- 1015 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
OKULA İLK GİDİŞİM
Şirin masum gün görmemiş kara kaderine küsmüş küçücük bir derenin fazla eğimli olmayan kenarlarına serpilmiş ve evleri kesme beyaz taşlarla yapılmış Eşme köyünden on bir kilometre bizden uzak olan Taşlıkuyu köyünün ilkokuluna gidiyordum.
Medeniyetin eşsiz ışığı olan elektriğin yollu düşmemişti henüz Suruç’un merkezinden uzak kıyıda köşede kalmış köylere .
Orta çağın karanlığına gömülmüş yoksul kimsesiz köylüler Medeniyetin ışığını dört gözle bekliyordu.
Sabahın köründe annemiz bizi kaldırırdı okula göndermek için.
Bizim köyün aptal yaramaz köpekleri sesimizi duyduklarında bize saldırırlardı.
Bize gelmemeleri için pekmeze batılmış ekmekleri bu salak köpeklere veriyorduk.
Zamanla bize alışıp bizimle iyi bir dost olup çıktılar.
Biz köyden çıkarken bizlerle bir misafiri uğurlar gibi yaklaşık bir kilometre yol boyunca giderlerdi.
Okul dönüşümüzde büyük bir sevinç içinde bizi karşılıyorlardı.
Koşarak gittiğimiz okulumuza yol inişli çıkışlı olduğundan ancak kuşluk vakti ulaşıyorduk. Yorgun argın bir şekilde kendimizi atıyorduk mutlu mesut aydınlık beşiği okulumuza.
Kesme beyaz taşlardan yapılmış bu eski okulumuzun sıvaları yer yer dökülmüştü. Duvarlarında da iri yarı çatlaklar oluşmuştu.
Arda bir tüyleri dökülmüş gayet zayıf sevimli fareler bizi hafiften korkutuyorlardı. Küçücük kertenkeleler de bel vermiş okulun tuvaletlerinde yerini almışlardı.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen her tarafı yamalı olan okulumuzun dimdik ayakta duruşu bizi sevindiriyordu.
Okula gidişimin ilk günüydü. Çok mu çok heyecanlıydım her okula yeni başlayan orta hali bir çocuk gibi .
Okula sel gibi akıp gelen beyaz yakalı siyah önlüklü çocukları görünce durdum.Acayip ağır bir korku sardı bütün hücrelerimi. Alışkın değildim bu yepyeni kalabalık ortama
İrfan GÖRGÜN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.