- 1204 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
CAHİL
CAHİL.
1975 Bir sonbahar günü oda arkadaşım çıkıp dolaşmayı önerdi. Kabul ettim. Bu şehre geleli henüz bir ay olmamıştı,öğrenci yurdunda kalıyorduk. şehri tanımış olurdum. Acele ile montumu alıp ‘’Gidelim’’. Dedim. Biraz yürüdükten sonra arkadaşım ana yol dan ayrıldı. Bir sokağa saptı. Rampalı tepeye doğru giden bir yol. Sağa sola bakındım. Evler küçülmüş tek veya iki katlıya dönmüştü. Biz çok katlı binaları geride bırakmıştık. ‘’Nereye gidiyoruz’’ dedim. Güldü. Tedirgin olduğumu anlamıştı. Bir şey söylemeden devam ediyordu. ‘’Arkadaş söylesene nereye gidiyoruz’’. Dedim. ‘’Yukarıda çok güzel bir kadın oturuyor, ona gidiyoruz’’ dedi sırıtarak. ‘’Defol, nereye gidersen git. Ben gelmiyorum’’ kızmıştım geri dönüyordum. Kolumdan tuttu. ‘’Şaka yaptım. Şaka’’ dedi. ‘’Ağabeyimle re gidiyoruz yukarıda oturuyorlar. Zaten az kaldı. Hemen şuracıkta’’. Gülüyordu. Kolumdan tutmuş adeta sürüklüyordu. ‘’Gel hadi’’.
Tek katlı bir evin önünde durdu. Demir kapıyı iterek açtı. Gel der gibi içeriyi işaret ediyordu. Kapının açık olması. İçeriden birinin buyur etmemesi beni tedirgin etmişti. Ağabeyside olsa gel demeden bir eve girilmezdi. Orada kala kaldım. Ne yapacağımı düşünürken arkadaşım. ‘’Gel gel dedi. Namaz vakti geldik. Yengem namaz kılıyordur. Onun için kapıyı açık bırakmıştır. Sen gel içeri geçelim o da birazdan gelir’’. Kolumdan tuttu içeri çekti. Bir odaya girdik. Koltuklara oturduk. Şaşkın şaşkın sağa sola bakınırken, güzel giyimli, başörtülü bir bayan geldi. Güler yüz ve tatlı bir sesle ‘’Hoş geldiniz çocuklar’’. Dedi. Arkadaşım kalkıp elini öptü. Bende öyle yaptım. Arkadaşım, ‘’Yenge ağabeyim yok galiba, bana kitap getirecekti gelmedi mi’’? Deyince. ‘’Gelmedi evladım. Aslında bugün burada olacaktı ama yolda bir aksilik çıkmış. Artık zaman bulabilirsen yarın uğrarsın’’ dedi. ‘’Namaz kılıyordunuz. Allah kabul etsin’’ dedim. ‘’Sağ ol, evladım. Börek yapmıştım. Çayda var getireyim. Yiyelim’’ Dedi, mutfağa gitti. Tepsiyi doldurmuş. Börekler, çörekler, keklerle geldi. Sonrada çaydanlıkla bardakları getirdi. Çayları doldurduk içmeye başladık. Sohbet başladı. Yenge hanım namazın faziletlerinden anlatmaya başlamıştı. Anladım ki dini bilgisi çok fazla. Bir şey sorsa cevap veremeyeceğiz. Konuyu değiştirmek istedim. Gençtim her şeyi iyi biliyordum! Hele siyaseti çok güzel biliyordum! Siyasi bir söz söyledim. Keşke söylemez olaydım.
Türk siyasetini bir güzel özetledi. İyi bir ders verdi. O zaman ne kadar cahil, bilgisiz olduğumu anlamıştım. Yüksekokul da okuyordum. Dünyadan habersizdim. Çok şey bildiğimi sanıyordum. O gece hiçbir şey bilmediğimi öğrendim. Börekler benimi yedi, ben mi börekleri bilmiyorum. Dışarı çıkınca ilk sorum şu oldu arkadaşıma: ’’Yengen avukat mı’’? Yok dedi arkadaşım. ‘’O zaman hâkim veya savcı. Hukukta okumuş olmalı’’? ‘’Hayır, hâkim savcıda değil’’. Şaşkınlığım arttı. Bu kadar güzel konuşan akıcı bir dille konuları aktaran biri! ‘’Edebiyat fakültesi mezunu’’. Arkadaşım aptallığıma gülüyordu herhalde. ‘’Yok dedi yengem hiç okula gitmedi.’’ Şaşırmıştım. ‘’Gitmedi mi’’? ‘’Gitmedi. İlkokulu dışarıdan bitirmiş. Ortaokul liseyi de öyle yaptı. Şimdi üniversite için hazırlanıyor. İsteği öğretmen olmak’’. Sustum. Yurda kadar hiç konuşmadım.
Yıllar geçti bu olayı hiç unutmadım. O bayan öğretmen oldu mu bilmiyorum ama ne zaman diplomalı bir cahille karşılaşsam aklıma, okula gitmeyen arifler gelir.
YORUMLAR
Ben de konuk olduğunuz bayan gibiyim, ya da kendimi ona benzettim.
Babam kız kısmı okumaz diyen halamın sözünü ve kendi deyişiyle cahil hocaların sözünü tuttu.
Daha sonra benim kendi kendime okuyup yazdığımı, resim yaptığımı görünce.
Vah kızım vah! Şu cahil hocaların sözüne uydum. Seni keşke okutsaymışım dedi.
Tabii okumak okulla sınırlı değil.
İnsan isterse, kendi kendini de geliştirebilir.
Tebrikler,
saygılarımla..