- 1120 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
6-7 Eylülün Anatomisi
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Her geçen gün hatta geçen her saat hayatla aramdaki bağı koparıyor gördüklerim yaşadıklarım ve geçmişte yaşananları anımsadıkça.
Öncelikle insan olarak kahroluyorum. Irkıyla bayrağıyla dini inancıyla kendini yere göğe sığdıramayan böyle bir toplumun onurlu dürüst adil ve yüreği insan sevgisiyle dolu bir bireyi olarak vurgun yemiş gibi işlevini yitiriyor bedenim. Utançtan kendi yüzüme bile bakamıyorum aynada.
Yüzleşilemeyen iki günden, "6 - 7 Eylül 1955 Planlanmış Kıyımı"nın üstünden tam 62 yıl geçti.
Atatürk’ün Selanik’teki evine bomba atıldı! asılsız haberiyle cahil barbar gözlerini nefret kin bürümüş koskoca bir güruhun yalnızca Rumlara değil bütün gayrımüslimlere yönelik bu korkunç yağmalama ve linç girişimi tarihe bir yüz karası olarak geçmiştir.
Demokrat Partinin sahtekar acımasız ve vicdanları gibi elleri kirli idarecileri ve bunların uzantısı olan idarecileri ki ülkeyi bu günlere getirmiştir.
İdama karşı olmayan ve 43 kişinin idam kararına imza atan ve hepsi idam edilen MENDERES geliyordu.
Celal Bayar’ın, İstiklal Caddesi’ndeki hasarı görünce, etrafındakilerin duyacağı bir sesle İçişleri Bakanı Namık Gedik’e “Galiba dozu kaçırdık” dediği olaylarda, “Türk basınına göre 11 kişi, bazı Yunan kaynaklarına göre 15 ölü vardır.Yaralı sayısı resmî rakamlara göre 30, gayri resmî rakamlara göre 300’dür. Sadece Balıklı Hastanesi’nde 60 kadın tecavüz nedeniyle tedavi görmüştür.
Bu toplumun hazmedemediği iki insan türü vardır ki bunlardan birisi Müslüman olmayan bütün yabancılar. İkincisi Solcular.
Mehmet Ağar “Çok solcu öldürdük” sözüne karşılık “elleri kanlı katiller” yakıştırması hiç de saygısızlık ve yanlış bir yakıştırma olmaz.
"Çok, çok fena. O zaman ben evliydim, iki yaşındaydı Lula. (Sarıyer) Yenimahalle’de yazlıktaydık. İstanbul’dan haber geldi, Beyoğlu yanıyor. Saat sekiz, sekiz buçuk filan. Taş dolu bir kamyon geldi. Kamyonun içinden 10-15 kişi çıktı, ilk evvela gazinoyu kırdılar, bir şey bırakmadılar. Bir araya toplandık, zangoç vardı, karısı ve oğluyla; papaz vardı kızları ve karısıyla beraber. Başladılar dışarıdan camları kırmaya, taş atmaya. Aman n’apalım derken artık karanlık da oldu. Arka tarafta bir Türk ailesi oturuyordu, biliyordu o ne olacağını. Hemen papazın kızlarını aldılar, pencereden. Ben Lula’yı şiltenin altına koydum, çocuğu öldürecekler. Taşlar yağmur gibi geliyor. Evin kapısına geldiler. Onu da tekmeyle kırdılar. Babam hemen oda kapısını açtı. Türkçeyi Türk gibi konuşuyordu babam. ’Kırıyoruz’ dedi, ’Kıbrıs için. Helal olsun, vatana helal olsun’ dedi, gelenler. ’Beni, karımı, kızlarımı öldürün’ dedi babam. ’Yok, öldürmeye iznimiz yok’ dediler, ’kırmaya iznimiz var.’ İsmini sordular, ’Kemal’ dedi babam. ’Afedersin, Kemal ağabey’ deyip gittiler. Bakkala gittiler, bakkal da diyor ki, ’Hangi Kemal? Bu Koço’dur, Rum’dur.’ Tekrar geldiler. Radyo ve buzdolabını pencereden aşağı attılar. Yataklar, elbiseler, gardırobun içinde bir şey kalmadı. Yani biz kaldık. Titriyorduk, ’Kırın’ diyordu babam, ne yapsın, ’kırın, atın, helal olsun, atın!’ Kırdılar, vurdular, gittiler. Papazın kızlarını istediler. ’Burada yoklar’ dedik. Papazı aldılar, bir motosikletin üstüne bağladılar, yol boyunca çektiler."
"Anneme, Müslüman kadınlar gibi görünsün diye beyaz başörtüsü taktık. Pencereye bir bayrak uydurduk. Kapıya oturdum. Kalabalık bir grup önümden aktı. Kiminin elinde bir top kumaş, kiminde bir makine parçası vardı. Bütün cadde eşya doldu. Sadece Rum evlerini değil, tüm gayrımüslimlerinkini yağmaladılar. Yedikule Caddesi üzerindeki bir kiliseyi ateşe verdiler. Kıvılcımlar bizim evin üstüne düşüyordu. Caddede üç kişi durdu. Bizim eve bakıyorlardı. Yanlarına gittim, ’Bu evin sahibi Ermeni. Şimdi Florya’da yazlıkta. Aşağıda ben varım, hatırlatırım’ dedim. Annem Müslüman bir kadın gibi kahve pişirdi. İçtik birlikte... Yağma saatler sürdü. Gece yarısına kadar kapıdan ayrılmadım. Sonraki gün dükkânıma gittim. Kepenkler kırılmış, dükkâna girilmişti. Benim dükkâna komşum Laz Mehmet girmiş. Sabahları birlikte çay içerdik. Çok ağrıma gitti.” (Dilek Güven 6-7 Eylül Olayları,
Hiç ağırına gitmesin ey kardeşim. Onlar ki Rusların saldırısı sırasında sarp dağ yollarını onlara gösteren hatta onları Trabzon’a götürenlerden olduktan sonra!..
Koskoca Osmanlı İmparatorluğu parçalanıp yok edildi. Nice bedeller ödenerek kurulan laik demokratik Cumhuriyet ve ilkelerinden eser kalmadı.
Sen daha neyinle gurur duyuyorsun. Neyi savunup koruyorsun. Elinde ne kaldı onu söyle!
Kalıp savaşmak yerine ülkesinden kaçan belalıların ahlaksızların vatanı oldu bu aziz topraklar.
Ülke hızla değil. Işık hızıyla karanlığa gömülüyor!
Sen hala yalanlarla boş laflarla gününü gün edip. Gözlerini kulaklarını kapayıp tatlı kahramanlık düşleriyle mi oyalanıyorsun. Bir kez olsun dürüst ve cesur olmayı denesen. Vicdanı yoklasan bir kez olsun diyorum…
Bana vatan toprak bayrak edebiyatı yapmayın. Her şey gün gibi açık ortada.
YORUMLAR
Ülke tarihimizi ve dolayısıyla toplumu yakından ilgilendirdiğine inandığım bir yazıyı güne getirmene hassasiyetini göstermeniz çok sevindirici.
Çok teşekkür ederim.
DemAN
Tarihin karanlık kenarlarında kalan toplumsal olayları, gün yüzüne çıkması sevindiricidir. Toplum, daha önce yarattığı kaosları, olumsuzluklarından dersler çıkarması açısından bu tür yazılar pekala çok önemlidir. Biz toplum olarak biraz "balık hafızalıyız"
"Tarihini bilmeyen geleceğini asla bilmez"
Ben, dünyada yaşayanlara evrensel perspektifle bakarım, ki aynı topraklar üzerinde yaşayan farklı toplumlar bana göre hepsi birer kardeştiler. farklı ülkelerde yaşayanlar ise birbirine akrabadır çünkü aynı gökyüzü altında, aynı güneş aydınlığında ve bir atmosferde yaşıyoruz fakat farklı inançlara sahip olabiliriz.
İnsan eliyle yapılan her ölüm, cinayettir, katliamdır.
Ve İSLAM tüm canlıların(insan-hayvan- doğa-tabiat), dünyada eşit yaşama hakkını kutsal saymaktadır. Allah sadece Müslümanların değil tüm insanların; alemin Allahıdır.
"Geyikler, kamlubağalara çevikliği öğretmezler" Halil Cibran
sözüyle yazıma son verirken, benim hiç bir insanın inancını sorgulama hakkım olmadığına inanıyorum.
Önce insan olmak lazım! insan olamayan dindar olsa ne yazar...
Uzatımsa affola...
En içten saygılarımla
Değerli arkadaşım.
Yazınızın sonunda ''Bir kez olsun dürüst ve cesur olmayı denesen. Vicdanı yoklasan bir kez olsun diyorum…
Bana vatan toprak bayrak edebiyatı yapmayın. Her şey gün gibi açık ortada.'' Demişsiniz.
Evet herşey gün gibi açık ortada.
Bu konuyu da içine alan bir yazı yayınlamıştım bu sitede. Yazımda 6-7 Eylül olayları da vardı. Ancak siz de dahil pek çok arkadaşımız 6-7 Eylül olaylarını anlatıyorsunuz ama 16 mart 1964 den bahsetmekten özellikle kaçınıyorsunuz ya da 1964 de yaşananları bilmiyorsunuz. Tabii ki bu da hayret verici bir durumdur. 1955 i hatırlayan bir insan 1964 ü nasıl hatırlamaz?
Neyse..Ben yazdım. Yazınca ne oldu dersiniz? 6-7 Eylül'ün yağmacı, katilleriyle aynı kafada olan biri aynen şu yorumu yaptı yazıma: Yazdıklarıiniz hamasi ve yalan! Sanırım kafanizdaki Türk düşmanlığı yazdırıyor bunları.
Başka ne denebilir ki.
Selam ve sevgiler.
Eğer okumak isterseniz o yazımın linki: http://www.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=163176
.
DEVRİM DENİZERİ
Kim ne yazmış ne yaşamış ne düşünmüş ne demiş ve kim ne kadar bilgi sahibi benim zerrece umurum değil. Ben kendi derin gözlemlerim hiç yanılmadığım sezgilerim ve tarafsız şerefli İnsan yanımla varlığımı sürdürmekteyim ki bu bana yeter.
Ben ata dedelerimi hiç tanımadım çünkü kadın erkek hepsi kefensiz yatan kahramanlardır.
Bana ve kızıma gelince bunu anlatmam çünkü "Sen Türk değil misin?" diye soranlar anlatacaklarımı zaten kavrayamazlar.
Evet! Türk olmak eğer ülkeyi bu hallere sürüklemek ve gerçekleri görmek yerine; benim bilgim senin bilgini döver! yarışına girmek ve Kuranın ipine sarılır gibi Türk bayrağına dolanıp Türklük taslamak ise haklısınız. Ben Türk değilim! derdim.
Selamlar.
Devrim hanim,
6 - 7 eylulde yapilanlar kesinlikle yanlis. Keske o tur olaylarin hic biri yasanmasaydi. Sizin gibi ben de insan olarak kahroluyorum; mesela sizin Putin gibi bir vampiri alkislamaniz karsisinda kahrolmustum.... Yanlis anlamayiniz, istediginizi alkislayabilirsiniz....
Okudugum yazilarinizda cogunlukla insanliktan, erdemden, nezaketten, sevgiden, saygidan yani guzel seylerden bahsetmistiniz ve ben bunlari takdir etmistim. Ancak, Putin gibi iliklerine kadar kana bulanmis bir katili de alkislamaniz karsisinda samimi yaziyorum, kahrolmustum....
Neyse, belki de ben bazi seyleri yanlis anladim...
abdullah
hotamisli tarafından 9/7/2017 12:04:22 PM zamanında düzenlenmiştir.
DEVRİM DENİZERİ
Öncelikle sayfama uğrayıp yorum bırakmanız beni çok sevindirdi.
Putin'le ilgili yorumunuzu o zaman şöyle yanıtlamıştım sanırım.
Ki bu belki bir insanı övmek için yeterli olmayabilir ancak bir takım şeyler için ciddi bir göstergedir.
Ülkelerin başkanları başbakanları toplu taşıma araçlarında bisikletlerde korumasız tek başlarına yolculuk yaparken bu ülkedekilerin camiye bile 500 korumayla gittikleri hafif bir yağmurda onlarca şemsiyenin açıldığı görüntüsüne karşılık Putin'nin şiddetli yağmur altında uzun süre törenin bitmesini beklemesiydi söz konusu olan.
Ayrıca düşünecek olursanız Kenan Evren denen katilin bir tek elinden akan kanlar Putin' nin iki elinden akan kanların zerresi etmez.
Önce kendi gözümüzdeki çöpü görelim. Sivas'' da diri diri yakılan insanlar. Katledilen gençler çocuklar ve daha neler. BUNLAR BU ÜLKENİN ZEHİR ZEMBEREK GERÇEKLERİDİR ÇOK SEVGİLİ DOSTUM. AÇIK SÖZLÜLÜĞÜNÜZ BANA GÜÇ VERDİ.
SELAMLAR
hotamisli
aslinda cok farkli dusunmuyoruz. Netekim pasanin elinin kanli oldugunu ben de kabul ediyorum. Bu gercegi inkar edebilmek icin en azindan akli dengeyi bozmus olmak lazim. Ulkemizde maalesef aci olaylar yasandi. Ulkemizde tatsiz olaylardan nasibini almayan herhalde milyarder para babalari vardir....
Sizin de Putinín eli kanli biri oldugunu kabul etmenize sevindim. Putin mutevazi biri olabilir. Ancak ben mutevaziliginden cok elinin kanli olmasina bakarim... Cogu lider gibi Putinde eli kanli katilin teki ama ben o alcaga karsi farkli bir kinim var. Suriye'de bilincli bir sekilde hastanelerin bomnalanmasindan habersiz olamaz! Suriye'deki tedavi olabilmek icin gittigi hastanede Rus ucaklariyla bombalanan, canindan olan bicare insanlardan habersiz olamaz.... Durdurabilirmiydi o nazik ve mutevazi Putin? Evet, hastanelerdeki katliamlari onleyebilirdi cunku Ruys askerlerinin bas komutanidir.... Bu yuzden ben sizin mutevaziligini takdir ettiginiz Putin denen mahluka vampir diyorum....
selamlar,
abdullah
dün bu olaylara dair yazı okudum daha doğrusu göz attım ancak sizin yazdığınız rakamlar orada daha yüksekti misal 400 tecavüz vakıasından bahsetmişler sorun o değil zaten neyse gittim sevdiğim bilgisine güvendiğim bir birine sordum bana kendi yazısını yolladı ki ben o uyazıyı o vakitler okumuşum yorumlamışım vs. ancak sorun şu ona da söyledim
sol bakışa sahip birinden, rum ya da yunan gazetesinden olayı okuyunca farklı sağ tandanslı bir kalemden okuyunca çok farklı duygular uyandırıyor.
komşuymuşlar ya bundan korkuncu olabilir mi ? semavi dinleri hepsi öldürmeyeceksin der ama bütün dindarlar din için öldürür ya dehşet
sonuç nedir sonuç şudur dehşet verici, facia ve kaybeden insanlık olmuş. Çok kötü kaybetmiş ancak biz millet olarak misliyle kaybetmişiz. İçimizde bu kadar yılan beslemeyi nasıl başardık bilmiyorum şöyle ki rezil ateş çemberleriyle sınanmışız ama akıllanmak yerine gaflet uykusunun dibinde horlamayı yeğ sayıyoruz.
menderese gelince ne yazık ki idamı onaylayan kendisinin kaderi de idamla son bulmuş.
Evet, yaşam hakkı kutsaldır ama çocuklara ve hayvanlara karşı işlenen suçlar hariç olmalı diye düşünüyorum.
Filiz Şahin. tarafından 9/7/2017 10:23:27 AM zamanında düzenlenmiştir.
Filiz Şahin.
erk odakları da ses çıkarmamış
peki bugünün bunda suçu var mı ya da yarının
yok
vatan toprak edebiyatı olmaz zaten vatan vardır sahiplenilir bunun için bize lazım gelen okumuş aydın kadınlar ve onların yetiştirdiği Ata'sını bilen evlatlar. ÇÜNKÜ; EMPERYALLERE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ün ATTIĞI TEKMENİN ACISI HİÇ GEÇMEYECEK tetikte olmak uyanık olmak zorundayız
SAĞLIKLA KALIN
DEVRİM DENİZERİ
yansıttığınız bu değerli yorumunuza..
Ne güzel ne önemli noktalara değinmişsiniz..Evet Türk ve müslüman olmak!
İnsan olak için yeterli!
Devletten inanılmaz maaşlar alan hocaların imamların fetvaları hep cinsellik taciz aile içinde bile cinsel istismarın mubah olduğu üstüne kurulu.
Senden olmayanı öldür emri kuranın içinde!
Bundan daha korkunç bir durum nasıl olabilir!
Tanrı bu lanetlenmiş toplumun böyle cezalandırıyor besbelli.
Selam ve sevgiler.
Filiz Şahin.
DEVRİM DENİZERİ
Hemen hiç bir konuda tartışmayı sevmem çünkü bilirim ki herkesin doğrusu kendinedir. Elmalı Hamdi dahil olmak üzere 7 Kuran tercümesi var kitaplığımda kimliğimde İslam ve Hanefi yazmasına karşın ben yalnızca Yaradan'a ve kendi düşündüklerime inanırım. Bu ayeti bilmeyen yok ancak dile getirmekten çekiniyor bazıları sanırım.
Onları, bulduğunuz yerde öldürün ve sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne, öldürmekten beterdir. Onlar, size karşı savaşıncaya kadar siz, Mescid-i Haram yanında onlarla savaşmayın. Sizinle savaşırlarsa siz de onlarla savaşın. Kafirlerin cezası işte böyledir.
(2-BAKARA/191)
Onlar, (savaşa) son verirlerse (siz de son verin); şüphesiz Allah, bağışlayandır esirgeyendir.
(2-BAKARA/192)
Selamlarımla birlikte yolluyorum esenlik dileklerimi..
Filiz Şahin.
başka söze hacet yok konu da kapandı sizi de tanıdım.
Gayri müslimler bu ülkenin zenginliğidir oysa
Onlar içinde vatan değil midir bu coğrafya?
Hele ki, İstanbul
Reşat Ekrem Koçu İstanbul'a öylesine aşıktır, bir kent üzerinden milliyetçilik tasavvuru geliştirir adeta
Gayri müslimler İstanbul'un öz varlığı oldular asırlarca
Ticari yapılarıyla, kültürleriyle, iş ahlaklarıyla
Rumlar, Museviler özellikle
Ermeniler sanat tarihimizde renk, desen oldular
Kirkorder ermeni tedhiş örgütü havası estirsede, Kirkor Cezveciyan Kenan Pars idi uzun yıllar
Gün olur; İstiklal Harbinde sadık bir Osmanlı Ermenisini başarıyla canlandırır
Güllü Agop, Tatyos Efendi, İrma Toto Felekyan, Nubar Terziyan, Dikran Çuhacıyan, Yervant Oskan, Artaki Candan vs. farklı dallarda hizmet verirler şüphesiz
Elbette hıyanet eden niceleri de vardır dönemlere göre
Hınçak ve Taşnak komitesine hizmet edenlerin hükmünü
"Beylik talebinde bulunmuş bir alay (Hay) ,
Bey(lik) mi olur Ermeniden, vay gılırım vay! .
Nereden aldın fişek ile martini? ..
Sana beyliği kim verdi ass.s....min Artin’i"
diyen Şair Eşref verecektir
Milleti Sadıka'nın nasıl Sıdıka'ya dönüştüğünü görürüz bir anda
Ne ki, bir notuda düşmek gerekir
Asala'nın azıp kudurduğu yıllarda İstanbul Taksim meydanında 1982 yılının bir yaz günü Asala'yı protesto maksadıyla kendini yakan Artin Penik'de toprağı bol olsun bir Artin Efendi değil midir?
Yine 6-7 Eylül olayları yaşanırken ünlü futbolcularımızdan Lefter'in adadaki evi yağmalanır, bunu haber alan Fenerbahçeli gençler adaya motorlarla giderler, Lefter'e yalvarırlar, abi sana bunu yapanları söyle, kim bunlar? Oysa hiçbir zaman açıklama yapmayacaktır Lefter, her ülkede bu tip olaylar olabilir ehemmiyeti yok diyecektir olanca görgüsüyle, Yunan milli takımından aldığı çağrıyı geri çevirip A Milli formayı yıllarca şerefle taşıyanda o değil miydi?
Peki 06-07 Eylül olaylarının nedeni nedir? Veya nedenleri
50'lerde öne çıkan Kıbrıs meselesi elbette önem arz eder
Fakat daha köklü bir neden olduğu söylenebilir
Gerek Varlık Vergisi gerek 06-07 Eylül ulusal burjuvazi oluşturma hedefinin parçasıdır, dolayısıyla gayri müslim varsıllığında eritilmesi hedeflenir özünde
Bir bakıma Osmanlı döneminin kaymak tabakası levanten burjuvazi cumhuriyet döneminde süreç içerisinde tasfiyeye uğrar
İnsanların canlarının yandığı düşünülürse boyutları elbette tasvip edilemez, başta dediğim gibi bir sosyo kültürel varlık kıyıma uğrayacaktır
Bir İstanbul'un nasıl kozmopolit yapıya büründüğüne, beton çölüne döndüğüne bakalım, bir de adaların nasıl yozlaşmayan bir cennet bahçesi olduğuna, aradaki muazzam fark tarihsel bir dokunun saldığı lezzet farkıdır kanımca
Nihayet hanımefendi
Yine duyarlı bir yüreğin atışı gönüllerimizi dolduruyor, şahsen benim
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
Saygı ve selamlarımla...
levent taner tarafından 9/7/2017 9:57:47 AM zamanında düzenlenmiştir.
DEVRİM DENİZERİ
Bu eşsiz yorumunuz hüzünlü yüreğime şifa oldu inanın.
Bu konuda yani o harika insanları -ki ben fazla yakından tanımadım maalesef- anlatmak ne kitaplara ne anılara sığmaz kitaplara.
Canım Lefter’in ben de doğuştan Fenerliyim o günlerdeki hikayesini yazınızdan öğrendim gözlerim sığar.
Annemin Vefatının akşamında benim o akşama kadar hiç görmediğim Rum Ermeni ve Süryani dostları gelmişti. “ Anneniz yeri doldurulmayacak kadındı” sözleri bu gün bile yüreğimi buruk da olsa mutlulukla doldurur.
Ben de Modanın son su tesisatçısını ve son dolmuş şoförlüğü yapan iki Ermeni vatandaşımızı asil insan yanları ve belirttiğiniz gibi uğraştıkları mesleklerdeki olağanüstü yetenekleriyle rahmet ve saygıyla yad ettim sayenizde.
Ayrıca benim asıl aklımı alan biz Türkler kimleri kendi topraklarından kovuyoruz?
Tarihe bakacak olursak çeşitli varsayımlara karşılık en kesin görünen Türklerin yersiz yurtsuz çıplak at sırtında ellerinde kılıçlarla bu topraklara konmalarıdır. Ki bedavacılık gasp talan savaş kavga o zamanlardan başlamış. Ve o sıralar bu topraklarda Rumlar,Ermeniler, Süryaniler ve Araplar yaşarken Bizans Anadolu’nun tek hakimiydi.
İlk Osmanlı beyliği ise 500 küsur yıl sonra kurulmuş.
Hem insanları yerlerinden yurtlarından edin hem ibadethanelerini yakıp yıkın din adamlarını katledin hem bıraktıkları onca eserlerini kırın dökün çalın çırpın ki gittikleri her ülkede aynı barbarlıklarını sürdürüyorlar sonra da kalkın her kötü şeyin sorumlusu olarak bu insanları gösterin.
Sağolun. Varolun. Ömrünüze bereket. İyi ki varsınız ve aramızdasınız.
Sonsuz sevgilerimle.
levent taner
İnsan sevgisiyle dolup taşan, bu uğurda dağları aşan yüreğe selam olsun
Evet öncelik insan olmaktadır, insan olmasak alt bağlıklar nasıl peyda olacak?
Kaldı ki, cevabi yorumunuzda biz Türkler vurgusu yapmanız bile kimliğine sahip fakat bir o kadar eleştirel bakacak, bakabilecek özgüvene sahip olduğunuzu gösteriyor bana
Dünyanın hemen tamamında bu tarz aydın bir duyuş ve duruş vardır
Aydın insanlar kendisinden başlayarak genişleyen halkalar dairesinde ülkesinin ve giderek tüm insanlığın eleştirmenidir
Ellerini taşın altına sokarlar, cesur ve erdemli bir tavır takınırlar
Yalnız hocam
Tarih boyunca milletler hep dünyanın aynı yerinde konumlanmıyor da
Mesela Türkler Ortaasya'da kalmadıkları gibi diğer milletlerde de bu tarz bir seyyaliyet vardır
Ve yine siyasi tarihin kimi acımasızlıklarına karşın kültür, medeniyet ve uygarlıkların milletlerin hareketliliği dairesinde uzak diyarlara yayıldığı da görülebilir
Bir bakıma rüzgârın çiçek ve bitki tohumlarını uzaklara taşıması ve bu sayede tarımın, ormanların, bitki örtüsünün zenginleşmesi misalidir kanımca
Yine Romalılarında uygarlık tarihinde sayılı, seçkin bir yeri olmakla beraber Bizans eski Roma'nın soysuzlaşmış, yozlaşmış ve giderek artan biçimde despotlaşan hali dersek Anadolu'ya yeni bir nizam gelmesinde de beis olmasa gerek zannımca
Kaldı ki, Müslüman Türk varlığı ve hakimiyeti Anadoluı'da gayri müslimlere ekseri barış getirir
Tebaasının müslümanını camide, hıristiyanını kilisede, musevisini havrada bilen bir anlayış genelde hakim olmakta diye düşünüyorum
Yine sefarad yahudileri İspanya'da ne görür, Osmanlı'dan nasıl bir sıcaklık, hoşgörü, konukseverlik bulur
Yalnız saygıdeğer hocam;
Dünyada bizdeki kadar azınlıkların ticari hürriyet kazanıp palazlandıkları ve dönemlere göre ülke içerisinde silah depoları inşa edebilecek konum kazandıkları çok ender olsa gerek, hatta yoktur belki de
İşte bu durum koyu bir Türkçü anlayışın kemikleşmesine yol açar zannımca
Dahası imparatorluk içerisinde en son gelişen milliyetçilikte Türkçülük olsa gerek
Kuşkusuz bunlar 06-07 Eylül 1955 hadiselerini haklı kılmaz
Yine hiç şüphesiz, Türk'e Türk propagandası yapmak misali bir yaklaşım sergilediğim sanısı uyandırmakta istemem
Nihayet yazınızın günün anlam ve önemi dairesinde günün yazısı seçilmesi bağlamında sayfa yönetimini de tebrik ederim
Sürç-ü lisan etti isem affola değerli hanımefendi
Saygı ve selamlarımla...
Malesef üzüntülü olaylar ve Maraş,Çorum olayları velhasıl bu gürüha müslüman demek gerçekten zor,müslüman emanete hıyanet etmeyen mal ve namusa sahip çıkan insan demektir bu gürüha ağza alınmayacak şeyler söylemek farzdır,selamla.