- 1427 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
YAŞAYAN BİR EYLÜL KELEBEĞİ
Eylülün filizkıran fırtınasında her biri bir yerlere savrulan mangal yürekli, Kürşad duruşlu asil eylül kelebeklerinden biri, 24 eylülde sahur vaktinde sitedeki sayfama kondu. Hayır hayır, yüreğime kondu. Yüreğimin en müstesna yerine kondu. Bu bozkurt yürekli dini bütün Türk yiğidinin sadece rumuzunu bilirim. Adını hiç öğrenemedim. Ama kullandığı rumuzdan dolayı bir eylül kelebeği olabilerceğini düşünmüştüm ve öyleymiş de.
İşte, siteye teşrif günümden bu yana can dostum, yürekdaşım, gönüldaşım olarak şerh düştüğüm bu Kürşad yürekli kalem ve kelam erbabı kardeşim benim "Eylül Kelebekleri" adlı şiirime bir yorumdan ziyade, Eylül zulmüne kurban giden kelebeklerimizden birkaçını bir bir tanıtan bir açıklama bırakmıştı. O açıklamayı orada bırakmaya gönlüm razı olmadı ve okumanıza sundum.
Buyurun size "Eylül Kelebekleri"nin abide şahsiyetleri.
"24 Eylül 2008 Çarşamba 03:04:31
Yukarıdaki resimde soldan sağa ilk fotoğraf Şehabettin Ovalı’dır.. Cezaevine başka bir suçtan girip idam cezası almadan Ülkücü olmuştur.. Ve hep Ülkücülerle beraber ceza yatmıştır.. Sinop Cezaevinde 12.06.1982 tarihinde idam edilmiştir.
İkinci Şehid: İdam edilmeden önce vasiyetiyle beraber bir teyp vasıtasıyla kasete sesinden bir cezaevi türküsü söyleyen, o kasetten sesini ağlayarak dinlediğim Ahmet Kesre!
Üçüncü Şehid: Elaziz’in gülü Cevdet Karakaş 21 yaşında Elaziz’de şehid edildi. Cezaevi arkadaşları ve cezaevi yetkilileri "isteseydi rahatça firar edebilirdi ama suçsuzluğuna inandığı için kaçmadı" diye görüş bildirmişlerdir..
Dördüncü şehid: Halil Esendağ..
Beşinci Şehid: Selçuk Duracık..
Halil ile Selçuk’un bir anlatılması gerekir.. Ben hep arkadaşlıklardan, dostluklardan bahsederken; Hz. Muhammed (SAV) ve Hz. Ebu Bekir (Ra) örneklerim ardından "Halil ve Selçuk omuzomuzalığı" derim.. Kefenlerini bile devlete yük olmadan koğuştaki arkadaşlarının çarşaflarından yaptırdılar ve kefene "Gelinlik" dediler! "Nasıl bir günde asılmak istersiniz" diye sorulduğunda yağmurun hafif hafif çiselediği bir akşamda" diye cevap verdiler.. Haziran’ın beşi idi asıldıkları akşam ve hafif hafif yağmur çiseliyordu tekbir getiren arkadaşları koğuş penceresinden ellerini havaya uzattıklarında.. 3 Haziran diye duyrulmuştu idamları ve gazetelere öyle çıkmıştı.. oysa 3 Haziran’da tekrar sorguya alınıp iki gün işkenceye tabii tutuldular.. İdamlarına katılan imam gözleri yaşlı vaziyette defalarca anlatarak "ben onların Şehidliğine şahidim.. cellatla helallaştılar ve idam edilip son nefeslerini verdiklerinde ikisininde gövdesi kıbleye döndü" demişti..
Sol Alttan ilk Şehid: Cengiz Baktemur
Alttan ikinci Şehid: İlk idam edilen Ülkücü Şehid: Mustafa Pehlivanoğlu.. Bir şiirde "Zafer:ilk gidenlerin vaveylasıdır; yani Mustafa!" demiştim.. Babasının elini Ankara’da ve Kayseri Erciyes’’te öpmüşlüğüm vardır.. Nişanlısının hiç evlenmediğinide belirtmek isterim.. Mustafa’nın vasiyet mektubunda hayırlı bir evlilik temenni etmesine rağmen..
Alttan üçüncü Şehid: Ali Bülent! tavrına kurban olduğum Ali Bülent.. Allah’ın delisi.. Zalime her edasıyla başkaldıran.. Çok şey anlatırım hakkında ama kalemim bile yutkunuyor!..
Alttan dördüncü Şehid: Fikri Arıkan.. Ölüme bile başı dik yürüdü Fikri.. Bu gece çok rahat uyurum artık... demişti idam kararı çıktığında hakkında.. Son sözünü sorduklarında éVatan sağolsun” demişti! Hücreleri gezip helalleştiğinde herkes lâldı O “bir fatiha yeter” dedi hepsine..
20 Ağustos 1981 tarihinde idam edilen Kur’an aşığı, iftira kurbanı, çocuklarının derdinde olan mazlum bir baba İsmet ŞAHİN yok..İsmet Şahinin gerçi bilinen bir fotoğrafıda yok.. bende bir adet İsmet Şahin fotoğrafı var ama biraz ihtilaflı.
`Son arzumu soruyorsunuz, var elbette olmaz mi? Önce bir bayrak istiyorum. Çocuklugumda, kucaksiz, oyuncaksiz kaldim, doya doya ana kucagi görmedim, doya doya oyuncaklarla oynamadim. Delikanliligimda, bisikletsiz, motorsikletsiz, arabasiz kaldim, ama bayraksiz olamadim.’ 4 Haziran 1981 Cevdet Karakaş
Cengiz idamından bir gün önce, annesine yazığı şiiri, `şehid Baktemur` diye imzaladı.
`Ana beni asarlarsa sakın üzülme
Al eline Kur`an`ı divanlara dur.
Doğanşehir boylarında süzülme
Al eline imanı kafirlere savur` 2 Mayıs 1982 Cengiz Baktemur..
"Ülkü sancağını yükseltmek için didinenler er veya geç muvaffak olacaklardır. Buna inanın, zira `ondan istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır` böyle buyrulmuştur. Kim bu buyruğu değiştirebilir ki?" 27 Mart 1982 Fikri Arıkan
Cezaevlerinde askeri kurallar geçerliydi ve her mahkum erlere komutanım diye hitap ediyordu. Günlük traşın mecburdu fakat Ali Bülent 15 günlük sakalıyla bir yüzbaşıya sesleniyordu mazgaldan "Hey asker ağa baksana ateşin var mı?"..İdamını düğünü saymıştı.. idamdan önce "Ağlamayın canlar ben yeniden doğuyorum" dedi ve Ayet el Kürsü okuyordu can verirken.. 13 Ağustos 1982 Ali Bülent Orkan
Allah yolunda ölü bilmeyiz. Onlar diridirler, onlara cennet müjdelenmiştir. Ben ilk değilim. Uzayan zincirin bir halkası olacağım. Ardım sıra bu zincirin halkası olmak için didinenler çok. Heyecanla bekleşen kalabalık bir camia var, Allah`in eli bu davanın üzerinde, tökezlenmek, sürünmek yok!.. Sabırsızım, içimde sevinç coşkusu, kulaklarımda Kur`an`in kir`ati. Ben uçmak istiyorum. Uzaklara, pak mekanlara, gül ekenlere, çiçek dikenlere uçmak… Bükülmeyeceğim!.. Kırılmayacağım!.. Bir emanet olan ben`i yüce Yaradanıma teslim edeceğim. Varın siz anlayın!.. Ben insanlara dayanmadım ki, yıkılayım. İnsancıklardan medet ummadım ki yıkılayım. Ezel ve ebedi olan yüce Mevla`ya gönül verdik, onun içindir ki, bu dava sönmez, bitmez ve `Turan`diyen diller lal olmaz.’
30 Ocak 1983 Ahmet Kerse
"Halil in annesi; oğlum şehit oldu mu? Olmadı mı? diye çok üzülüyordu. Bir gece rüyasında kendini cennette görüyor. Bütün sahabiler toplanmışlar, Hz. Peygamberi bekliyorlar. Halil in annesi, hanım sahabilerden birine yaklaşıp soruyor:
- Bugün burada ne var ki böyle toplanmış bekliyorsunuz! Hanım sahabi cevap veriyor:
- Bilmiyor musun, bugün burada şehit Halil Esendağ ın düğünü var. Nikâhını Hz. Peygamber kılacak, onun için bekliyoruz." 5 Haziran 1983
“İdam edilmeden önce ziyaretine gittimdi. Yanımda kızım vardı.
Ağlıyorum habire, kendimde değilim. Canım da yanıyor, kolay mı?
Bana kızdı: "Allah için ölmek güzel baba, dedi, metin ol, dedi. Teselli verdi yavrum bana.
Bacısına da öğüt verdi.
Müslüman Türk kızı gibi ol, dedi, İslâmı öğren, yaşa dedi durmadan.
Ölümden hiç korkmuyordu yavrum... Korkmadan da gitti.”
Fikri Arıkan’ın Babası Ümmet Amca.. 27 03 1982 şehadet tarihi
Bu arada alttan en son fotoğraftaki Ali Bülent’in karakalem çizilmiş resmidir…
Kocaman yüreğine sağlık Şair Ağam!.. Zaten efkarlıydım, çöktüm gitti!
Gidiyorum ben.. Sahur vakti gelmiş.. Fatiha’yı ihmal etmeyin! "
YORUMLAR
Offff 12 eylül keşke hiç yaşanmasaydı onca fidanlar bu günlere kimbilir ne donanımlı gelebilecekler di...kahrolsun 12 eylül mimarları zaten bu gün pkk yı da yaratan zihniyet kısmen o nlar değil mi ?
-dönemin tüm kitap ve dergilerinde ve de sitelerde yaşanan akıl almaz işkenceler anlatılıyor .Özellikle Metris/Diyarbakır cezaevlerinde ki korkunç işkenceler genöleri çileden çıkardı kendilerini sözde özgürlüğün kollarına yani dağlara attılar dağlardan bize ölüm olarak dönüyorlar.K.Evren hala yaşıyor tüm olanaklar ayaklarının altında ve utanmadan 28 yıldır ülke de safahat ile nüüü resimler çiziyor.Hani adalet hani vicdan neden yargılanmıyor o ve o nun gibiler.Neymiş yasa müsait değilmiş...