- 487 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DİLENCİLER VE TOPLUM
DİLENCİLER VE TOPLUM
Benim gözlemlediğim ve şahit olduğum bir gerçeği sizlerle paylaşmamın bir vatandaşlık görevi olduğunu düşündüm. Ayrıca güncel yaşamımızda hepimizin karşılaştığı konuya değinip naçizane ufak önerilerde bulunmak istedim.
Birkaç gün önce alışveriş yapmak için şehrimizin en işlek caddesinde yürürken gayet sağlığı yerinde, yanakları kırmızı, tahmini 30–35 yaşlarında gözüken bir dilenci kadın her zaman olduğu gibi yine duygu sömürüsü yapmak için ufacık kundakta körpe bebeği altına bir şey sermeden beton merdiven basamağına yatırmış. Kendiside gelene gidene dil dökerek dilenmeye çalışıyordu. Çok üzüldüm o bebeğin ne günahı vardı oralarda yatmaya. Bebeği bir malzeme gibi kullanmasına üzüldüm ve sinirlendim. Ona doğru yaklaştım, beni görünce para vereceğimi sandı ve yılıştı.
Dilenci kadına dedim ki: Sen utanmıyor musun burada bu çocuğu yatırmaya günah değil mi şu mübarek ramazan gününde duygu sömürüsü yapıyorsun çabuk kaldır çocuğu oradan; yoksa şimdi belediye zabıtasını çağırırım, git buradan. Oturup ta burada dileneceğine turp gibisin git çalış dedim. Öyle bu zamanda bedava ekmek yok. Aslan gibisin hiçbir şey bulamıyorsan ev temizle, cam sil, bulaşık yıka, bu işi yapanların canı yok mu? İstedikten sonra namusunla çalışıp, alın terinle para kazanacağın çok iş var dedim. Bunu söylerken ne kadar sinirlenip bağırdığımın farkında değilim. Ancak yoldan geçen aksakallı tatlımı tatlı bir yaşlı amcanın bana dönüp “ Vay ağzına sağlık kızım helal olsun sana mertçe doğruları söyledin, ceplerine baksan senden çok paraları vardır” dedi.
Daha sonra dilenci kadın benden az da olsa korktu ve ayağa kalktı toparlandı. Bende başında halen inatla bekledim. Asıl amacım o bebeğin betondan kurtulması idi. Sonra gördüklerime çok şaşırdım yere koyduğu kartonun altından tomarla kâğıt para çıkmaz mı? Hatta arasından döviz bile gözüküyordu. Hemen alıp koynuna sakladı. Oysa o an benim cebimde o paranın dörtte biri bile yoktu. Kadının peşini bırakmadım. Cep telefonumla belediye yetkililerini aradım. Zaten Sivas Kent Konseyinde Eğitim Kültür Sanat ile Engelliler ve Sosyal Yardımlaşma Dayanışma Grubunda Yönetim Kurulunda görevli olduğumdan bu işlerden yetkili olanlar beni tanıyorlar. Hemen ilgilendiler, eminim gerekeni yapmışlardır. Bu arada yan gözle dilenci kadının bana nefret dolu bakışlarını görmeliydiniz.
Şimdi siz olsanız dilencilere daha inanır mısınız? Ya da bir kuruş verir misiniz? Artık siz bilirsiniz…
Bunlar otobüsler ile il il geziyorlar. Sanki dilencilik şirketi gibiler. Adeta dilenci örgütü
Bilhassa ramazan gibi dini duyguların sömürülmeye elverişli günlerinde daha da çoğalıyorlar. Benim kaç kez dikkatimi çekti, bir zabıta gördüklerinde çok çabuk haberleşip toz oluyorlar. İşte görüyoruz en çok dini duygularımızın yoğun olduğu cami kapılarında, kabristanlarda mekân kuruyorlar. Lütfen bu tür yerlerde, sokakta dilenenlere, kendisini
engelli gibi gösteren, duygu sömürüsü yapanlara, evinize işyerinize gelen dilencilere sakın beş kuruş dahi vermeyiniz. Hepsi sahte dilenci, sizden benden zengin onlar bunu unutmayınız. Şu bilinmelidir ki o kişilerin bağlı olduğu Valilik ve Belediye zaten onlara fazlası ile gerekli yardımı yapıyor, üstelik o dilenenler yakalandıkları zaman kendilerine yapılan yardım anlaşılmasın diye tanınmamak için kesinlikle kendi yaşadıkları ilde değil farklı illerde dileniyorlar. Yapılan araştırmalar bunu göstermektedir.
Bana kalırsa bu konuda sorumluluk ve çözüm sadece yetkililerde değil, asıl vatandaştadır. Çünkü dilenci çarşıda tek tek esnafları geziyor esnafta azından çoğundan sevap diye para veriyor. Ya da yoldan geçen bir vatandaş sevap diye para veriyor. Bütün bunlarda işte böyle tomarla para ve döviz oluyor. Bence sokakta gezen dilenciye asla para verilmemeli. Bunlara para vermekle sevabın hiç alakası olduğuna inanmıyorum. Tam tersine çoluk çocuğunuzun boğazından keserek verdiğiniz o ufak gördüğünüz parayı onlara vermekle çöpe atmış sayılıyorsunuz günah değil mi alın terinize. Oysa kapı ardında gururundan sesi soluğu çıkmayan, dilenmeyen, ne bulursa onu yiyen, bir ekmeğe muhtaç, et, sebze, meyveyi hiç görmeyen, bunların tadından haberi olmayan, çocuğuna bir damla süt alamayan, okula giden yavrusuna kışın ortasında yazlık ve yırtık ayakkabı ile sırtında montu olmadan elleri titreyerek okula gönderen o kadar çok aileler var ki, asıl onlara yapılan para ve her türlü yardım sevaptır. Bu tür aileleri mahalle muhtarından ya da araştırarak bulup gönlümüzden kopan yardımı ve sevabı onlara yapmalıyız diye düşünüyorum. Sokakta gezen dilencilere para verip o parayı çöpe atıp günah işlemektense asıl ihtiyacı olan, kapı ardında gururundan sesini çıkartmayan, bir ekmeğe muhtaç olanları tesbit edip onlara yardım edelim.İşte sevap budur diye düşünüyorum.
Şu güzelim Mübarek Ramazan ayında henüz kaç tane fakiri hanenize davet edip onunla iftar yemeğini yediniz. Kaç kez hiç değilse evinizde pişirilen sıcak çorbanızdan bir kâse alıp mahallenizde çorba pişiremeyen bir aileye götürüp verdiniz. Ama bizler ne yapıyoruz. Her şeye neyse boş ver diyoruz. İşte bu neyseler de birike birike duyarsız bir toplum, sömürülen insanlar ve sevgi ve insani duyguların bittiği, egoist yürekler ve sonuç olarak sağlıksız bir toplum modeli çıkıyor karşımıza. O halde nedenleri niçinleri aramaya kalkışmayalım. İlkönce şahsımıza bakalım, acaba doğru düşünüp doğru davranıyor muyuz? Acaba çevremizde yaşanan olumsuzluklara tepki gösteriyor muyuz? yeteri kadar duyarlı mıyız? Acaba her konuda vatandaşlık görevimizi yapıyor muyuz?
Benim toplumumuzu gözlemlediğim kadar bu soruların cevabı ne yazık ki koskocaman bir HAYIR.
Eğer EVET olsaydı zaten toplumumuz daha farklı olurdu ve biz eski kuşaklar eskiyi özleyip derin bir iç çekmezdik. Dilerim biraz daha tepkili, duyarlı, birlik ve beraberlik, sevgi, saygı içerisinde her şeyi yetkililerden beklemeyen, sorumluluk bilincinde olan, toplumda yaşanan sorunlara özveri ile manevi olarak çalışan, ilkeli, kararlı ve olumsuzluklara karşı bana ne demeyip tepki gösterme cesaretinde olan, çözüm üreten, yaşanan her şeye karşı duyarlı bir toplum olmamız dileklerimle...
SABİHA SERİN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.