- 398 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
O Kadar Da Önemli Değil
Günlük hayatımızdaki önemsiz ve sıkıcı görünen sayısız olay ve bunların ayrıntılarıyla karşı karşıya geliriz.
Kimi zaman bu gereksiz görüne bu ayrıntılar, yaşantımızı ve ilişkilerimizi şekillendirir.
Buna sebep olan, sayısız sebep sayabilirsiniz.
Evinizin ne kadar büyük olduğu…
Hangi model bir arabaya sahip olduğunuz…
Bilmem hangi bankada, ne kadar mevduatınızın olduğu…
Mevki, makam ve sosyal statülünüzün ne olduğu…
O kadar da önemli değil!
Belki bunlar mutluluğa sebep olan ve katkı sağlayan, amaca ulaşmada araç olabilirler.
Gerçek olan bir şey var ki, bunların hiçbiri kalıcı bir mutluluk ve huzur sağlayamaz.
Ne zorluklarla sahip olduğunuz şeyler, hiç ummadığınız bir an da yok olabilirler.
***
Her insanın sırları, sorunları ve sıkıntıları vardır.
Her yerde, her zaman ve herkese anlatmak doğru değildir.
Elbette ki insan hiç kimseye bir şey anlatmadan, sürekli içinde şişirerek duramaz.
Sadece anlatacak kişiyi iyi seçmek gerekiyor.
Doğru yerde, doğru zamanda ve doğru kişiye anlatmak, daha doğru olacaktır.
Bazen güvenip, her şeyinizi anlattığınız kişi, en ufak bir anlaşmazlıkta ve sıkıntıda, tüm sırlarınızı ifşa ederek, size karşı koz olarak kullanmaktan çekinmiyor.
Bir dostum derdi ki; “sakın olan sırlarınızın hepsini anlatmayın, onda bir sırrınız size kalsın!”
Haksız da sayılmaz hani.
Bazen güvenip açıldığın, içini döktüğün, sırlarını anlattığın kişi/kişiler; gün geliyor, senden intikam almak için, rezil rüsva etmek için, hiçbir şeyi esirgemiyor, her şeyi olduğu gibi ifşa ediyor.
Çevrenize dikkatli bakacak olursanız, bunlardan ne kadar çok olduğunu rahatlıkla görecek ve gözlemleyeceksiniz.
O yüzden, insanın kulağına küpe olmalı.
İnsan seçerken, çok ama çok dikkatli olunmalı, güvenilir arkadaş veya dostlar bulunmalı.
Az olsun, ama öz olsun, doğru, dürüst ve güvenilir olsun.
***
Her insan neler yaşadığını ancak kendisi bilir.
Kimse başkasının yaşadığı bir sıkıntıyı ve cefayı bilmez/bilemez.
Birinin halini, ancak o halle hemhal olan bilir.
Hoca öyle demiş ya!
“Bana damdan düşen birini getirin!”
Damdan düşenin halinden, ancak damdan düşen bilir.
Gerisi lâf-u güzaf!
Kerim BAYDAK
[email protected]
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.