- 607 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ŞİİR VE YETENEK
Kimi şairler var ki çok genç yaşlarında dünya şiirini derinden etkileyecek şiirler yazmışlar. Daha on üç, on beş yaşlarında şiirin sesini duymuşlar, duyurmuşlar. Rimbaud, Yesenin böyle şairler söz gelimi. Sanırım bu, doğuştan şiir söylemeye yatkın olmakla, yetenekle açıklanabilir. Ya da bir şarkıcı için ses güzelliği...Bu da doğuştan gelen bir özellik değil midir? Kiminin sesi etkileyici bir güzelliktedir, kiminin sesi şarkı söylemeye yatkın değildir. Bülbülle karga gibi. Boyunlarındaki aynı kas yapıları bir kuşta bize hoş gelen ses titreşimleri doğuruyor, bir diğerinin sesinden hoşlanmıyoruz. İnsanın kendinde bir özelliği varsa eğer hünerle şekillendirip dışa vurmak bir yetenek kuşkusuz. Yatkınlık bu şekliyle onun yapısında var olan birşey. Ne ki salt yetenek tek başına belirleyici değildir. Yeteneğin eğitimle bilgiyle işlenmesi gerekir. Ote yandan, salt doğasal güzellikler de sanat değildir. Bir çağlayanı, bir kayayı ya da bir midye kabuğundaki renkleri çok güzel bulabiliriz. Kimi doğasal güzellikler karşısında nefesimiz kesilir. Fakat bu güzellikler bir sanat eseri değildir. Sanat insana özgüdür ve yaratıcı emeğin yeni yeni yorumlarıyla insan duyarlılığında çiçeklenmesidir. Bir şeyin sanat eseri olması için, hayatın hammaddesinin yaratıcı insan emeğiyle güzel bir şekilde işlenmesi gerekir. Bu yetenek kadar bilgi işidir. işinde uzmanlık gerektirir. Şiirin hem yeteneği hem de çalışmayı en fazla gerektiren sanat türlerinden biri olduğunu düşünüyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.