- 675 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SATRANÇÇI VE ŞAİR
3.BÖLÜM
25. İÇ – GECE: EV: Hikmet – Aysel – Ayşe
Hikmet evde çayını içmektedir. Gözleri sabittir. Aysel’in konuşmasını duymamaktadır. Aysel tepkisizliğe kızar, birşeyler söyler, arkasını döner, gider. Hikmetin gözünde Aysel’i Fil şeklinde görür. Masada ders çalışan Ayşe’ye gözü takılır. Onun da piyon şeklinde görür. Evde soğuk bir hava esmektedir.
AYSEL
Neler oluyor, nedir bu halin ! (diye haykırır sonunda)
Hikmet sıçrar, hemen cevap verir.
HİKMET
Yenildim...
AYSEL
Ne ! Aman Allah’ım Şef mi seni harcadı yoksa..
HİKMET
Yenildim...
AYSEL
Ne yapacağız şimdi biz ? İşten atarlar mı? Zaten o şef çok uyanıktı. Sen onu
harcayamadan o senin başını yedi.
Hikmet Aysel’in bu sözleriyle kendine gelir.
HİKMET
Ne şefi .. Ne işi... satrançta yenildim.
AYSEL
Ne diyorsun yani... Aman Allah’ım ben de sandımdı ki ... Ay aşk olsun Hikmet
beni çok korkuttun..
HİKMET
Ama sen yine korkuya devem et. Ben bu Şairi yenmezsem işimde de başarılı olamam
AYSEL
Kim bu Şair dediğin de ?
HİKMET
Kahvede rastladım. Bizimkileri hep hizaya sokmuş. Satrançta beni rezil etti. Çok aşağılandım. Mutlaka intikam almalıyım ondan.
Aysel ve Ayşe Hikmetin bu bağrışmasını hayretle ve korkuyla izler. İlk defa onu böyle gördüler. Ayşe annesine sokulur.
26. GÜN: DIŞ: Hikmet
Ertesi gün Hikmet arabayla inşaat mahallini gezer. İnşaat halindeki koca koca apartmanlar görünür. Hikmetin gözünden: Apartmanları bir ara satranç taşları gibi görür. Şah, vezir vb. inşaatlardan birinde durur. İşçilerle konuşur. Onlara birşeyler anlatır.
27. İÇ : GÜN: Halil – Genel Müdür – Şef – Hikmet – Mühendisler - Patron Halil’in
Odası
Oda kamerayla taranır. Büyük ve çok lüks bir odadır. Kamera patronun masasının üzerinde özel yapılmış bir satranç takımına zoomlanır. Satranç takımında bir tane Şah, bir tane vezir, diğer taşların tümü de piyondur. Taşların patrona gelen yüzünde kişilerin resimleri vardır. vezirinkinde Genel Müdür, Piyonlarda mühendislerin. Patrondan başkası taşların yüzünü göremez. Hikmetin dikkatini piyonlarla dolu bu satranç dikkatini çeker. Bakar durur. Büyük masaya geçilir. Plan, projeler masadadır. Halil Bey masanın üstündeki örtüyü açarak yeni projenin maketini gösterir. Herkes çok mutludur. Ama Genel Müdür hoşnut değildir. Kamera ona zoom yapar suratı asıktır.
HALİL
Evet arkadaşlar, şirketimizin en büyük eseri. Her şey tamam.
Müdürün hoşnutsuzluğu tekrar gelir ekrana. Müdür söz ister;
GENEL MÜDÜR
Ben bu projeye karşıyım. Çünkü...
HALİL
Projeye karşı olan bu salonda durmasın.
Genel Müdür dona kalır. Odayı terk etmek ister.
HALİL
Seninle bu konuyu sonra konuşalım.
Bir süre sonra herkes odayı boşaltır. Genel müdür odada kalır. Hikmet en arkadan çıkarken kapının yanında hasır çöp kutusunun içinde dikkatini bir şey çeker, durur. Kutunun içine bakar. İçinde birkaç tane satranç taşı görür. Eğilir, alır. Taşların bir yüzündeki resimleri görünce şaşırır. Üç piyon ve bir vezir vardır. piyonlardan birinin bir yüzündeki resmi tanır. Çalışma arkadaşı ve kendisinin “harcadığı” mimardır. Diğer resimleri tanımaz. Odadan çıkar.
HALİL
Niçin ortalığı karıştırıyorsun. Bu proje yürüyecek
GENEL MÜDÜR
Eğer bu inşaatlar yapılırsa felaket olur. Zeminin elverişsiz olduğunu biliyorsun.
HALİL
Kanunen her şey halloldu. Alemin doğrusu sen misin ?
GENEL MÜDÜR
Doğruluktan değil patron korkuyorum. Üstelik belediye ile bakanlıktan nasıl okey
aldığımızı ben biliyorum.
HALİL
Başından beri sen de bu işin içinde değil miydin ? (Kızar). Bu proje yürüyecek.
İmzalayacaksın kararı.
GENEL MÜDÜR
İmzalamam ... burada senin hiçbir sorumluluğun görünmüyor. Bir şey olsa biz
harcanırız. ..
Patron bu sözlere çok bozulur.
HALİL
Ne... Seni harcamayacağımı mı düşünüyorsun ? Çöp kutusundakileri görmedin mi ? Masanın üzerindeki satranç takımından müdürün resmi bulunan veziri alır. Ona gösterir. Çöp kutusuna uzaktan atar. Satranç taşının havalanıp kutuya düşmesi yavaş çekimle gösterilir.
HALİL
İşte bu kadar, kovuldun.
Genel müdür sinsi sinsi güler. Hızla kapıdan çıkar. Koridordakilere da çarparak odasına girer. Çekmecesini açar. Kaza anında çektiği fotoğrafları alır. Aynı hızla patronun odasına gelir. Resimleri patronun masasına fırlatır. Patron resimleri alır, bakar. Önce bir şey anlayamaz.
HALİL
Bunlarda ne ?
GENEL MÜDÜR
İyi bak anlarsın ...
HALİL
Benim arabam.... Ama ön tarafı yamulmuş.
GENEL MÜDÜR
O resimler senin idam fermanın.
HALİL
Ne demek istiyorsun ? Benimle böyle konuşamazsın.
GENEL MÜDÜR
Konuşurum... Konuşurum. Ben çöpe atılacak birine benziyor muyum ? Çiğnediğin
çocuğu hatırla.
HALİL
Vay ahlaksız ... Bana şantaj mı yapıyorsun ?
GENEL MÜDÜR
Sen mi ahlaktan söz ediyorsun ?
HALİL
Koynumuzda yılan beslemişiz.
Odada sinirli sinirli dolaşır patron. Genel Müdür koltuğa oturmuş gayet rahat onu izler.
HALİL
Bu resimlerden bir şey çıkmaz. Çok sıkışırsam şoförüm üstlenir suçu. Bende ona
krallar gibi bakarım içerde.
GENEL MÜDÜR
Bu resimleri polise mi vereceğimi düşündün ?
Halil birden döner merakla;
HALİL
Ya kime vereceksin ?
GENEL MÜDÜR
Tabi ki Ramazana.
HALİL
Ramazanda kim ?
GENEL MÜDÜR
Bizim şirkette elektrikçi olarak çalışıyor.
Patron çok meraklanmıştır. Soluksuz onun konuşmasını bekler. Genel Müdürde lafı uzatarak tadını çıkarmaktadır.
GENEL MÜDÜR
Bende yeni öğrendim. Yıllar önce çarptığın motosikletli Ramazan’ın oğluymuş.
HALİL
Oradan çok yıllar geçti. O bir kazaydı.
GENEL MÜDÜR
Bunu Ramazan’a sen anlatırsın.
Kalkar kapıya yönelir. Halil yumuşar.
HALİL
Dur ! Dur ! Hemen gitme. Ben senin gibi müdür bulamam. Proje konusunu bir süre
rafa kaldıralım. İleride bakarız.
Genel Müdür çöp kutusunun yanına kadar gelmiş, çöpe bakar. Sonra patrona bakar. Patron durumu kavrar. Hemen gelir, çöpten satranç taşı veziri alır. İpek mendiliyle siler. Yerine koyar. Genel müdür kazanmış bir edayla çıkarken patron seslenir.
HALİL
Eee... Şey... Şu resimlerinin negatiflerini diyecektim...
Genel müdür geriye bile dönmez. Yine sinsice gülerek yürür gider. Patron arkasından kızgın bakar.
28. GECE: ŞİRKET: Halil
Gece patron tek başına küçük bir araba ile gelir. İçeri girer. Genel müdürün odasına girer. Odayı araştırır, çekmeceleri açar. Her tarafı arar. Filmin negatiflerini bulamaz. Canı sıkılır, çeker gider.
29. DIŞ – İÇ – ÇEŞİTLİ GÖRÜNTÜLER:
Güneşli bir hava. Şairin dere ya da ırmak kenarındaki evinin önü. Çocuklar oynuyor. Bayanlar yemek hazırlığında. Şairin etrafına toplanan Ahmet, İrfan, Kadir, Süleyman, Mustafa ve öğrenciler görünür. Şairin elinde bir kitap vardır. Şair onlara koşuşmalar yaparken görünür. Bazen geniş çekimde bazen yakın çekimde görüntülenir. Şairin üzerinde çalıştığı mermer görünür. Ama üstü örtülüdür.
Hikmet ve Aysel lüks lokantalarda yemek yerken, eğlenirken görülür. Arada Şairin oradaki piknik görüntüleri girer. Tekrar lokanta görüntüleri girer. Lokantaların birinde otururken camdan karşı caddedeki SATRANÇ KULUBÜ levhası dikkatini çeker Hikmetin. Biraz düşünür. Yemek gelmeden hemen kalkar. Aysel şaşırır. Çaresiz peşinden gider. Satranç kulübüne girerler. Birkaç kişi satranç oynamaktadır. Masanın biri kalabalıktır. Görevli ile konuşurlar. O kalabalık masadaki satranç oynayan kişiyi gösterir. Onlarda oyunu seyrederler. Şah ve Mat. Oyun biter. Herkes alkışlar ve dağılırlar. Hikmet masaya oturur. Geniş çekimde yenen kişi ile konuşur. Onu bir şeye ikna etmeye çalışır. Konuşmalar duyulmaz. Nihayet tokalaşır ve ayrılırlar. Patron odasında masada resimlere bakarken düşünceli ve çözüm ararken görünür. Kahvede akşam sohbetleri görünür. Mustafa kahvede çalışırken Ali’de babasına yardım ederken görünür.
30. İÇ : ŞİRKET: Halil – Ramazan
Halil odasına giderken koridorda hat çeken elektrikçi Ramazanı görür. Bir an durur. Onu izler.
HALİL
Senin adın ne ?
RAMAZAN
Ramazan.
HALİL
Odama gel biraz.
Ramazan Halil Bey’in odasına girer. Halil Ramazanın omuzuna elini koyarak sıcak bir şekilde davranır. En rahat koltuğa oturtur. Ramazan bir anlam veremez.
HALİL
Ramazan sen oğlunu kaybetmişsin öyle mi ?
RAMAZAN
Öyle efendim yıllar önceydi.
HALİL
Ben yeni duydum. Çok üzüldüm. Trafik kazasıymış herhalde.
RAMAZAN
Ne kazası efendim resmen cinayet.
Halil bozulur, belli etmez.
HALİL
Cinayet mi ?
RAMAZAN
Kaza her zaman olur. Allah’tan gelene ne diyelim ... Ama oğlum kan kaybından öldü. Vurup kaçmış. Hiç olmazsa hastaneye götürseydi...Ölecekse de orada ölseydi.
Ramazan heyecanlı, ağlamaklı, kızgın. Halil merakla onun tepkisini izlemektedir.
RAMAZAN
O zaman affederdim onu.
HALİL
Ya şimdi ?
RAMAZAN
Şimdi ne yapacağımı ben de kestiremem. Hoş kimin yaptığı da belli olmadı zaten.
Kim vurduya gitti oğlum. Annesi de hastalandı.
HALİL
Seni çok üzdüm, yaralarını tazeledim. Ben de çok üzüldüm.
Halil çek defterini çıkarır, yazar imzalar. Ramazana uzatır.
HALİL
Bunu kabul et. Eşinin tedavi masraflarını karşılarsın.
RAMAZAN
Aman efendim olur mu ?
HALİL
İtiraz istemem hadi işine dön .
RAMAZAN
Allah razı olsun efendim. Ne kadar iyisiniz.
Halil koltuğuna yayılır. Resimlere bakar. Başını geriye atar. Sabit bir noktaya bakmaktadır. Eli çerçeveye düşer. Yavaşça satranca uzanır. “Vezir”i eline alır. Tavana bakan gözlerinin önüne getirir. Müdürün resmine bakar, sonra avucunda sıkar.
31. İÇ: GECE: Kahve – Hikmet – Aysel – Mühendisler – Şair – Ahmet – İrfan –
Kadir- Süleyman – Mustafa - Ali
Kahve görüntüye gelir. Belki Ahmet Özhan’dan hafif bir müzik çalmaktadır. Mustafa masaları onarmakta. Ali ortalığı süpürmekte. Süleyman duvardaki öğrencilerinin resimlerini silmekte – yanında bir delikanlı resimlerden kendisini gösterir, Süleyman’la konuşur, elini öper, çıkar. Süleyman sevinçli ve mahzun çerçeveye düşer. Sonra sınıf resimlerine bakar. Mustafa satranç takımını siler. Özenle masaya koyar. Kapı açılır. Kadir içeri girer.
KADİR
Gelmediler mi ?
MUSTAFA
Gelmediler.
Biraz sonra Ahmet, İrfan, Şair hep birlikte içeri girerler. Şaire satranç masasına oturması için yer gösterirler. Ama o başka masaya oturur. Telefon çalar. Kamera telefona zoom yapar. Sessizlik. Herkes heyecanla telefona bakar. Telefon 3 defa çalar. Süleyman telefonu açar. “Tamam” der ve kapatır. Bu sefer herkes Süleyman’a bakar.
SÜLEYMAN
Geliyorlar.
AHMET
Gelsinler bakalım. Boylarının ölçüsünü alırlar.
SÜLEYMAN
Kalabalık geliyorlarmış. Bu oyunu çok abarttı satranççı.
KADİR
Neden bu kadar abarttı anlamadım...
Şairden cevap bekler gibi ona döner. Şair heyecansız tane tane cevap verir.
ŞAİR
İhtirasının tuzağına düşüyor. Onu kurtarmak gittikçe zorlaşıyor.
AHMET
Kurtarmak mı, vur tepesine batsın...
Şair sertleşir
ŞAİR
Hemen unutuyorsunuz. Biz insanları batırmak için değil, yükseltmek için varız.
Susar, diğerleri utanır, devamla...
ŞAİR
İnsanın yeri çukur değildir. Yükseklerdir, bulutlardır. Ne ki insan bulunduğu yerin çukur olduğunun farkına varmaz.
SÜLEYMAN
Birde danışman satranç oyuncusu getiriyormuş Hikmet. Usta biriymiş
Kapı açılır. İçeri Hikmet, Aysel, Mühendis arkadaşları girerler. Kapı tekrar açılır. Yarım sakallı ağzında pipo mağrur bir edayla usta satranççı girer. Kamera bütün yüzleri tarar.
İRFAN
Aysel abla, pardon Aysel Hanım hoş geldin.
KADİR
Hayret sen buraya neden geldin ?
AYSEL
Kocamın zaferini kutlamaya geldin.
Kamera Şaire döner. Bu söz üzerine başını üzgün sağa sola sallar. Ali Aysel’in elini öper. Masaya geçilir. Hikmet yanında asistanı. Aysel bürodan arkadaşları keyiflice otururlar. Şairde masaya oturur. Hikmetin yanında gelen yardımcı oyuncu bir beyaz bir siyah taş alır, ellerini arkasına götürür ve seçtirir. Siyahlar Şaire düşer. Hikmet sevinir, hemen oyuna başlar. Şair onların ruh halini gözler, gözlerini onların gözlerinde gezdirir. Kamera gözlerdeki hırsı ve heyecanı gösterir. Şair oynamakta isteksizlik gösterir.
ŞAİR
İsterseniz oynamayalım.
Herkes şok olur. Bir an sessizlik...
HİKMET
Hayır oynayacağız ve seni yeneceğim.
AYSEL
Zafer istiyorum zafer.
ŞAİR
İşte bu yüzden oynamak istemiyorum. Siz bunu çok büyüttünüz. Galibiyet
mağlubiyet gibi görmek çok tehlikeli. Siz bunu hayat memat meselesi yaptınız.
AYSEL
Evet. Senin yenilmen hayat memat meselesi bizim için.
Şair hamle yapar. Herkes rahatlar. Oyun ilerler. Zaman içinde herkesin heyecanı düşer ekrana. Hikmetin yardımcısı zaman zaman Hikmet’e sessizce önerilerde bulunur. Saat çerçeveye düşer . 45 dakika olmuştur. Şair birden çok iyi duruma geçer. Hikmet ve arkadaşları çok bozulur. Aysel’in canı sıkılır. Sigara üstüne sigara yakar.
KADİR (Heyecanla)
Evet bu kadar. Şimdi nasıl kurtulacaksın ?
Hikmet’in yardımcısı ara verilmesini önerir. Masadan kalkılır. Kahvede iki öbek oluşur. Çaylar gelir.
Hikmetin yardımcısı hararetle oyunu tartışır. Aysel mühendisle dertleşir. Hrıslı el kol hareketleri yapar. Yine sigara yakar, sinirli sinirli dolaşır. Arada eliyle Hikmet ve yardımcısına beceriksizler çeklinde işaretler eder. Hikmet karısına kızar, tartışırlar. Kamera bunları Şairin gözünden izler. Şair durumun vahametini kavramaya çalışır. Düşünceli görünür. Karar vermiş gibi başını sallar. Ahmetler çok sevinçlidir.
Oyuna dönülür. Hikmetler umutsuz görünürler. Hikmet karar verdikleri hamleyi yaparlar. Şair hiç gereği yokken “Rok” yapar. Hikmet ve yardımcısı şaşırır. İkisi de Şairin yüzüne bakar. Şair oralı olmaz... Öbürleri umutlanır, bir hamle daha yaparlar. Şair yine gereksiz bir hamle yapar. Hikmet ve yardımcısı yine Şairin yüzüne bakarlar. Şair tepkisiz... Bir hamle bir hamle daha Şair yenilir. Aysel ve mühendisler zafer çığlıkları atarlar. Hikmet’te sevinir, ama buruk bir sevinçtir. Yardımcı Şairin mahsus yenildiğinin farkındadır. Sevinmez, garipçe Şairi izler. Niçin yenildiğini anlamaya çalışır, etkilenmiştir. Diğerleri eğlenirken yavaşça sorar.
YARDIMCI
Neden ?
Şair cevap vermez. Kalkar gider. Ahmetler yıkılmıştır...
33. İÇ: GÜN: Halil – Ramazan – Hikmet – Genel Müdür
Patron Halil koridorda yürürken görülür. Genel Müdürün odasının önünden geçerlerken Ramazan yine elektrikle uğraşırken görülür. Geçer ve birden durur. Arkadan durduğu gösterilir. Bir an hareketsiz kalmıştır. Sanki aklına bir şey gelmiştir. Geri döner. Ramazan’ın işini takip eder.
HALİL
Ne yapıyorsun Ramazan ?
RAMAZAN
Müdür bey odasına duşakabin koydurdu. Onun tesisatını döşüyorum.
HALİL
Müdür nerede ?
RAMAZAN
Şantiyede.
Halil Müdürün kapısını açar, içeri girer. Şöyle bir bakınır. Duş yerleşmiştir. Tesisat döşenmiş, ama duş bağlantı kısmı açık kalmıştır. Ramazanı çağırır.
HALİL
Bizim müdür güzel duş yaptırmış. Ne zaman bitiriyorsun, bitti sayılır. Şu bağlantıyı kapatacağım tamam .... İşini bitirince odama gel... priz bozulmuş galiba.
Halil odasına giderken Ramazan görmeden alet kutusundan kontrol kalemini alır. Kendi odasındaki prizi hemen söker. Bağlantı kablosunun fişini boşa bırakır. Prizi yeniden yerine takar. Bu sırada içeri Ramazan girer. Prize doğru yönelir. Alet çantası ortada ve açıktır. Halil gizlice onun aletlerinden birini alır.
RAMAZAN
Efendim bunun bağlantı kablosu dışarı çıkmış. Şimdi yaparım
HALİL
Öbür prizleri aç, kontrol et. Bazıları ateş çıkarıyor da. Ben birazdan gelirim.
Halil çıkar, heyecanlı ve acelecidir. Hemen Genel Müdürün odasına girer, duşa yönelir. Elektrik kutusunun kapağını açar, kablolarla oynar. Gizlice aldığı Ramazanın aletini bağlantı yerine koyar. Aceleyle kapatır. Kapak tam örtülemez, aceleyle çıkar. Şalteri açar, kendi odasına gider. Kapı çarpılınca kapak düşer. Ramazanın arkası dönükken kontrol kalemini alet çantasına koyar. Ramazan işini bitirir.
HALİL
Eline sağlık. Hanımın nasıl ?
RAMAZAN
Sayende biraz iyileşti efendim...
HALİL
Ne ihtiyacın olursa söyle Ramazan ben hallederim.
RAMAZAN
Sağol efendim. çok iyisiniz. Allah razı olsun.
Ramazan çıkar. Halil Ramazanın arkasından bakar... Bir ara onu piyon gibi görür. Elinde bir dosya ile Hikmet koridorda görünür. Müdürün odasına girer. Dosyayı masanın üzerine koyar. Çıkarken duş dikkatini çeker. Döner inceler. Mimikleriyle beğendiğini ima eder. Tam gitmek için dönerken kutu ve yerdeki kapak dikkatini çeker. Kutudaki tehlikeli problemi gördü. Yüzünde hayret ifadesi belirerek başını sağa sola salladı. Karar vermiş bir edayla odadan çıktı. Koridorun öbür ucundan gelen Genel Müdürü gördü. Hızlı adımlarla geliyordu. Çok terlemiş, yorgun ve perişan bir halde.
HİKMET
Müdür bey dosyayı masaya koydum.
GENEL MÜDÜR
Şimdi dosyaya bakamam. Çok yorgunum, duş yapacağım.
Der ve durmadan odasına doğru yönelir. Hikmet’te odasına yürürken birden durur. Geri döner, müdürün arkasından bakar, söylenir.
HİKMET
Duş mu yapacaksın?
Hikmet biraz duraksar, hızlıca odasına girer. Telefonu eline alır.
HİKMET
Ramazan oralarda mı ?
.................................
HİKMET
Peki bekliyorum.
Telefonda Ramazanı beklerken düşünceye dalar. Şofbendeki problem gözünün önüne gelir. Kablolar görünür. Genel müdürün yıkanırken cereyana kapılması gözünün önüne gelir. Müdürün boş koltuğu gözünün önüne gelir. Kararsız ve tereddütlü bir haldedir. Parmağı telefonun kapatma tuşuna uzanır. Kapatmak ister, vazgeçer. Heyecanlıdır. Dudaklarını ısırmaktadır. Sonunda Genel Müdürü satranç taşı gibi görür ve telefonu kapatır. Dirseklerini masaya yaslar, başını ellerinin arasına alır. Masada öylece kalır... Bekler... Koridordan gelen her seste sıçrar. Çerçeveye Genel Müdürün elbisesini çıkarması gelir. Tekrar Hikmet görünür. Her kapı sesinde koridordan gelen her ayak sesinde sıçrar. Tekrar genel müdür çerçeveye girer. Çerçeveye patron ve belediye başkanı otururken girer. Tekrar genel müdür çerçeveye girer. Hızlıca üstünü çıkarır. Üstünü başını atar sağa sola. Yorgundur. Tozlu ve terlidir. Acelesi vardır. Hemen duşun altına atar kendini. Arada elektrik kabloları görünür. Hataya dikkat çekilir. Genel müdürün eli çerçeveye girer. Duşa uzanır. Sular akarken çığlıklar başlar. Hikmet çerçeveye girer. Koridorda koşuşmalar başlar, sesler yükselir. Hikmet sıçrar, sonra elini yüzüne kapatır, öylece kalır. Genel müdürün cesedi çerçeveye girer. Şirket çalışanları başında herkes şoktadır. Halil, belediye başkanını odasında görünür. Telefon gelir. Ayağa fırlar. Yüzündeki memnuniyet ifadesini belli etmemeye çalışır. Savcı inceleme yapar. Elektrik tesisatının hatalı olduğu ortaya çıkar. Ramazana ait alet kutunun içinde bulunur. Ramazan sorguya alınır.
34. İÇ: GÜN: MAHKEME: Ramazan ve İlgililer
Mahkeme salonu görünür. Ramazan sanık sandalyesinde. Avukatlar, dinleyiciler. Genel müdürün eşi, kızı kalabalığın içinde. Çaycı Mehmet Emmi üzgün, sonucu merakla izler.
SAVCI
... sanık Ramazanın duşun elektrik tesisatındaki ihmalinden kendisine ait olan
aletin tehlikeli bir biçimde tesisatın içinde unutmasından ve bunun sonucu olarak
ölüme sebebiyet vermesinden dolayı 10 yıl hapsine...
Salondaki heyecan ekrana gelir. Bu arada arkadan kapı yavaşça açılır. Aradan Hikmet sessizce süzülür. Merakla izlemeye başlar.
HÂKİM
Sanık Ramazan ne diyorsun?
RAMAZAN
Çok üzgünüm. Ben nasıl böyle bir hata yaptım anlamış değilim. Allah benim
Sabrımı ölçüyor olmalı... Sizden af dilemeyeceğim. Mademki bu benim hatam
cezasını çekmeliyim.
Dinleyiciler taranır. Hikmet üzgün görünür. Ramazan genel müdürün eşi ve çocuğuna döner.
RAMAZAN
Abla ne olur affedin beni.
HAKİM
Gereği düşünüldü. İstemeyerekte olsa ağır ihmalinden dolayı ölüme sebebiyet
verdiğinden Türk Ceza Kanunun ilgili maddesinden dolayı 10 yıl hapsine, iyi
halinden dolayı 8 yıl 4 aya düşürülmesine...
Salondaki sessizlik ve gerginlik ekrana yansır. Çaycı Mehmet Emmi’nin göz yaşları .... Hikmet gözlerini yumar. Üzgün, geldiği gibi arkadan yine dışarı süzülür.
35. DIŞ: Hikmet – Aysel
Hikmet yalnız başına üzgün dolaşırken görünür. Parklarda gezer. Eski mahallesinin girişine arabayla gelir. Bir süre mahalleyi izler. Gece olur. Kahvehanenin karşısına arabayla gelir. Eski dostlarının kahveye girişini izler. Kendisi de girmek ister, cesaret edemez. Geri döner. Daha sonra şirkette, şantiyelerde hızlı bir çalışma temposunda görünür. Aysel’le yine eski hızlı sosyal hayatını yaşarken görünür. Bir ara bir lokantada otururken;
AYSEL
Eee... Artık Genel Müdürlük yolun açıldı sayılır...
HİKMET
Olur mu ... Beni genel müdür yapmazlar. Önümde şef var. O olur herhalde.
AYSEL
Doğru o adam çok uyanık. Neyse sende şef olursun.
Hikmet cevap vermez.
36. DIŞ: GÜN: Hikmet – Halil
Hikmet caddede elinde çantasıyla yürümektedir. Yanında birden patronun arabası durur. Patronun camı açılır. Bir zarf uzatır Hikmet’e. Hikmet açar okur. Genel müdürlük yazısıdır. Çok heyecanlanır. Ne yapacağını şaşırır. Eğilir, patrona teşekkür eder.
HALİL
Hayırlı olsun, ayrıntıları sonra konuşuruz. Şimdi çok acelem var. Hemen şu
evrakları imzalaman gerekiyor.
Hikmet bir anda elinde birkaç tane evrak bulur. Patron kalemi uzatır. Hikmet bir taraftan imzalarken sorar:
HİKMET
Bunlar niçin efendim ?
HALİL
Çabuk ol bakanlığa yetişecek. Büyük projemiz için.
Hikmet heyecanından bir şey anlamadan imzalar evrakları. Verir. Araba hemen hareket eder. Hikmet arkadan bakar. Yumruğunu sıkar, sevincini belirtir. Aynı anda patron arabanın içinde imzalara bakar. Yumruğunu sıkar, sevincini belirten bir hareket yapar. Her ikisinin de ağzından aynı cümle dökülür.
HİKMET
Bu iş bu kadar.
HALİL
Bu iş bu kadar.
37. ÇEŞİTLİ GÖRÜNTÜLER:
Hikmet genel müdür koltuğuna otururken görünür. Aysel ve Hikmet’in daha havalı yaşantıları kesitler halinde ekrana gelir. Şair evinin önünde mermer üzerinde çalışırken görünür. Ramazan hapishanede neşeli ve herkese yardım ederken görünür. Patron, Hikmet yeni başladıkları şantiyelerde görünürler. Kahvehane görüntüye gelir. Babaannenin ölümü, mezarlık ve mahalleli mezarlıkta görüntüye gelir. Şair, Ramazanı ziyaret ederken ve ona kitap verirken görüntüye gelir. Gazetelerde Hikmetin ve Halil’in başarıları yazılır. Resimleri basılır. Bunlar kahvedekiler tarafından okunurken ekrana gelir. Üniversite mezuniyet töreni görünür. Birkaç öğrenci törenden sonra kahvehaneye giderler. Ellerindeki diplomaları Şaire uzatırlar, elini öperler. Şirketin yeni projesi ile ilgili daire reklâmları gazetelerde ve televizyonlarda görünür.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.