Esmina
Pınarların dilinden her bahar çiçeklere seslenir, kelebek kanatlarıyla süslerdi hayallerini Esmina
. Güzelliklerle, özlemlerle ve umutla beslerdi yüreğini, bütün acıları, umutsuzlukları dağ yelleriyle savururdu uzak çığırlara.
Yaşamın umut çiçeğiydi dağlarda Esmina. Sabahın aydınlığı, karın lekesiz aklığıydı. Kar yağarken gökyüzüne bakıp sevinmeyi ondan öğrenmiştim, ondan öğrenmiştim acılara gülmeyi, sevinçlere ağlamayı, haksızlıklara karşı durmayı; Sevdikleri için ölmeyi gerektiğinde, yaşamı sevda bilmeyi, en umutsuz zamanlarda bile yüreğinde bir umut ışığı taşımayı ondan öğrenmiştim...
Seneler seneler eveldi. Rüzgarlar sevda türküleri söylerken her bahar dağlara, bir pınar başında tanımıştım onu. Rüzgarın dilindeki bütün türküleri beraber dinlemiştik yüreğimizin kulağıyla. Beraber ağlamıştık ayrıldığımızda iki sarmaşık çiçek gibi. Kavuşurken bütün dünya bizimle sevinirdi, ayrıldığımızda iki damla yaş olup süzülürdü hayatın uçurumlarına mutluluk. Gecelerce oturup yıldızlara sevda masalları anlatırdık, sevda türküleri yakardık çağlayanlara. Yıldızlar da ağlardı bizimle; ağladığımızda. Sevindiğimizde bizimle sevinirdi gecenin gözleri.
Koynumda ırmaklarla dolaşırken o uzak dağlarda, hayatla aramıza ölüm girdi. Alıp götürdü menekşe gözlü ceylan pınarımı. Bir nisan yağmuru gibi ıslanıp gitti hayallerim. Sel sel oldum taşlara vurdum başımı. Yel yel oldum seherlere ağladım. Şimdi bir dağ yangını gibi her ellediğimde yüreğimi, anlamasamda, bir çiçek Zazaca döker yapraklarını kırlara. Zazaca ağlar menekşeler, kuşlar, ceylanlar, yıldızlar.. Bir kucak sevinç yaşamıştık beraber karlı munzur yaylalarında, dünyalar dolusu mutluluk. Şimdi gönlümde bir çağlayan gibi özlemi akıyor acılara her gece ve bir dağ yangını gibi her gün acısı birikiyor yüreğimin göllerinde.
Ey yavru bir kuş gibi düşlerimin arasından uçup gitti uçarı kız, yaşım on beş idi, yüz oldu, binyüz oldu, yaşlandım yaşamadan aşkı ve baharı. Farkında değilim şimdi, geçen günlerin, değişen mevsimlerin. Yağan karlar altında kaldı kalbim... Şimdi dağların ardında her bahar yıldızlara sevdalı bir çiçek açar, adı Esmina rengi Esmina kokusu Esmina; bir kız geçer rüyalarımda uzak dağların başında, bakışı Esmina yakışı Esmina, gülüşü Esmina, duruşu Esmina. Ya ben nasıl ağlamam ya ben nasıl!
Yüreğim kanayan bir duygu pınarı şimdi. Kurumayan ve her bahar daha da çağlayarak akan sevda denizlerine... Sen uyu dağlar kızı Esmina, canpınarım, gönülgözüm, dağçiçeğim sevdiceğim. Sen uyu o uzak yıldızların altında. Ağladığımı görme, duyma sesimi. Görürsen,duyarsan üzülürsün bu perişan halime biliyorum, Ağlarsın..... üzülürsen dayanmaz buna yüreğim.
Erişilmez uçurum diplerinde kaldı özlemlerim, yaralı ceylanlar sekiyor şimdi bakışlarımda. Tomurcuklar öksüz, serçeler dilsiz, her durakta boynu bükük bir çocuk üşüyor ve ben bu yagmurlar dolusu yalnızlığımla, bütün bulutlardan sana koşuyorum Esmina...
Ben hayalleri uzak dağ yollarında kalan çocuk. ben yıllarca munzurun başında ağlayan çocuk Benim de hayallerim vardı bir zamanlar, tüm dağlı çocuklar gibi. Sevdalarım, sevinçlerim, korkularım vardı. Şimdi gittiğim her ülkede içimde kanayan özlemler gezdiririm, rüzgarlar estiririm ağaran saçlarımda. Kimse bilmez niye öyle suskun hüzünlü bakarım uzaklara, niye bükük durur boynum.
Ah yüreği dağlım. Yürekler boş bakışlar anlamıyor beni bu uzak yerlerde, her akşam vakti el ayak sesleri çekilirken caddelerden, vurup yüreğimi narlı sevdalara, yıldızlara ağladığımı kimse bilmiyor, kimse bilmiyor her gece dudağımda bir şiir’in kanadığını. Hasret ki, yolları kanamalı ağır bir hüzündür geçip giden günlerin terkisinde. Rüzgar koyaklarını yitirdi, sözcükler büyüsünü. Her mısrada çığlık çığlık yüreğim duyuyor musun?
Biliyorum artık gelmeyeceksin ama ben hala seni bekliyorum. Gelmiyorsun Esmina artık sesinde gelmiyor kokunda. Kelebekleri göç etti ömrümün. Sonbahar oldum yaprak yaprak, düşen her yaprakta içimde bir şeyler koptu, ismini haykırdım rüzgarlara ağlayarak savruldum rüzgarlarla seni sevdiğimi bağırdım yıldızlara,. Kimsiz kimsesiz kaldım, çaresiz, en çok da sensiz. sevginsiz... Oysa ben seni seçmiştim munzur gözlü çiçeğim, seni sevmiştim sevdiğim olarak, sevdanı nakış nakış yüreğime işlemek için ve fırtınalar, boranlar içinde de olsa bir gün mutlaka sana gelmek için.
Ne zaman bahar gelse uzak dağbaşlarına cerenler iner sulara, her pınar başında sevdiğim kızı bulurum ceylanlara su verirken. Yüzünü, gözlerini, dudaklarını görürüm. Bir pınar başında su içen ceylanlar gibi usulca sokulup yanıma şiirler içirir seven yüreğime. Derin bir ah gibi özlemi düşer içime. Düştükce buğulanır gönül pencerem, buğulanır gözlerim, canpınarım, duygu bahçem, buğulanır yüreğim... Bilirim, mutluluk benden çok uzaklarda bir yerde kaldı. Elimi uzatsam dokunamam, çağırsam duyuramam sesimi. Yoruldum yıllarca ah çekip ağlamaktan yürek vurgunu yaşamaktan hayalini beklemekten bedením beynim ellerim gozlerim yoruldu. Yoruldum hayalini beklemekten yollarına düş işlemekten.
‘’Ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde
gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter
ve serin serviler altında kalan kabrinde
her seher bir gül açar, her gece bülbül öter’’
Beyatlı
Menekşe rengi bir çiçekti sevdiğim kız
anadolu yaylalarında karanfil kokan
yanaklarında güneşin gül öpücükleri
dudaklarında hayatın nazlı gülücükleri
pınarlara her akşam aşk masalları anlatan
erguvan rengi bir çiçekti sevdiğim kız
munzur’un eteklerinde nergiz kokan
bakışı ayışığı yüklü bir ceylandı
Sevda ve gül işlerdi yüreklere
ipek saçlarında çayır çiçekleri
esmer alnında duygu gelincikleri
her gece yıldızları alıp koynuna yatan
bende sevmiştim ah deli gönlüm bende
hasret rengi bir çiçekti sevdiğim kız
gözlerinde dağların ilkyaz gülücükleri
dilinde sevdanın içli sözcükleri
saçlarında bahar yelleri eserdi
yaşamak bir şarkıya benzerdi dudaklarında
dünyanın bütün dillerini konuşan
bende sevmiştim ah ömrüm bende
kar rengi bir çiçekti sevdiğim kız
nefesinde dağgüllerinin kokuları
kalbinde sevdanın gizli korkuları
üşüyen yüreklere beyaz çiçekler sunardı her gece
türkü türkü seher yeliydi yüzü
şiir şiir ay güzeli
doğanın bütün renklerine yakışan
bende sevmiştim ah dostlarım bende
hayat rengi bir çiçekti sevdiğim kız
hala özlem kokuyor bir köşesinde anadolunun
hala sevda kokuyor uzaklarda sesizlikler içinde
kimselerin uğramadığı bir yerde
yıldızlara bakıp üşüyor her gece
şimdi güller gülümsemiyor artık,uzak dağbaşlarında
cerenler inmiyor sulara
derin uykuya dalmış gözlerinde sevdiğimin
nergizler uyanmıyor sabahlara
sarmıyor yaşamı maviler
sonsuz bir hüzün gibi devrildi düştü gecelere
bir hüzünki ne yazgılara sığar ne yıldızlara
Ya ben nasıl ağlamam dostlarım. Ya ben nasıl..
13.10.1990
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.