- 466 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Zarar Verirse Karınca
ZARAR VERİRSE KARINCA
Bir Kütahya Domaniç türküsünde geçer karınca hem de “Kara mara karınca”. Türkünün ilk dörtlüğüne bir göz atalım efendim:
.
“Karınca a karınca
Kara mara karınca
Hamamdan geliyor aman
Gelin ile görümce”
.
Bir de tekerleme gibi bir söz var: “Karanlık gecede, kara herk içinde kara karıncayı gören Allah!” derler. Karınca kararınca deyimi çok az da olsa anlamına gelir. Bazıları karınca kaderince ifadesini kullanırsa da bu yanlıştır.
.
Çalışkan hayvandır karıncalar. Geleceği düşünen, didinip duran, dur durak bilmeyen bir naturanın öznesi. Doğasında var çalışkanlık. Arıyla karınca çok çalışmanın, ivil ivil iş yapmanın simgeleridirler.
.
Karıncalar da çeşit çeşit. Bunlardan dokuzunu yazıvereyim: Attalar, dokumacılar, hasatçılar, balcılar, oduncular, lejyonerler, kadifeler, ateş karıncaları, çöl karıncaları…
Dokumacılardan kısaca bahsedeyim:
Dokumacı karıncalar ağaçlarda yapraklardan yuvalar yaparak yaşarlar. Yuva yapmaları ilgi çekicidir. İşçi karıncalar, önce yuva yapmaya elverişli yer arar dallarda. Uygun yer bulduklarında yaprakları kenarlarından çekiştirirler. Bir karınca, yaprağın bir bölümünü kıvırınca işçiler gelir ve yaprağı birlik halinde çekmeye devam ederler. İşçiler zincir oluşturup yaprak uçlarını birleştirirler. Yaprak çadır benzeri bir şekil alır. O zaman bazı karıncalar bacak ve çeneleriyle yaprağı tutmaya devam eder. Bazıları da eski yuvaya gidip larvaları bu bölgeye taşırlar. İşçiler, yaprağın bağlantı yerlerinde larvaları ileri geri sürterler. Larvaların ağzından salgılanan ipekle yapraklar istenilen yerden tutturulur.
.
Bu dokumacıları uzun uzun anlatmamızın bir sebebi var. Eşek arıları bizim alacalara tebelleş oldu. Arılığa dadandı bu haşarat. Geçen yıl benim arılığı söndürdüler. Bunları telef etmek caiz midir, değil midir? Bilemem. Fetva metva da istemem . Elime geçse bu yaratıklar, bir kaşık suda boğarım alimallah…
.
Tam da buraya gelmişken Kanuni Süleyman’ın Şeyhülislam Ebussuut Efendi’den karınca için fetva istemesini hatırladım. Gerçi Kanuni kendi öz oğlu Şehzade Mustafa’yı ve torunu Mustafa’nın 7 yaşındaki oğlu Mehmet’i boğdurmuştur. Padişahtır. Ama bir babadır Muhteşem Süleyman. Nizamı âlem için gözünü kırpmadan oğlunu ve torununu öldürtmüştür. Bu kadar da acımasız olabilmiştir. Bunun temelinde yerini sağlamlaştırmak gayreti vardır.
Neyse merak edenler araştırıp ayrıntıları okusun. Hatta Taşlıcalı Yahya’nın Şehzade Mustafa için yazdığı mersiyede:
“Medet medet bu cihanun yıkıldı bir yanı
Ecel celalileri aldı Mustafa hanı.”
deyişi üzerinde düşünülsün derim.
.
Gelelim karıncalarla ilgili fetva meselesine. Topkapı Sarayının bahçesindeki ağaçları dokumacı karıncalar istila eder. Bahçivanlar bu karıncaların ağaçlara zarar verdiğini, ilaçlanması gerektiğini söylerler. İş Kanuni’ye kadar uzar. Muhteşem Süleyman’ın bilindiği gibi şairliği de vardır. Hani o meşhur beyit:
.
“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi” Kanuni (Muhibbi) imzasını taşır.
.
Şair padişah bir pusula yazar Ebussut Efendi’ye. Pusula şöyledir:
“Dirahta ger ziyan etse karınca
Günah var mıdır anı kırınca?”
(Eğer karınca ağaca zarar verirse, karıncayı öldürmek günah mıdır?)
Şeyhülislam Ebussut Efendi de bu soruya şairce bir karşılık verir.İşte buyrun o beyit:
.
“Yarın Hakkın divanına varınca,
Süleyman’dan hakkın alır karınca.”
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.