgisizlik sadece Kemer de var..Demekki Türkiye'nin genelindeymiş...
Bunun nerden kaynaklandığını şöyle açıklayabilir miyiz ;
Türkiye de eğitimli, kültürlü birey bile ağır ekonomik şartlar altında...Bu durum pisikolojik olarak hayatına yansıyor...Ve bu da onun moralmen çöküşüne yardımcı oluyor...
İş böyle olunca kültürel etkinliklere soğuk kalıyor ve evde oturup tv seyretmesini yeğliyor..
Ama Avrupa böyle değil. Ben gördüm...Orada bilemediğim farklı bir ortam var..İnsanlar bazı şeyleri paylaşmasını biliyor..Bilhassa kültürel etkinlikler de..Ben orada bazı etkinliklere misafir olarak katıldım..Ve inanın salon doluydu..
Halbu ki Avrupada bireyselleşme Türkiye'den daha fazla..Ama bu tür şeylere orada belediyeler ve halk komiteleri çok önem veriyor..
İster inanın, ister inanmayın Türkiye gittikçe geriye gidiyor..Ve her şeyin dua ile halledileceği zannediliyor..
Dikkat edin son günlerde dini skeç ve gösteriler haricinde hiç bir tiyatral eser rağbet görmüyor..Yani Türkiye de Enternasyonalist duyguları yok ettiler. Sosyal demokrasinin belini kırdılar..Ve Mustafa Kemal'in yarattğı değerlerin yerine Arapların çirkin, gerici katı kültürü hakim olmaya başladı.
Sonuç ?
Sonucu kızınız söylemiş dost;
"Anne, salon neden boş ?"