Zaman
Zamanın akışına seyirci kalmak korkutucu. Durduramıyorsun, geriye doğru yüzemiyorsun, öyle duruyorsun. Ucundan, kıyısından tutunarak bir yerlere gittiğini zannediyorsun ama aslında gitmiyorsun, sürükleniyorsun. Sürüklenirken gördüklerin, hissettiklerin, eteğine biriktirdiklerin, kenarlara çarparken yaralandıkların, yaraların berelerin, iyileştirdiklerin ve iyileştiremediklerinin izleri sana kâr kalıyor sadece. Öyle vurdumduymaz akıyor ki hayatlarımız, öyle serserice sürükleniyoruz ki bu akışta, sonu yokmuş gibi geliyor.
Oysa bütün hayatlar ölüm denen koca bir deryaya dökülüyor, orada sonuçlanıyor bütün yolculuklar. Sürüklenirken kontrolün bizde olduğunu zannediyoruz oysa yaptığımız tek şey bu akışta kendimizi uyutmak.
Ne zaman bindiğimizi hatırlamadığımız bir yolculukta, nerde, ne zaman, nasıl ineceğimizi bilememek, yolculukta sadece uyumak, son durakta uykuda yakalanmak, sizce de korkutucu değil mi... Tutunamadan sürüklenmek, sürüklenirken tutup kopardıklarımızın - hayat bizi son durakta tükürüp attığında - bize yetip yetmeyeceğini bilememek, sizce de ürkütücü değil mi..?
✒ T.Y.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.