- 1242 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ŞEYTAN ALLAH 'LA NASIL KANDIRIR?
ŞEYTAN ALLAH ’LA NASIL KANDIRIR?
ALLAH’IM ! SANA DOSDOĞRU NASIL İMAN EDİLİRSE BENİ VE NESİLLERİMİ ÖYLECE İMAN EDENLERDEN EYLE - AMİN
Kandırılmak insanda hoş bir duygu uyandırmaz, bu yüzden kimse kandırılmayı hoş görmez. Hoş görmemeyi bir kenara bırakın bazı insanlar gurur yapar kandırıldığını bile kabul etmez. Gurur da şeytandandır malum, ancak Şeytanın Allah’la kandırmasından kastımız bu değil.
"Ey insanlar! Allah’ın vaadi gerçektir, sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve o aldatıcı (şeytan) da Allah hakkında sizi kandırmasın! " (Fatır suresi - 5)
"Ey İnsanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Ne babanın evlâdı, ne evlâdın babası nâmına bir şey ödeyemeyeceği günden çekinin. Bilin ki, Allah’ın verdiği söz gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve şeytan, Allah’ın affına güvendirerek sizi kandırmasın." (Lokman süresi-33)
Ayetlerinde belirtilen hususları kast ediyorum.
Bir tarafta günah işlemeye devam ederken günahları terk edip pişman olup nasuh bir tevbe etmek yerine "Allah’ın affı büyük, Allah affeder" diyerek hayatında müsbet bir değişim olmadan günahlarına devam ederek kendini kandırması vardır.
Bu durum aslında çok karışık değil aldatmanın çok açık bir şekilde görülmesidir. Diğer tarafta ise; esas tartışmaların ağırlığını oluşturan "Şeytanın Allah hakkında kandırması" vardır.
Şeytan yoldan çıkmışlarla çok uğraşmaz, onlar zaten yoldan çıkmıştır ve kolayca şeytanın çağırmalarına koşarak gider. Şeytanın asıl uğraştığı Allah’ın dosdoğru yolu üzerinde bulunanlardır.
"İblis dedi ki: "Öyle ise beni azdırmana karşılık, and içerim ki, ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun üstüne oturacağım. Sonra elbette onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağım ve sen, onların çoklarını şükredenlerden bulmayacaksın!" dedi." (Araf suresi 16-17)
İşte böyle; şeytan dosdoğru yolun ortasına oturarak bu dosdoğru yoldan geçen doğru insanları saptırmak için her türlü yaklaşımla aldatmaya çalışacak. Ve öyle bir yaklaşımla yaklaşacak ki saptırdığı kişi Allah hakkında, din hakkında sahip olduğu yanlışları doğru savunur gibi dönmeden savunacak. Kişi günaha, harama girse bile günahı, haramı bilir, kabul eder, pişman olur ve Allah’tan af diler günahı devam ettirmez. Oysa Allah hakkında ve Allah’ın dini hakkındaki yanlışlarından dönmek şöyle dursun; adeta kimsenin görmediğini gören bir eda ile kelime oyunları yaparak, tanımları ve tarifleri yanlışlarına temel oluşturacak şekilde değiştirerek inat edercesine savunmaya devam eder.
Dinimizi ifsat etme arzusunda olan çevrelerin her devirde yaptıkları planlı taktik çalışmaları eksik olmaz. Bu planlar yürütülürken maalesef bazı samimi insanlardan bu ifsat çalışmalarının tuzaklarına farkında olmadan düştükleri ve yine farkında olmadan düşman oldukları çevrelerle onların çizdiği yoldan onların hedefine gerek şeytanın gerekse şeytanlaşmış insanların aldatması sonucu yürüdüklerini hissedersiniz ama onlar asla bunu kabul etmezler ve farkında değillerdir.
Aslında bu kalıba uyan örnekleri günümüzde de görmemiz mümkündür maalesef.
Bu yaklaşımlara bir kaç örnek verecek olursak;
" Asıl kaynak Kur’an’dır, ben Kur’an’a bakarım, başka bir şeye değil."
Böylelikle Hz. Peygamber Muhammed Mustafa (sav) devre dışı bırakılır. Bu yaklaşım sahiplerine göre: Çünkü O bir Peygamberdi, vazifesini yaptı, kutsal kitabı tebliğ etti gitti. Sanki bir postacı, gönderiyi teslim etti işi bitti. Hem O’nun yaptıkları kendi devrinin şartlarını kapsar inanışları vardır.
Oysa Kur’an ne diyor:
"Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik." (Enbiya suresi 107)
" O, arzusuna göre de konuşmaz. O (bildirdikleri) vahyedilenden başkası değildir." (Necm suresi 3-4 )
"Andolsun, Allah’ın Resûlünde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır." ( Ahzab suresi 21)
"Allah’ın, (fethedilen) ülkeler halkından Peygamberine verdiği ganimetler, Allah, Peygamber, yakınları, yetimler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir. Böylece o mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir devlet olmaz. Peygamber size ne verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının. Allah’tan korkun. Çünkü Allah’ın azabı çetindir." (Haşr suresi -7)
"De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” ( Ali imran suresi - 31 )
Ve dahası...
Ayet meallerinden de anlaşıldığına göre O alemlere rahmet ve insanlık için güzel bir örnektir ve O’ na uymamız emredilmektedir. Diğer türlü Kur’an’da iman ayetlerinin dışında "O’na uyun" emirleri yer almaz sadece "O’na iman edin" ayetleri yer alırdı. Eğer sadece Kur’an dikkate alınıp Hz. peygamber dikkate alınmasaydı en basitinden Kur’an’da emredilen namaz kaç vakit, kaç rekat ve hangi vaktin namazının nasıl kılındığını nasıl öğrenecektik?
" Allah’ın emirlerini) onlara iyice açıklasın diye her peygamberi yalnız kendi kavminin diliyle gönderdik. Artık Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Çünkü O, güç ve hikmet sahibidir." ( İbrahim suresi - 4 )
Eğer yukarıdaki ayet mealleri dikkate alınmazsa ve "Ben Kur’an’a bakarım, başka şey bilmem" denmeye devam edilirse Allah korusun Hz. Peygamber (sav) in peygamberliği kabul edilmekle beraber itaat edilmemiş olunur ve itaat imanla eş değerdir. Aman dikkat!
"Kim Resûl’e itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur. " (Nisa suresi - 80 )
"(Resûlüm!) De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir." ( Ali imran suresi - 31 )
Allah’ın Rasulüne uymak O’nu takip etmek, örnek almak ve Ehli sünnet dediğimiz O’nun yolundan gitmekle olur. Eğer böyle davranmazsak zaman içerisinde öyle bir yanlışa düşeriz ki Allah korusun Kur’an’a bağlı olan O’nun sünnetlerini "Ehli sünnette İslam’ı bölen bir hiziptir" sözünü söyleme bahtsızlığına düşeriz. Allah böyle halden hepimizi korusun
Bir başka Şeytanın Allah’la kandırmasına örnek ise;
Haşa "Allah geleceği bilmez" miş!
Hatta kimin kiminle evleneceği de iş ortaya çıkınca Allah tarafından bilinirmiş. Tıpkı Bedir savaşında gerçek iman edenlerle etmeyenlerin ortaya çıkıp bilinene kadar haşa bilinmediği gibi zırvalar. Onlara göre Allah bazı hususlarda geleceğii bilmezmiş! Ezeli ebedi ilim sahibi olan Allah bunlara hidayet versin. Peki bu insanlar şu ayetlere ne diyecekler?
"Rumlar, yakın bir yerde yenilgiye uğratıldılar. Onlar yenilgilerinden sonra birkaç yıl içinde galip geleceklerdir. Önce de, sonra da emir Allah’ındır. O gün Allah’ın (Rumlara) zafer vermesiyle mü’minler sevinecektir. " (Rum suresi-2,3,4)
Ve bu tarihi gerçek gelecekten haberdar olan Alim olan Allah tarafından öncesinden bildirilmişti.
Ayrıca Lokman suresi 34 ayet mealinde şöyle buyrulur:
"Kıyametin ne zaman kopacağı bilgisi şüphesiz yalnızca Allah katındadır. O, yağmuru indirir, rahimlerdekini bilir. Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilemez. Hiç kimse nerede öleceğini de bilemez. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, (her şeyden) hakkıyla haberdar olandır."
Öyleyse ne diyelim. Vaktiyle Köyün birine bir alim gelmiş ve bütün köylü alimin anlatacaklarını dinlemeye akın akın giderken bir yaşlı teyze hiç oralı olmamış. Yakınından geçen birinin dikkatini çekmiş ve sormuş: "Teyzeciğim köye bir alim geldi ve 101 delille Allah’ın birliğini ispat ediyormuş, herkes oraya gidiyor bir sen gitmiyorsun, hayırdır?"
Yaşlı Teyze ise okkalı bir cevap verir ve der ki: " Oğlum o alimin kalbinde 101 çeşit şüphesi varmış onları gidermeye ispatlamaya çalışmış benim Allah hakkında hiç şüphem yok ki, niye gideyim."
Geleceği ya da gaybı bilmemek bir eksikliktir. Kur’an ayetleriyle sabittir ki Allah her türlü eksikliklerden uzaktır, münezzehtir. Aksi iddialar yanlıştır, Allah ’ın yüce zatına iftiradır.
Aslında konuyu uzatmaya hiç gerek yok; "Allah geleceği bilmez" diyene bir tek “Subhaneke” kelimesi yeter. Nedir Subhaneke? “Allah’ım Sen bütün eksikliklerden münezzehsin” demektir. Kur’anda her geçen “Subhan” adı bunu anlatmaktayken bir Mü’min nasıl olur da Allah’a böyle bir eksiklik izafe edebilir?
Maalesef bu gibi görüşleri savunanlar yerine göre bir din profesörü veya yüksek tahsilli, abdestli namazlı insanlar da olabiliyor.
Hepimizin Allah’a çok dua etmesi gerekiyor. Nice din alimlerinin daha sonraları ayağı kayıp sapıklığa düşüp küfür üzere öldüğü vakıadır. Bu yüzden ne söylediğimizin ve kimin fikirlerini savunduğumuza çok dikkat etmeliyiz, çok!
Kimselerin görmediğini gören, fark etmediğini fark eden, dini en iyi şekilde aklıyla güzel kavrayan insan psikolojisi oluşmuşsa “euzü besmele” çekip kendimizi kontrol etmemiz gerekebilir, belki bu hissi şeytan veriyor olabilir, belki en iyi din anlayışına sahipmişiz gibi şeytan Allah’la kandırıyor olabilir.
Yazımızı yazımıza başlarken ettiğimiz dua ile bitirelim:
ALLAH’IM ! SANA DOSDOĞRU NASIL İMAN EDİLİRSE BENİ VE NESİLLERİMİ ÖYLECE İMAN EDENLERDEN EYLE - AMİN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.