- 1067 Okunma
- 6 Yorum
- 1 Beğeni
Tanrı Kentler
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Tanrı kentin surları tekrar kızıla boyanmıştı, üç erkek dört kadın iki homunculus veba kulesinde doğranmış damarlarındaki kan son damlasına kadar surlara akıtılmıştı.
Her ay bazen iki kere bazen ise dört kere bu ayin mütevazi bir şekilde tekrarlanıyordu av ile avcının o vazgeçilmez yolculuğu bu kentin surlarında başlıyordu. Yaşayan duvarlara, izole hayatlara. ahların ve bağnazlığın zirvesinde aynı zamanda ahlaksızlığın ve karanlığın en derin çukuruna inmiş bir kent.
ölüm ve hayatın burada başladığı ile ilgili rivayetleri bir kenara bırakırsak diğer insan şehirlerinden farkı yoktur Kukuland’ın . Kurbanların vücut sıvılarını kentin duvarlarına akıtmak ise bu şehre özeldir. Kimi şehirlerde ise kurbanların direk insanlara sunulduğunu düşündükçe yaşanan kargaşa şehrine razı geliyor insan. İşte sistemlerin ve devletin özü aslında budur ölümü gösterip sıtmaya razı etmek. Becerebileceği her şeyi becerip sonrada evet ben bunu yaptım ama sen bundan istemeden de olsa zevk aldın o yüzden bana borçlusun buna da vatandaşlık hakkı diyorum der size sistemler. Demokrasi denen büyük hayal aynası bu işin ana noktasıdır, zira zaman içinde demokrasiyi çoğunluğun isteklerine yerine getirmek olarak algılayan ya da öyle işine geldiği için var eden maddesel bir kavramdır artık devletler. Oysa demokrasi çoğunluğun istek ve arzu nesnesini yerine getirme koşulundan önce azınlığın haklarını korumak la ilintilidir.
- Bunu sen mi yazdın Osman . diyerek odaya giren üstüne baktı. Elbette çok şey yazmıştı, yazmış olmanın ötesinde sadece bu işten mutlu olduğu için değil bu iş onun nefes alma şekli olduğu için yazmıştı
- Bilmiyorum bakmam lazım o kadar çok şey yazıyorum ki
- Sistem devlet ve demokrasi yazının başlığı
- evet ben yazdım ama bunu yazabileceğimi söylemiştiniz
- evet söyledim ama ben sana demokrasinin yanlışlarını anlat demedim onun güzelliklerini anlat dedim
- yani benden bir kutsal yaratmamı ve o kutsalın sözde peygamberlerini yani siyasilerini övmemi istediniz
- evet aynen öyle
- peki bunun mantığı nerede
- bunun mantığı o surda kanımızın akmaması sence o surda doğrananların ne kadarı suçlu
- yarı yarıya belki daha az
- hayır daha da azı. Çünkü düşünce merkezli günahlar sağ bırakılmaz bırakılmamalıdır ki hastalık yayılmasın
- hangi hastalıktan bahsediyorsun kaç kişi okuyor sanki bunları hadi okudu diyelim kaçı anlıyor
- bir kişinin bile erkin aksine düşünmesi başarıdır.
- hayvanı terli tutmak gerek diyorsun
- hayvan ya da insan henüz buranın El-Kahinesi olmaya kimse hazır değil yazma bunları yazıyor sanda daha kapalı yaz
- emredersiniz sistemin bilinçli kıç yalayanı efendim
- elbette kıç yalamak ölmekten iyidir bazen.
//////7
-Sokağın başında bekleyenleri gördün mü
- RSNGTKL üniforması var demi onların üzerinde
- Aynen öyle
- Sence kimin için geldiler Fatih
- Bizim için geldiler
- herhangi bir suça karıştığımızı düşünmüyorum yani uyurken anca rüyamda belki
- yazdın yazdım yazdık
- bu suç değil ki Kukuland anayasası 309 uncu madde 6 fıkrada düşünce suçu kavramı olmadığı açık bir şekilde yazıyor eylemleşmesi başka elbette .
- Yazmak bir eylemdir Osman
- Peki ya yaşamak
- Standart
- sence şimdi mi alacaklar bizi
- yok üç beş gün takip ederler bakalım bir haftaya delil falan yaratılır sonrası bizi nasıl hoppidi yapacaklarını düşünürler falan
- hoppidi nedir arkadaş ya. Üstelik sen bizim için olduğuna nasıl eminsin yani biz yoksulluk sınırında bile değiliz herhangi üç beş fikrimizin ne değeri olur ki onlar için.
- Nemrutlarda Firavunlarda karıncalar sayesinde yenilmiştir.
- Serdala gidelim mi sence
-Niye onun da mı başını belaya sokalım
- haklısın aslında
... Bu insanlar sizin keyfi nefsani arzularınız yüzünden ölüyor, ve siz var ettiğiniz Tiranlığın sonsuzluğuna öyle inandınız ki bedeninizin dahi geçici olduğunu unuttunuz.
Orwell ı hiç sevmediğimi zaten daha öncede söylemiştim ama, Orwell bu günleri 1984 ünde çok iyi anlatır onun distopyasında Tiran SSCB idi zira Orwell ABD den iyi para alırdı mesele şu ki aynı Tiranlığın bir başka yüzü de kapital dünyada idi. SSCB tarzı Tiranlık çöktü yerine neo ABD tarzı mankurtlardan oluşan tüketim ve banka kredileri ile var olan gönüllü kölelerin, gönüllü muhbirlerin var olduğu bir sistem oluştu. Öyle ki kendi kanını dahi güce şikayet eden insanların varlığı dört bir yanımızda. Bu düzende olmuş olacaklar önceden kâğıt üzerinde hesaplanıp var edildi hem gücü hem de Tiranlığa karşı olanları diri tutmak için yazılmış senaryolar oynandı oynanıyor oynanacak. Kukuland büyüyor surları genişliyor, yaşıyor şehir her gün et ve kanla beslenerek büyüyor ama sorun şu ki büyüyen her şey aynı zamanla çürür.
Siz bu çürümeden ziyadesi ile memnunsunuz zira çürümüş parçaları kesip atmak yerine bir iki irini patlatıp korku nesnesiniz sağlam tutmaya çalışıyorsunuz. Dişlilerin arasında kaybolan ezilen masumlar umurunuzda değil. Sizin gibi olmayanın ölümünü makul görüyorsunuz, adaletiniz adalet, şehriniz şehir, kavganız kavga, hak sizden yana halk adına hem de. Ama çürüme her yerde l çürüme dallarda çürüme şehrin en yüksek yerinde çürüme ağzından hak düşmeyenlerin içinde.
Yenileceksiniz elbet bu dünyada herhangi bir Tanrı kentte herkesin iradesi içinde özgür olacağı yönetim mekanizmasının güçlüyle, güçsüzü aynı oranda yargılayacağı ve insanların mutluluklarının bir kaç sahte gülüşten öte olacağı şehirlerin olması. Çok büyük bir hayal ,olması imkasız dan da öte bir hayal.
İşte buna rağmen tüm bu canın boşu boşuna pisipisine gitme ihtimaline rağmen. Eğer ki sizi oturduğunuz yüce ve yüksek korunaklı kalelerde saraylarda huzurlu bir uyku bulmuyorsa umut her zaman vardır. Umut şehla gözlü bir çocuğun iki dudağı arasındadır...
- Kim yazmış bunları hemen bulun hemen, bu tip provokatif yazıların sokaklarda dolaşmasına nasıl izin veriyorsunuz biz bu istikrarı bu özgürlüğü bu tip zırtapozlar istediği gibi yazsın diye mi verdik.
Özgürlük çok fazla bunlara bak Tiran demiş ben Tiran olsam bunu nasıl yayınlarlardı. Hemen buluyorsunuz bunu yazanı Kukuland üç buçuk dan büyük
- S.Ş adına imzalanmış sayın efendim
- S yada Ş bilmem
- ama anayasal olarak bir suçu yok
- söyletmeyin beni her zaman ki prosedür
- emredersiniz
- emrederim elbette
YORUMLAR
en azından birileri sistemi eleştirebilme cesaretine sahipler...bu güzel ve umut verici...bütün yıldırma, sindirme ve korkuyla bastırma politikalarını da sayarsak konuşmak bile riskli ve tehlikeli bu zamanda...ama bir şeyleri göze almadan, tehlikeye girmeden de bir yere varamıyoruz...
güzel ve anlamlı bir yazı...