- 871 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SÜRÜYE KURTLAR DALDI
MAZİYE YOLCULUKLAR - 240
ÇATKUYU KÖYÜ ANILARI–9
Çatkuyu Köyü Yörüklerinin tek geçim kaynağı hayvancılıktı.
Köyde maaşı olanlardan öğretmen olarak ben, cami imamı olarak Musa Aydın vardı.
Çatkuyu Köyü Yörükleri koyun beslerdi. Süleyman Yıldırım koyunla birlikte keçi de beslerdi.
Evinde inek besleyenler de vardı.
Tarlalarına ektikleri ürünler, kendi ihtiyaçlarını karşılamak içindi.
En yoksul olan Dul Sultan Ablanın oğlu yetim Ali’ydi. Ali’nin yüz elli koyunu vardı.
En fazla hayvana sahip olan Süleyman Yıldırım’dı. Üç yüz koyunu, iki yüz keçisi vardı.
Diğer hanelerin iki yüz üç yüz arası koyunu vardı.
Hayvancılık zor iştir. Havanın güzel olduğu zaman akşamüzeri meraya çıkaracaksın. Sabaha kadar hırsızlara, kurtlara kaptırmadan karınlarını doyurmaları için merada gezdireceksin. Gün doğarken, güneş yükselmeden köye getireceksin. Sularını içirip ağıllara alacaksın.
Hayvanları hastalıklara karşı koruyacaksın. Aşılarını yapacaksın. Afyon’un karlı günlerinde evinde hayvanların için yaz aylarında hazırladığın yemin olacak.
Hayvanlara, çocuklara bakar gibi bakacaksın. Susuz, yemsiz bırakmayacaksın. Hastalanan hayvanları tedavi edeceksin. Sen anlamıyorsan veteriner getireceksin.
Lord Ali’nin evi okula ve oturduğum lojmana en yakın evdi. Lord Ali’nin eşi Elif Abla annem gibiydi. Çok sever, saygı duyardım. Çalışkan, dürüst, yiğit bir kadındı. Elif Ablanın çocukları kardeşim gibiydi. Köyde kalan Mustafa (Ecevit), Muammer her gün görüştüğüm gençlerdi.
Bir gün lojmanın önünde oturmuş kitap okuyordum.
Okulun bahçesinin arka tarafından Elif Ablanın sesi geldi:
— Hoca! Hoca!
Kalktım. Sesin geldiği tarafa baktım. Elif Abla kollarını bahçe duvarının üstüne koymuş bana sesleniyordu:
— Gel hele Hoca gel.
Lojmanın merdivenlerinden indim. Elif Ablanın yanına gittim:
— Buyurun Elif Abla, emrini söyle.
Elif Abla bir anne şefkatiyle bana baktı:
— Oğlum, dedi. Akşam merada bizim sürüyü kurtlar basmış. Yedi koyunumuzu yaralamışlar. Kestik. Bir kısmını Afyon’a çocuklara göndereceğim. Bir kısmını kasaplara satacaklar. Sana lazımsa bir koyunu sana verelim. Kavurur yersiniz.
Sevdiğim saydığım Elif Ablaya, bana et lazım olmasaydı bile yok diyemezdim. Hiç düşünmeden cevap verdim:
— Elif Abla, kasaba vereceklerini de almak isterdim. Biz iki kişiyiz. Tüketemeyiz. Bir koyun alayım. Çocuklarla gönder. Kaç lira vereceğimi söyle, çocuklara vereyim.
Koyunu çocuklar getirdi. Parasını verdim.
Koyunu doğradık. Kavurduk. Dolabımıza koyduk. Yemeklerde kullandık.
Zalim kurtlar, vicdansız insanlar gibisiniz.
Elif Ablamın koyunlarına niye vahşice saldırdınız. Yedi koyun yaraladınız.
Vicdansız kurtlar, Muammer çok gençti. Yoksa hepinizin kafasına sıkar, sizi gebertirdi…
Muammer hala koyun besliyor. Vicdansız kurtlar, Muammer’in sürüsüne yaklaşmayın. Sonunuz çok kötü olur.
Sevgili Muammer seni çok seviyorum. Bir daha kurtlar gelirse af etme. Leşlerini yere ser.
Muammer, canavar gibi köpeklerin vardı. Bağlı olmadıkları zaman sizin eve gelemezdim. Beni parçalarlardı.
Muammer, kurtların saldırısına uğradığın gece, canavar köpeklerini tatile mi göndermiştin?
Yoksa kurtlar köpeklerine uyku hapı mı vermişlerdi?
Belki de köpeklerin kurtlardan rüşvet almışlardı.
Ben köpeklerinden şüpheleniyorum. Haberin olsun.
Daha dikkatli ol kardeşim.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.